Girişim Sermayesi ve Kobiler
KOBİ’lerin, bankalar ve sermaye piyasaları aracılığı
ile finansman sağlamada güçlük çekmesi girişim
sermayesi kavramını ortaya çıkarmıştır. Girişim
sermayesi (venture capital); banka, finans kurumları
ve sermaye piyasalarından yeterince kaynak
sağlayamayan KOBİ’lere yönelik bir finansman
türüdür. Bu bağlamda girişim sermayesi, yüksek
büyüme potansiyeli bulunan işletmelere veya yatırım
projelerine ortaklık kurarak, işletmelerin mevcut
yapısının büyümesi ve gelişmesine katkıda bulunacak
finansman ve yönetim desteği sağlamak olarak
tanımlanabilir.
Girişim sermayesi yatırım ortaklıkları ve özel sermaye şirketleri,
sektörde geleceği olan firmalara finansman
sağlamaktadır. Buradaki amaç şirket yönetiminde pay
sahibi olmaktan ziyade, firmanın belirli bir
büyüklüğe ve rekabet gücüne sahip olması ile
birlikte halka arz yoluyla veya firma ana
sahiplerine pay satışı yoluyla yatırımdan çıkmaktır.
“Girişim sermayesi” kavramı literatürde “risk
sermayesi” olarak da kullanılmaktadır. Ancak
kavramın riskli yatırımları ifade etmekten çok,
teknolojik yenilikleri yüksek getiriye dönüştürmeyi
amaçlayan bir yatırım türü olarak nitelendirilmesi
gerekir.
Genel Özellikleri ve
İşleyişi
Girişim sermayesi ağırlıklı olarak yüksek teknolojiye yönelik fikir
ve projeleri bulunan, büyüme potansiyeli yüksek
küçük işletme ve girişimcilerin yatırımlarının
finansmanında kullanılmaktadır. Girişim sermayesi
uygulamasında girişim sermayesi şirketi, proje
sahibi işletme ve sermaye koyan yatırımcı olmak
üzere üç taraf bulunmaktadır. Girişim sermayesi
şirketlerinin en önemli finansman araçları hisse
senedi ve hisse senetlerine dönüştürülebilir
tahviller oluşturmaktadır.
Girişim sermayesi yatırım aşamaları taşıdığı risk doğrultusunda
aşağıdaki gibi
sınıflandırılabilir;
· Çekirdek yatırım (seed investment) finansman
fiilen üretime geçmeyip, yalnızca fikir veya proje
doğrultusunda yapılan yatırımlardır. Belirsizlikler
nedeniyle en riskli yatırım aşamasıdır.
· Taşıdığı risk açısından, ürün geliştirme süreci ve pazara
sunma aşamasına yapılan başlangıç sermayesi (start
up investment) yatırımı ikinci sıradadır. Bu aşamada
üretim ve satış için fon ihtiyacı bulunan
işletmelere yatırım yapılır.
· Gelişme sermayesi (expension) ve destek (bridge finance)
aşaması, halka arz olmayı amaçlayan faal bir
işletmenin halka arz gerçekleşene kadar
faaliyetlerinin sürdürülebilmesine yardımcı olmak
için yapılan yatırımdır.
· Yatırımdan çıkış, girişim sermayesinin son aşamasını
oluşturmaktadır. Yatırımdan çıkış hisse senetlerinin
halka arz edilmesi, hisselerin başka bir şirkete
satılması, girişim sermayesi şirketinin hisselerinin
yatırımcı şirket tarafından geri alınması, şirket
yapısının yeniden organize edilmesi veya şirketin
tasfiye edilmesi şeklinde olabilir.
Uygulamada girişim sermayesi yatırımlarının gelişmesi için
devletlerin çeşitli teşvik ve avantajlar sağladığı
görülmektedir. Girişim sermayesi şirketinin
yatırımdan çıkışının halka arz ile gerçekleşmesi
sistemden temel beklentidir. Bu bağlamda sermaye
piyasaları girişim sermayesi yatırımlarının önemli
bir ayağını oluşturmakta, girişim sermayesi
yatırımlarının artması sermaye piyasalarının
gelişimine katkıda bulunmaktadır
Girişim sermayesi bir yatırım ortaklığı olarak düşünüldüğünde,
kurumsal girişim sermayesi şirketinin yatırımcı
firmaya yapmış olduğu katkı yalnızca finansman
sağlamakla kalmayıp, yatırım yapılan işletmenin
rekabet gücünün arttırılması, işletmenin dünya
pazarlarına açılması, kurumsallaşma ve operasyonel
anlamda gelişimine katkıda bulunulması vb. bir
işletmenin başarılı olabilmesi için gerekli her
konuda iş ortaklığı şeklinde gerçekleşmektedir.
Yatırım süreci, yatırımcı işletmenin mevcut
projesini, iş planını ve sektöre bakış açısını
girişim sermayesi şirketine sunması ile başlar.
Girişim sermayesi şirketi uzmanları tarafından
yapılan proje, sektör, rekabet analizleri
doğrultusunda detaylı incelemeler yapılır. Yatırım
kararı alınması durumunda talepte bulunan işletme ve
girişim sermayesi şirketi arasında kurulacak
ortaklık ile ilgili sözleşme yapılır.
Girişim sermayesinin sağladığı avantajlar aşağıdaki gibi
sıralanabilir
· Sağlanan finansman yatırım geri ödemesiz, faizsiz ve uzun
vadelidir.
· Sağlanan finansman için garanti, kefalet, ipotek
vb. teminat talep
edilmemektedir.
· Amaç şirket yönetimini ele geçirmek değil, şirketin rekabet
gücünü ve verimliliğinin arttırması ile birlikte,
girişim sermayesi şirketinin gerçekleştirilen iş
ortaklığından belirli bir kar elde ederek ortaklığın
sona erdirilmesidir.
· Yalnızca finansman desteğinden ibaret olmayan bu iş ortaklığı,
işletmenin her açıdan gelişmesine ve büyümesine
katkıda bulunacak desteğin girişim sermayesi şirketi
tarafından verilmesi amaçlanmaktadır.
Uygulama Örnekleri
Dünya genelinde girişim sermayesi yatırımlarının ABD ve AB
ülkelerinde yoğun olarak kullanılan bir finansman
aracı olduğu görülmektedir.
A.B.D.
Girişim sermayesi yatırımlarının devlet tarafından
çeşitli teşviklerle desteklenmesi uygulamasının ilk
örneği ABD’de görülmüştür. İkinci dünya savaşı
sonrasında ekonomik gelişmeyi hızlandırmak adına
1953 yılında Amerikan hükümeti tarafından Small
Business Administration (SBA) kurulmuştur. 1958
yılında Small Business Investment Act programı
uygulamaya konulmuş, kurulan girişim sermayesi
şirketleri Small Business Investment Company’ler (SBIC)
ile küçük işletmelere uzun vadede fon sağlanması
amaçlanmıştır. İzlenen politika doğrultusunda
işletmelere ortak olmak yerine kredi vermeyi tercih
eden SBA, beklenen başarıyı sağlayamamış, bu
doğrultuda 1978 yılında devletin emeklilik
fonlarının doğrudan risk sermayesi şirketlerinin
hisse senetlerini alabilmesi yönünde yapılan
değişiklik ile başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
1978-1981 yılları arasında hisse senetlerine
kazançlarına uygulanan vergi oranı % 49’tan % 20’ye
çekilmiş, yapılan teşvik doğrultusunda piyasaya olan
talepte önemli artışlar gerçekleşmiştir.
Girişim sermayesi finansman modelinin ABD’de bu denli başarılı ve
uygulanabiliyor olmasının en önemli nedenlerinden
biri, sistemin işleyişi açısından KOBİ’lerin işlem
görebileceği borsanın (NASDAQ) kurulmuş olmasıdır.48
Girişim sermayesi şirketlerinin ve yapmış oldukları
yatırımların sermaye piyasaların gelişimine katkıda
bulunduğu açıktır. Fakat sermaye piyasasının yeterli
düzeyde talep görmediği ve gelişmediği bir ortamda
girişim sermayesi uygulamasının başarılı olmasını
beklemek yanlış olacaktır.
ABD’de son 5 yılda yapılan girişim sermayesi yatırımları aşağıdaki
gibidir;
ABD'de Girişim Sermayesi Yatırımlarının Yıllar İtibariyle Dağılımı
Yıl |
Yatırım Yapılan Firma Sayısı |
Toplam Yatırım Miktarı* |
2005 |
3208 |
22.967 |
2006 |
3748 |
26.382,86 |
2007 |
4027 |
30.518,26 |
2008 |
3985 |
27.981,71 |
2009 |
2799 |
17.753,52 |
Kaynak:
www.nvca.org
* Milyon USD
ABD’de 2009 yılında yapılan girişim sermayesi
yatırımları yapılan toplam yatırım açısından
incelendiğinde biyoteknoloji sektöründe
faaliyet gösteren işletmeler için % 30,6, yazılım sektöründe faaliyet gösteren
işletmeler için % 14,3, medikal araç ve gereçler
üzerine faaliyet gösteren işletmeler üzerine % 11,7
oranında olduğu görülmektedir.
Güney Kore
1997 yılında yaşanan Asya ekonomik krizi sonrasında Güney Kore
devleti uygulamaya koyduğu ekonomik paket ile
KOBİ’lerin ekonomik yapılarını güçlendirmek adına
çeşitli girişimlerde bulunmuştur. Ekonominin ve
sermaye piyasalarının gelişimini bir bütün olarak
gören devlet, KOBİ’lerin sermaye piyasalarından
finansman sağlayabilmeleri adına piyasada aktif rol
oynamıştır. Güney Kore’de girişim sermayesi
şirketlerinin KOSDAQ’a kote olabilmesi için hiçbir
finansal şart aranmamaktadır. Girişim sermayesi
şirketlerinin ileri teknoloji şirketlerine yatırım
yapması ve bu iş ortaklığının KOSDAQ’ta halka arzın
gerçekleşmesi ile son bulması için oluşturulan
sistemde devlet kurmuş olduğu fonlarla girişim
sermayesi şirketlerine doğrudan yatırım yapabilir
hale gelmiştir. Girişim sermayesi yatırımcılarına
temettü ve sermaye kazancı teşvikleri getirilmiştir.
Devletin sağlamış olduğu teşvikler KOBİ’lere yönelik
kurmuş olduğu piyasanın başarılı ve kalıcı olmasını
sağlamıştır. Girişim sermayesi şirketlerine tanınan
imtiyazlar sistemin başarısının artmasına katkıda
bulunmuştur. KOSDAQ işlem hacmi ve işlem gören
işletme sayısı göz önüne alındığında dünyanın önde
gelen KOBİ borsalarından biri olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu oluşumun gerçekleşmesinde devletin
rolü büyüktür.
İngiltere
İngiltere’de yoğun olarak bankalar, holdingler vb.
kurumsal yatırımcıların girişim sermayesi
yatırımlarında bulunmakta, büyüme potansiyeli
taşıyan işletmelerin hisse senetlerini satın alarak
sermaye desteğinde bulunmaktadırlar.
İngiltere girişim sermayesi yatırımlarını teşvik
etmek amacıyla sermaye kazançlarının bir kısmını
vergiden muaf tutmaktadır. Özel şahıs yatırımlarının
yıllık 40.000 Pound’luk kısmı gelir vergisinden muaf
tutulmaktadır.
|