Asgari Ücret
1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 49/2
maddesi "Devlet, çalışanların hayat seviyesini
yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için
çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve
işsizliği önlemeyi elverişli ekonomik bir ortam
yaratmak için gerekli tedbirleri alır" düzenlemesini
getirdikten sonra; 55/2 maddesinde de "Devlet
çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir
ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan
yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır" hükmüne
yer' vermiştir. Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı
gibi 1982 Anayasası devleti, çalışma yaşamının
oluşumunda çalışanlardan yana bazı
yükümlülükler altına sokmaktadır. Bu
yükümlülüklerden bir tanesi de asgari ücretin
saptanmasıdır. Anayasa'nın 55. maddesinin son
fıkrası "Asgari ücretin tesbitinde, Ülkenin
ekonomik ve sosyal durumu gözönünde bulundurulur"
hükmü bu konuyu düzenlemektedir.
Asgari ücretin anayasa kurumu haline gelmesi ile
yasa koyucunun veya yürütme organının tercihine
bırakılmaksızın, ülkenin ekonomik ve sosyal durumu
göz önünde tutulmak koşuluyla çalışanlar için asgari
ücretin yasal düzenlemeler çerçevesinde saptanması
zorunlu kılınmaktadır. Bu yoldan devlet çalışanlar
ile çalıştıranlar arasındaki ilişkide, ücret
miktarının saptanmasına doğrudan katılmaksızın,
sadece en az ücretin belirlenmesinde etkin
olacaktır. Bu etkinlik yalnızca 49 ve 55 maddeler
gereği değil aynı zamanda 1982 Anayasa'sının 2.
maddesinin kabul ettiği .Sosyal Devlet
ilkesinin de doğal bir' sonucudur.
1475 sayılı İş Kanunu da 33. maddesinde asgari
ücreti düzenlemiş bulunmaktadır. Bu madde uyarınca
"Hizmet akdi ile çalışan ve İş Kanununun kapsamına
giren her türlü işçi ile gemi adamı ve gazetecilerin
ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için
Çalışma Bakanlığınca Asgari Ücret Tesbit Komisyonu
aracılığı ile Ücretlerin asgari hadleri en geç iki
senede bir tesbit olunur".
|