Keynesgil İktisatta Para
Keynesgil iktisadi yaklaşıma göre üretim ve istihdam
düzeyini toplam talep belirler. Keynes'in Genel
Teori adlı eserinde klasik iktisada yönelik dört
farklı ana itiraz belirgindir. Birincisi cari reel
gelir ile reel tüketim harcamaları arasında bağ
kuran tüketim fonksiyonun varlığıdır. İkincisi
Keynesgil iktisadın yatırımların belirleyicisi
konusundaki görüşüdür. Keynes'in yatırım kuramı
sermayenin marjinal etkinliğine dayanır. Üçüncü
ayrım Klasik miktar kuramına yönelik likidite
tercihi kuramıdır.
Dördüncüsü de Keynesgil iktisadın fiyatlar ve ücretlerde
olası katılıkları kabul etmesidir.
Keynes'e göre toplam tüketimi belirleyen reel cari gelirdir.
C = C(Y)
Keynesgil tüketim fonksiyonunda Y'den C 'ye doğru bir nedensellik
ilişkisi vardır. Fonksiyonda Y ile ifade edilen
toplam gelir düzeyi cari bir değerdir. Tüketim
düzeyi geçmişteki gelire veya gelecekte beklenen
gelire bağlı olmayıp cari gelir düzeyine bağlıdır,
Gelir ile tüketim arasında doğru orantılı bir ilişki vardır, ancak
gelir artıkça tüketim miktarı gelir artışından daha
az artar. Gelirdeki artışın tüketimde meydana
getirdiği değişiklik marjinal tüketim eğilimi olarak
adlandırılır ve 0 ile 1 arasında bir değer alır.
Klasik yaklaşım faiz oranı ile tüketim arasında bir ilişki
kurarken, Keynesgil iktisadi düşüncede faiz
oranındaki değişim tüketimin ana belirleyicilerinden
değildir. Keynes " Genel Teori"nin 8. Bölümünde faiz
oranındaki değişimlerin birbirine zıt etkiler
yaratacağını ve bu etkilerin toplam sonucunun
belirsiz olduğunu vurgular. Keynes burada faiz
oranındaki değişmelerin yaratacağı ikame ve gelir
etkilerini sezgisel olarak kavramıştır:
" Faiz oranlarının yüzde 5'ten yüzde 4'c düşmesi nedeniyle yaşam
biçimlerini değiştirecek çok sayıda insan yoktur.
Hepsi aynı yönde olmasa da dolaylı çok etki ortaya
çıkabilir. ( Keynes 1936: 88 )".
Keynes "Genel Teori" adlı eserinde faiz oranları ile zamanlar arası
iskonto oranları arasında bir ayrım yapmaktadır.
Iskonto oranı gelecekte yapılacak bir tüketimin cari
tüketimle mübadele edilmesini sağlayan bir orandır.
İskonto oranı ile faiz oranı aynı şey değildir fakat
iskonto oranı faiz oranına yakınsar.
Böylece modem makro iktisatta mevcut olan aktarım
mekanizmasının toplam harcama üzerindeki etkisi
Keynes'in Genel Teorisi'nde ikincil bir önemdedir.
Toplam talebin ikinci bileşeni yatırımlardır. Keynesgil yatırım
anlayışının Klasik teoriden farkı yatırım
kararlarının sermayenin cari marjinal verimliliğine
değil, gelecekteki beklenen getirişine bağlı olduğu
düşüncesidir. ( Felderer ve Homburg, 2005:135)
Sermaye malı satın almayı düşünen bir yatırımcı sermaye malı almak
veya sermaye malı almaktan vazgeçip tahvil gibi faiz
getirişi olan varlıklara yönelmek şeklinde iki
seçeneğe sahiptir. Faiz oram bugünkü 1 TL ile
gelecekte elde edebileceğimiz 1 TL arasında bir
zaman değeri farkı meydana getirir. Gelecekte elde
edeceğimiz bir miktar paranın bugünkü değerini
hesaplamak için faiz oranı ile iskonto ederiz.
Sermayenin marjinal verimliği ise sermaye malı
alımlarımızın gelecekteki değerini bugüne indirgeyen
bir iskonto oranıdır. Sermayenin marjinal
verimliliği faiz oranı ile aynı anlama
gelmemektedir, fakat faiz oranına yakınsayan bir
değerdir.
Yatırımcı sermayenin marjinal etkinliği ve onun
fırsat maliyeti olan faiz oranını mukayese ederek
sermaye yatırımı veya tahvil alımı yapacağına karar
verir. Sermayenin marjinal etkinliği faiz oranından
büyükse sermaye malı almak daha karlı bir
seçenektir.
|