Güney Kore Ekonomik
Kalkınma Modeli
Kore mucizesinin temelinde
devletin stratejik ekonomik kararları etkin biçimde
uygulayabilmesi yatmaktadır. 1965 yılından günümüze
G. Kore’nin yıllık GSMH büyümesi yaklaşık %7 ve kişi
başına GSMH büyümesi de %5,7 olmuştur.
Kore, 1960’lara kadar
tipik az gelişmiş bir tarım ülkesi durumundayken,
ihracatı ön planda tutan bir kalkınma stratejisi
izleyerek modern ve sanayileşmiş bir ülke olmuştur.
30 yıldan fazla bir sürede yıllık ortalama %8 gibi
yüksek büyüme hızı ile, GSYİH 1961’deki 2.1 milyar
$’dan 1996 yılında 520 milyar $’a çıkmıştır. Aynı
dönemde kişi başı GSMH da 82 $’dan 11 380 $’a
yükselmiştir.
Kore’de güçlü bir devletin
ortaya çıkması, alınan kararların uygulanabilmesini
sağlamıştır. Ancak, daha da önemlisi, bu güçlü
devletin kendi varlığını meşrulaştırmak ve toplumda
bir uzlaşı oluşturabilmek için ekonomik büyümeyi
varlığının temel nedeni olarak kabul etmesidir.
Kalkınma sürecine
başladığı 1950'lerin başlarında Güney Kore, orta
büyüklükte, geniş ölçüde işgücü fazlası olan, doğal
kaynaklar açısından göreli olarak fakir, fakat
beşeri kaynaklar bakımından göreli olarak zengin bir
ülke olarak tanımlanabilirdi. Kolonicilik döneminde,
ülkeyi yöneten Japonya'nın, Güney Kore’nin kırsal
kesimlerinde alt yapı ve kurumsal yatırımlara ve
tarımsal üretime büyük önem verdiği gözlenmektedir
(sulama, çiftçi kuruluşlarının oluşturulması gibi).
Buna ek olarak, gerek Japonya'nın yönetiminde,
gerekse savaş sonrası yıllarda bu ülkelerin kendi
mevzuatlarıyla gerçekleştirdikleri toprak
reformları, tarımsal taşınmaz varlıkların oldukça
adil dağılmasına yol açmıştı.
Güney Kore bu sömürgecilik
mirasıyla modern aşamalı büyüme sürecine bilinen
birincil ithal ikamesi ile başlamıştır. Geleneksel
ihracat gelirlerinin bir kısmını tüketim malları
ithalatından yatırım malları ithalatına kaydırılması
ithal ikameci sanayilerin yaratılmasına olanak
verdi. Bir taraftan yatırım mallarının toplam
ithalat içindeki payı artarken, diğer taraftan yerli
üretimin ithalatı ikame etme süreci giderek
hızlanmaktaydı.
1960’ların başında Kore
ordusu tarafından oluşturulmuş Ekonomik Planlama
Kurulu, planlı bir biçimde kalkınma dönemini
başlatmıştır. Planlarda belirtilen hedeflere
varılması ve hatta geçilmesinde üç ana faktörün
geçerli olduğu söylenmektedir. Bunlar, devletin üst
düzey desteği, ekonomideki önemli karar alıcıların
planın oluşumuna dâhil edilmeleri, planın uygulama
aşamalarının yakın takibi ve kontrolüdür. Planlar
sırasıyla şu yıllarda uygulanmıştır:
•
Birinci Beş
Yıllık Kalkınma Planı (1962–1966), Ekonomik Planlama
Kurulu elemanlarının çok deneyimsiz olmaları ve
acele hazırlanması nedeniyle çok başarı
kazanmamıştır. Yine de %7,1 olarak hedeflenmiş
büyüme oranı geçilmiştir.Bu durum ülkenin kendine
olan güvenini artırmıştır.
•
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1967–1971)
sanayi altyapısının modernizasyonu ve kendine
yeterli bir ekonomiyi geliştirme amacına
ulaşılmıştır. Bu dönemde GSMH %80, ihracat %417 ve
vergi gelirleri %200 oranında artmıştır.
•
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1972–1976)
özellikle gelir dağılımına önem vermiştir. Bölgesel
dengesizliklerin giderilmesine çalışılmış ve kırsal
alanlardaki yatırımlara ağırlık verilmiş ve özel
sektöre ekonomide daha fazla rol verilmesi
kararlaştırılmıştır. Büyüme %10,2 olarak
gerçekleştirilmiştir.
•
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1977–1981) dünya
petrol krizinden dolayı başarılı olamamıştır. %9,2
olarak planlanan büyüme %4,3’te kalmış, enflasyon
1980 yılında %25,6’ya yükselmiş, ekonomi %8
küçülmüştür.
•
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1982–1986) makro
dengeleri sağlamayı ve özellikle ihracatı büyük
oranda artırmayı hedeflemiştir. Makro göstergelerde
iyileşme görülürken, %7,5 olarak planlanan büyüme
hedefi %8,7 olmuştur.
•
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1987–1991)
verimlilik artışını ve uluslararası piyasalarda
rekabet gücünün sağlanmasını ön plana çıkarmıştır.
Ekonomide devletin rolünün azaltılması ve finansal
piyasaların özelleştirilmesi gibi konularda önemli
adımlar atılmıştır.
Bu planlara bakıldığında,
devletin piyasaya müdahale edip kalkınmacı rolünü
üstlenmesi görülecektir. Hükümet politikaları yeni
endüstriyel sınıfı destekleyici bir şekilde
yönlendirmiştir. Eğitime önem verilerek okur-yazar
sayısı %95’e ulaştırılmıştır. GSMH’nın %’3’ü eğitime
ayrılmakta olup, temel eğitim ve orta eğitim devlet
okullarında parasızdır.
Kore
hükümeti hem fonksiyonel hem de seçici olarak tüm
faktör ve ürün piyasalarına yoğun olarak
müdahalelerde bulunmuştur. Devlet, üretiminin büyük
bir bölümünü ihraç etmede rekabet gücü kazanabilmek
için, seçilmiş faaliyetlere yüksek, değişken ve
sürekli bir koruma uygulamıştır. Yurtiçi
yatırılabilir kaynakları bebek sanayilere
yönlendiren devlet, çeşitli eksik rekabet
piyasalarını içselleştirebilen büyük özel şirket
gruplarının (Cheabol) oluşumunu da teşvik etmiştir.
Eğitime ve özellikle teknik eğitime büyük yatırım
yapan devlet, firma çalışanlarının teknik eğitim
şemalarının planlanmasında da yardımcı olmuştur ve
bunun yanı sıra Ar-ge ve teknoloji alt yapı
kurumlarına da yatırım yapılmıştır. Tüm bunlar
yapılırken yerel firmaların bağımsız araştırma
yeteneklerinin geliştirmesi de teşvik ve yardımlar
yoluyla uyarılmıştır.
|