|
Klasik Dış Ticaret Teorisi, Klasik Dış Ticaret Teorileri
Bu teoriye
göre uluslararası ticaret herhangi bir engelle karşılaşmadan
serbest olarak yapılırsa, bundan. her ülke kazançlı çıkar ve
dünya kaynak dağılımında etkinlik sağlanmış olur.
Adam Smith'e
göre bir ülke, öteki ülkelere göre daha ucuza mal edebildiği
ürünlerin yapımında uzmanlaşmalı, öteki ürünleri diğer ülkelere
bırakmalıdır. Her ülke bu şekilde davranırsa, her mal mümkün
olan en ucuz maliyetle üretilmiş olur. Üstelik her ülke bundan
kazançlı çıkar. Çünkü başkalarına göre ucuza yapabildiğini
üretir ve onlara satar. Onlardan da, kendisinin daha pahalıya
üretebildiği malları daha ucuza alabilme olanağına kavuşur. Bu
teoriye göre uluslararası ticarete girip kazançlı çıkabilmek
için bir ülkenin ötekilerden daha l,Ucuza üretebildiği bir
malın. Ya da malların olması gerekir.
Ricardo'ya
göre bu şart değildir. Bir ülkenin karşılaştırmalı üstünlüğe
sahip olduğu malın üretiminde uzmanlaşıp ötekilere dışarıdan
satın alması, dış ticaretten kazançlı çıkabilmesi için
yeterlidir. Sözgelimi Türkiye ABD'ye kıyasla hem tekstil
ürünlerini, hem de bilgisayarları daha pahalıya üretiyor olsun.
Bu durumda Adam Smith'e göre, dış ticaretin açılmasından
Türkiye'nin bir kazancı olamaz. Oysa Ricardo'ya göre, Türkiye
bunlardan hangisinde karşılaştırmalı üstünlüğe sahipse onun
üretiminde uzmanlaşmalı ve diğer malı ABD'den almalıdır. Bu
durumda dış ticaretten her iki ülke de kazançlı çıkacaktır.
Sözgelimi Türkiye'nin karşılaştırmalı üstünlüğü tekstillerde
olsun. Yani tekstildeki maliyet farkı bilgisayarlardan daha az
olsun. Bu durumda Türkiye dış ticarete girmeyip, her iki malı da
kendisi üretmeye kalkışacağına, tekstil üretiminde uzmanlaşarak
bunları ABD'ye satarsa, (ABD de bilgisayarda uzmanlaşacaktır)
ve bilgisayarı ABD'den alırsa sonuçta kazançlı çıkacaktır..
Klasik dış dış ticaret teorisinin esasını karşılaştırmalı
üstünlükler yaklaşımı oluşturur. Bu yaklaşım sonradan neoklasik
ve yeni klasik dış ticaret teorilerinin de temelini
oluşturmuştur. Serbest ticaret yanlıları hangi teorik dayanak
olarak karşılaştırmalı üstünlükler yaklaşımını
kullanmaktadırlar. Bu nedenle söz konusu teori uzun yıllardır
tartışılan, üzerine çalışmalar yapılan bir yaklaşımdır. iktisat
teorisinin en popüler tezlerinden birisini oluşturmaktadır.
Klasik dış
ticaret teorisinin ülkeler arasında mal değişiminin hangi
oranlara göre gerçekleşeceği, yani uluslararası ticaret
fiyatlarına ilişkin kısmında Mill'in teklif eğrileri analiziyle
tamamlamıştır.
Klasik Ekol
1776'dan 19.
yüzyıl ortalarına kadar iktisat dünyasına hakim olan iktisat
görüşü. Başlıca temsilcileri Adam Smith, David Ricardo, Thomas
Malthus, Robert Torrens, Jean Baptiste-Say, Frederic Bastiat,
Nassau Senior, John Stuart Mill ve John Elliot Cairnes 'tir.
Görüldüğü gibi, klasik yazarlar büyük ölçüde sanayi
devrimi sırasında yazan İngiliz iktisatçılarından ve bazı
Fransız iktisatçılarından oluşmaktadır. Klasik okulun başlangıç
tarihi olarak alınan 1716 Adam Smith'in ,ünlü yapıtı Ulusların
Zenginliği'nin yayın tarihidir.
Klasik
iktisatla birlikte, ilk defa olarak iktisadın bağımsız bir
bilimin niteliğini kazandığı söylenir. Klasik iktisadın başlıca
özelliklerinden biri üç yüz yıl boyunca iktisat yazınına ve
iktisat politikalarına egemen olan merkantilizme tepki oluşudur.
Merkantilizm ekonomiye, yoğun devlet müdahalesine, ihracatın
artırılıp ithalatın azaltılmasına, nüfus artışına, düşük
ücretlere taraftar bir görüştü. Özünü dış ticaret yoluyla
değerli maden biriktirilmesi oluşturuyordu. Bu devletin ve
tüccarların yararına bir tercihti. Çünkü değerli maden birikimi
tüccarların servetlerinin artması ile eşanlamlı idi. Bu ise,
vergi yoluyla devleti de, yani kralı da güçlü kılıyordu.
Bunların sallanabilmesi için de nüfus artışı ve düşük ücretler
sayesinde kuvvetli bir ordu, dış ticarette maliyet avantajı
gerekiyordu. Ordu tüccarların dış ticaretinde güvenliği
sağlayacak ucuz emek ise ürünlerin satılmasında kolaylık
getirecekti.
Merkantilizm
ulusal birliğin ve merkezi devletin kuruluşunun önem taşıdığı,
tüccar sınıfının ekonomiye hakim olduğu bir dönemde, belki
geçerli bir politikaydı. Ama bu süreçlerin tamamlandığı ve
sanayileşmenin ön plana geçmekte oldu_ bir dönemde elverişli
değildi. Nitekim merkantilizme tepkinin İngiltere'de yozlaşması
bir raslantı değildir. İngiltere ilk sanayi devriminin
gerçekleştiği. ülkedir. Bütün dünyadan daha ucuz ve seri mal
üretimine geçmekte olan İngiltere'nin ihtiyacı artık
merkantilist politikalar değildi. İngiltere şerbest ticaret
istiyordu. çünkü bu sayede dünya pazarlarında rahatça
satabilecek, rahatça hammadde ihtiyacını giderebilecekti.
Sanayicilerin hammadde ve işçi ihtiyacının karşılanması, satış
olanaklarının sağlanması da bunu-gerektiriyordu. İşte
klasikler bu ihtiyacın teorisyenleridir. Dolayısıyla onları
sanayi kapita1istlerinin sözcüleri olarak yorumlayanlar çoktur.
Nitekim klasik iktisatçılar tahıl yasalarına ve yoksullar
yasalarına da karşı çıkmışlardır . Bunlardan birincisi
İngiltere'ye tahıl ithalini yasaklıyor, ikincisi yoksulları
koruyucu ve kollayıcı hükümleri içeriyordu. Birincisi toprak
sahiplerinin lehine idi, ikincisi ise düşük ücret oluşumunu
engelleyebilirdi ve bütün bunlar sonuçta kirları
azaltabilirdi. Oysa serbest ticaret sanayicilerin önündeki her
türlü engeli kaldıracaktı. Klasik iktisatçılar bu amaçla serbest
ticaretin ve ekonominin varolduğu, mal, hizmet, faktör ve para
akımlarının engelsiz cereyan ettiği bir ekonominin en yüksek
refah düzeyini kendiliğinden sallayacağını göstermeye
yönelmişlerdir. Klasik okul günümüzde de moneterist ve yeni
klasik okulların şahsında yeniden canlanmıştır.
|