İstikrar
Politikası, İstikrar Politikaları
İstikrarsızlığın Giderilmesi
Makroekonomik politikaları istikrarlı ve
istikrarsız iki ekonomi açısından ayrı ayrı
ele aldığımızda karşımıza farklı iki
politika uygulaması çıkar, istikrarlı
ekonomide sorun istikrarlı dengenin daha
yüksek bir istikrarlı denge konumuna
götürülerek toplumsal refahın artırılmasına
yönelik bir politikadır. Buradaki temel amaç
mevcut diğer dengeleri bozmadan ve gelir
dağılımını iyileştirerek ekonomik büyümeyi
sürekli kılabilmektir, istikrarsız ekonomide
İse sorun öncelikle ekonominin istikrara
kavuşturulabilmesi dir.
Aslında Y = C + 1 + G + (X-M) denklemi her
zaman bir denge halini ifade eder. O halde
makroekonomik istikrarsızlık denildiğinde
anlaşılması gereken birinci bölümde
tanımlamaya çalıştığımız istikrarsız denge
halidir.
Y = C + I+G + (X-M)
100
= 60+10+
20+(20-10)
(1)
100 = 70 +5+ 30+(5-10)
(2)
(1)
numaralı ekonomide tüketim harcamaları (C
= 60), (2)
numaralı ekonomideki tüketim harcamalarından (C
= 70)
düşüktür. Bunun anlamı (1) numaralı ekonominin (2)
numaralı ekonomiden daha fazla tasarruf yapmış ve
dolayısıyla daha fazla yatırım harcaması yapmış
olduğudur. Gerçekten de (1) numaralı ekonomide
yatırım harcamaları (I = 10), (2) numaralı
ekonomideki yatırım harcamalarından (I = 5) daha
yüksektir. Bu durumda (1) numaralı ekonominin
büyümesi (2) numaralı ekonomiden daha hızlı olacak
ve böylece (1) numaralı ekonomi bir sonraki dönemde
daha yüksek bir GSMH'ye ulaşacaktır. Eğer her
ikisinde de nüfus aynı sayıda ve aynı artış
hızındaysa (1) numaralı ekonomide kişi başına düşen
milli gelir daha hızlı artacak, yani refah daha
yüksek noktaya ulaşacaktır.
(1) numaralı ekonomide (X - M = 20 - 10) dış ticaret
fazlası söz konusuyken (2) numaralı ekonomide (X-M =
5 - 10) dış ticaret açığı vardır. Yani (2) numaralı
ekonomi ihraç ettiğinden fazlasını ithal edip net
döviz çıkışıyla karşılaşırken (1) numaralı ekonomi
ithal ettiğinden fazlasını ihraç etmekte ve net
döviz girişi sağlamaktadır. (2) numaralı ekonomi
ithalata ağırlık veren bu tüketim (C = 70) ve devlet
harcamalarını (G = 30) bir süre sonra karşılayamaz
noktaya gelecektir. Çünkü bunu karşılayacak döviz
kazancı bulunmamaktadır. Bu durumda (2) numaralı
ekonominin dengesi istikrarsız bir dengeye işaret
etmektedir. Burada yapılacak şey bu istikrarsız
dengeyi düzeltmeye yönelik bir istikrar politikası
uygulamaktan ibarettir. Bu da büyük ölçüde tüketimi
(C) ve devlet harcamalarını (G) kısmaktan
geçmektedir. Bunun nasıl yürütüleceği maliye, para,
faiz ve kur politikaları alt başlıklarında
anlatıldığı için burada tekrarlanmayacaktır.
Para Arzını veya Faizi Hedefleme Yoluyla İstikrar
Sağlama
IS ve LM eğrilerinin denge noktasına bakacak olursak
2
durumun söz konusu olduğunu görürüz. İlkinde IS
eğrisi istikrarsız fakat LM eğrisi istikrarlı,
ikincisinde ise IS eğrisi istikrarlı LM eğrisi
istikrarsızdır.
İstikrarsız IS eğrisi IS2 ile IS3
arasında dalgalanmaktadır (şekil 24). Para arzı
hedefi izlendiği takdirde gelirde ortaya çıkacak
dalgalanmalar (Y3'ten Y2'ye)
faiz hedefi izlendiği zaman ortaya çıkacak
dalgalanmalardan (Y4'ten Y5'e)
daha küçük olacağı için para arzı hedefi tercih
edilmelidir.
Bu durumda merkez bankası IS'deki oynaklıkları göz
önüne alarak para arzını kısacak ya da genişletecek
bir politika izleyecektir. Bunun temel yolu açık
piyasa işlemleridir. Yani piyasada para arzı fazlası
olduğuna inanan merkez bankasının elindeki senet ve
bonoları satarak fazla parayı piyasadan çekmesi,
piyasada para arzı darlığı olduğuna inanan merkez
bankasının tam tersini yaparak senet ve bonoları
kişi ve kurumların ellerinden alarak onlara para
vermesi gerekmektedir.
Türkiye, 1988 yılında faizleri serbest bıraktıktan
sonra 1990 yılında para arzını hedef alan bir para
politikası izlemişti.
İstikrarsız LM eğrisi LM2 ile LM3
arasında dalgalanmaktadır (şekil 25). Bu durumda
para arzı hedeflendiğinde ortaya çıkan gelir
dalgalanması faiz hedeflemesiyle sabitlenmiş olan
gelir düzeyinden (YL) fazla olacağından
bu durumda faiz hedeflemesi daha uygun olacaktır.
Türkiye 2001 yılı şubat ayında dalgalı döviz kuru
uygulamasına geçtikten sonra bir yandan da dolaylı
faiz hedeflemesi politikası izlemeye başladı.
Türkiye'de faizlerin belirlenmesi serbest olmakla
birlikte Merkez Bankası'nın gecelik faizleri önemli
bir gösterge işlevi görmektedir. Merkez Bankası söz
konusu faizleri reel büyüme ve enflasyondaki
gelişmeleri gözeterek değiştirmekte ve piyasa
faizlerini yönlendirerek dolaylı bir faiz
hedeflemesi yapmaktadır.
|