|
Cari İşlem Nedir, Cari İşlem Hesabı
Cari işlemler hesabının tanımına
geçmeden önce, ödemeler bilançosunu tanımlamakta
fayda var. Çünkü cari işlemler hesabı, ödemeler
bilançosu ana hesap grupları içinde yer alan ve en
fazla önem verilen hesaptır. Makro ekonominin dış
dünyaya olan yüzünün açık ifadesi ödemeler
bilançosudur. Bir ülkenin yurttaşlarının ya da
yurttaşı olmasa bile yerleşik olanların bir başka
ülkenin yerleşikleri ile olan iktisadi ilişkilerinin
belli bir hesap düzeni içinde analitik olarak
gösterimine ödemeler bilançosu denir (Aktaş, Çolak,
2010:87). Ödemeler bilançosu, ulusal bir ekonominin
yabancılarla iktisadi ilişkilerinin alternatif bir
resmini verir. Bununla, her biçimdeki yabancı ödeme
araçlarının ülkeye girişi, ulusal ödeme araçlarının
da yurt dışına çıkışının sistematik biçimde
kayıtlanması anlaşılır (Felderer, Homburg,
2010:209). Aynı zamanda bir ülkenin döviz kaynakları
(arz) ile döviz kullanımlarının (talep) kaydını
ifade eder (Case, Fair, Oster, 2011:690). Ödemeler
bilançosu kayıtları genellikle bir yıllık olarak
hazırlanır. Ancak daha kısa süreler için, üç aylık
(mevsimlik) olarak hazırlayan ülkeler de vardır (Seyidoğlu,
2007:312).
Yabancıların ülke sakinlerine
ödemede bulunmalarını gerektiren işlemler veya
alternatif olarak, ülke sakinlerinin yabancılara
ödemelerde bulunma imkânını veren işlemler, ödemeler
dengesi ifadesinde kredi girişleri olarak yer alır.
Diğer yandan, ülke sakinlerinin yabancılara
ödemelerde bulunmalarını gerektiren işlemler veya
alternatif olarak, yabancıların ülke sakinlerine
ödemeler yapabilmelerine imkân veren işlemler,
ödemeler dengesi ifadesinde borç girişleri olarak
kaydedilir (Peterson, 1994:312).
Ödemeler bilançosunda yer alan
işlemler nedeniyle, ülkenin döviz gelirlerinde artış
ya da azalış ortaya çıkabilir. Mal ve hizmet
ticaretinin yanı sıra, sermaye girişi döviz
gelirlerinin artmasına yol açar. Tersi durumda ise
döviz gelirleri azalır. Döviz gelirlerinin artması
ödemeler bilançosunun fazla vermesine, döviz
gelirlerinin azalması ise, bilançonun açık vermesine
yol açar. Ödemeler bilançosunun açık ya da fazla
vermesi, ekonomik performans açısından önemli bir
gösterge olarak kabul edilmektedir (Erdoğan, Orhan,
2010:540).
Ödemeler bilançosu genel olarak,
cari işlemler hesabı, sermaye hesabı, net hata ve
noksan hesabı ile rezerv varlıklar hesaplarından
meydana gelmektedir. Bunlar içinde kamuoyunun en çok
ilgilendiği kalem, cari işlemler hesabıdır.
Cari denge olarak da tanımlanan
cari işlemler dengesi, ödemeler dengesi bilançosunun
en önemli ana hesaplarındandır ve dış ticaret
(ihracat-ithalat dengesi), hizmetler (hizmet
alımları-hizmet satımları), yatırım (net faktör)
gelirleri (dış yatırım gelirleri-dış yatırım
giderleri) ve cari transferler (karşılıksız olarak
elde edilen dış gelirler-karşılıksız olarak yapılan
dış giderler) dengelerinin toplamından oluşmaktadır
(Erdil Şahin, 2011:48-49).
Ertürk(1996)’e göre cari
işlemler hesabı üç kalemden oluşmaktadır. Bunlardan
biri ve en önemlisi, ihracat ve ithalatın yer aldığı
dış ticaret işlemleridir. Bu hesapta ülkenin dış
dünyaya mal satması (yani ihracat ile) dış dünyadan
mal alınması (yani ithalat) işlemleri yer alır.
İkinci önemli kalem hizmet ticaretidir. Burada
muhasebeleştirilen kalemler arasında turizm gelir ve
giderleriyle dış borçların faiz ödemeleri ve
dışarıya verdiğimiz kredilerden elde ettiğimiz
kârlardan ülkemize aktarılanlar, ülkemizdeki yabancı
yatırımların elde ettiği kârlardan ülke dışına
transfer edilenler sayılabilir. Üçüncü önemli kalem
ise, karşılıksız transferlerdir. Türkiye’nin döviz
ödemeden yaptığı ithalat, döviz geliri elde etmeden
yaptığı ihracat ile ülke dışındaki işçilerimizin
ülkeye transfer ettiği dövizler bu kalemde
muhasebeleştirilir (Ertürk, 1996:438).
Cari işlemler dengesi içinde dış
ticaret dengesi (ihracat-ithalat), turizm gelir
gider dengesi, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri,
yurt dışında işçi dövizleri ve faiz ödemeleri ile
kâr transferleri kalemleri bulunur. Dolayısıyla cari
işlemler dengesi esasen ekonominin reel kesiminin
mal ticareti ve üretici faktörlerinin döviz gelir ve
giderlerinin dengesini vermektedir. Kamuoyunda daha
çok kullanılmakta olan dış ticaret açığı kavramından
daha geniş bir tanımlama içermekte olduğundan, bir
ülkenin döviz açığının belirlenmesinde de önemli bir
gösterge olarak değerlendirilmektedir (Yeldan,
2010:35). Cari işlemler hesabı ülkenin mal ve hizmet
ihracatını ve ithalatını gösterir. Mal ihracatı ile
mal ithalatı arasındaki farka dış ticaret dengesi
denir. Bu fark negatif bir değer ise ticaret açığı,
pozitif bir değer ise ticaret fazlası söz konusudur.
Mal ve hizmetler birlikte ele alındıklarında, mal ve
hizmet ihracatı ile mal ve hizmet ithalatı
arasındaki farka cari işlemlere dengesi denir. Bu
fark negatif bir değerde ise cari işlemler açığı,
pozitif bir değer ise cari işlemler fazlası söz
konusudur (Ertek, 2005:322).
Cari açık bir ülkede
tasarruflarla harcamalar arasındaki farkı
göstermektedir. Bir ülkede büyük bütçe ve cari açık
varsa, bu açık ülkeye gelen yabancı fonlarla finanse
edilir. Örneğin bir ülke ihracatından daha fazla
ithalat yaparsa bu ithalat için gerekli ödemeyi
diğer ülkelerden elde ettiği kredilerle yapacaktır (Alagöz,
Delice, Işık, 2006:348). Yeni gelişen ülkeler için,
büyüme sürecinde, cari işlem açıklarının olağan
borçlanmayla karşılanabilecek düzeyde tutulması, dış
ticaretten büyümeye gelen olumlu etkileri
ençoklaştırmak ve olumsuz etkileri de enazlaştırmak
kadar önemlidir. Çünkü ikili-açık modelinin
belirttiği gibi, büyümeyi sınırlayan öğelerden biri
olarak döviz geliri, tasarrufla birlikte göz önünde
tutulmayı gerektirir. Ayrıca dış borçlanma arttıkça,
dış finans kurumlarının ekonomideki etkisi de artar
(Kazgan, 1998: 604).
Cari işlem dengesi çeşitli
nedenlerle önemli bir ödemeler dengesi kavramıdır.
Ödemeler dengesi hesabından görebileceğimiz gibi,
cari hesaptaki fazla veya açığın ya sermaye
hesabındaki işlemlerle (dışarıdan borçlanarak veya
ödünç vererek) ya da hükümetin rezerv varlık
kalemlerindeki değişmelerle dengelenmesi
gerekmektedir (Mishkin, 2000:113):
Cari
Hesap + Sermaye Hesabı = Hükümetin Rezerv Varlıkları
Ödemeler bilançosu cari işlemler
hesabı ile sermaye hesabı arasında önemli bir
etkileşim vardır. Eğer hesapta açık varken, sermaye
hesabı aynı miktarda fazla verirse ödemeler
bilançosu dengededir. Bu denge sağlanmamışsa açık
veya fazla ortaya çıkar (Alagöz, Yapar, 2006:83).
Cari işlemler hesabı, cari yılda
üretilen mal ve hizmetlerin ithal ve ihracını
kapsadığı için ülkenin dış ekonomik işlemleri ile
ulusal geliri arasında doğrudan bir bağ kurmaktadır.
Ülkede üretilip yabancılara satılan mallar, ülkenin
Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH)’nın bir
bölümüdür. İthalat ise yabancı mal ve hizmetlere
yapılan harcamalardır. O bakımdan açık ekonomilerde
ulusal gelirin (gayri safi yurtiçi hasıla: GSYİH)
oluşumu açısından cari işlemler dengesinin önemli
bir yeri vardır. Milli gelir hesaplamalarında
ihracat (X) toplam harcamaları artıran ( harcama
akımına bir katılım), ithalat
(M)
ise toplam harcamaları azaltan (harcama akımından
ayrılan bir sızıntı) durumundadır (Seyidoğlu,
2007:319).
Dışa açık bir ekonomide milli
gelir aşağıdaki denklemle ifade edilir (Eğilmez,
Kumcu, 2011: 211-212).
Y = C
+ I + G + (X-M)
(1)
Bu eşitlikte,
Y
milli geliri,
C
toplam tüketimi,
I
toplam yatırımı,
G
devlet harcamalarını,
X
ihracatı ve
M
ithalatı göstermektedir. İhracat ve ithalat yalnızca
malları değil, yurtiçinde yerleşiklerle yurtdışında
yerleşikler arasındaki toplam mal ve hizmet
alışverişini içerir. Dolayısıyla,
(X-M)
aslında cari işlemler dengesidir.
Tüketilmeyen kullanılabilir
gelirin tasarruf olduğundan yola çıkarak,
kullanılabilir gelir,
Y-T=
C + S
(2)
Şeklinde yazılabilir. Burada,
Y
milli geliri,
T
vergileri,
C
tüketimi ve
S
toplam özel kesim tasarruflarını göstermektedir.
(1) ve (2) no’lu eşitliklerin
beraber yazılmasıyla, aşağıdaki eşitliğe ulaşılır.
(S-I) + ( T- G) = (X-M)
(3)
Bu eşitlikte
(S-I)
özel kesimin tasarruf-yatırım dengesini, (T - G)
kamu kesiminin finansman dengesini ve
(X-M)
cari işlemler dengesini göstermektedir. O halde, (3)
no’lu eşitlikten yola çıkarak cari işlemler
dengesinin özel kesim tasarruf- yatırım dengesi ile
kamu kesimi finansman dengesinin toplamı olduğu
ortaya çıkar.
Özel kesim, tasarruflarının
üzerinde yatırım yaptığında,
(S-I)
< 0, kamu kesimi de finansman açıkları verdiğinde,
cari işlemler açığının olması,
(X -
M)
< 0, kaçınılmazdır. Bir başka deyişle, yurtiçi
toplam tasarruf açığı ancak yurtdışı tasarrufların
ithal edilmesiyle finanse edilebilmektedir.
Eğer yurt içi tasarruf
yurtiçi yatırımı aşıyorsa fazla tasarruf yabancılara
borç vermek için kullanılmaktadır. Yabancılar, bizim
onlara sunduğumuzdan bize daha az mal ve hizmet
sundukları için, bu fonlara ihtiyaç duyuyorlar. Yani
bir ticaret fazlası veriyoruz. Eğer yatırım
tasarrufu aşıyorsa ilave yatırım dışarıdan
borçlanılarak finanse edilmek zorundadır. Bu yabancı
fonlar ihraç ettiğimizden daha çok mal ve hizmet
ithal etmemize olanak sağlamaktadır. Yani bir
ticaret açığı veriyoruz. Aşağıdaki tabloda bu durum
özetlenmektedir (Mankiw, 2010:132).
Tablo 1.1:
Malların ve Sermayenin Uluslararası
Akımları
Ticaret Fazlası |
Dengeli Ticaret |
Ticaret Açığı |
İhracat >İthalat |
İhracat = İthalat |
İhracat < İthalat |
Net İhracat >0 |
Net İhracat = 0 |
Net İhracat < 0 |
Y >C + I + G |
Y = C + I + G |
Y < C + I + G |
Tasarruf >Y atırım |
Tasarruf = Y atırım |
Tasarruf <Yatırım |
Net Sermaye Çıkışı >0 |
Net Sermaye Çıkışı = 0 |
Net Sermaye Çıkışı < 0 |
Bu tablo
açık bir ekonominin sahip olabileceği üç
durumu özetlemektedir.
Kaynak:
Mankiw, N. Gregory (2010); Makroekonomi,
(Çev. Ömer Faruk ÇOLAK), Efil Yayınevi,
1. Basım, Ankara, s.132. |
Ödemeler bilançosu alt
kalemleri içinde yer alan mal ve hizmetler dengesi
GSMH’nin önemli bir bileşenidir ve doğrudan üretim
ve istihdama katkıda bulunur. Bu dengedeki bozulma
özel yatırım ve devlet harcamalarında da aynı
miktarda bozulmaya neden olur. Bu durum üretim ve
istihdamda ciddi bir düşüşe neden olur (Gordon,
1990:423).
|