Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bütçe Açığı Nedir, Türkiye'de Bütçe Açığı

Konsolide Bütçe Harcamaları'nın Konsolide Bütçe Gelirleri'nden fazla olması halinde ortaya çıkan eşitsizliğe bütçe açığı tanımı denmektedir. Esasen, denk bütçe politikası söz konusu ise -ki 1923 ile 1950 arası bu politikaya uyulmaya çalışılmıştır- bütçenin açık vermemesi gerekir. Ancak, açık bütçe politikası uygulaması 1950'li yıllarda tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Bütçe açığı, özünde bütçe harcamalarının bütçe gelirleri tarafından finanse edilemeyen bölümüdür. Diğer bir deyişle, bütçe açığı bütçe gelirleri ile finanse edilemeyen harcama anlamına gelir ve bu harcamanın yapılması için borçlanma yoluyla kaynak yaratılması gereklidir. 

Bütçe Açığının Finansmanı ve Bütçe Nakit Açığı 

Bütçe açığının finansmanından Hazine Müsteşarlığı sorumludur. Bütçe açığı İç Borçlanma ve Dış Borçlanma yoluyla finanse edilir. İç Borçlanma iki ana başlıkta toplanır; Kısa Vadeli İç Borçlanma ve Uzun Vadeli İç Borçlanma. Kısa Vadeli İç Borçlanma deyince, 1997 yılına kadar iki kısa vadeli iç borçlanma metodu söz konusuydu. Hazine Müsteşarlığı, ya Merkez Bankası'ndan Kısa Vadeli Avans alma metodu ile ya da Hazine Bonosu satarak kısa vadeli borçlanma gerçekleştirirdi. 1997 yılı Temmuz ayında gerçekleşen tarihi Merkez Bankası-Hazine Müsteşarlığı Protokolu'na kadar, bütçe açığının finansmanı için Hazine'nin Merkez Bankası'ndan kısa vadeli avans kullanması enflasyonist etki yaratmaktaydı. Tarihi protokol ile, önce Hazine'nin Merkez Bankası'ndan kısa vadeli avans kullanma olanağı dondurulmuş; ardından Hazine Merkez Bankası'na olan kısa vadeli avans kullanımı nedeniyle olan borcunu peyder pey kapatmıştır. Bu nedenle, bugün geçerli olan bütçe açığı finansman modeli Dış Borçlanma (Tahvil Cinsinden), Kısa Vadeli İç Borçlanma olarak Hazine Bonosu cinsinden borçlanma, Uzun Vadeli iç Borçlanma olarak Devlet Tahvili cinsinden borçlanma ve 'Diğer'dir. Diğer; 2001 Krizi esnasında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devrolmuş bankalar ile Kamu Bankaları'na Hazine Müsteşarlığı tarafından verilmiş olan uzun vadeli iç borçlanma kağıtlarının zaman zaman Hazine tarafından daha uzun vadeli kağıtlar ile değiştirilmesidir. (Bkz. altta Konversiyon) Bu rakam pozitif ise Hazine bu olanağı kullanmış demektir. 'Diğer' kalemi karşısındaki değer negatif ise, Hazine vadesinden önce Fon Bankaları ve Kamu Bankaları'na ellerindeki Hazine kağıtları için erken itfa yapmış demektir. 

Bütçe açığının gerçek anlamda finanse edilmesi gereken kısmı ise Bütçe Açığı değil, Bütçe Nakit Açığı dır. bulunması için, bütçe açığına emanet ve avanslardaki net değişim rakamı eklenir. Eğer, emanete alınan ödemeler, kamunun yaptığı çeşitli avans ödemelerinden fazla ise bütçe açığı büyür. Tersine, emanetlerin değeri, avansların toplamından küçük ise bütçe açığı küçülür. Bütçe Açığına emanet ve avanslardaki net değişim eklendikten sonra bulunan değer Bütçe Nakit Dengesi denir, ki esas iç ve dış borçlanma yoluyla finanse edilmesi gereken açık bütçe Nakit Açığıdır. Hazine Müsteşarlığı, artık Merkez Bankası'ndan kısa vadeli avans yolunu kullanmadığı için, bütçe nakit açığını iç borçlanmada bono ve tahvil yoluyla gerçekleştirilen iç borçlanmayla ve dış borçlanmayla finanse etmeye çalışır. Hazine, bu arada kamu bankaları ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesinde bulunan bankaların ellerindeki Hazine kağıtlarını zaman zaman vadesi daha ilerideki tarihlerde olan kağıtlar değiştirerek te, bir nevi kısmi konsolidasyon ile kendine hareket alanı yaratmaya çalışmaktadır. Ancak, bu yöntemi sık kullanmamaktadır. 

Yıllar itibariyle, bütçe açığının finansmanı için yapılan iç ve dış borçlanma, Türkiye'nin her yıl ödediği iç ve dış borç ana para ve faiz ödemeleri nedeniyle, Türkiye'nin borç servisini 80 milyar dolar seviyelerine taşımıştır. Bu nedenle, Kamu Kesimi bütçe açığının bir kısmını veya vadesi gelen iç ve dış borçlarının bir kısmını, iç ve dış borç faiz ödemeleri hariç tutulduğunda verilen bütçe fazlalığı ile finanse etmektedir. Bu durum, faiz dışı bütçe dengesi veya fazlası veya tüm kamu kesimi dikkate alınır ise, faiz dışı kamu dengesi veya fazlası olarak adlandırılmaktadır. IMF'inde ciddiyetle izlediği bu değer birincil denge olarak da bilinmektedir. Türkiye, son enflasyonla mücadele programında faiz dışı bütçe fazlası için GSMH'ya oran olarak % 6.5'lik bir fazlalık hedefini belirlemiştir.

Bütçe açığının finansmanı nedeniyle iç borç servisi ve stoku döndürülümez (çevrilemez) bir noktaya ulaşır ise, burada iki metod, Konversiyon ve Konsolidasyon öne çıkmaktadır. Konversiyon iç borç stokunun faiz, vade ve itfa şeklinden herhangi birini değiştirmek olarak tanımlanabilir. Uygulamada daha çok faizi deşitrimek yönündedir. Kamu borç miktarını değiştirmeden, borç yükünü hafifletmeyi hedefler. Konsolidasyon, vadesi yakın olan ve/veya kısa vadeli kamu borçlarının uzun süreli veya süresiz bir borç şekline dönüştürülmesi sürecidir. Zorunlu olarak ta, isteğe bağlı olarak ta uygulanabilir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri