|
Kıtlık Nedir
Kıtlık ve bolluk, insan ihtiyaçlarını karşılamak bakımından
faydalı kaynakların varlığı hakkında nispi, fakat muğlâk
tanımlardır. Ekonomik işlemlerde bir fiyat sağlayan her şey
(verimli topraklar, makineler ya da beşeri beceriler) kıt
sayılabilir. Piyasa mekanizmasına uygun bu tanımın rasyonel
nedeni, ekonomik bazı ajanların, daha düşük bir fiyatla söz
konusu kaynaktan daha fazla kullanmak isteyecekleri
düşüncesidir. Diğer bir değişle, bir kaynağın piyasada bir
fiyatı varsa, bu kaynağı potansiyel olarak verimli
alternatiflerde kullanmak isteyenlerden bazıları kaynaktan
vazgeçmek durumuna düşecektir.
Son yıllarda nüfus artışı, çevre kirlenmesi, tarımsal üretimin
ve petrolün sınırlılığı, hakkında analizler yapılmıştır.
Toplumlar, kaynakların tükenmesi ve kıtlığın şiddetlenmesi
karşısında seyirci mi kalacak, yoksa bir tepki gösterecek midir?
Bu konuda Meadocws’un 1972’de yayımladığı Büyümenin Sınırları
adlı yapıtına Solow karşı çıkmıştır. Talebe kıyasla kaynaklar
daha kıt hale geldikçe fiyatlar yükselecek ve kaynakların
geliştirilmesine yönelinecek, yeni hayat stilleri eskilerinin
yerine geçecektir.
Bu bakımdan bazı ülkeler, gıda maddeleri arzındaki ani
düşmelerden çok etkilenmektedir. Bu durum petrol kıtlığından çok
önemlidir ve gerek dünya barışını, gerekse insan refahını tehdit
edecek niteliktedir.
Kıtlık Rantı
Kıt bir kaynağın sahibine ödenen bedele denir. Klasik
iktisatçılar doğal kıtlıkla yapay kıtlık arasında bir ayırım
yapmaktadırlar. Doğal olarak kıt olan bir kaynağın arzı tamamen
esneksizdir. Bu tür bir kaynağın sahipleri rant elde
etmektedirler. Yapay olarak sınırlandırılan bir faktörün arzı
ise tamamen esneksiz değildir. Bu tür bir kaynağın sahibi
monopolcu bir getiri sağlamaktadır.
Kanundan doğan bazı sınırlamalar yapay kıtlığın kaynağını
oluşturmaktadır. Bir mucide verilen patent, bir yazara verilen
telif hakkı, bazı mesleklere girme hakkı ve bazı faaliyetleri
yapma hakkı, yapay olarak kıtlık yaratmakta ve sahiplerine
monopolcu bir getirinin verilmesini sağlamaktadır.
Ekonomik rant, bir kaynağa fonksiyonunu yerine getirmesi için
gerekli olan bedelin ötesinde yapılan ya da atfedilen ödemedir.
Daha genel bir ifadeyle, rant, toprağın orijinal ve imha
edilmeyen kudretinin kullanılması karşılığında verilen
tazminattır.
Genellikle rant teorisi David Ricardo ile
ilişkilendirilmektedir. Adam Smith rant sorununa farklı bir
açıdan bakmıştır: Bazen rantı bir malın fiyatının
belirlenmesinde rol oynayan faktörlerden biri saymış, bazı
durumlarda ise rantın, çiftçinin bir tarımsal ürün için
sağladığı fiyat tarafından belirlendiğini öne sürmüştür. Ricardo
bu analize açıklık getirerek ıslah edilmemiş bir toprak parçası
için potansiyel kullanıcılar arasında meydana gelen rekabetten
dolayı, bunların bir rant ödemeye hazır olduklarını,
ödemedikleri takdirde alternatif olarak daha az verimli toprak
üzerinde çiftçilik yapmak durumunda kalacaklarını ifade
etmiştir.
Rant, toprağın verimi ile de ölçülebilmektedir: Birinci sınıf
ıslah edilmemiş bir dönüm toprağın ürünüyle ikinci sınıf ıslah
edilmemiş bir dönüm toprağın ürünü arasındaki fark, rant’tır.
Tanınmış sinema oyuncularıyla futbolcu ve basketbolcular da
kıtlık rantı sağlamaktadırlar. Bu tür becerilerin arzı çok
sınırlı olduğu ve artırılamadığı için, söz konusu becerilerin
sahipleri çok yüksek ücretler talep etmektedirler.
Ancak bu ücretlerin bir kısmı kendilerini meslekte tutmak için
ödenmekte olduğundan, üretim maliyetinin bir parçası olarak
değerlendirilmektedir. Bunun ötesinde ödenen ek ücret, asıl
ücretten birkaç yüz kere daha yüksek olabilmekte ve kıtlık
rantını ya da ekonomik rantı oluşturmaktadır. Arzın
genişlemesine engel olan doğal sınırlamalarla idari kısıtlamalar
ve monopol unsurları da kıtlık rantlarının oluşmasına yol
açmaktadır.
|