Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Kalkınmacı Devlet Anlayışı 

Bir arada yaşamanın doğal sonucu olarak ortaya çıkmış kurumların en büyüğü olan devlet organizasyonunun üstlenmesi gereken rolün ne olduğu konusundaki tartışma, iktisatçıları ve sosyal bilimcileri meşgul eden en önemli tartışmalardan bir tanesidir. Devletin ekonomideki değişen rolü konusundaki çalışmasında Tanzi, devletin rolünün tarihsel gelişmelerden kısmen ya da önemli oranda etkilendiğini ifade eder. Çoğu sanayileşmiş ülkenin Büyük Bunalım dönemindeki tecrübelerinin, büyük savaşların, komünizm tehdidinin ve önceki hükümetlerin politikalarının etkisiyle devlete rol biçtiklerini ifade eder. Gelişmekte olan çoğu ülkede ise devletin ekonomik rolünün bu ülkelerin sömürge olmaları nedeniyle yabancı güçlerden etkilendiğini belirtmektedir. Bu konuda Tanzi, bağımsızlık zamanında ülkedeki teşebbüslerin çok azının devletleştirilebildiği, büyük kısmının ise sömürgeci güçlerin eline geçtiğinin örneklerini verir.  

Devletin iktisadi rolünü etkileyen diğer faktörleri de şöyle sıralar: (a) kültürel veya dini gelenekten gelen sosyal davranışlar; (b) piyasa veya özel kuruluşların etkinliği ve devletin ekonomiye ne ölçüde müdahale ettiğine bağlı olarak iktisadi gelişmişliğin seviyesi; (c) ekonominin dışa açıklık seviyesi; (d) doğal tekeller meydana getiren veya ortadan kaldıran veya finansal piyasalar, telekomünikasyon, taşımacılık gibi düzenlenmesi gereken yeni alanlar ortaya çıkartan teknolojik gelişmeler ve son olarak; (e) devletin etkin müdahalesine olanak tanıyan sınırları belirleyen kamu yönetiminin kalitesi. 

Kapitalist birikim modeli, bilindiği gibi, yirminci yüzyılın başlarında bir yapısal bunalım süreci yaşamıştır. Yaklaşık 30 yıl devam eden bu süreç kapitalizmin Büyük Bunalımı olarak isimlendirilen 1929 Bunalımı ile başlamıştır. Bir taraftan uluslararası üretimin ve ticaretin önemli ölçüde daralmasına neden olan bu bunalım diğer taraftan da Batı Avrupa ile Kuzey Amerika’nın sanayileşmiş ülkelerinin gündemine sürekli ve yaygın bir işsizlik sorunu taşımıştır. 

1929 Dünya buhranından sonra piyasa mekanizmasının, kamusal mallar, dışsallıklar, ölçek ekonomileri ve eksik rekabet nedeniyle optimum kaynak tahsisini sağlamada yetersiz kaldığının görülmesi üzerine kamu sektörünün ekonomiye müdahalesi giderek artmaya başlamıştır. Bunun sonucunda devletin geleneksel işlevlerine ek olarak eşitlikçi bir eğitim ve sağlık düzeni kurmak, tüm yurttaşlarına sosyal güvenlik sağlamak, işsizliği önlemek ve ulaştırma ve iletişim başta olmak üzere altyapı olanakları geliştirmek gibi ek görevler getirilmiştir. Devlet özel mülkiyet haklarını korumak, istikrarlı bir ekonomik ortam oluşturmak, yani esas olarak dalgalanmalardan, iniş-çıkışlardan ekonomiyi korumak, özellikle de enflasyon ve işsizliği önlemekle yükümlüdür. Kapitalist devlet kendi ulusu için bir gelişme programı uygulamak zorundadır. 

Devletin kalkınmacı niteliği kapitalist üretim biçiminin evrimine bağlı olarak değişmektedir. Geleneksel ekonomide kalkınmacı devlet anlayışı, 1970’li yılların ekonomik bunalımıyla başlayan ve 1990 sonrasında, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra hızlanan, çok köklü bir değişim sürecine girmiştir. Bir başka yüzüyle küreselleşme denilen bu süreç, kapitalist üretim biçiminin yeni bir aşamasıdır. Küreselleşmenin iki önemli ekseni bulunuyor. Bunlardan biri sermayenin tüm dünya üzerinde serbest dolaşımının neredeyse tamamlanıyor olmasıdır. İkincisi de bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerdir. Bilindiği gibi bunlardan birincisi parasal, ikincisi de teknolojik küreselleşme olarak adlandırılmaktadır. Bu iki nokta günümüzün kalkınmacı devletinin tanımlanmasında temel alınmak durumundadır

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri