Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

PARA PİYASALARI

Para piyasası, mali piyasanın bir alt piyasasıdır. Vadesinin kısa olması nedeniyle sermaye piyasasından ayrılmaktadır. Buna göre vadesi 1 yıldan kısa olan fon arz ve talebinin kar­şılaştığı piyasalara para piyasası denmektedir.

Bu tanımlar dikkate alındığında piyasaları enstrümanlara göre ayırmanın çok da anlamlı olmadığı ortaya çıkacaktır. Zi­ra kamunun ihraç ettiği bir borçlanma senedi vadesine göre sermaye piyasası aracı olabileceği gibi, para piyasası aracı olarak da tanımlanması mümkün olacaktır.

Ülkemizdeki para piyasası temel olarak üç ayrı piyasada oluşmuştur. Her üçünün de temel özelliği oldukça kısa vadeli işlemlere konu olmaları ve teminatın genellikle hazine bonosu olmasıdır. 

Söz konusu piyasalarda el değiştiren paranın yerel para olmaması durumunda ise, "Para Piyasası" tanımı yerine "döviz Piyasası" kullanılacaktır. Döviz piyasası konumuz olmadığından detaylandırılmayacak olmakla birlikte yine de organize ve tezgah üstü piyasalarda işlem gördüğünün belirtilmesinde yarar görmekteyiz. 

Para Piyasalarının işleyişi

Para piyasası da tıpkı sermaye piyasası gibi işlemektedir.' Temel fark, sermaye piyasasında enstrümanı ihraç eden bir ihraççı olması bu ihraççıyla doğrudan karşılaşılan birincil pi­yasayı takiben organize piyasa (Borsa) ya da tezgahüstü piyasa olmasıyken; para piyasasında ihraççı önemini yitirmekte ve paranın el değiştirdiği, fiili piyasa önem kazanmaktadır.

Buna göre para piyasasını çok kısa vadeli kaynak kulla­nım-aktarım piyasası olarak düşünürsek; sistem, oyuncuların karşılaştığı ve teminat karşılığı fonun el değiştirdiği bir şekil­de işleyecektir. 

Piyasa organize olabileceği gibi, tezgahüstü (organize olmayan) bir formatta da işleyebilir. Piyasa oyuncuları, göster­ge kur ve fiyatlarla pazara katılır ve karşı tarafın gösterge kur­larını görürler. Bu kur ve fiyatlar piyasayı oluşturur ve tüm potansiyel katılımcılara mevcut durum ile ilgili bilgi verirler.

Ancak katılımcılar fon alım ya da satımına karar verdikle­rinde, karşı taraflara konvansiyonel yollarla (Telefon-faks gi­bi) bilgi geçer ve işlemi gerçekleştirirler. İşlemin gerçekleş­mesi esnasında her ne kadar gösterge kurlar önemli olsa da ta­raflar, işlemin büyüklüğü, piyasadaki belirsizlikler ve ahlaklı ticaret gibi konular nedeniyle nihai kur (firm rate) genellikle farklı olur ve gerçek kur ya da fiyatıdır.

Piyasa katılımcıları bir taraftan kendi durumlarını, ihtiyaç­larını, maliyetlerini ve projeksiyonlarını alarak fiyatlama yap­maya hazırlanırken, diğer yandan da piyasadaki diğer oyun­cuların durumlarını dikkate alırlar, sistemin ne derece paraya ihtiyacı olduğunu tespit etmeye çalışırlar.

Para piyasası bir telekomünikasyon piyasası olduğundan, genellikle şekli bir borsa olmayacaktır. Zira sistemin üyeleri tarafından kabul edilmiş her katılımcı sisteme girer ve çıkar. 

Ülkemizdeki Para Piyasaları

Ülkemizde temel olarak üç para piyasası vardır: Bankalararası Piyasa - Merkez Bankası Piyasası - Takasbank Piyasası

TCMB Para Piyasası

Bu sistemlerden en organize olanı ve en yüksek işlem hacmine sahip olanı TCMB Para Piyasasıdır. Bu piyasada katılımcılar işlemlerini Merkez Bankası üzerinden gerçekleştirmektedirler. Bu durumda Merkez Bankası sistemin kurucusu, işletmecisi, denetleyicisi ve garantörüdür.Piyasa katılımcıları Merkez Bankası'nda teminat tutmak kaydıyla ondan borç alabilir ya da para satabilirler. Söz konu­su borçlanma ya da kaynak satışı Merkez Bankası'na yapılıyor gibi görünür. Oysa Merkez Bankası topladığı kaynakları makul bir kar eklemesiyle birlikte fon ihtiyacı olan diğer arcılara satmaktadır. Dolayısıyla aslında kurumlar birbirlerin­den borçlanmaktadırlar ancak tüm işlemlerin aracısı Merkez Bankası olduğundan tek muhatap o gibi görünür.

Bu sistemin iyi tarafı, kimin kimden para aldığının belli ol­maması; MB'nin tüm taraflar için garantör olması ve oldukça organize olmasıdır. Ancak detaylı düşünüldüğünde, Merkez Bankası'nın tüm taraflara garantör olmasının çok riskli bir iş olacağı farkedilecektir. Dolayısıyla Merkez Bankası kefalet konusunda hassas olacak ve her katılımcıyı aynı kefeye koymayacaktır. Katılımcılar Merkez Bankasının açtığı limit kadar borçlanabilecek ve istediği teminatı yatıracaklardır.

Oldukça organize, büyük, garantili ve düzenli olan bu piyasa sistem katılımcıları tarafından, yaygın olarak kullanılmakla birlikte limit problemleri ve maliyet yüksekliği nedeniyle farklı piyasaları da gündeme getirmiştir. 

Takasbank Para Piyasası 

Merkez Bankası Para Piyasası birtakım dezavantajlarına rağmen oldukça yaygın bir biçimde kullanılan bir piyasadır. İşlem hacmi büyüdükçe güçlü kurumlar daha da büyük mon­tanları el değiştirmeye başlamış ve piyasa bazı küçük oyuncu­lar için fazla büyük kalmıştır.

İMKB' de işlem gören hisselerin büyük bölümünün fiziki olarak saklandığı ve aynı oranda paranın da el değiştirdiği TAKASBANK A.Ş. benzer bir piyasayı, bankalara göre küçük olan aracı kurumlar için düşünmüş ve hayata geçirmiştir: Takasbank Para Piyasası.

Söz konusu piyasa hem atıl fonu bulunan aracı kurumların bu fonu satmasına, hem de MB' den borçlanamayan aracı ku­rumların borçlanmasına hizmet etmektedir. Yakın dönemde hacmi oldukça genişleyen Takasbank Para Piyasası, bankala­rın da ilgisini çekmiş ve daha çok katılımcıya hizmet verir hale gelmiştir 

TCMB Piyasasına benzer şekilde ve benzer ilkelerle çalışan piyasa, yine tarafların kimliğini saklı tutarak tek muhatap görünür ve teminat esasına dayanır. Oluşan faiz oranı kimi zaman TCMB Piyasasından farklılık gösterse de ciddi bir fark beklenmemelidir. 

Bankalararası Para Piyasası

 

Bazı durumlarda piyasa kat.ılımcıları Merkez Bankası Para Piyasası'ndan borçlanmakta güçlük çekerler. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin bankanın MB nezdindeki borçlanma limiti dolmuş olabilir ya da, yeterli teminatı olmayabilir. Bir diğer neden de maliyetin yükselmesi olarak karşımıza çıkabilir. Bu ve bunun gibi nedenlerden ötürü söz konusu sistemi kullanamayan katılımcılar, diğer piyasa katılımcıları ile doğrudan irtibata geçebilir ve işlem yapabilirler.

Buna göre, bankalara kendi aralarında, güvene ya da karşı tarafın kabul edeceği bir teminata (genellikle hazine bonosu) dayalı olarak borçlanırlar. Ancak bu sistemin garantörü yok­tur. Dolayısıyla yine sistem katılımcıları birbirlerinin riskini analiz ederler ve gayri resmi limitler tanırlar. Bu limitler doğ­rultusunda işlemler yürütülür ve borçlanma sürdürülür.

Borçlanmanın repo şeklinde yapıldığı da görülür. Bu durumda direkt borçlanma yerine tarafların karşı tarafın bonolarını teminat kabul ederek müşteri repo yapan banka konumunda hareket ettikleri gözlemlenecektir.

Piyasada taraflar çift taraflı kotasyon verirler. Organize olmayan bir sistemdir. Kotasyondaki alış-satış arasındaki fark karı ifade edecektir. İşlem yapmak için en iyi fiyat veren olmak ya da en iyi karşı tarafı saptamak gerekir. Market Maker, alım ve satımında da en iyi fiyat veren olmaya çalışır, spreadi küçültür. 

Para Piyasası Enstrümanları ve Risk

Para piyasasına özgün enstrümanlar olduğunu söylemek güçtür. Ancak, kısa vadeli fon, arz ve talebinin karşılaştığı piyasalar olduğu dikkate alındığında ortaklık ilişkisi ifade eden bir takım enstrümanların kullanılmadığını söyleyebiliriz. Buna göre para piyasasında doğrudan borçlanma kullanılmakta, bunu kolaylaştırmak için de hazine bonosu ve repo işlemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Öte yandan, sıklıkla kullanılmamakla birlikte hisse senetleri de türe v enstrüman ya da teminat olarak kullanılabilmektedir.

Para piyasası, tanımı gereği kısa vadeyi ifade ettiğinden kı­sa vadeli faiz dalgalanmalarına.karşı riski de yüksektir. Katı­lımcının bilançosunun iki tarafı da dikkate alındığında aktifindeki hangi kalemi bu piyasadan fonladığı incelenerek risk düzeyi tespit edilebilir. Örneğin bilançodaki bir duran varlığı ya da uzun vadeli bir bonoyu, repo ile fonlamak ciddi bir fi­nansal risk anlamına gelecektir. Dolayısıyla hangi piyasanın tercih edileceği (Sermaye Piyasası - Para Piyasası) şirketten şirkete ve beklentilere göre değişecektir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri