|
İktisatta Kurumsalcı Yaklaşım
İktisadi düşüncede kurumsalcılık iktisadi hayatın temelinde
bireylerin değil, kurumların yer aldığını bireylerin
bu kurumların etkisinden bağımsız olarak ele
alınamayacağını savunan yaklaşımların genel adıdır.
Kurumsalcılara göre, yerleşik iktisadın yaptığı
gibi, iktisadi hayata yön verdiği düşünülen bireysel
isteklerin, tercihlerin ve seçimlerin veri olarak
alınması yan 11 İticidir. Zira bütün bunlar,
bireysel düzlemde kararlar üzerinde nihai
belirleyici faktörler olarak görünmekle birlikte,
aslında bu faktörlerin kendileri de, kurumsal
yapılar tarafından belirlenmektedirler. Dolayısıyla
bireysel istek, tercih ve seçimlerin. iktisadi
gerçekliğin anlaşılmasında birer bağımsız değişken
olarak alınmaları doğru değildir (Martin ve Mayhew.
1987; Adams. 1990; Veblen. 1964; )
Kurumsalcı iktisatçılar, sadece bireysel tercihlerin kurumsal
faktörlerin etki alanı içinde bulunduklarını
savunmakla kalmayıp, iktisadi sistemin de daha geniş
sosyal yahut kültürel sistemin bir alt sistemi
olduğunu savunmaktadırlar (Ğruchy. 1984. s. 548). Bu
yüzden de. özellikle, değişim üzerinde ısrarla
durmaktadırlar. Buna göre, toplumdaki fertler,
eşzamanlı olarak hem değişmekte. hem de toplumu
değiştirmektedirler. Birbiriyle ilişkili olan
davranışlar yumağı, tek bir veya birkaç faktöre
indirgenerek açıklanamayacağı gibi. sürekli bir
değişim halinde bulunduğu için de. herhangi bir
açıklama biçimi ile dondurularhaz. Yani, toplumun
bir fotoğrafının çekilmesi, bir başka deyişle,
toplumun fotoğraf gibi betimlenmesi mümkün değildir.
Zira kültürel değişim sürekli kendisini yenileyen
tarihsel bir boyut taşımaktadır (Waller. 1988, s.
668). Bu yüzden kurumsalcı yaklaşım, iktisadi
süreçleri çözümlemeye çalışan, sosyal
değişimi evrimci olarak gören, kurumlar üzerine
odaklasan, değerlerin toplumsal yapı üzerindeki
önemini vurgulayan ve araştırmaların deneysel olarak
temeliendirilebilmesi gerektiğini savunan
çalışmaların genel adı olmaktadır (Wisman ve
Rozansky, 1991, s. 710).
b) Bilimde Arkaplan Bilgisi ve Yaratıcı Düşüncenin
Yeri
Kurumsalcı okulun yerleşik iktisada yaptığı eleştirilerin önemli ve
sarsıcı olmasına karşılık, güçlü ve yayığın kabul
gören bir alternatif metodoloji geliştiremediği
savunulmaktadır (Backhouse. 1991. s. 227). Ancak,
iktisatta kurumsalcı yaklaşımın önemli isimlerinden
olan T. Veblen'in bilimsel yöntem anlayışının, bir
zamanlar öğrencisi olduğu Charles S. Peirce'nin
yaklaşımından etkilendiği söylenebilir (Dyer, 1986;
Bush. 1989).
Gerçekten de bilim felsefecisi C. S. Peirce'in yaklaşımı ile
kurumsala yöntem arasında bazı paralellikler vardır.
Burada, Pierce'nin sadece kurumsalcı yaklaşıma zemin
oluşturduğu savunulan görüşleri gözden
geçirilecektir.
Peîrce. döneminde değişik düzeylerde egemen olan
akılcı ve deneyci yaklaşımın ikisine de. aynı
epistemolojik eksikliği taşıdıkları gerekçesiyle
karşı çıkmaktaydı. Kendi yaklaşımını geliştirirken,
geleneksel epistemolojinin yapageldiği deneycilik ve
akılcılığın da ona dayalı olarak formüle edildiği
bir ayırımdan yola çıkmaktadır. Bu ayırım, önceki
biiişden tamamen bağımsız olarak gerçekleşen
doğrudan biliş (unmediated cognition) ve önceki
biliş tarafından belirlenen dolaylı biliş (mediate
cognition) ayırımıdır. Bu analitik ayırım
çerçevesinde, Peirce bütün bilgilerin önceki
bitişler tarafından etkilendiği anlamında, dolaylı
olduklarını. bu yüzden de bilginin nihai temelini,
doğuştan gelen bilgilere indirgeyen akılcılık ile
onu duyuların ilk izlenimlerine indirgeyen
deneyciliğin. aynı yanlış ortak paydada
birleştiklerini savunmaktadır (Dyer, 1986, ss.
22-23).
Peirce, bilimsel bilgi sürecinin en temel iki yöntemi olan
tümevarım ile tümdengelime bir üçüncü yöntemi ekler:
Kuralsız çıkarım (abduction). Ona göre. tümdengelim
bize yeni bir şey öğretmez, çünkü tümdengelimsel
çıkarımda elde ettiğimiz sonuç. bağlı olduğu öncülde
zaten açık yahut Örtük olarak vardır. Tümevarımda da
sonuç, yeni bir kavram getirmemekte, sadece sınırlı
olan gözlemlerimiz üzerindeki yargımızı,
gözlemlerimizin bir parçası olduğu evrenin tümünü
kapsayacak biçimde genellemektedir. Bu nedenle
tümevarım da. tıpkı tümdengelim gibi. bizi yeni bir
teoriye götürmeden sadece bulunmuş bir teoriyi
sınamaya yaramaktadır. Bu yüzden bu iki yöntemin
dışında yeni bir yönteme gerek vardır. Bu yönteme
Peirce "abduction" veya "retroduction" demektedir
(Yıldırım, 1979. ss. 75-76).
Peirce'nin bu kavramını Türkçe olarak "yaratıcı kuralsız çıkarım"
olarak ifade edebiliriz. Yaratıcı kuralsız çıkarım,
gözlemlerimizi, gözlemdışı kalan nesne veya süreçler
tasavvur ederek açıklamayı sağlayan bir çıkarım
biçimidir. Örneğin Toriçelli, öğretmeni Galileo'yu
da şaşırtan bir olguyu, bir emme basma tulumbasının
suyu ancak 10 m. kadar çekebildiği gözlemini,
gözlemine konu olmayan "hava basıncı" diye bir şeyi
tasavvur ederek açıklamıştır (Yıldırım. 1979, s.
76). Dolayısıyla, yaratıcı kuralsız çıkarımla
ulaşılan bilgi, ne doğrudan deneyimden, ne de akli
ilkelerden çıkarsanarak ulaşılan bilgiye
benzemektedir. Yaratıcı kuralsız çıkarım,
"bilinmeyene yönelik yaratıcı bir sondajadır ve
temel iki özelliği imaginatif ve yanılabilir
olmasıdır (Dyer. 1986. s. 26).
Bu görüşleri ile. Pierce'nin faydacı bilgi kuramının
öncülerinden sayılması gerektiği de söylenmektedir
(James. 1986. ss. 34-35).
|