Makro İktisadın Temelleri - Makroekonominin
Araştırma Alanları
1. Gelir ve İstihdam Düzeyi:
Bir ekonomide, belli bir dönemde üretilen nihai mat
ve hizmetlerin değerine gayrisafi milli hasıla, (GSMH)
denir. İstihdam düzeyinin belirlenmesi, gelir
düzeyinin belirlenmesi şeklinde ele alınabilir.
2. Fiyat Düzeyinin İstikrarı:
Hem fiyat düzeyinin düşmesi (deflasyon), hem de
yükselmesi (enflasyon) şeklinde ortaya çıkabilir.
3. Ekonomik Büyüme:
Ekonominin büyüme hızı, reel GSMH'nın yıllık artış
hızıdır.
4. Dış Açıklar:
Ödemeler bilançosu: Bir ülkenin dış dünyayla
ekonomik ilişkilerinin döviz gelir ve gider
kalemleri şeklinde gösterildiği tablo olup bunun en
önemli kalemi dış ticarettir.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ
David Hume, makroekonomi alanındaki ilk eser diyebileceğimiz
"Ticaret Dengesi Üzerine" adlı çalışmasında
ekonomide para arzı, ticaret dengesi ve fiyat düzeyi
arasındaki bağlantıları incelemiştir.
Makroekonomi 20. Yüzyıl'da ayrı bir disiplin olarak
algılanmıştır. Bu alanın gelişmesinde üç olay
özellikle önemlidir. Birincisi, ekonomi
istatistikçilerinin, makroekonomik araştırmaların
bilimsel temelini oluşturan verileri toplamaya ve
sistematikleştirmeye başlamalarıdır. İkincisi,
ekonomik dalgalanmaların tekrarlanan ekonomik
olgular suretinde tesbit edilmiş olmasıdır.
Üçüncüsü ve adeta bir katalizör işlevi gören olay
Büyük Buhran olmuştur.
1883-1946 yılları arasında yaşayan ünlü ingiliz ekonomist
John May-nard Keynes, Büyük Buhran'ı açıklayan ve
devletin belli politikalarla ekonomik çöküntülerin
üstesinden gelebileceğini iddia eden yeni bir teorik
çerçeve ortaya koyarak modern makroekonominin
öncülüğünü yapmıştır.
Keynes'in ekonomik dalgalanmalara ilişkin temel
düşünceleri, 1936 yılında yayımladığı "istihdam,
Faiz ve Paranın Genel Teorisi" adlı eserinde yer
almaktadır. Keynes, Uluslararası Para Fonu'nun
kurulmasında ve 2. Dünya Savaşı sonrası uluslararası
para sisteminin oluşumunda bu kitabındaki
düşüncelerinin dışında önemli katkılar yapmıştır.
Keynes'in temel tezi, piyasa ekonomilerinin her
zaman kendilerini düzeltecek bir mekanizmaya sahip
olmadığı, yâni düşük işsizlik ve yüksek üretim
düzeylerini her zaman garanti edemeyeceği
biçimindedir.
Friedman Chicago Üniversitesi'ndeki meslektaşlarıyla beraber
monetarizm (parasalcılık) olarak bilinen ve
Keynesyenciliğin antitezi olan bir doktrini ortaya
koydular. Monetaristler, ekonomilerin kendi hâline
bırakılırsa tam istihdama dönme eğiliminde olduğunu
iddia etmişlerdir.
Keynesyen düşünceye karşı monetaristlerce başlatılan karşı
atak 1970'li yıllann başlarında, Robert Lucas,
Thomas Sargent, Neil Wallace ve Robert Barro gibi
ekonomistlerin öncülüğünde neoklasik
makroekonomistler tarafından sürdürülmüştür. Bu
ekonomistler piyasa ekonomilerinin kendi
kendilerini düzelttiğini iddia etmişlerdir. Bu
teorinin taraftarları, John F. Muth tarafından
ortaya atılan rasyonel beklentiler kavramını
makroekonomik analizlerde kullanarak
geliştirmişlerdir. Rasyonel beklentiler hipotezi,
bireylerin ve işletmelerin gelecekteki ekonomik
olaylar hakkındaki beklentilerini oluştururken
"rasyonel" bir biçimde davrandıklarını, yâni mevcut
bilgilerini en iyi biçimde kullanarak geçmişte
yaptıkları hatalara düşmekten kaçındıklarını öne
sürmektedir.
1970'lerde gelişmiş ekonomilerde verimlilik artışı ve
ekonomik büyümedeki yavaşlama, bu soruna çözüm
bulmak amacına yönelen ve oldukça farklı görüşleri
olan, Robert L. Bartley ve Arthur Laffer gibi
ekonomistlerce geliştirilen arz yönlü ekonomi
yaklaşımını ön plana çıkartmıştır. ABD'de 1980'lerde
Reagan yönetimi döneminde etkili olduğu için
Reaganomics olarak da adlandırılan arz yönlü
ekonomide, vergilemenin piyasalardaki itici güçler
üzerindeki etkisine büyük önem verilir. Vergi
oranlarının düşürülmesinin ekonomiyi canlandıracağı,
milli geliri ve vergi gelirlerini artıracağı ve
enflasyonu azaltacağı iddia edilir.
Son dönemlerde yeni düşünce okulları da tartışmaya dâhil
olmuştur. Reel ekonomik dalgalanmalar teorisinin
taraftarları hem Keynes-yenlerin, hem de
monetaristlerin ekonomiyle isabet eden şokların
kaynağını belirlemede hatalı olduklarını iddia
etmektedirler. Bunlar, şokların ekonomide gözlenen
dalgalanmaların bunlarla açıklanabileceği biçiminde
bir görüş ortaya koymuşlardır.
Aktivist makroekonomik politikaları yeniden ön plana
çıkarmaya çalışan Yeni Keynesyenler özellikle uzun
dönemde monetarizmi ve rasyonel beklentiler
yaklaşımını kabul ederler. Ancak yapısalcı okuldan
da etkilenen Yeni Keynesyenler, asimetrik bilgi,
fiyatların ve ücretlerin yapışkanlıkları ve
katılıkları gibi nedenlerle piyasaların
temizlenmediğini (arz - talep dengesinin
sağlanmadığını) ileri sürerler. Bunlara göre eksik
rekabet ve piyasa başarısızlıkları önemlidir, hatta
ekonomik dalgalanmaların nedeni olarak piyasa
başarısızlıkları gösterilmektedir.
Yine yeni Keynesyenler gibi istikrarsız denge
modelleri ile çalışan yapısalcı okul 'a göre
reel ücret katılığı ve yapışkanlığı söz konusudur.
Doğalişsizlik oranı hipotezini kabul eden bu
yaklaşımda faiz oranı merkezi bir rol oynamaktadır.
EKONOMİ POLİTİKALARI
Ekonomi teorisi:
Belli ekonomik kurumların teşkil ettiği çerçeve
içinde oluşan ekonomik olaylarda bir düzenliliğin
varlığını araştırır.
Ekonomi Politikası: Mâkul bir büyüme hızı
sağlamak, fiyat düzeyinin istikrarını sağlamak,
istihdam düzeyini artırmak, gelir ve servet
dağılımında adaleti temin etmek, bölgeler arası
kalkınmışlık farklarını gidermek, ödemeler
bilançosu dengesini sağlamak gibi hedeflere
ulaşılmaya çalışılır.
EKONOMİ POLİTİKASININ ARAÇLARI
1. Para Politikası:
Merkez bankasınca yürütülür. Araçları emisyon, açık
piyasa işlemleri, reeskont oranı mevduat karşılık
oranları ve bankacılık sistemi üzerinde doğrudan
kontroller ve faiz oranlarının etkilenmesi olarak
sıralanabilir.
2. Maliye Politikası:
Devletin vergiler, kamu harcamaları ve borçlanma
yoluyla ekonomiyi idare etmesidir. Maliye
politikası, parlamentonun denetiminde hükümet eliyle
yürütülür.
3. Dış Ekonomi Politikası:
Dış âlemle yürütülen ekonomik ilişkileri düzenlemeye
yönelik politikalardır. Araçları ise ticaret
politikası (gümrük tarifeleri, kotalar, ihracat
teşvikleri...), yabancı sermayeye yönelik
düzenlemeler ve döviz piyasalarına müdahaledir.
4. Gelir Politikası:
Ücretler ve fiyatlar üzerindeki doğrudan
kontrollerdir. Bu politika, enflasyona karşı
uygulanabilecek en uç politikadır.
Ekonomi politikasında bir diğer ayrım da amaca
bağlı olarak yapılır:
1. İstikrar politikaları:
Ekonomik dalgalanmaları (büyüme, işsizlik ve
enflasyon oranlarındaki dalgalanmalar) yumuşatmaya
yönelik ve daha çok kısa dönemli politikalardır.
İstikrar politikaları genellikle para ve maliye
politikalarının bir bileşimi olarak uygulanır.
2. Büyüme politikaları: Ekonominin üretim
kapasitesini arttırmaya yönelik uzun dönemli
politikalardır.
MAKROEKONOMİDE TEMEL VARSAYIMLAR
1. Piyasaların Temizleme Hızı Konusundaki Farklı
Varsayımlar Talep sahipleri tam istedikleri kadar
mal satın alırlar ve satıcılar arz ettiklerinin
tamamını satarlar. Bu varsayım piyasaların
temizlenmesi varsayımı olarak adlandırılır.
2. Dengenin Tekliği Konusundaki Farklı
Varsayımlar
3. Beklentilerin Biçimlendirilmesi Konusundaki
Farklı Varsayımlar
Ekonomide beklentiler ikiye ayrılır:
a)Statik beklentiler:
Burada beklentiler içsel bir değişken olarak modele
sokulmakta ve beklentilerin oluşumunu son derece
basit olduğu kabul edilmektedir.
b)Rasyonel beklentiler: Beklentilerin rasyonel
olması durumunda ekonomik birimler sistematik
hatalar yapmazlar. Klasik ekonomiden kaynaklanan
düşünce ekolleri bu varsayımı benimserler.
4. Kısa ve Uzun Dönemin Nispi Önemi Konusundaki
Varsayımlar
EKONOMİDE AKIM, STOK VE ORAN DEĞİŞKENLER
Akım Değişken:
Belli bir zaman birimine bağlı olarak ifade edilir.
Gelir, hasıla, üretim, tüketim, yatırım vb.
Stok Değişken:
Bir değişkenin belli bir andaki değerini gösterir.
Sermaye stoğu, para arzı, servet, borç stoğu, mal
stoğu vb.
Makroekonomik analizde akım ve stok değişkenler kadar önem
taşıyan bir diğer değişken grubu da akımların
birbirine oranı ya da bir akım ile stokun oranı
olarak ifadelendirilen oran değişkenlerdir.
Örneğin enflasyon, işsizlik oranları ya da faiz
oranı bu gruptan değişkenlerdir.
DENEME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi makro ekonominin
araştırma alanına giren merkezi sorunlardan biri
değildir?
A) Gelir ve istihdam düzeyi B) Fiyat düzeyinin istikran
C)
Ekonomik serbestlik D) Ekonomik büyüme E) Dış
açıklar
2. Yüksek oranlı işsizlik ve durgunluk ile
enflasyonun bir arada bulunmasına ne ad verilir?
A) Durgunluk
B)
Stagflasyon C) Deflasyon D) Devalüasyon
E) Revalüasyon
3. Aşağıdakilerden hangisi Ekonomi
Politikası araçlarından biri değildir?
A) Para Politikası B) Maliye Politikası C) Dış ekonomi
Politikası D) Gelirler Politikası
E)
İstikrar Politikası
4. I.
Emisyon II. Reeskont Oranı III. Kamu Harcaması
IV. Tarifeler V. Vergi
Yukarıdakilerden hangileri Maliye Politikası
araçlarındandır?
A) l-ll B) ll-lll C) lll-IV D)lll-V E)IV-V
5. Aşağıdakilerden hangisi Makroekonominin temel
varsayımlarından değildir?
A) Piyasaların temizlenme hızı B) Dengenin tekliği
C)
GSMH'nin sabit tutulması D) Beklentinin oluşum
biçimi
E) Kısa ve uzun dönemin nispi önemi
6. Beklentilerin geçmişteki
tecrübelere dayanarak oluşturulduğunu kabul eden
yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Statik beklenti
B)
İntibakçı beklenti C) Rasyonel beklenti D)
Kısa dönem beklentisi E) Dinamik beklenti
7. Aşağıdakilerden hangisi stok değişken
defindir?
A) Para arzı B) Servet C) Borç stoku
D) ithalat E) Finansal stok
8. Aşağıdakilerden hangisi akım değişken
değildir?
A) Gelir B) İhracat C) Tüketim D) Yatırım
E)
Servet
9. I. Stok değişken II. Akım değişken III.
Oran değişken
Yukarıdakilerden hangisi makroekonomi konularında
oldukça sık kullanılır?
A) l-ll B) ll-lll
C)
l-ll-lll D)
II
E)
III
10. Vergilemenin piyasalardaki itici güçler
üzerindeki etkisine büyük önem veren yaklaşım
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasik yaklaşım B) Keynesyen yaklaşım
C)
Arz yönlü yaklaşım D) Parasalcı yaklaşım E)
Yapısalcı yaklaşım
|