Azgelişmişlik
ve Yolsuzluk Arasındaki İlişki
Dünyanın yolsuzluk
haritasına baktığımızda Meksika ve tüm Güney Amerika
ülkeleri ile Afrika, eski Doğu Bloğu ülkeleri ve
Japonya hariç tüm Asya ülkeleri yolsuzluğun en yoğun
olduğu bölgeler olarak görülmektedir. Gelişmekte
olan ülkelerin ekonomik güçsüzlüğü arttıkça
yolsuzluk da artmaktadır.
Az gelişmiş ülkelerde
devletin etkinliği yozlaşma, düşük motivasyon ve
eğitimli insanların yetersizliği nedeniyle
sınırlandırılmıştır. Sınırlı ekonomik fırsatlarından
dolayı insanlar devlette çalışmayı kişisel
zenginliğin veya en azından minimum rahatlık ve
ekonomik güvence için bir araç saymaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerin
eğitim, sağlık ve altyapı yatırımları için çok fazla
ihtiyaç duyduğu mali kaynaklar bu ülkelerde
yolsuzlukla ziyan olmakta ve çoğunlukla yönetici
tabaka tarafından ele geçirilmektedir.
Yoksullukla yolsuzluk
arasındaki paralellik çok açıktır. Örneğin Somali ve
Myanmar yolsuzluk endeksinin en altında yer alırken
Danimarka en üst sırada bulunmaktadır. Bu duruma son
vermek için, vergi geliri tahsilâtından tüm
harcamalara kadar finansman yönetiminin
şeffaflaştırılması, denetimin güçlendirilmesi,
yolsuzluk yapanların dokunulmazlıklarına son
verilmesi ilk atılacak adımlardır.
Az gelişmiş
ülkelerdeki rüşvet mekanizması genelde çok uluslu
şirketlerce de kullanılmaktadır. Buna ek olarak
yöneticiler tarafından sağlanan haksız servetler
offshore finans kuruluşları yoluyla zengin ülkelerin
finans pazarlarına geri dönmektedir. Transparency
International Başkan Yardımcısı Akere Muna bu konuda
haklı olarak şöyle söylemektedir: “Zengin ülkeler
tarafından, fakir ülkelerdeki yolsuzluk konusunda
eleştirilerin inanırlığı, bu ülkelerin finans
kuruluşları dünyanın en fakir insanlarından çalınan
servetleri koruma altına aldıkça, hiçbir değer ifade
etmemektedir.”
|