David RICARDO ve Karl MARX
Yüzyıllardır iktisat alanında farklı fikirlerin
varlığına tanık olmaktayız.İktisadi anlamda mutlak
doğruyu aramak bizi belli bir sonuca götürmeyecektir
çünkü bütün iktisadi modeller kendi içerisinde bir
mantık örgüsüne sahiptir ve hepsinin söyledikleri
incelendikleri bakış açısına göre doğrudur.
David Ricardo ve Karl Marx ın ortaya attığı
fikirleri göz önünde bulundurursak ortaya koyulan
iki farklı iktisat modelinde ortak noktalar görmek
mümkün..Bir çoğumuzun kafasında liberalizmin ve
marksizmin tam anlamıyla birbirlerine zıt iki
düşünce biçimi olduğu izlenimi vardır.Bu durum bir
bakıma doğrudur fakat unutmamak gerekir ki Marx ın
ortaya attığı teorilerde klasik yazarlardan etkiler
görülmektedir.Hatta bazı iktisatçılar Marx ı
kullandığı terminolojiden dolayı klasik bir yazar
olarak görür.
Birinci
Bölüm: “Mal, Emek ve Değer”
Ricardo’nun değer teorisini incelediğimizde, Marx’ın
değer teorisinden daha farklı bir teori ile
karşılaşırız. Ricardo bir malın kullanım değerinin
değişim değeri üzerinde bir etkisinin olmayacağını
savunur.Bu tezini kolayca reddedilemeyecek bir
örnekle de açıklar. Suyun kullanım değeri çok
yüksektir, mantıken kullanım değeri yüksek olan bir
malın değişim değeri de oldukça yüksek olmalıdır
fakat suyun değişim değeri oldukça düşüktür buna
karşılık elmasın kullanım değeri oldukça düşüktür
lakin değişim değeri oldukça yüksektir. Değer
paradoksu olarak adlandırdığımız bu durum David
Ricardo tarafından Ekonomi politiğinin ve
Vergilendirmenin ilkeleri isimli kitabın birinci
bölümünde dile getirilmiştir fakat bu durum kullanım
değerinin değişim değeri üzerinde bir etkisi yok
demek değildir. Kullanım değeri olmayan bir malın
değişim değerinden bahsedemeyiz.
Ricardo ya göre bir mal değerini iki kaynaktan alır,
bunlar malın piyasadaki miktarı ve malın üretiminde
kullanılan iştir. Ricardo malların piyasadaki
miktarlarından dolayı sahip oldukları değerle
ilgilenmez.(antika, eski eşyalar vs.) Ricardo
kitabının birçok bölümünde de belirttiği üzere bir
mal değerini üretiminde harcanılan işten alır.
Ricardo tüm bunları göz önünde bulundururken aynı
malın farklı iş kalitesinde üretimi yapılabileceğini
de göz ardı etmez. Ricardo’nun bu soruya da bir
cevabı vardır elbet. Ricardo ya göre ortada
ürünlerin iş kalitesini ayırt etmemize yardımcı
olacak bir kalite ölçüsü vardır ve bu ölçüden
yararlanılarak işin kalitesi belirlenir. Ricardo bu
anlattığını karikatüral bir şekilde örneklendirir.
Ricardo’ya göre bir kuyumcu ile atölyede çalışan bir
işçinin bir saatte ürettiği katma değer aynı
değildir. Bu fikir daha Karl Marx tarafından
“Karmaşık İş” ve “Basit İş”olarak
kavramsallaştırılacaktı. Marx a göre karmaşık iş
birçok basit işin bir araya gelerek oluşturduğu
iştir.
Marx ın değer teorisini incelediğimizde Ricardo’nun
ortaya koyduğu teoriden daha farklı bir teori
görürüz önümüzde. Marx teorisinin içine Ricardo gibi
kullanım değerini de koyar fakat teorisinde Ricardo
nun çok sık kullanmadığı kullanım değerini de
kullanır.Ricardonun teorisinde bahsettiğimiz gibi
değer kavramını emek kavramından ayrı tutmak mümkün
değildir.Marx,Ricardo nun fikirlerini bir bakıma
daha detaylı ve farklı bir açıdan anlatmaktadır.Ricardo
nun temel olarak aldığı fikirlerin Marx ın
teorisinde değişimlere uğradığını açık bir biçimde
farkedebiliriz.Marx ın “Das Kapital” adlı kitabına
baktığımızda malın dolaşımının ve değer kavramının
Ricardo ya göre daha yoğun bir biçimde ve farklı bir
bakış açısından anlatıldığını görürüz..
Marx mal kavramını Ricardo ya göre daha farklı bir
üslupta kullanır.Ona göre bir ürünün mal sayılması
için ekonomi içerisinde “değiş tokuş” edilmesi
gerekir.Ricardo da bu ayrımı görmemekteyiz.
Marx a
göre bir mal yararlığa sahip olup kullanım değerine
sahip olmayabilir fakat kullanım değeri olan bir mal
zorunlu olarak bir yararlığa sahiptir.
Marx a göre bir malın değişimi sadece o mala eşit
bir değişim değerine sahip olan bir malla
gerçekleşebilir ve bu değişim belirli
oranlarda,kullanım değerleri farklı ve değişim
değerleri aynı olan iki mal arasında
gerçekleşir.Tersi durumda değişim mümkün
değildir.
Marx’ın teorisinde temel olan ve kesinlikle göz ardı
edilmemesi gereken şey soyut iş ile kullanım değeri
arasındaki ilişkidir.Marx a göre iş bir kere soyut
hale geldiğinde emek kullanım değeri olan malın bir
parçası olur ve bu malın içindeki kullanım değeri
artık ayırt edilemez olur.
Marx soyut iş kavramını nasıl ortaya koymuştur ?
Marx farklı emeklerin ürünü olan malların aslında
insanın ortaya koyduğu emeğin farklı birer
yansımaları olduğunu söyler.Örneğin kumaş yapan ve
kıyafet yapan iki esnaf aslında aynı işin değişime
uğramış hallerini yaparlar.Bu farklılıklara rağmen
sarfedilen emek gücü tektir.Bir başka deyişle
aynıdır.Marx ın teorisine göre toplum içindeki
bireylerin sarfettiği emek gücü aynı olduğu için bir
malın üretimi için karşımıza sosyal olarak
gerekli olan emek gücü kavramı çıkmaktadır.
İkinci
Bölüm: Maaş ve Artı Değer
Ricardo maaşın emeğin tamamını ücretlendirdiğini öne
sürer.Bu önerme Marx ta tamamiyle reddedilir. Karl
Marx bu konuda David Ricardo yu sert bir tavırla
eleştirmiştir.Marx a göre maaş emeği değil emek
gücünü ücretlendirir.Marx kavramların arkasında
saklı olan gerçekleri aramaktadır.İşte bu noktada
Marx ın Hegelin fenomenoloji üzerine yazdıklarından
etkilendiğini görebiliriz.
Somut
emeğe bağlı olan üretken iş artmaya başladıkça artı
değer kavramı ortaya çıkar ve Marx ın teorisine göre
emeğin kullanım değeri değişim değerini geçmeye
başladığı anda emek sömürüsü
başlamaktadır.Kapitalizm in varolması için bu
durumun ortaya çıkması şarttır.Marx ın teorisine
göre emek sömürüsü olmadan kapitalist sistemin devam
etmesi mümkün değildir.
Marx'a göre maaş ın yapılan işi değil,iş gücünü
ücretlendirdiğini belirtmiştik ancak Marx ın temel
olan bu tezini daha detaylı bir biçimde anlatmak
yerinde olacaktır.Marx a göre neden maaş yapılan işi
değil de iş gücünü ücretlendirmektedir ?
Çalışanın 6 saatlik bir emek gücüne sahip olduğunu
farzedelim ve kapitalistin bir çalışanı 6 saat
çalıştırmak yerine 12 saat çalıştırdığını düşünelim
ve kapitalist çalışana 12 saatine eş değer bir maaş
vermek yerine çalışana sadece 6 saate eş değer bir
maaş veriyorsa bu durum bize kapitalistin çalışanın
emeğini tamamiyle karşılayacak bir ücret vermediğini
göstermektedir.Bu durumda kapitalist çalışanın
sadece emek gücünü ücretlendirmektedir ve çalışan
sahip olduğu emek gücü sömürülerek çalışması
gerektiğinden daha fazla çalışmıştır başka bir
deyişle çalıştırılmıştır.
Ortaya atılan bu tezi bir örnekle açıklamak bu
karmaşık gözüken tezin daha kolay anlaşılmasını
sağlayacaktır.Kapitalistin bir ürünün üretiminde ham
madde için 24 saate ve 6 saatlik işe ihtiyacının
olduğunu düşünelim.(6 saat = 3 lira) O halde bu
örnekte kapitalistin bir tane ürünün üretimindeki
maliyeti 15 liradır. Kapitalistin üretimini iki
katına çıkardığını düşünelim.Kapitalist bir ürün
üretmek yerine iki ürün üretmektedir.O halde ham
madde için 24 lira ödeyecektir fakat çalışana 6 lira
vermek yerine hala 3 lira vermeye devam edecektir.Bu
durumda ürünün üretim maliyeti 27 lira buna karşılık
değeri 30 liradır.3 lira da kapitalistin elde ettiği
kardır yani artı değerdir.Emek gücünün sömürüsü de
işte tam bu noktada başlamaktadır.Marx a göre sömürü
değişim safasında değil,üretim safasında görülür
hale gelmektedir.
Ricardonun maaş konusuna yaklaşımı Marx ınkinden
çok daha farklıdır.Ricardo maaşın ne gibi durumlarda
değişime uğrayacağını incelerken Marx maaş
kavramının tanımıyla ilgilenir.Ricardo ya göre maaş
iki farklı faktöre göre değişmektedir.İlki
kapitalistin iş talebi,buna müteakip iş
piyasasındaki arz ve ikinci olarak temel besin
maddelerinin fiyatlarındaki varyasyonlardır.Bu iki
faktörü açıkladıktan sonra iki kavramdan bahsetmemiz
gerekiyor;Doğal fiyat ve piyasa fiyatı.Piyasadaki iş
talebi arttığında işin piyasa değeri artmaktadır
fakat iş talebinin yoğun olmasından dolayı nüfus
artacak ve maaşın doğal değeri de artacaktır yani
maaşın sahip olduğu doğal değer piyasa değerine
yaklaşacaktır. Maaşın piyasa değeri doğal değerinden
yüksek olduğu sürece,çalışanın belli bir hayat
seviyesi vardır fakat tersi durumda çalışanın hayat
seviyesi büyük bir darbe alacaktır.
Üçüncü
Bölüm: Kâr
Ricardo
kâr konsunda da Marx'ın görüşlerinden daha farklı
görüşler ortaya koymaktadır.Ricardo kar
değişimlerini açıklarken “Rant” kavramını öne
sürmektedir.Ricardoya göre kâr maaşların değişimi ve
farklı kalitede topraklarda yetiştirilen ürünlerin
oluşturduğu ranta göre gerçekleşmektedir.
Ricardo ya göre tarım ürünlerinin fiyatı rant ödemeyen toprak üzerinde
sarfedilen işin miktarına göre
belirlenmektedir.Rant ödenmeyen topraklardan elde
edilen değer sahip olunan sermaye ve çalışanların
maaşlarından oluşmaktadır.Ricardo kar değişimini iki
farklı etkenle açıklamaktadır.Maaşın doğal fiyatı ve
iş için gerekli olabilecek ek iş kârın değişmesinde
etken rol oynamaktadır.İlk durumda bir kâr
düşüşünden bahsedebiliriz fakat ikinci durumda karda
bir düşüş yoktur çünkü Ricardo nun dediğine göre ek
iş kapitaliste belli bir harcama yapmasını
gerektirecektir fakat malın değeri de eklenen iş
kadar artacaktır.
Ricardo karı anlatırken sermaye birikiminden de
bahsetmektedir.Sermayenin birikmesiyle birlikte elde
edilen kâr düşmektedir.fakat unutmamak gerekir ki
sermayeni birikmesi,maaşları arttırıcı sürekli bir
etken olmadığı sürece kârı düşürmemektedir.Ricardo
ya göre sermaye birikmesiyle karın düşmesindeki asıl
etken toprakların azalan randımanıdır.Artan besin
ihtiyacıyla yükselen besin talebi sermayenin tarım
alanına kaymasına neden olmaktadır,Toprakların
azalan randımanından dolayı daha az verimli olan
topraklarda tarım yapılmakta ve bunun sonucunda
farklı toprak kalitelerinden ötürü rant ortaya
çıkmaktadır ve bu temel besin maddelerinin doğal
değerleri yükselmektedir.Toprakların azalan
randımanı olmasaydı sermaye birikmesiyle düşen kâr
söz edemezdik.
Sermaye birikimi
--> İş talebinin artışı --> Maaşın piyasa
değerinin artması--> İş arzının artması-->
Nüfus artışı-->
Tarım ürünlerinin artışı--> Tarım
ürünlerinin fiyatının artması--> Tarım
alanındaki kar oranının artması-->
Sermayenin tarım alanına kayması-->
--- 1) Rant
Tarım alanındaki randımanın düşüşü [
---2) Tarım ürünlerinin doğal fiyatının
artması--> Maaşın doğal değerinin artması-->
Kar oranının düşmesi--> Sermaye birikiminin
yavaşlaması |
Ricardoya göre tüm sektörlerde kar oranı eşittir.Bu
fikir Marx ın teorisinde de aynı şekilde
bulunmaktadır. Marx, Ricardonun anlattığını “Ortalama
Genel Kâr ” başlığıyla kavramsal bir boyuta
taşımaktadır.
Marx kârın düşme eğilimini teknolojik gelişmeyle açıklamaya
çalışmaktadır.Makine ve hammadde alımı duran ve
dönen varlıkları arttırmaktadır ve bu da kârın
düşmesine neden olmaktadır.
Genel
Formül:
[(Artı
değer / Değişken Sermaye)] \[(Sermaye\Değişken
Sermaye)+1]
Sermaye/Değişken sermaye oranı teknolojik gelişmeyle
arttıkça artı değer oranı düşmektedir. Artı değerin
düşmesiyle kâr oranı düşmektedir.
Üç bölümde
de klasik iktisatçılar ve Marx arasındaki
farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Marx’ın eserlerini
daha da detaylı bir biçimde incelediğimizde Marx'ın
klasik yazarlardan nasıl etkilendiğini
farkedebiliriz. Marx’ın olaylara bakış açısı klasik
iktisatçılardan daha farklıdır fakat Marx ın ortaya
koyduğu teorinin temelleri klasik yazarların ortaya
koyduğu teorilerdir.
Kaynak: Can Askan
MAVİ