Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Japonya Ekonomik Kalkınma Modeli 

Japonya’yı Asya Kaplanları olarak adlandırılan diğer ülkelerden ayıran özellik, Japon kalkınmasının daha uzun bir dönem kapsamasıdır. Japon kalkınması 1868–1967 yıllarını içine alan yüz yıllık bir dönemi kapsamaktadır. 

Japonya’nın 1800’lerin son yıllarından itibaren planlı ve programlı bir şekilde değişik dönemlerde uyguladığı kalkınma stratejisinin özelliklerini şu şekilde toparlamak mümkündür: Öncelikle tüketimi kısıcı politikalar uygulanırken, sosyal güvenlik ve sosyal alt yapı ihmal edilmiştir. Devlet yatırımları ve özel sektör yatırımlarına destek önemli rol oynamıştır. Doğrudan verimli olan makine yatırımlarına öncelik verilmiş ve yatırımlar için gerekli olan fonlar başlangıçta toprak ve tarım reformu ile tarımdaki fedakârlıklarla temin edilmiştir. Daha sonraları ise tüketimi kısıcı politikaların da etkisi ile yüksek tasarruf oranı sağlanmış ve bu sayede özel finans kurumları yeterli miktarda fonu yatırımlara yönlendirebilmişlerdir. Eğitime büyük fon ayrılmış, böylece yetişmiş işgücü artırılırken işgücünün arz elastikiyeti sağlanmıştır. Sosyal barış ve uygulanan kalkınma politikalarına halkın desteği, milli sorunlarda birlik yanında, grup halinde disiplinli ve sonsuz bir irade gücü ile çalışmanın toplumsal özellik haline getirilmesi sayesinde sağlanmıştır.

Japonya’nın kalkınması beş döneme ayrılabilir: 

1.   1868–1885 Geçiş Dönemi

2.   1886–1905 Modern Ekonomik Gelişmenin Başlaması

3.   1905–1930 Yapısal Oluşum Dönemi

4.   1930–1953 Politik Olaylar Dönemi

5.   1953’ten Sonrası - Yeniden Doğuş Dönemi 

Geçiş döneminin başında Japonya, günümüzdeki kalkınmakta olan ülkelerin görünümündedir.   Ekonomi  tarıma  dayalıydı.   Üretimin  %30’u   imalât   sanayi sektöründe idi ve bunun da %70’i gıda ve dokuma sektöründe ilkel yöntemle üretim yapan küçük işletmelere aitti. Dönemin en önemli sorunu derebeylerine hizmet eden “Samurai” denilen asker sınıfının tasfiyesidir. Bu askerler hazineye büyük külfet yüklemelerine karşın yüksek maaşlarla emekli edilmişlerdir. Bütçe olanakları tükenince emekli maaşları devlet tahvili ile ödenmiş ve bu tahviller ile yeni kurulan bankalara ortak olma olanağı getirilmiştir. Bankaların banknot ihracını artırdığından enflasyon yükselmiştir. Bunun üzerine 1882 yılında Japon Merkez Bankası kurularak deflasyonist politika izlenmeye başlanmıştır. İzlenen deflasyonist politikanın ilkeleri şunlardır: Kamu harcamalarının kısıtlanması, tütün ve içkiye yüksek vergiler, zarardaki kamu teşekküllerinin tasfiyesi, on yıllık bir sürede devlet borçlarının bütçe fazlası ile karşılanması, banknotların kıymetli madenlerle değiştirilmesinin kabulü, tedavüldeki paranın %20 oranında azaltılması. Bu tedbirler sonucu bütçe fazlası verimli yatırımlara yöneltilmiş, dış ticaret dengesi istikrarlı hale gelmiştir. Bu dönemde gelecek gelişmeler için bir ortam hazırlanmıştır. 

1886–1905 yıllarında geleneksel tarım sektörü yanında önemli bir güç olmasa da, modern sanayi sektörü bu dönemde ortaya çıkmaya başlamıştır. İthal edilen teknoloji ve yeni organizasyon kullanan modern sanayi, dokuma sektöründe ortaya çıkmıştır. İmalat sanayinin ihtiyacı olan sermaye birikimi, tarım sektörünün hızlı gelişmesinden sağlanmıştır. Tarım sektöründeki verim artışı 1905 yıllarına doğru bir sınıra ulaşmıştır. 

1905–1930 yıllarında sanayileşme hızla yayılmıştır. Daha önce yılda ortalama %2 olan verim artışı bu dönemde kişi başına %6’yı bulmuştur. Tarım sektöründeki verim artışı ise yıllık %2-3 arasında sabit kalmıştır. Tarım sektörü yerinde duraklarken, sanayi sektöründeki hızlı gelişme sebebiyle bu iki sektör arasındaki mesafe gittikçe açılmaya başlamıştır.26 Sanayi sektöründeki canlanmada 1904 yılında başlayan Rus harbinin, alınan borçlarla finanse edilen ithalattaki artışın ve genel fiyat seviyesinin yükselmesinin etkisi olmuştur. Birinci Dünya Savaşı, Japon dış ticaretini büyütmüştür. İthalat artmışsa da, ihracatın da artması kronik ödemeler dengesi bozukluklarını önlemiştir. Ancak, enflasyonist bir dönem yaşanmıştır. İhracat birden azalmış, dış pazarlar tıkanmıştır. Sonuç olarak sanayi üretimi kısılmıştır. Bu sarsıntı nedeniyle işgücü tasarrufu sağlayan büyük yatırımlara gidilmiş, firmalar arasında birleşmelere gidilmiş ve “zaibatsu” denilen dev teşebbüsler doğmuştur. Geleneksel sektörler ile modern sektörler arasında verimlilik ve ücretler bakımından mevcut açık daha büyümüş ve bu durum sosyal ve ekonomik çalkantılara yol açmıştır. 

Politik olaylar dönemi olarak adlandırılan 1930–1953 yıllarında İkinci Dünya Savaşı’ndan dolayı kalkınma hızı azalmıştır. Üretim azalışı, ülkenin fiziki tahribatından kaynaklandığı gibi, ulaştırma olanaklarının bozulması ve kolonilerin elden çıkması neticesi hammadde tedarikindeki sorunlardan da kaynaklanmıştır. Japonya askeri güç olmaktan çıkarılarak ordusuz hale getirilmiştir. Bu durum, uzun bir süre, 1970’li yıllara kadar Japonya’nın askeri masraflardan kurtulmasına yol açarken, kaynakların tekrar yatırıma yönelmesine yol açmıştır. Ayrıca İşgal İdaresi’nin bazı uygulamaları şok etkisi yapmıştır. Komünizmle mücadele için Japonya’da ikinci defa toprak ve tarım reformu yapılmış, demokratik sendikacılık özendirilmiş ve eğitime önem verilmiştir. 

1953’ten sonra Japonya kendi kimliğine kavuşmaya başlamıştır. 1955 yılında GATT, 1956 yılında Birleşmiş Milletler ve 1964 yılında OECD örgütlerine üye olmuştur. 1953–1960 arasında yılda %9.5 oranında büyüme kaydedilmiş, GSMH’nın %30’unu Japonya yatırımlara aktarabilmiştir. Batı ile teknoloji farkının giderilmesi için, teknoloji ithaline büyük önem verilmiştir. Ağır sanayi hâkim sektör haline gelmiştir. Demir-çelik yatırımları on misli artmıştır. Daha sonraki dönemlerde, makina imalat sanayii, motorlu taşıt sanayi, kimya sanayii, enerji sektörü, elektronik sanayii ana yatırım alanlarını oluşturmuştur.

Japon devleti bazı temel sanayi kollarını kurup özel sektöre devrettikten sonra sanayi sektörüne devamlı kol kanat germiş ve himaye etmiştir. Devlet kalkınmada bizzat yatırım yaparak veya özel sektörü destekleyerek önemli rol oynamıştır. Özel olarak kurulan finansman örgütleri yatırımlar için yeterli fon sağlayabilmişlerdir. 

Sonuç olarak Japonya 150 yıla yakın bir sürede kalkınmasını sağlayarak, gelişmiş ülkeler arasında girmiştir. 

“Japon modelinin bugünkü işleyişiyle aynen tekrarlanması mümkün değildir. Tarihi gelişmesi içinde izlendiğinde Japon kalkınmasının bir mucize olmadığı da görülmektedir. Japonya Batı ülkelerindeki başarılı deneyimleri izlemiş ve ekonomisine mal edebilmiştir. Buna karşılık, Japon deneyimlerinin başka ülkeler tarafından kopyalanması mümkün değildir. Bunun en önemli sebebi; aynı insan faktörünün diğer ülkelerde olmayışıdır. Her kalkınma modelinin temelinde yatan bu faktör Japonya’da kendine has bir özellik taşımaktadır.” 

Japon kalkınması belki taklit edilmez, ancak ekonomide izlediği yol ve geçirdiği aşamalar değerlendirilerek, her ülkenin özel koşullarına göre yararlı olabilecek sonuçlar çıkarılması mümkündür.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri