Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İktisatta Kurumsalcı Yaklaşım 

İktisadi düşüncede kurumsalcılık iktisadi hayatın temelinde bireylerin değil, kurumların yer aldığını bireylerin bu kurumların etkisinden bağımsız olarak ele alınamayacağını savunan yaklaşımların genel adıdır. Kurumsalcılara göre, yerleşik iktisadın yaptığı gibi, iktisadi hayata yön verdiği düşünülen bireysel isteklerin, tercihlerin ve seçimlerin veri olarak alınması yan 11 İticidir. Zira bütün bunlar, bireysel düzlemde kararlar üzerinde nihai belirleyici faktörler olarak görünmekle birlikte, aslında bu faktörlerin kendileri de, kurumsal yapılar tarafından belirlenmektedirler. Dolayısıyla bireysel istek, tercih ve seçimlerin. iktisadi gerçekliğin anlaşılmasında birer bağımsız değişken olarak alınmaları doğru değildir (Martin ve Mayhew. 1987; Adams. 1990; Veblen. 1964; ) 

Kurumsalcı iktisatçılar, sadece bireysel tercihlerin kurumsal faktörlerin etki alanı içinde bulunduklarını savunmakla kalmayıp, iktisadi sistemin de daha geniş sosyal yahut kültürel sistemin bir alt sistemi olduğunu savunmaktadırlar (Ğruchy. 1984. s. 548). Bu yüzden de. özellikle, değişim üzerinde ısrarla durmaktadırlar. Buna göre, toplumdaki fertler, eşzamanlı olarak hem değişmekte. hem de toplumu değiştirmektedirler. Birbiriyle ilişkili olan davranışlar yumağı, tek bir veya birkaç faktöre indirgenerek açıklanamayacağı gibi. sürekli bir değişim halinde bulunduğu için de. herhangi bir açıklama biçimi ile dondurularhaz. Yani, toplumun bir fotoğrafının çekilmesi, bir başka deyişle, toplumun fotoğraf gibi betimlenmesi mümkün değildir. Zira kültürel değişim sürekli kendisini yenileyen tarihsel bir boyut taşımaktadır (Waller. 1988, s. 668). Bu yüzden kurumsalcı yaklaşım, iktisadi süreçleri çözümlemeye çalışan,   sosyal   değişimi   evrimci   olarak  gören, kurumlar üzerine odaklasan, değerlerin toplumsal yapı üzerindeki önemini vurgulayan ve araştırmaların deneysel olarak temeliendirilebilmesi gerektiğini savunan çalışmaların genel adı olmaktadır (Wisman ve Rozansky, 1991, s. 710). 

b)  Bilimde Arkaplan Bilgisi ve Yaratıcı Düşüncenin Yeri 

Kurumsalcı okulun yerleşik iktisada yaptığı eleştirilerin önemli ve sarsıcı olmasına karşılık, güçlü ve yayığın kabul gören bir alternatif metodoloji geliştiremediği savunulmaktadır (Backhouse. 1991. s. 227). Ancak, iktisatta kurumsalcı yaklaşımın önemli isimlerinden olan T. Veblen'in bilimsel yöntem anlayışının, bir zamanlar öğrencisi olduğu Charles S. Peirce'nin yaklaşımından etkilendiği söylenebilir (Dyer, 1986; Bush. 1989). 

Gerçekten de bilim felsefecisi C. S. Peirce'in yaklaşımı ile kurumsala yöntem arasında bazı paralellikler vardır. Burada, Pierce'nin sadece kurumsalcı yaklaşıma zemin oluşturduğu savunulan görüşleri gözden geçirilecektir.

Peîrce. döneminde değişik düzeylerde egemen olan akılcı ve deneyci yaklaşımın ikisine de. aynı epistemolojik eksikliği taşıdıkları gerekçesiyle karşı çıkmaktaydı. Kendi yaklaşımını geliştirirken, geleneksel epistemolojinin yapageldiği deneycilik ve akılcılığın da ona dayalı olarak formüle edildiği bir ayırımdan yola çıkmaktadır. Bu ayırım, önceki biiişden tamamen bağımsız olarak gerçekleşen doğrudan biliş (unmediated cognition) ve önceki biliş tarafından belirlenen dolaylı biliş (mediate cognition) ayırımıdır. Bu analitik ayırım çerçevesinde, Peirce bütün bilgilerin önceki bitişler tarafından etkilendiği anlamında, dolaylı olduklarını. bu yüzden de bilginin nihai temelini, doğuştan gelen bilgilere indirgeyen akılcılık ile onu duyuların ilk izlenimlerine indirgeyen deneyciliğin. aynı yanlış ortak paydada birleştiklerini savunmaktadır (Dyer, 1986, ss. 22-23). 

Peirce, bilimsel bilgi sürecinin en temel iki yöntemi olan tümevarım ile tümdengelime bir üçüncü yöntemi ekler: Kuralsız çıkarım (abduction). Ona göre. tümdengelim bize yeni bir şey öğretmez, çünkü tümdengelimsel çıkarımda elde ettiğimiz sonuç. bağlı olduğu öncülde zaten açık yahut Örtük olarak vardır. Tümevarımda da sonuç, yeni bir kavram getirmemekte, sadece sınırlı olan gözlemlerimiz üzerindeki yargımızı, gözlemlerimizin bir parçası olduğu evrenin tümünü kapsayacak biçimde genellemektedir. Bu nedenle tümevarım da. tıpkı tümdengelim gibi. bizi yeni bir teoriye götürmeden sadece bulunmuş bir teoriyi sınamaya yaramaktadır. Bu yüzden bu iki yöntemin dışında yeni bir yönteme gerek vardır. Bu yönteme Peirce "abduction" veya "retroduction" demektedir (Yıldırım, 1979. ss. 75-76). 

Peirce'nin bu kavramını Türkçe olarak "yaratıcı kuralsız çıkarım" olarak ifade edebiliriz. Yaratıcı kuralsız çıkarım, gözlemlerimizi, gözlemdışı kalan nesne veya süreçler tasavvur ederek açıklamayı sağlayan bir çıkarım biçimidir. Örneğin Toriçelli, öğretmeni Galileo'yu da şaşırtan bir olguyu, bir emme basma tulumbasının suyu ancak 10 m. kadar çekebildiği gözlemini, gözlemine konu olmayan "hava basıncı" diye bir şeyi tasavvur ederek açıklamıştır (Yıldırım. 1979, s. 76). Dolayısıyla, yaratıcı kuralsız çıkarımla ulaşılan bilgi, ne doğrudan deneyimden, ne de akli ilkelerden çıkarsanarak ulaşılan bilgiye benzemektedir. Yaratıcı kuralsız çıkarım, "bilinmeyene yönelik yaratıcı bir sondajadır ve temel iki özelliği imaginatif ve yanılabilir olmasıdır (Dyer. 1986. s. 26). 

Bu görüşleri ile. Pierce'nin faydacı bilgi kuramının öncülerinden sayılması gerektiği de söylenmektedir (James. 1986. ss. 34-35).

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri