Geçiş Ekonomisinin
Çeşitleri ve Özellikleri
Geçişin ne zaman ya da hangi ülkeler
tarafından başlatıldığı konusunda birçok farklı
görüş bulunmaktadır. Geçiş ülkelerini belirlemeye
çalıştığımızda, Sovyetlerin yanı sıra eski
Yugoslavya, Küba, Vietnam ve Çin ile Angola,
Etiyopya ve Mozambik’ten oluşan bir ülke grubu dahil
olmaktadır. Araştırma konusu daha çok eski
Sovyetleri ifade etmek için kullanılır. Diğer
taraftan geçişin ne zaman başladığı konusundaki
düşünceler de 1989’da Polonya’da başladığı kabul
edilirken; daha öncelerinde 1950’lerde
Yugoslavya’da, 1968’de Macaristan’da ve hatta
değişik tarihlerde yapılan teşebbüslerle Sovyetlerde
ortaya çıktığı öne sürülmektedir. Fakat bu
girişimler, piyasa ekonomisine yönelim amacı
taşımadığı daha çok sistemdeki tıkanıklıkları aşmaya
yönelik düzenlemeler niteliği taşımıştır, Köklü
değişiklikler daha çok eski Sovyetler de başlamıştır
(Fischer vd., 1996: 45; Sarı vd., 2011: 253).
Planlı ekonomiden piyasa ekonomisine
geçen ülkelerin hangileri olduğu konusunda
ekonomistlerin buluştuğu ortak nokta geçişin iki
şekilde olduğudur. Bunlardan ilki geleneksel iken
diğeri de yeni geçiş ekonomileridir. Geleneksel
olarak adlandırılan tropikal Afrika ve Güney Asya
ekonomilerinin yaşadığı geçiştir. Diğeri de Doğu
Avrupa, eski SSCB ve Latin Amerika ülkeleri olarak
belirlenmiştir. Ekonomistler tarafından ortak kabul
gören geçiş ülkeleri olarak birden fazla ülkenin yer
almasına rağmen dünya genelinde(Afrika’da yalnız 30
kadarı vardır.) Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, eski
SSCB, Çin ve Moğolistan’dır (Papav, 2005: 79).
Ekonomistler tarafından daha çok ikinci kategoride
bahsettiğimiz geçiş ülkeleri temel alınmaktadır.
IMF piyasa ekonomisine geçen ülkeleri
şöyle sıralamıştır (IMF, 2000);
Merkezi piyasa ekonomisinden piyasa
ekonomisine geçiş iktisadi yönden baktığımızda
belirgin bir üretim biçiminden başka bir üretim
biçimine geçmektir. Başka bir ifadeyle yeni bir
ekonomik sisteme geçişin tercih edilmesi insanlık
tarihinde bir dönemden başka bir döneme geçiştir.
Ekonomik sistem bir ekonomide neyin, ne zaman nasıl
ve kimin için üretileceği gibi temel sorunların
çözümüne yönelik kararların üretim, tüketim ve
dağıtım alanlarında oluşturulmasını sağlayan bir
mekanizma olduğuna göre piyasa ekonomine geçiş
sürecinin ne kadar zorlu bir süreç olduğunu
göstermektedir. (Ölmezoğulları, 2008: 251). Merkezi
piyasa ekonomisinden piyasa ekonomisine geçen
ülkeler üretim, tüketim, gelir, iç ve dış ticaret
ile kaynak dağılımı gibi birçok yönden birbirine
benzememektedir. Bu anlamda bu ülkelerin ne kadar
farklı koşulları olsa da birbirine benzer
özellikleri bulunmaktadır (Yıldırım ve Çatalbaş,
2008: 135-136). Havrylyshyn ve
Wolf
bu özellikleri şöyle
sıralamaktadır (Havrylyshyn ve
Wolf,
1999):
-
Ekonomiyi daha aktif
hale getirmek, fiyatları ve piyasayı
serbestleştirmek ve
buna orantılı olarak kaynakların
yeniden tahsisi yapılması
-
Makroekonomik istikrar
için, piyasa merkezli ve dolaylı araçların
geliştirilmesi
-
Çoğunlukla özelleştirme
yoluyla işletmelerin ve ekonomik etkinliğinde artış
sağlamakta
-
Ekonomi de verimlilik
artışı için belli bir zaman sıkı bütçe politikası
uygulanmakta
-
Mülkiyet hakları, yasal
hükümleri ve şeffaf pazar giriş düzenlenmelerini
korumak için kurumsal ve yasal
çerçeve oluşturulmaktadır.
|