Krizin
Tanımı ve Kriz Türleri
Kriz; belki de son zamanlarda en çok duyduğumuz kelimelerin başında
gelmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin oldukça aşina
olduğu bu kelime bugünlerde bütün dünyanın
dilindedir.
Kriz, sosyal bilimler alanında çoğu kez "buhran" ve "bunalım"
kelimeleri ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Ekonomik kriz, mali kriz, fınansal kriz, siyasi
kriz, hükümet krizi, ahlak krizi vb. kavramlara
sadece günlük dilde değil bilimsel terminolojide de
çok sık rastlamaktayız. Sosyal bilimler açısından
kriz kavramının genel tanımını yapmak hiç de kolay
değildir. İçinde bulunulan durumun ya da karşı
karşıya kalınan olayların ne derece "kriz" olduğu
kişiden kişiye değişebilmektedir. Herhangi bir
durumu kriz olarak adlandırabilmek için krizin temel
unsurları ya da özelliklerinin bilinmesi
gerekmektedir.(Yıldırtan, s.39)
Türk dil kurumunun elektronik sözlüğünde ise Kriz kelimesi; bir
şeyin çok kıt bulunması durumu, çöküntü şeklinde
tanımlanmaktadır.
Ekonomik krizler, herhangi bir mal, hizmet, üretim
faktörü ya da döviz piyasasındaki fiyat ve / veya
miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının
ötesinde gerçekleşen şiddetli dalgalanmalar olarak
tanımlanabilir. Bir diğer tanıma göre ekonomik kriz,
ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya
çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro
açıdan ise firmaları ciddi anlamda zora sokacak
sonuçlar ortaya çıkarması anlamına gelir.
Makroekonomik krizler genel olarak reel sektör
krizleri ve fınansal krizler olarak iki başlık
altında incelenebilir. Bunlardan reel sektör
krizleri, mal, hizmet ve emek piyasalarında üretimde
ve/veya istihdamda daralmalar(durgunluk ya da
işsizlik) biçiminde ortaya çıkar. Finansal krizler
ise ekonominin üretici kesiminde tahrip edici
etkiler doğurabilen ve piyasaların etkin işleyişini
bozan fınansal piyasa çöküşleridir.(Işık, Alagöz,
Yıldırım, 2006, s.239)
Finansal Kriz Tanımı
Finansal kriz, finansal piyasalarda ters seçim ve ahlaki risk
(moral hazard) problemlerinin çok daha kötüleştiği
bir bozulmayı göstermekte olup, kriz neticesinde
finansal piyasalar, fonların en üretken yatırım
alanlarına geçişine izin vermez. (Uzun, 2006, s.213)
Finansal krizler; döviz ve hisse senedi piyasaları gibi finans
piyasalarındaki şiddetli fiyat dalgalanmaları veya
bankacılık sisteminde geri dönmeyen kredilerin aşırı
şekilde artması sonucunda yaşanan ciddi ekonomik
sorunlar olarak da tanımlanabilir. (Yıldırtan, s.51)
Finansal kriz konusunda şu görüş genel kabul görür; krizin ortamı
ve göstergeleri vardır, ama krizin kesin olarak
ortaya çıkacağını söylemek ve krizin zamanını
öngörmek mümkün değildir. Dornbusch'un deyimiyle,
"Kriz ancak patladığında görülür." Zaten krizin
kesin olduğu ve ne zaman olacağı öngörülebilse,
gerekli önlemler alınır, kriz önlenir, yani kriz
olmaz. Ayrıca bilinir ki, finansal krizdeki baskı ve
gerginlik, güvensizlik ve panikten kaynaklanır.
(Uygur, 2001, s.9)
Kriz; herhangi bir mal, hizmet, faktör veya döviz piyasasındaki
fiyat veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme
sınırının dışında gerçekleşen dalgalanmalardır.
Krizler, finansal yatırımcıların ülke koşullarının
riskli hale geldiği konusundaki beklentilerine bağlı
olarak, giriştikleri spekülatif ataklar sonucu
başlar ve bu atakların yoğunluğu nispetinde şiddet
kazanır. (Eren, Süslü,2001,s.662)
Finansal Kriz Türleri
Krizleri kategorik olarak sınıflandırdığımızda sıklıkla karşımıza
para (kur) krizleri ve bankacılık krizleri
çıkmaktadır. Çalışmanın bu bölümünde bu iki kriz
türüne ilişkin tanımlamalara ve incelemelere yer
verilmiştir.
Para Krizleri
Sabit kur sisteminin uygulandığı bir ekonomide
piyasa oyuncularının ani bir şekilde ellerindeki
ulusal varlıkları yabancı varlıklara çevirmeleri ve
Merkez Bankasının rezervlerini devreye sokması
sonucu rezervlerde yaşanan düşüşle birlikte oluşan
kriz döviz krizi olarak tanımlanır. Döviz krizi
tanımında altı çizilmesi gereken önemli bir nokta
yarı sabit kur sistemidir. Krizler farklı kur
sistemlerinde de ortaya çıkabilmektedir. Ancak,
döviz krizlerini açıklayan birinci, ikinci ve üçüncü
nesil modeller ortak bir nokta üzerinde
odaklanmaktadır. Döviz krizlerinin çıkış nedenleri
farklı olsa da hepsi sabit kur sisteminin geçerli
olduğu ekonomilerde meydana gelmektedir.( Kansu,
2006, s.62)
Döviz krizlerinin çıkış nedenlerini farklı faktörlere bağlayan
birinci, ikinci ve üçüncü nesil modeller aynı
dönemde birlikte ortaya atılmamıştır. Yeni modeller
eski modellerin yanlışlığını vurgulamak ya da
tamamen reddetmek yerine daha çok önceki modellerin
yetersizliğinden dolayı geliştirilmiştir. Örneğin,
ikinci nesil modellerde krize neden olan faktörlerin
üçüncü nesil modellerde yer almayacağı
düşünülmemelidir. Üçüncü nesil modeller, birinci ve
ikinci nesil modellerin ileri sürdüğü görüşlerin
değişen şartlar karşısındaki yetersizliğini ortaya
koymaktadır.( Kansu, 2006, s.65)
Finansal krizler oldukça eski tarihlere
dayanmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmaların çoğu
finansal krizleri Altın Standardı dönemine kadar
götürmektedir. Altın Standardından çıkıldıktan sonra
bu krizler devam etmiş ve sıklığı artmıştır.
Finansal krizlerle ilgili çok büyük bir literatür
oluşmuştur. Teorik düzeyde 1970 ve 1980'li yıllarda
özellikle Latin Amerika ülkelerinde meydana gelen
krizleri açıklamak için kurulan temel modeller
olarak anılmaktadır. Bu modeller, temel olarak
Krugman(1979) çalışmasına dayanmakta veya aynı
çalışmanın bir uzantısı biçiminde karşımıza
çıkmaktadır.(Değirmen, Şengönül, Tuncer, 2006, s.467
)
|