Dünya’da Telekomünikasyonun Durumu
Telekomünikasyon hizmetlerinin gerçekleştirildiği
dünya şebekesi kökeni itibariyle, telefona endeksli
bir nitelik taşımaktadır. Bilginin bir üretim
faktörü olarak yaratılması ve aktarılması açısından
verimliliğin önemli unsurlarından biri haline
gelmesiyle, mevcut telekomünikasyon şebekelerinin
(alt yapı), bu nitelik ve niceliksel gelişmelere
yanıt verebilmesi güçleşmekte ve teknolojik gelişme,
bu talep yönlü baskılardan etkilenmektedir.
Telekomünikasyon sektörü, gelişen teknolojik yapısı
ve ekonomik olarak rekabetçi bir ortamı tam
anlamıyla yaratılmamış olması nedeniyle krizlerden
az etkilenen bir konumda bulunmaktadır. Kriz
durumlarında mevcut durumun muhafazası için en
önemli koşul inovatif girişimleri destekleyerek yeni
uygulama ve çözümler geliştirmek Telekomünikasyon
sektörü için diğer sektörler ile
karşılaştırıldığında kolay bir çözüm yöntemi olarak
meydana gelmektedir. Telekomünikasyon sektöründe
başarının temel unsuru, tüketicileri çekmeye yönelik
olarak maliyetleri düşürebilen ve piyasaya yeni
açılımlar getiren farklı sistemler üretebilmekten
geçmektedir.
Günümüzde devletler ve ulus üstü yapılanmalar da
krizleri aşma konusunda telekomünikasyon sektörünün
öneminin farkına varmışlardır. Avrupa Birliği, 2010
yılı sonunu itibariyle yüzde 100 geniş bant yayılımı
hedefiyle herkese internetin gelişimini
gerçekleştirmeyi planlamakta, dolaylı olumlu bir
dışsal fayda oluşturarak, internet üzerinden
e-ticaret ve hacmi genişleyerek devam edecektir.
19. yüzyıldan beri kullanılan telefon, geçirdiği
evrim sayesinde günümüzde hala çok yaygın olarak
kullanılan bir iletişim aracıdır. Günümüz telefonu,
Graham
Bell’in ilk telefonundan (1876) çok farklı işlev ve
yeteneklere sahiptir. Dijital teknoloji kullanılarak
sağlanan çeşitli çoğullama (multiplexing: bir hat ya
da kanal üzerinden çok sayıda iletişim olanağı)
yöntemleriyle hat kapasiteleri hızla artırılabilmiş,
dijital santrallerle operatöre gerek duymadan
yönlendirme sistemleri geliştirilmiştir.
Hızla gelişen kablosuz iletişim teknolojisi ve
internetin sağladığı avantajlar sonucunda mobil
ticaret kavramı ortaya çıkmıştır. Dünyayı 24 saat
açık küresel bir pazar yerine dönüştüren internetin
sahip olduğu kısıtlar mobil iletişim araçlarıyla
birlikte hızla ortadan kalkmaktadır. Öncelikle cep
telefonu gibi mobil araçlar çok hızlı yayılmaktadır.
Örneğin Japonya ve bazı Avrupa ülkelerinde cep
telefonu abone sayısı, normal sabit hatlı telefon
abonelerini geçmiştir. Ucuzlayan fiyatları, kullanım
kolaylığı ve sağladığı rahatlık gibi unsurlar mobil
kullanıcı sayısını hızla arttırmıştır. Mobil araçlar
yardımıyla sunulan mobil Internet servisleri,
kullanıcıların sabit bir bağlantı noktasına ihtiyaç
duymasını gerektirmeden, onlara daha kişisel
içerikler ve özel servisler sunmaktadır.
Küreselleşen dünyamızda; Internet ile birlikte mobil
teknolojilerin birleşmesiyle yapılmaya başlanılan
e-ticaret ile firmalar hızlı bir şekilde, çok sayıda
insana ulaşılmasını sağlayarak, yeni pazarlama
stratejilerinin geliştirilmesi ile ürünlerini
dünyanın her yerine en ekonomik ve en kısa sürede
pazarlama imkanını bulmuşlardır bununla birlikte bu
teknolojileri kullanan firmalar pazar paylarını
arttırmıştır.210
AB, Bilgi ve İletişim Teknolojilerine özel bir önem
atfetmektedir. Yasal düzenlemeler teknolojik
ilerlemeyi kolaylaştıracak şekilde geliştirilmekte,
internete erişimde geniş bant ağları giderek
yaygınlaşmakta ve benzeri önlem ve girişimlerle
bilgi ve iletişim araçları toplumsal yaşamın tüm
kademelerine nüfuz eder hale gelmektedir. Bu
çerçevede, Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Bilgi
Teknolojileri 2008-2009 Raporu'na göre AB
ülkelerinden Danimarka, Bilgi ve İletişim
Teknolojilerinde (BİT) 134 ülke arasında üst üste 3.
kez küresel rekabet gücü en yüksek ülke olmayı
başarmıştır. BİT'i, kalkınma ve rekabet gücünü
artırmada son derece etkin kullanan Danimarka,
dünyanın en gelişmiş BİT mevzuatına sahip
durumdadır. 100 kişi başına 36,33 geniş bant
internet abone oranı ile dünyada ilk sırada yer alan
Danimarka, 10 bin kişi başına 346 MB/s bant
genişliği ile de lider konumdadır. Rekabet gücü
sıralamasında 2. sırada İsveç, 3. sırada ABD yer
alırken, Finlandiya ve Hollanda ilk 10'a giren diğer
AB ülkeleri olmuştur. AB'nin yeni üyelerinden
Estonya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti ve Litvanya'nın,
BİT alanında ciddi atak yaptıklarının ve bu
teknolojiler sayesinde piyasa ekonomisine daha kolay
geçiş sağladıklarının belirtildiği raporda, Türkiye,
rekabet gücü sıralamasında 61. ülke konumundadır.
2006-2007 döneminde 52., 2007-2008 döneminde 55.
sırada bulunan Türkiye, bu yıl bir önceki yıla
oranla 6 basamak gerilemiştir.
İnternet kullanımı günümüzde sadece yerleşik
bilgisayar tabanlı cihazlar üzerinden yapılmamakta
bilgisayarları evrim geçirerek birer mobil
bilgisayar dönüşmekte ve her yerde internet sunan ve
kullanılabilen aygıtlar haline gelmektedir. Mobil
telefonlar açısından ise durum hemen her yerde
internetin kullanılabileceği koşullar yaratmaya
devam etmektedir. Bilgisayar teknolojisi de buna
ayak uydurarak hemen her yerde internet bağlantıları
bir mobil telefon şebekesi hattı (simkart) veya
harici takılabilen modemler ile yapabilmektedir.
Bunun yanında mobil telefon içerikleri de daha fazla
internet özelliği ve alt yapısını destekler hale
gelmektedir.
Bağlantılar gittikçe
daha
hızlanmakta
ve
kolaylaşmaktadır. Bakır
telefon
hatları üzerinden gerçekleştirilen
internet
bağlantıları
hem kalitesiz hem de
yavaş
olmakta iken
artık
fiber optik kablolar ile
tüm ülke kullanıcılarına
daha
hızlı
ve sorunsuz internet hizmetleri
sağlanmaya başlanmıştır.
Bu
bağlantılar kablosuz
(wireless, Wi-Fi)
hale getirilerek bir çok cihazın aynı anda sorunsuz
ve hızlı bir şekilde internet altyapılarını
kullanabilme imkan ve avantajını yaratabilmektedir.
Mobil piyasada sabit şebekenin rekabete açılmasıyla
1991'de ilk NMT 450, 1996'da da ilk GSM 900
lisansları verilmiştir. 2000 yılında mobil şebeke
abone sayısı sabit şebeke abone sayısını geçmiştir.
Tüm telefon trafiği açısındansa sabit şebeke
üzerinden taşınan trafik 2001 yılında toplam
trafiğin %71'i civarında gerçekleşmiştir.
Cep telefonu hizmetleri için fiyat esnekliği 0,51
olarak öngörülmüştür. Bu oran yüksek bir orandır.
Cep telefonu hizmetlerinden elde edilen gelir,
vergiler hariç yıllık yaklaşık 525 dolardır. Bu
hizmetin sağlanması için katlanılan marjinal maliyet
nispeten düşüktür. Marjinal maliyetin dakika başına
0,05 dolar olduğu tahmin edilmektedir. Bu sebeple,
cep telefonu hizmeti açısından beklenen sonuç,
yüksek talep esnekliği, önemli vergi oranları ve
üretimdeki düşük marjinal maliyetler dikkate
alındığında, yüksek vergilendirme sonucu nispeten
yüksek etkinlik kayıplarının ortaya çıkacağıdır.
Dolayısıyla cep telefonu hizmetleri üzerinden alınan
vergiler, bu hizmete yönelik talep ve maliyet
faktörleri sebebiyle, ekonomi için yüksek etkinlik
kayıpları oluşturmaktadır. Cep Telefonu
Hizmetlerinin Vergilendirilmesi, ABD'de cep telefonu
kullanımı üzerinden çeşitli adlar altında vergi vb.
mali yükümlülükler alınmaktadır.
New
York eyaletinin koyduğu toplam vergi %20'dir.
Federal vergi ile beraber toplam vergi oranı %24,5'e
ulaşmaktadır. Kaliforniya ve Florida'da ise eyalet
vergileri %21 seviyesindedir. Bu orana, federal
vergi eklendiği zaman toplam vergi oranı %25,5'e
yükselir. Mobil telefon hizmetleri için daha düşük
vergiler söz konusu olduğu eyaletlerde, eyalet
vergilerinin ortalaması %10 civarındadır.
Birçok ülkenin 21. yüzyılın başında, bilgiyi elde
etme, bilgiye sahip olma ve kullanma seviyesi,
uluslararası pazar paylarının azlığı veya çokluğu
ile ilgili olarak karşımıza çıkmakta ve bu ülkelerin
pazar payları sahip oldukları bilgi seviyesi kadar
olmaktadır. Bu nedenle, araştırma-geliştirme-
tasarım-üretime hazırlama gibi üretim süreçlerinin
çok büyük bir hızla tamamlanması zarureti
gerekmektedir. Günümüz iletişim araçlarının
sağladığı büyük imkanlarla küçülen dünya
ekonomisinde rekabet gücü, yeni teknolojiler üretmek
ve bu yeni teknolojileri hızla üretime
dönüştürebilme yeteneğine dayanmaktadır. Sosyo-ekonomik
gelişme sürecinde başta insan faktörü ve bilgi olmak
üzere tüm alanlarda yapısal değişimi gerekli kılan,
sanayi toplumunun uzantısı olarak ortaya çıkan bilgi
toplumu, “bilgi ekonomisi”, “sanayi sonrası toplum”,
“bilişim toplumu”, “bilgi çağı” ve benzeri
şekillerde ifade
edilmektedir.
Teknoloji yeteneğini, teknoloji transferi yoluyla
geliştirmek bir noktaya kadar mümkün olabilmektedir.
Ancak, teknoloji açığını kapatma konusunda bütün
diğer şartlar eşit olsa bile teknoloji transferi
yapanlar teknoloji üretenler karşısında daha baştan
rekabet yarışını kaybetmektedirler. Böyle bir
durumda; teknoloji üretip ihraç edenler açısından,
dünya pazarlarında mutlak bir rekabet üstünlüğü elde
edilmektedir. Bunun için karar vericilerin,
sanayicilerin ve ekonomistlerin ekonomik karar
alırken bu duruma dikkat etmeleri gerekmektedir.
Son yıllarda gelişmiş ülkelerin firma stratejileri,
yeni teknolojilerin etkin kullanımı, uygulanması ve
araştırma-geliştirme faaliyetlerinin harekete
geçirilmesi esası üzerine oluşturulmaktadır.
Değişen stratejiler sonucunda bu ülkelerde
araştırma-geliştirmeye toplam üretim değerinden
artan miktarda bir değer aktarılmaktadır.
Kaynakların çoğu mühendislik, dizayn, deneme üretimi
ve pazar testi konusundaki yeniliklere
aktarılmaktadır. Teknolojik boyutta Telekom yapısı
ve işleyişi de şekillenmiştir. Mobil ticaret artık
internet alt yapılarının gelişmesi ile birlikte daha
hızlı bir şekilde ticaretin, ekonominin içerisinde
yer almaya başlamıştır. Yeni Kavramlar; B2B, B2C,
B2G oluşmuş ve günlük hayatın içerisinde yer alamaya
başlamışlardır. B2B (Business to Business), e-İş
olarak adlandırılan çerçevenin dünya genelinde en
kabul görmüş bölümünü oluşturmaktadır. Kurumlar
arasındaki ticaret olarak nitelenen bu ticaret şekli
gerek sektörel portallarla, gerekse kurumun kendi
sitesi aracılığıyla yapılmaktadır. Yapılan
araştırmalar gelecekteki B2B hacminin oldukça yüksek
olacağı yönünde olmuştur. B2B, kurumların sektörde
daha güçlü olmalarını sağlarken, özellikle kriz
ortamlarında yeni ihracat pazarları ve iç pazarda
yeni müşteriler elde etme imkanı sağlamaktadır. B2C
(Business to Consumer), Internet teknolojilerinde
meydana gelen hızlı gelişmeler sonucunda ortaya
çıkan sanal mağaza uygulamaları İnternet üzerinde
firmaların ürünlerini doğrudan üreticiye satılmasını
kapsar. B2G (Business to Goverment), Firmalar ve
kamu kurumlarının Internet üzerinde bir araya
gelmesini ifade eder.
M-ticaret, “mobil telefon veya benzeri araçlar
yardımıyla yapılan, mal ve hizmetlerin satın
alınması ve ücretlerinin ödenmesi işlemlerine
verilen genel bir tanımdır. M-ticaret, e-ticaretin
biraz daha genişlemiş bir durumudur. Çünkü
m-ticaret, kullanılan mobil teknoloji sayesinde PC
ve TV gibi araçların sabitlik kısıtlarını ortadan
kaldırmaktadır. M-ticaretin sahip olduğu potansiyel,
mal ve hizmet alışveriş alışkanlıklarını kökten
değiştireceği düşünülmektedir.
Hızla gelişen kablosuz iletişim teknolojisi ve
internetin sağladığı avantajlar sonucunda mobil
ticaret kavramı ortaya çıkmıştır. Dünyayı 24 saat
açık küresel bir pazar yerine dönüştüren internetin
sahip olduğu kısıtlar mobil iletişim araçlarıyla
birlikte hızla ortadan kalkmaktadır. Öncelikle cep
telefonu gibi mobil araçlar çok hızlı yayılmaktadır.
Örneğin Japonya ve bazı Avrupa ülkelerinde cep
telefonu abone sayısı, normal sabit hatlı telefon
abonelerini geçmiştir. Ucuzlayan fiyatları, kullanım
kolaylığı ve sağladığı rahatlık gibi unsurlar mobil
kullanıcı sayısını hızla arttırmıştır. Mobil araçlar
yardımıyla sunulan mobil Internet servisleri,
kullanıcıların sabit bir bağlantı noktasına ihtiyaç
duymasını gerektirmeden, onlara daha kişisel
içerikler ve özel servisler sunmaktadır.
Sanayileşmiş ülkelerde bilim-teknoloji politikaları;
emek, sermaye, doğal kaynak ve donanımlarından çok
teknoloji alt yapısını ve dinamiği geliştirerek
uluslararası pazarlarda rekabet etmeye
dayandırılmaktadır. Sanayileşmiş ülkeler ya da
birliklerde yeni üretim sistemleri üretmekle paralel
gitmektedir. Yeni üretim sistemleri konusunda
sanayileşmiş ülkelerde ortaya çıkan iki temel
gelişmeden söz edilebilir;
Birincisi; büyük ölçekli firmalarda standart ve seri
üretim sistemleri, taleplere göre değişebilir, büyük
ölçekli üretimi feda eden minimum stok maliyetli,
emek ve bir ölçüde sermayeden tasarrufa yönelik
elektronik temelli robotların devreye girdiği esnek
üretim.
İkincisi; sanayi, tarım ve hizmetler dahil olmak
üzere çok geniş bir üretim yelpazesinde girdi olarak
kullanılabilecek ve bütün bunlarda üretim sürecini
baştan aşağı değiştirebilecek karaktere sahip ve
ekonominin tümünde verimlilik artışı sağlayacak
geleceğin stratejik teknolojilerinin oluşturulmasını
sağlayacak teknolojilerde yoğunlaşmak ana hedef
olarak yer almaktadır.
Bazı ülkelerde araştırma-geliştirme fonları, sağlık,
ulaştırma ve çevrenin kalitesinin yükseltilmesi
yönünde kullanılmaktadır. Bundan beklenen fayda;
sanayi ile var olan üniversite-sanayi ve kamu
enstitülerinin işbirliğini güçlendirmektir. Bu
işbirliği yeni sanayilerin yeni pazarlara uyum
sağlamasına yardımcı olacaktır. Son yıllarda
araştırma-geliştirmeye büyük yatırım yaparak başarı
sağlayan ileri teknolojinin dört lideri Japonya,
İsveç, Almanya ve Güney Kore olmuştur. Son yirmi
yılda bu üç ülkenin teknolojik gelişmesi de ikiye
katlanmıştır. Birçok Çok Uluslu Şirket (ÇUŞ) Yatay
ve Dikey bağlantılar ile teknoloji transferi
sağlamaktadırlar.
Birçok OECD ülkesindeki firmalarda
araştırma-geliştirme faaliyetleri kamuca
desteklenmektedir. Bu ülkelerde üniversite sanayi
işbirliğine önem verilirken araştırma fonları hem
artmakta hem de devlet araştırma birimlerine katkıda
bulunmaktadır.
Almanya'da Bilim-Teknoloji Politikaları: Birçok OECD
ülkesinde olduğu gibi Almanya'da
araştırma-geliştirme politikasının ana stratejisi,
sanayinin yenilik gücünün artırılmasıyla rekabet
üstünlüğü sağlama yönünde olmaktadır. Almanya
uluslararası rekabette pazar payını artırarak
rekabet üstünlüğünü elinde tutmak için aşağıdaki
politikaları uygulamaktadır;
-
Araştırma-geliştirme potansiyelini daha iyi
kullanmak için yapısal düzenlemeler yapmak ve pazar
ihtiyaçları doğrultusunda faaliyette bulunmak,
-
Küçük ölçekli sanayilerde araştırma-geliştirme
projelerini artırmak, teknoloji parklarını ve
işletme inhibitörlerini desteklemek ve bireysel
firmaları destekleyerek araştırma-geliştirme yönünde
çalışmalar sürdürerek araştırmacı personele ödül
verme ve araştırma-geliştirme personelini artırma
yönünde çalışmaları yoğunlaştırmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde Bilim-Teknoloji
Politikaları: 1993 yılında Amerika Birleşik
Devletleri'ne başkan olarak seçilen Bill Clinton'un
liderliğindeki yönetim, bu ülkedeki bilim-teknoloji
politikalarına daha da önem verir olmuştur. 1993
yılında yayınlanan bilim-teknoloji politika
kitabında, teknolojiyi desteklemede öncelikli alınan
politika alanları aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:
Özel sektör inovasyon ve yatırımları için iş ortamı
geliştirildi.
Temel araştırmalara verilen Federal destek
güçlendirildi.
Ekonomik büyümeyi hızlandırmak ve yüksek ücretli
işler yaratmak için Federal Araştırma- Geliştirme’de
öncelik sivil teknolojilere verildi.
Teknolojiden herkesin daha fazla yararlanabilmesi
için, bütün çocuklarımıza “dünya-klasında” bir
öğretim sağlama ve işgücüne, yaşam boyu katılma
imkânını bulabileceği, verimli bir eğitim verme
yolunda adımlar atıldı.
Ekonomik büyümeyi destekleyen ticaret ve ihracat
politikaları yürürlüğe kondu.
|