Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Girişim Sermayesi ve Kobiler 

KOBİ’lerin, bankalar ve sermaye piyasaları aracılığı ile finansman sağlamada güçlük çekmesi girişim sermayesi kavramını ortaya çıkarmıştır. Girişim sermayesi (venture capital); banka, finans kurumları ve sermaye piyasalarından yeterince kaynak sağlayamayan KOBİ’lere yönelik bir finansman türüdür. Bu bağlamda girişim sermayesi, yüksek büyüme potansiyeli bulunan işletmelere veya yatırım projelerine ortaklık kurarak, işletmelerin mevcut yapısının büyümesi ve gelişmesine katkıda bulunacak finansman ve yönetim desteği sağlamak olarak tanımlanabilir. 

Girişim sermayesi yatırım ortaklıkları ve özel sermaye şirketleri, sektörde geleceği olan firmalara finansman sağlamaktadır. Buradaki amaç şirket yönetiminde pay sahibi olmaktan ziyade, firmanın belirli bir büyüklüğe ve rekabet gücüne sahip olması ile birlikte halka arz yoluyla veya firma ana sahiplerine pay satışı yoluyla yatırımdan çıkmaktır. “Girişim sermayesi” kavramı literatürde “risk sermayesi” olarak da kullanılmaktadır. Ancak kavramın riskli yatırımları ifade etmekten çok, teknolojik yenilikleri yüksek getiriye dönüştürmeyi amaçlayan bir yatırım türü olarak nitelendirilmesi gerekir. 

Genel Özellikleri ve İşleyişi 

Girişim sermayesi ağırlıklı olarak yüksek teknolojiye yönelik fikir ve projeleri bulunan, büyüme potansiyeli yüksek küçük işletme ve girişimcilerin yatırımlarının finansmanında kullanılmaktadır. Girişim sermayesi uygulamasında girişim sermayesi şirketi, proje sahibi işletme ve sermaye koyan yatırımcı olmak üzere üç taraf bulunmaktadır. Girişim sermayesi şirketlerinin en önemli finansman araçları hisse senedi ve hisse senetlerine dönüştürülebilir tahviller oluşturmaktadır.

Girişim sermayesi yatırım aşamaları taşıdığı risk doğrultusunda aşağıdaki gibi

sınıflandırılabilir; 

· Çekirdek yatırım (seed investment) finansman fiilen üretime geçmeyip, yalnızca fikir veya proje doğrultusunda yapılan yatırımlardır. Belirsizlikler nedeniyle en riskli yatırım aşamasıdır. 

·    Taşıdığı risk açısından, ürün geliştirme süreci ve pazara sunma aşamasına yapılan başlangıç sermayesi (start up investment) yatırımı ikinci sıradadır. Bu aşamada üretim ve satış için fon ihtiyacı bulunan işletmelere yatırım yapılır. 

·    Gelişme sermayesi (expension) ve destek (bridge finance) aşaması, halka arz olmayı amaçlayan faal bir işletmenin halka arz gerçekleşene kadar faaliyetlerinin sürdürülebilmesine yardımcı olmak için yapılan yatırımdır. 

·    Yatırımdan çıkış, girişim sermayesinin son aşamasını oluşturmaktadır. Yatırımdan çıkış hisse senetlerinin halka arz edilmesi, hisselerin başka bir şirkete satılması, girişim sermayesi şirketinin hisselerinin yatırımcı şirket tarafından geri alınması, şirket yapısının yeniden organize edilmesi veya şirketin tasfiye edilmesi şeklinde olabilir. 

Uygulamada girişim sermayesi yatırımlarının gelişmesi için devletlerin çeşitli teşvik ve avantajlar sağladığı görülmektedir. Girişim sermayesi şirketinin yatırımdan çıkışının halka arz ile gerçekleşmesi sistemden temel beklentidir. Bu bağlamda sermaye piyasaları girişim sermayesi yatırımlarının önemli bir ayağını oluşturmakta, girişim sermayesi yatırımlarının artması sermaye piyasalarının gelişimine katkıda bulunmaktadır 

Girişim sermayesi bir yatırım ortaklığı olarak düşünüldüğünde, kurumsal girişim sermayesi şirketinin yatırımcı firmaya yapmış olduğu katkı yalnızca finansman sağlamakla kalmayıp, yatırım yapılan işletmenin rekabet gücünün arttırılması, işletmenin dünya pazarlarına açılması, kurumsallaşma ve operasyonel anlamda gelişimine katkıda bulunulması vb. bir işletmenin başarılı olabilmesi için gerekli her konuda iş ortaklığı şeklinde gerçekleşmektedir.

Yatırım süreci, yatırımcı işletmenin mevcut projesini, iş planını ve sektöre bakış açısını girişim sermayesi şirketine sunması ile başlar. Girişim sermayesi şirketi uzmanları tarafından yapılan proje, sektör, rekabet analizleri doğrultusunda detaylı incelemeler yapılır. Yatırım kararı alınması durumunda talepte bulunan işletme ve girişim sermayesi şirketi arasında kurulacak ortaklık ile ilgili sözleşme yapılır.

Girişim sermayesinin sağladığı avantajlar aşağıdaki gibi sıralanabilir 

·    Sağlanan finansman yatırım geri ödemesiz, faizsiz ve uzun vadelidir. 

·    Sağlanan   finansman   için   garanti,   kefalet,   ipotek   vb.   teminat   talep

edilmemektedir.

·    Amaç şirket yönetimini ele geçirmek değil, şirketin rekabet gücünü ve verimliliğinin arttırması ile birlikte, girişim sermayesi şirketinin gerçekleştirilen iş ortaklığından belirli bir kar elde ederek ortaklığın sona erdirilmesidir. 

·    Yalnızca finansman desteğinden ibaret olmayan bu iş ortaklığı, işletmenin her açıdan gelişmesine ve büyümesine katkıda bulunacak desteğin girişim sermayesi şirketi tarafından verilmesi amaçlanmaktadır. 

Uygulama Örnekleri 

Dünya genelinde girişim sermayesi yatırımlarının ABD ve AB ülkelerinde yoğun olarak kullanılan bir finansman aracı olduğu görülmektedir. 

A.B.D. 

Girişim sermayesi yatırımlarının devlet tarafından çeşitli teşviklerle desteklenmesi uygulamasının ilk örneği ABD’de görülmüştür. İkinci dünya savaşı sonrasında ekonomik gelişmeyi hızlandırmak adına 1953 yılında Amerikan hükümeti tarafından Small Business Administration (SBA) kurulmuştur. 1958 yılında Small Business Investment Act programı uygulamaya konulmuş, kurulan girişim sermayesi şirketleri Small Business Investment Company’ler (SBIC) ile küçük işletmelere uzun vadede fon sağlanması amaçlanmıştır. İzlenen politika doğrultusunda işletmelere ortak olmak yerine kredi vermeyi tercih eden SBA, beklenen başarıyı sağlayamamış, bu doğrultuda 1978 yılında devletin emeklilik fonlarının doğrudan risk sermayesi şirketlerinin hisse senetlerini alabilmesi yönünde yapılan değişiklik ile başarılı sonuçlar elde edilmiştir. 1978-1981 yılları arasında hisse senetlerine kazançlarına uygulanan vergi oranı % 49’tan % 20’ye çekilmiş, yapılan teşvik doğrultusunda piyasaya olan talepte önemli artışlar gerçekleşmiştir. 

Girişim sermayesi finansman modelinin ABD’de bu denli başarılı ve uygulanabiliyor olmasının en önemli nedenlerinden biri, sistemin işleyişi açısından KOBİ’lerin işlem görebileceği borsanın (NASDAQ) kurulmuş olmasıdır.48 Girişim sermayesi şirketlerinin ve yapmış oldukları yatırımların sermaye piyasaların gelişimine katkıda bulunduğu açıktır. Fakat sermaye piyasasının yeterli düzeyde talep görmediği ve gelişmediği bir ortamda girişim sermayesi uygulamasının başarılı olmasını beklemek yanlış olacaktır.

ABD’de son 5 yılda yapılan girişim sermayesi yatırımları aşağıdaki gibidir;  

ABD'de Girişim Sermayesi Yatırımlarının Yıllar İtibariyle Dağılımı 

Yıl

Yatırım Yapılan Firma Sayısı

Toplam Yatırım Miktarı*

2005

3208

22.967

2006

3748

26.382,86

2007

4027

30.518,26

2008

3985

27.981,71

2009

2799

17.753,52

Kaynak: www.nvca.org * Milyon USD 

ABD’de 2009 yılında yapılan girişim sermayesi yatırımları yapılan toplam yatırım    açısından   incelendiğinde   biyoteknoloji    sektöründe   faaliyet   gösteren işletmeler için % 30,6, yazılım sektöründe faaliyet gösteren işletmeler için % 14,3, medikal araç ve gereçler üzerine faaliyet gösteren işletmeler üzerine % 11,7 oranında olduğu görülmektedir. 

Güney Kore 

1997 yılında yaşanan Asya ekonomik krizi sonrasında Güney Kore devleti uygulamaya koyduğu ekonomik paket ile KOBİ’lerin ekonomik yapılarını güçlendirmek adına çeşitli girişimlerde bulunmuştur. Ekonominin ve sermaye piyasalarının gelişimini bir bütün olarak gören devlet, KOBİ’lerin sermaye piyasalarından finansman sağlayabilmeleri adına piyasada aktif rol oynamıştır. Güney Kore’de girişim sermayesi şirketlerinin KOSDAQ’a kote olabilmesi için hiçbir finansal şart aranmamaktadır. Girişim sermayesi şirketlerinin ileri teknoloji şirketlerine yatırım yapması ve bu iş ortaklığının KOSDAQ’ta halka arzın gerçekleşmesi ile son bulması için oluşturulan sistemde devlet kurmuş olduğu fonlarla girişim sermayesi şirketlerine doğrudan yatırım yapabilir hale gelmiştir. Girişim sermayesi yatırımcılarına temettü ve sermaye kazancı teşvikleri getirilmiştir. 

Devletin sağlamış olduğu teşvikler KOBİ’lere yönelik kurmuş olduğu piyasanın başarılı ve kalıcı olmasını sağlamıştır. Girişim sermayesi şirketlerine tanınan imtiyazlar sistemin başarısının artmasına katkıda bulunmuştur. KOSDAQ işlem hacmi ve işlem gören işletme sayısı göz önüne alındığında dünyanın önde gelen KOBİ borsalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu oluşumun gerçekleşmesinde devletin rolü büyüktür.

İngiltere 

İngiltere’de yoğun olarak bankalar, holdingler vb. kurumsal yatırımcıların girişim sermayesi yatırımlarında bulunmakta, büyüme potansiyeli taşıyan işletmelerin hisse senetlerini satın alarak sermaye desteğinde bulunmaktadırlar. İngiltere girişim sermayesi yatırımlarını teşvik etmek amacıyla sermaye kazançlarının bir kısmını vergiden muaf tutmaktadır. Özel şahıs yatırımlarının yıllık 40.000 Pound’luk kısmı gelir vergisinden muaf tutulmaktadır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri