|
İş Kazası Sayılan Haller Nelerdir?
İş kazası sayılma hal ve
durumları; 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi
sigortalılar için çalışma ilişkileri göz önünde
bulundurularak, aynı Kanun’un 13. maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen durumlar doğrultusunda
yapılmaktadır.
İşçinin İşyerinde
Bulunduğu Sırada Kazaya Uğraması
5510 sayılı Kanun’un 11. maddesinde, sigortalı
sayılan kişilerin maddi olan ve olmayan unsurlar ile
birlikte işlerini yaptıkları yerler işyeri olarak
tanımlanmış olup, işyerinde üretilen mal veya
verilen hizmet ile nitelik yönünden ilişkisi bulunan
ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı
yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku,
yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi
yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile
araçlar da işyerinden sayılmıştır. Anılan kanundaki
bu tanımlama önceki kanunlara göre kapsamlı ve geniş
bir tanımlama olmuştur.
Bazı durumlarda; sigortalı kişinin işyerinde
bulunduğu sırada maruz kaldığı olumsuz olayların
yapılan işle doğrudan ilgili olmaması da, olayın iş
kazası sayılmasına engel olmamaktadır. Bu sebeple
sigortalıların; işyerinin bahçesinde yürürken
düşmesi, bahçedeki meyve ağacından meyve toplarken
düşmesi, tarlada çalışır iken traktör ile kazaya
uğraması, yemek yerken bir yerini yaralaması,
dinlenme odasında dinlenirken sobadan zehirlenmesi,
işyerinde intihar etmesi, işyeri sınırları içinde
bulunan havuzda boğularak ölmesi, ücretli izinli
bulunduğu sırada çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını
ziyaret için geldiğinde kaza geçirmesi, araçlarla
çalışanların bu araçlarda geçirecekleri kazalar iş
kazası olarak kabul edilecektir. Bu noktada dikkati
çeken ise işyeri sınırlarındaki her türlü olayın iş
kazası sayılacağı hatta işyeri sınırları dışında
bile; örneğin işyeri servis araçlarında ulaşım
yapılırken karşılaşılabilecek herhangi bir kazanın
da iş kazası sayılabileceğidir. Bu bağlamda
olayların işçi yararına yorumlanması da çalışma
hayatında bir anlamda güveni teşkil etmektedir.
Birden çok işyeri ile sigortalılık niteliği bulunan
ve Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için, her
bir işyerinde meydana gelen olayların bu kapsamda
değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigortalının
işyeri, kuruma yapılan bildirimlerden tespit
edilebileceği gibi, yapılacak araştırmalarla
sigortalılık niteliğine ilişkin elde edilebilecek
belgelerden de tespit edilebilir. Öyle ki kolektif
ve limited şirketlerin ortaklığı ile sermayesi
paylara bölünmüş komandit şirketin komandite
ortaklığını aynı anda üzerinde bulunduran sigortalı;
üç şirkete ait işyerlerinden herhangi birinde
denetim yaparken işçinin yaralanması iş kazası
sayılacaktır.
Diğer tarafsan, yine Kanunun 11. maddesindeki
“sigortalının işini yaptığı yer” ibaresinden
sigortalının fiilen çalıştığı yani esas işini
gördüğü yer anlaşılmaktadır. Anılan maddenin ikinci
fıkrası hükmüne göre de işin niteliği bakımından iş
yerine bağlı bulunan yerlerle diğer eklentilerinde
işyerinden sayılması gerektiğinden maden
işletmeleri, kara yolları, demir yolları gibi
işletmelerde çalışanların esas
işini gördüğü yerden tamamen ayrı bir
bölgede ve işin yürütümü ile ilgili olmaksızın
bulunduğu sırada meydana gelen bir kazanın, olayın
sadece işyeri sınırları içinde meydana gelmesinden
dolayı iş kazası sayılmasına imkân bulunmamaktadır .
Öte yandan, herhangi bir olayla ilgisi olmadan
sigortalının örnek olarak kalp krizi geçirmesi veya
başka bir sebepten ölmesi iş kazası olarak
sayılamayacağı açıktır.
Sigortalının İşveren Tarafından Yürütülmekte Olan
Bir İş Nedeniyle Kazaya Uğraması
Eski 506 sayılı Kanun’un 11. maddesi (A) fıkrasının
(b) bendinde yer almış; sigortalıların, işveren
tarafından yürütülen işi gördükleri sırada
uğradıkları kazalar iş kazası sayılır ibaresi, 5510
sayılı Kanun’da da şu şekilde benzer bir ifadeyle
yer almıştır: İşveren tarafından yürütülmekte olan
iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına
bağımsız çalışıyorsa yürümekte olduğu iş nedeniyle
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan
bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır. Bu noktada
meydana gelen kazanın iş kazası sayılmasındaki ana
unsur, kazanın işverenin işi görülürken meydana
gelmiş olmasıdır. Önemli olan, meydana gelen kazanın
işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle
gerçekleşmiş olmasıdır
Ornek Olay 1:
Bir “A” işyerinde işveren vekili ve görevli müdür
gibi hizmetlerde bulunan ve işverenin harici işleri
ile adliyedeki işlerini takip eden sigortalı ile
işvereni, aynı taşıtla Sıhhıye tarafındaki adliyeye
gitmektedirler. Burada işverenle birlikte caddenin
bir tarafından adliyenin bulunduğu diğer tarafa
geçerken sigortalı trafik kazası geçirerek hayatını
kaybetmiştir. Sigortalının mirasçıları işverene
açtıkları davada olayın iş kazası olduğunu iddia
etmiş ve tespitini istemişlerdir. Davalı işveren
olayla ilgili savunmasında; sigortalının kendisiyle
birlikte gelmesinin esas amacının kızının düğünü
için kredi almak olduğunu ve o gün görevli
olmadığını ileri sürmüştür. Yargıtay ise
sigortalının kredi almayı düşündüğü bankanın başka
bir semtte olmasını, kendisinin olay gününde izinli
olmamasını, işveren vekili konumundaki bir işçinin
nedensiz yere adliyeye götürülemeyeceğini ve bununla
birlikte işverenin hemen hemen tüm işlerinden
sorumlu olmasını göz önünde bulundurarak olay günü
görevli kabul etmiş ve olayı iş kazası olarak
değerlendirmiştir
Örnek olayda dikkati çeken husus iş kazasının
sınırları ve hangi durumlarda olacağıdır. 5510
sayılı Kanun’da yer alan; hizmet akdiyle çalışanlar
için “iş nedeniyle” ibaresi, kamu görevlileri için
“görevi nedeniyle” ibaresi, bağımsız çalışanlar için
“yürütmekte oldukları iş veya çalışma konusu
nedeniyle” ibaresi bu konudaki ana çerçeveyi
oluşturmaktadır. Kanunun 13. maddesinin (b) bendine
eklenen işyeri dışında ifadesiyle birlikte yürütülen
iş sebebiyle meydana gelen kazalar ister işyerinde
ister işyeri dışında olsun iş kazası niteliği
taşıyacaktır.
İş Kazası Sayılan Bir Diğer Durum;
Sigortalının, İşveren Tarafından Görev ile Başka
Bir Yere Gönderilmesi Yüzünden Asıl İşini
Yapmaksızın Geçen Zamanlarda Kazaya Uğraması
Sigortalının işveren tarafından görevli olarak başka
bir yere gönderilmesi halinde, asıl işini
yapmaksızın geçen zaman dilimi içerisinde uğradığı
tüm kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir. Bu
noktada işveren sigortalıyı işyeri dışında, bir
görevi yürütmesi için yükümlü tutabilir, bu görev
yerinin aynı veya farklı ilde veyahut da yabancı bir
ülkede olması da durumu değiştirmez. Sigortalının
işverenin işi için başka bir yere gitmesi, işverenin
otoritesi altında olduğu göstermektedir. Kanun
hükmünde “sigortalının asıl işini yapmaksızın geçen
zaman” ibaresi yer almaktadır ancak bu zamanın nasıl
değerlendirileceği konusunda bir açıklamaya yer
verilmemiş ve ayrım yapılmamıştır. Bu hükmün
uygulanmasında önemli olan, meydana gelen kazanın
işverenin sigortalıya verdiği görevle ilgili olup
olmadığı ve bu görevin yapılması için gereken sürede
yaşanıp yaşanmadığının tespit edilmesidir Diğer
taraftan 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesinin (c)
fıkrası, 506 sayılı Kanun’un II.
maddesi (A) fıkrası
(a) ve (c) bentlerinin tekrarı niteliğindedir. Ancak
daha önceleri sadece hizmet akdine dayalı olarak
çalışan sigortalıları kapsayan bu hüküm, 5510 sayılı
Kanun’da belirtilen şekliyle kamu görevlilerine de
uygulanabilir hale gelmiştir
Örnek Olay 2:
Amasya’da bir “X” işyerinde çalışan davacı,
mülkiyeti şirkete bağlı olan ve işverenin kendi
oğlunun idaresinde olan bir araçla, yanlarına birkaç
kişi alarak Çorum iline eğlenmek üzere gitmişlerdir.
Gece eğlendikten sonra alkollü bir şekilde Samsun
yolunda trafik kazası geçirmişlerdir. Davacı,
işveren tarafından görevli olarak gönderildiği
iddiası ile iş kazası talebinde bulunmuş ve görevli
mahkemede davacı lehine karar vermiştir. Yargıtay’a
intikal eden olayda; Yargıtay, özel amaçlı
seyahatler ve eğlence sonucunda meydana gelen
kazalar iş kazası olarak nitelik kazanamaz şeklinde
sonuca bağlamış ve mahkemenin kararını bozmuştur.
Bu kararda dikkati çeken nokta ise; sigortalı,
işveren tarafından görevlendirilse dahi, kendi zevk
ve eğlencesi dahilinde keyif verici maddeler almış
ise (işyerinde olsa dahi) yaşanılan olay iş kazası
olarak nitelik kazanmayacaktır. Çünkü bu durum
kişinin bilinci dışında gerçekleşmiş olup işverenin
sorumlu tutulmasına gerek kalmayacaktır.
Bunlara ek olarak Yargıtay; sigortalının asıl işini
yapmaksızın, işveren tarafından malzeme almak için
başka bir yere gitmesi için görevlendirilmesi
sırasında, dönüşte aynı güzergâhta bulunan babasına
ait işyerine uğrayıp çay içerken yaşadığı silahlı
saldırı sonucu ölüm olayını, sigortalının bu zaman
dilimi içerisinde normal yaşam koşulları ve hoşgörü
sınırları içinde kazaya uğraması nedeniyle iş kazası
olarak kabul etmiştir. Bu örnek olay yukarıda bahsi
geçen konuya destek niteliğindedir. Çünkü kişinin
şahsi zevkiyle ve eğlencesiyle bir takım durumlar
yaşaması ile normal yaşam seyrini devam ettirirken
yaşaması arasında fark vardır ki, Yargıtay’da bu
farkı kararlarına dikkatlice yansıtmıştır.
|