MERKANTİLİZM VE TİCARİ KAPİTALİZM 
							
							
							Merkantilizim* 1450-1750 yılları arasında Batı 
							Avrupa'da ekonomik alanda geçerli olmuş düşünce 
							akımına verilen addır. Ticaret sistemi anlamına 
							gelen Merkantilizm deyimini ilk kullanan A. Smith 
							olmuştur. 
							
							
							Merkantilizm, sistematik bir ekonomi kuramı olmaktan 
							çok bir ekonomi politikası önlemleri bütünüdür. 
							Merkantilizm'e özellikle ulusal bir ekonominin 
							sınırları içinde tek bir ekonomi politikası uygulama 
							çabasıdır da denilebilir. 
							
							
							Ortaçağın ekonomik düşüncelerine bir tepki olarak 
							görünmekle beraber, gerçekte Merkantilizm, Rönesans 
							ve Reform hareketlerinin Batı Avrupa'da başlattığı 
							uyanışın politik - ekonomik alandaki gelişmesidir. 
							
							
							Merkantilist politikanın amacı: Devleti, ulusu 
							zenginleştirmek, güçlendirmek, ülkeye değerli 
							madenlerin getirilmesini sağlamak, değerli maden 
							stoklarını arttırmak, bunun için gerekli önlemleri 
							ve koşulları yaratmaktır. 
							
							
							Merkantilistlerin çoğu başlıca zenginlik unsuru 
							olarak altın ve gümüşü kabul etmişler ve yaşadıkları 
							prensliklerin hazinelerine daha fazla altın ve 
							gümüşün girmesini sağlayacak yolları 
							araştırmışlardır. Merkantilistlerin biri, "kim ki 
							paranın sahibidir, o istediği mala sahip olabilir" 
							diyerek bu düşünce akımının temel inancını ortaya 
							koymuştur. 
							
							
							Merkantilist düşünürlere göre, prensliklerin 
							zenginleşmesinin başında dış ticaret bilançolarının 
							fazlalıkla bağlanması geliyordu. Ülkenin dışarıdan 
							satın aldığı mallardan daha fazlasını satması ona, 
							aradaki farkı altın ve gümüş olarak tahsil etmek, 
							yani ülkeyi zenginleştirme olanağı sağlayacaktır, 
							deniliyordu. Ayrıca, ülkede altın ve gümüş madeni 
							varsa, bunların bulunup işlenmesi, yoksa bunlara 
							sahip ülkelerin fethi öneriliyordu. Dış ticaret 
							bilançosunun fazlalıkla bağlanabilmesi için de, 
							dışsatımın (ihracatın) desteklenmesi, dışalımdan 
							(ithalattan) koruyucu gümrük resimleri alınması, 
							hammadde dışsatımından çok nihai (mamul) ürün 
							dışsatımına önem verilmesi, ticaret filosunun 
							geliştirilmesi, özel ticarî ilişkiler sağlayan 
							ticaret anlaşmalarının yapılması gereklidir. 
							
							
							Merkantilizm ülkeden ülkeye fark göstermekle 
							birlikte, her yerde ulusçu ve müdahalecidir. 
							Ülkelere göre Menkantilizmi inceleyecek olursak; 
							
							
							
							1—
							İspanyol Merkantilizmi 
							
							
							İspanyol merkantilizmine külçecilik de (bülyonist 
							veya metalist) denir. Merkantilizmin ilkel ve kaba 
							bir şeklidir. İspanya, Amerika'daki sömürgelerinden 
							altın ve gümüş gelmeye başlayınca, bu ülkenin 
							refahını sağlamak üzere bu öğreti, kamu 
							otoritelerinin İspanya'dan değerli madenlerin 
							çıkışını yasaklamalarını ve ülkeye yeniden altın ve 
							gümüş getirilmesini sağlamalarını yeterli saymıştır. 
							Yani altın ve gümüşün dışsatımı yasaklanacak, 
							dışalımı özendirilecekti. Bu, ticaret dengesinin 
							artı durumda olması (fazlalık göstermesi) demekti. 
							İspanya'dan dışarı mal satanlar, satışlarının 
							karşılığını altın ve gümüş olarak getirmek zorunda 
							idiler. Dışarıdan mal alanlar (ithalatçılar) ise, 
							getirdikleri malların bedelini İspanyol malı 
							dışsatımında bulunarak ödeyeceklerdi. Öte yandan, 
							İspanyol Merkantilistlere göre; altın ve gümüş, 
							ülkede faiz oranını yükseltip yabancı paralan 
							çekmek, sonra bu paraların çıkışını önlemek amacıyla 
							paraların ayarını bozmakla biriktirilebilinir. 
							
							
							
							2—Fransız 
							Merkantilizmi 
							
							
							XVII. yüzyıl Avrupa'sında, merkantilizmi en etkili 
							biçimde uygulayan ülkelerden biri de Fransa'dır. 
							Fransız merkantilizminin özelliği, sanayici ve 
							devletçi oluşudur. Bu düşünceye göre; devlet, sınai 
							üretimi planlı ve sürekli olarak özendirmelidir. 
							Amaç, dış ülkelere yapılan satışları çoğaltmaktır. 
							Bunların altınla ödetilmesi değerli maden stokunu 
							arttıracaktır. 
							
							
							Fransız merkantilizmine gerçek kişiliğini verenler 
							farklı görüşlere sahiptirler: Jean Bodin serbest 
							değişime (mübadeleye), Colbert sanayiye, Sully 
							tarıma taraftar idiler. 
							
							
							Fransa'da merkantilist akımın ünlü öncüsü, 
							
							XIV. 
							
							Louis'in ekonomi bakanı olan Jean Colbert 
							(1619-1683)'dir. Ortaya koyduğu öğretinin adı ise "Colbertism"dir. 
							Colbert içeride sınai üretimi, vergi bağışıklıkları 
							ve yardımlarla özendirir. Bu özendirme dışa satılan 
							mallar içindir. Ücretler ve fiyatlar saptanır. 
							Malların üstün kalitede olması için üretim 
							düzenlenir. Ulaştırmanın geliştirilmesi devlet 
							müdahalesini gerektirir.
							
							
							Gümrük yasaları (mevzuat) koruyucudur. Dışalım 
							vergileri ise yüksektir. Fransız sanayisinin 
							hammadde gereksinmeleri kolayca karşılansın diye 
							bunların dışalımı serbesttir. Tarım mallarının 
							dışsatımı ise yasaktır. Bunlar bu nedenle ucuza 
							satılır. Fransız sanayisi hammadde gereksinmesini 
							böylelikle kolayca ve ucuza sağlar. Besin 
							maddelerine konulan dışsatım yasağı ise, emekçilerin 
							yaşam koşullarını kolaylaştırır. İşçi ücretlerinin 
							yükselmesi böylelikle önlenmiş olur. Bu da, ülke 
							sanayiinin yabancı sanayiye rekabet etmesine olanak 
							sağlar.
							
							
							
							3—İngiliz 
							Merkantilizmi 
							
							
							İngiliz merkantilistleri daha çok deniz ticaret 
							filosunun gelişmesi üzerinde durmuşlar, zenginliğin 
							kaynağını orada görmüşlerdir. Dış ticaret açığının 
							kapatılması için bundan faydalanılacaktır. Alacak 
							kalıntısı (artığı) altın ve gümüşle ödetilir. Demek 
							ki yalnız dış ticaret dengesi değil, ödemeler 
							dengesi de göz önünde bulundurulmakta, dış ticaret 
							açığı deniz ticaret filosunun kazançlarıyla 
							kapatıldıktan sonra ülkeye altın ve gümüş girmesi 
							sağlanmaktadır. 
							
							
							İngiltere'de merkantilist önlemlerden ilk yararlanan 
							sanayi dalının pamuklu dokumacılığın olduğu 
							görülmektedir. Keza eskiden dışsatımı yapılan yünün 
							16. yüzyıldan itibaren İngiltere'de dışsatımı 
							yasaklanmıştır. Buna karşılık pamuklu dışsatım nihai 
							(mamul) madde olduğu için özellikle özendirilmiştir. 
							Diğer ünlü bir Önlem ise Cromvvell'in "Deniz 
							Nakliyesi Kanunudur. (Navigation Act-1651). Bu yasa 
							özellikle Hollandalı tüccarların aracılığını Önlemek 
							amacı ile çıkartılmış ve deniz aşırı ülkeler 
							arasındaki ticarette taşıma tekelini ingiliz 
							gemilerine vermiştir. Buna göre; 
							
							
							—Avrupa kökenli malların İngiltere'ye ithalinde 
							yalnız İngiliz gemileri veya malın üretildiği 
							ülkenin bandırasını taşıyan gemiler kullanılabilir.
							
							
							—Avrupa dışı ülkelerden ithal edilen mallar yalnız 
							İngiliz gemilerinde taşınabilir.
							
							
							—İngiliz sahillerinde balıkçılık yapmak ve kabotaj 
							hakkı, yalnız İngiliz gemilerine aittir.
							
							
							—İngiliz sömürge politikası da İngiliz 
							Merkantilizminin bir parçasıdır. İngiltere, 
							gereksinme duyduğu gıda maddeleriyle ilk maddeleri 
							(hammadde) sömürgelerinden getirir, onlara da 
							sanayinin 
							
							
							ürünlerini satardı. Bu ticaret, ingiliz gemileriyle 
							yürütülür, sömürgelerde anavatanla rekabete 
							girişecek sanayi kuruluşlarına izin verilmezdi. 
							İngiltere, merkantilist politikası nedeniyle dünya 
							piyasasına uzun bir süre egemen olmuştur. 
							
							
							
							4—
							Alman Merkantilizmi (Kameralisme) 
							
							
							Alman merkantilizmine Kameralizm denir. Almanca'da 
							prensin hazinesinin korunduğu yere Kamera 
							deniliyordu. Prenslere ait mülklerin ve gelirlerin 
							yönetim politikası ise Kameralizm adını 
							taşımaktadır. Başlangıçta kameralistler, hukuku, 
							ekonomiyi ve siyaseti ilgilendiren konuların 
							öğretimi ile uğraşmışlar, sonra kendilerini daha çok 
							ekonomik ve politik kuramlara vermişlerdir. 
							
							
							Kameralizmin esasları şöyle özetlenebilir: Değerli 
							madenlere kameralistler de önem verirler. Belirli 
							bir ekonomi politikası uygulamak üzere devletin 
							ekonomik hayata karışmasını isterler. Alman 
							sanayiini geliştirmek üzere devlet, koruyucu bir 
							politika izlemeli, nüfusun artmasını özendirmelidir. 
							Uluslararası ticaretten ziyade, Alman sanayiinin ve 
							Almanya içinde ticaretin gelişmesine önem verilmesi 
							gerekir.