Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Faktör Piyasalarında Fiyat ve Gelir Analizi

Üretim Faktörlerinin Fiyatlandırılması 

Bir ülkede kazanılan gelirlerin üretime katılan faktörlerce paylaşımına gelirin fonksiyonel dağılımı denir.

işte emek, sermaye, toprak ve girişim olarak adlandırılan bu üretim faktörlerinin gelirden aldıkları ücret, faiz, rant ve kârın nasıl oluştuğu bu ünitemizin konusudur.

Analizimize başlamadan önce şu farkın ortaya konulması gerekir. Üre­tim faktörü ve faktör hizmeti aynı şey değildir. Bir faktörün fiyatı söz konu­su olduğunda faktörün sağladığı hizmetin fiyatı anlaşılmalıdır.

İnsanların mal ve hizmelere olan doğrudan talepleri dolaylı olarak üre­tim faktörlerinin hizmetlerine de talep yaratır. Bu nedenle üretim faktörleri­nin hizmetlerinin talebi "türev talep" özelliği taşır.

Emek gücüne katılan bir kişinin katkısına (üretimine kadar katkı) emeğin (faktörün) marjinal prodüktivitesi denilmektedir. 

Diğer üretim faktörleri sabitken bir faktörün hizmetinin miktarı arttırılırsa, üretim önce artan oranda artar, sonra azalan oranda artar, belli bir noktadan sonra üretim azalmaya başlar. Klasik iktisatçılar buna "değişen verimlik yasa­sı" adını vermektedir. Aynı şekilde bu sürecin son safhasına azalan verim­ler ilkesi veya azalan marjinal prodüktivite prensibi de denilmektedir. 

BİR FİRMANIN FAKTÖR HİZMET TALEBİ 

Üretici bir faktörden bir birim daha fazla kullanarak elde edilecek ek ge­lire marjinal ürün gelir (MÜG) denir.

Marjinal ürün gelirhATG; toplam gelirdeki artış AX: kullanılan faktör miktarındaki artış gösterirken, ATG/AX'den bulabiliriz.

MÜG'ni belirlemek için ikinci bir yol daha vardır. Ancak bunun için üre­ticinin marjinal fiziki ürün ve marjinal gelir eğrilerinin bilinmesi gerekir. Mar­jinal ürün gelirin elde etmek için bu iki eğrideki değerler çarpılır. 

MÜG=MFÜxMG 

Tam Rekabet Koşularında Marjinal Fizik Ürün ve Marjinal Ürün Geliri Tam Rekabet piyasasında fiyat, ortalama ve marjinal gelir ve talep aynı eğri ile gösterilmektedir. 

Monopol Durumda Marjinal Fiziki Ürün ve Marjinal Ürün Geliri 

Üretici, faktörün marjinal maliyetinin marjinal ürün gelirine eşit olduğu noktaya kadar herhangi bir faktörü istihdam ederek kârını maksimize ede­cektir.

Eğer faktör hizmeti tam rekabetçi bir piyasada satılırsa, üretici arzuladı­ğı miktarda faktörü sabit bir fiyatla satın alacaktır. Bu durumda ek birimin maliyeti faktörün fiyatıdır.

MÜG=MM=FA 

BİR ENDÜSTRİNİN FAKTÖR HİZMET TALEBİ VE ESNEKLİĞİ 

Her üreticinin faktör talep eğrisini yatay olarak toplayarak bir ürün en­düstrisinin faktör (emek) talep eğrisini elde edebiliriz.

Bir endüstrinin faktör hizmet talep eğrisinin esnekliği yalnızca her üreti­cinin MFÜ eğrisine bağlı değil aynı zamanda ürün talep eğrisinin esnekli­ğine de bağlıdır.

Faktör hizmet talebinin esnekliği: Faktör fiyatı değiştiğinde talep edi­len faktör miktarının değişme oranını gösterir. Faktör talep miktarındaki yüz­desel değişmenin faktör fiyatındaki yüzdesel değişmeye oranlanması ile bulunur. Emek (ya da diğer faktör) hizmet talebinin esnekliği şuhlara bağlıdır. 

1)  Ürünün talep esnekliğine: Ürün talep esnekliği ne kadar fazlaysa, onu üretmek için kullanılan emek talep esnekliği o kadar fazla olacaktır. 

2) Toplam üretim maliyeti içindeki emek maliyetinin oranına: Top­lam üretim maliyeti içinde emek maliyeti ne kadar büyükse, emek talep esnekliği o kadar büyük olacaktır. 

3) Üretimde kullanılan diğer faktörlerin emeği ikame güçlüğüne 

4) Zamana 

Faktör arzı, faktör fiyatı arttıkça artar.

Bu genel kuralın istisnası olan bazı durumlar da vardır. Örneğin toprak faktörünün arzı sınırlı olduğu için dar anlamda toprak arz eğrisi, miktarı sabit düşey bir doğru olabilir.

Emek faktörünün arz eğrisi, yüksek fiyat seviyelerinde geriye dönüş ya­parak negatif eğimli hale gelebilir. 

FAKTÖR PİYASASINDA DENGE 

Bir üretim faktörünün eline geçen gelirin ekonomik rant ve transfer, kazancı olmak üzere iki bileşeni vardır. Bir diğer deyişle üretim faktörünün toplam geliri ekonomik rant ve transfer kazançlarından oluşur. Ekonomik rantla toprak rantını karıştırmamak gerekir.

Ekonomik rant tüketici artığına benzemektedir. Ekonomik rant bir faktör sahibinin faktörünü kullanıma arz etmek için istediği miktarın üstünde elde ettiği gelire denir. Transfer kazancı, bir üretim kullanmanın fırsat maliyetidir.

Ekonomik rant bir faktör arzcısının halen elde ettiği faktör fiyatıyla belli bir miktar üretim faktörünü arz etmek istediği minimum faktör fiyatı arasın­daki farktın 

Emek Arzı 

Gelir ve İkame etkileri boş zaman talebi (veya emek arzı) çerçevesinden de geçerlidir. 

1) Gelir Etkisi: Daha yüksek ücret tüketiciyi daha zengin yapar. İnsan­ların servetinin artması boş zaman da dahil mal talebini artırır. 

2) İkâme Etkisi: Ücret oranı boş zamanın fiyatı (fırsat maliyeti) olduğun­dan tüketiciler saat ücretinden vazgeçerek kendi boş zamanını satın alır. Ücret oranı yükseldiği zaman, tüketicinin satın alabileceği diğer mallara göre boş zaman yükseldiği zaman, tüketicinin satın alabileceği diğer mal­lara göre boş zaman yükseldiği zaman, tüketicinin satın alabileceği diğer mallara göre boş zaman daha pahalı hale gelir. Böylece bir ücret artışı bi­reylerin daha az boş zaman fakat daha fazla mal satın almalarına neden olur.

Bazı çalışanlar ücret oranındaki artışa daha fazla çalışarak tepki gösterirken, diğerleri daha az çalışarak tepki gösterebilirler.

Bu konuda yapılan bazı araştırmalar şu sonuçları ortaya koymuştur 

* Çalışanların büyük bir çoğunluğu için ücret değişmelerine karşı emek arzının cevabı çok güçlü değildir.
*  Düşük ücretli işçilerde ikâme etkisi öne çıkmaktadır. Böylece ücretler yükseldiği zaman daha fazla çalışacaktır.
* Yüksek ücretli işçilerde gelir etkisini dengelemektedir.
Böylece ücretler çok yükseldiği zaman daha fazla çalışamamaktadır. 

Emek Talebi ve Denge Ücretinin Belirlenmesi

Emek talebinin marjinal ürün gelir eğrisi beliler. Kârın maksimize etmek isteyen firma marjinal ürün geliri piyasa ücret oranına eşit oluncaya kadar emek istihdam edecektir. 

FAİZ 

Bir ülkedeki faktör sahiplerinin elde ettikleri gelirin önemli bir kısmını faiz gelirleri oluşturur. Faiz, sermayenin getirişidir. Sermaye söz konusu olduğunda prodüktivitenin fiziksel temeli emekde olduğu gibi açık değildir.

Sermaye mallarının yapımı için daha dolambaçlı ve belli bir zamanın geçmesini gerektiren yöntemler kullanılır. Dolambaçlı üretim yöntemleri da­ha prodüktiftir, belli bir sürenin geçmesini gerektirir. Öte yandan herhangi bir şeyin üretilmesi, önce makine ve teçhizat alınması dolayısıyla para harca­masını gerektirir. Burada temel sorun, bakım masrafları düşüldükten sonra yatırımın miktarının artabileceği dikkate alındığında sermayenin marjinal prodüktivitesi düşmeyecektir.

Öte yandan bir ekonomide sürekli olarak yeni buluşlar yapılmaktadır. Buluşlar sermaye artışının marjinal prodüktivitesinde yarattığı düşüşü faz­lasıyla dengeleyerek sermayenin marjinal prodüktivitesi eğrisinin sağa kaymasına neden olacaktır. 

TOPRAĞIN GETİRİŞİ (RANT) 

"Toprak" ya da "doğa" terimleri ile açıklanan üretim faktörü, ekilebilir

topraklar yanında, madenler, petrol yatakları ve yer altı suları gibi doğal kaynaklar da, orman ve sular gibi yerüstü kaynakları da bu kavramın içine girmektedir. Bir üretim faktörü olarak "toprak" m en önemli özellikleri şunlardır. 

1)  Toprak miktarı bakımından sınırlı ya da kıt bir kaynaktır.
2) Toprağın başka yere taşınması imkansızdır. Yâni, toprak nerede bulunuyorsa ancak orada üretime katılabilir.
3) Toprağın çoğaltılması mümkün değildir. Yâni, ne insan gücü gibi, ne de sermaye gibi zamanla arz miktarlarını arttırmak söz konusudur. 

O hâlde toprak sahibinin üretiminden aldığı payın tamamı ekonomik rant niteliği kazanmaktadır. Bir üretim faktörünü belirli bir alanda tutmak için ödenmesi gereken bedele transfer geliri denir. Ve bu miktarı aşan öde­meler ekonomik rant olarak nitelendirilir.

Rant sözcüğünün aslı İngilizce'dir. (Rent) ve kira demektir. Kiraya veri­len bisiklet, kamyon veya traktör doğal kaynak değil sermaye mallarıdır. Buna karşılık, ev apartman ve çiftlik kirası içinde toprak unsurunun payı ol­makla birlikte onun üzerine sonradan bina ve tesisler yapmak için insanlar emek ve sermaye yatırmışlardır. 

Toprak arasındaki kalite farklarından ya da pazar olan uzaklık farkların­dan doğan ranta ise diferansiyel rant denir. Klasik rant teorisini ortaya koyan David Ricardo'nun açıklamaları, diferansiyel rantın izahıdır.

Toprak doğada hazırdır yani üretilmiştir. Dolayısıyla, toplum açısından reel maliyeti sıfırdır. Toprağı başka bir yere taşımak da mümkün değildir; yani toplam açısından toprağın alternatif maliyeti de sıfırdır.

Toprak rantını tarım alanında kullanılan toprağın rantı ile kentlerde iş yeri ve konut alanı olarak kullanılan arsaların rantı olarak ikiye ayırmak müm­kündür. İkinci tür ranta şehir rantı adı verilir. 

KÂR 

Bir iş adamının eline geçen yıllık gelirin içinde, kendisinin bile tamamen kâr geliri sanmasına rağmen, gerçekte çok çeşitli gelirler bulunabilir. Örneğin iş adamı kendi firmasının başında yönetici olarak çalışmaktadır; fakat ücret ve maaş olarak kendisine hiçbir ödeme yapılmamaktadır. Bu durum­da yıl sonunda eline geçen kârın bir kısmı bu nitelikte bir ödemedir; yani yö­netici gelir cinsinden bir emek getiridir. iş adamı aynı zamanda işe kendi sermayesini koymuş ise buna ayrıca faiz yürütmediği için, yıl sonunda eli­ne geçen paranın bir kısmı da faizdir; yani bir mülk geliridir. Firmanın kul­landığı toprak veya arsa iş adamının kendisine ait ise kâr zannettiği gelirin içinde rant da vardır. Bütün bunların dışında kalan bir gelir söz konusu ise onu da saf anlamda kâr olarak kabul edebiliriz.

Klasik iktisatçılar faiz ile kârı karıştırdıkları için ayrı bir torileri yoktur. Neo klasik iktisatçılarından bir kısmı kârı (girişim) unsurlarının karşılığı olarak görürler. 

Amerikalı iktisatçı Frans Knight'nın kâr teorisine göre, girişimci, yükleniminin karşılığı olarak kâr adı altında bir gelir elde etmektedir ki bu kâr her zaman pozitif bir miktar olmaz. Bazen negatif olur. Yani zarar ortaya çıkabilir. 

J. Schumpeter'e göre kâr geleneksel işlerin yapılması karşılığı elde edi­len bir gelir değil; yenilikler yapan, yeni pazarlar açan, yeni ürünler bulan dinamik müteşebbislerin (girişimlerin) yaratıcı çabalarının karşılığı olarak elde ettikleri gelirlerdir. 

İPUCU 

* Gelirin fonksiyonel bölüşümü toplam ulusal gelirin başlıca üretim fak­törleri arasında paylaşımı anlamına gelir.
* Bir faktörden bir birim daha fazla kullanarak elde edilen ek getire mar­jinal ürün geliri (MÜG) denir. MÜG eğrisi aynı zamanda faktör talep eğrisidir.
*  Bir endüstrinin faktör talep eğrisi, her üreticinin faktör talep eğrisinin yatay olarak toplamı alınarak bulunur.
* Serbest piyasa şartlarında emek arz ve talep eğrisinin kesiştiği nokta­da denge ücret seviyesi oluşur

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Sağlık Bilgileri