Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Marjinalistler ve Kriz

19. yüzyılın son çeyreğine doğru iktisatta değer teorisi alanında önemli bir deği­şim yaşandı. Piyasa fiyatlarının temelinde yattığı düşünülen değer artık klasik iktisa­dın düşündüğü gibi malların üretimi için harcanan emek miktarına bağlı addedilmi-yordu. Artık değer malların tüketilen son biriminin tüketiciye sağladığı fayda üzerin-den ölçülüyordu. Malların değeri böylece o malın miktarının azlığı ile ona yönelik insanların maddi veya manevi olarak hissettikleri ihtiyacın bir bileşkesi olarak algıla­nıyordu. Aslında fayda klasik iktisatçıların da yok saydıkları bir şey değildi. Fayda bir malın üretilmesi için gerekli önkoşuldu ancak onun değerini tek başına oluşturamaz-dı. Klasik iktisatta tam rekabet varsayılırsa uzun dönemde fiyatlar üretim maliyetleri­ne yaklaşırdı. Böylece bir cins uzun dönem ‘normal fiyatı’ da kabul ediliyordu. Marji­nal iktisat da ise üretim maliyetleri uzun süre neredeyse J.B. Clark’a kadar oldukça ihmal edilmiş halde kaldı. Marjinalist teorinin kriz konusunda klasik ekole göre daha ileri bir pozisyon alabildiği en azından Marshall ve Fisher gibi ikinci nesil sayılabile-cek büyük marjinalistlere dek pek söylenemez. Onlarda bile örneğin bir J.S. Mill’in konumunu fazlaca aştıkları söylenemez. Marjinalistlerin kriz ile ilgili bu eksik pozis-yonları bir kaç nedene dayandırılabilir. Birincisi yukarıda da söylediğimiz gibi üretim maliyetini uzun süre ihmal etmiş olmalarıdır. Üretim maliyeti ise krizin ana damarıdır. Düşen fiyatlar üretim maliyetlerinin altına seyrederek iflasları ortaya çıkarmasa krizin kendisi yerine fayda ve karlılık azalmasının yavaş ve sakin sularında yüzmek müm-kün olabilirdi. Bundan başka marjinal fayda teorisinin ana hatlarını yani pür teorinin oldukça soyut alanını oluşturmakla meşgul birinci nesil marjinalistler kriz gibi daha somut konulara girmeye vakit de bulamadı. Son olarak marjinalist ekol iktisat bilimi­ne fizik gibi ‘pozitif’ bilimleri örnek almış; ve asıl çalışma enerjisini iktisadı tıpkı fizik ve gökbilim gibi diferansiyel hesap temelinde denge civarında oluşan küçük değişim-lerin etkilerini bulmaya yöneltmiştir. Bir anlamda kullanılan matematik aletler ve fel-sefi genel armoni düşüncesi birbirini desteklemiş marjinalist iktisatçılar iktisatta daha baştan dengeyi, ve dengeden küçük sapışlarda da yine ona dönüşü aramış ve ne aramışlarsa da onu bulmuşlardır.

 

İlk Marjinalistler: Walras Jevons, Menger

Jevons İngiltere’de 1871’de Theory of Political Economy, aynı yıl Menger, İkti­sadını İlkeleri (Grundsätze der Volkswirtschaftslehre) ve İsviçre Lozan’da Walras 1874’te Pür İktisadın Elementleri ile, birbirilerinden bağımsız olarak marjinal fayda teorisi temelinde yeni iktisadı ortaya attılar. Marjinallik ilkesini dışlarsak birbirlerine iktisadi açıdan benzerlikleri çok tartışmalıdır. Walras’ın genel denge çalışması sade­ce marjinalist teori açısından önemli olmayıp onun yaklaşımı herhangi bir ekol tara­fından da kullanılabilir. Bu anlamıyla diğerlerinden çok farklı bir konum içindedir. Kriz teorisi açısından da Walras’ın teorisi bir bakıma konuyla ilgisiz, bir bakıma fazlasıyla ilgilidir. Jevons’un çalışmaları marjinalist paradigma açısından tümüyle yeni olmakla beraber bu çalışmada kriz teorisi açısından onu klasik ekolden neoklasik ekole ge­çişte J. S. Mill’in sadece bir kaç adım ötesinde bir figür olarak inceledik. Yaş olarak Jevons, Walras ve Menger’den aslında fazlaca genç olmayan Marshall’ı ikinci nesil marjinalistlerin arasına yerleştirdik. Şimdi ilk nesil saydığımız Menger ve Walras’a kriz teorisi açısından bir göz atalım.

Kriz teorisi açısından Menger hakkında çok söylenecek şey yok. Menger marji­nal faydayı değerin temeli olarak öne süren üç iktisatçıdan biri ve günümüz Avustur­ya Ekolü’nün kurucusu olarak önemlidir. Bir de Alman Tarihçi Ekolü ile giriştiği yön­tem tartışması ile… Ancak, her ne kadar Avusturya hükümeti için yaptığı yaptığı para reformu çalışmaları varsa da kriz teorisi açısından dikkati çeken bir katkısı gö­rülmez. Öyle ki baş çalışması Grundsätze’de krizle ilgili en ufak bir değinme bile bulmakta zorluk çekeriz.19

Walras’ın ‘genel denge’ teorisi de kriz teorisi açısından zaafiyet taşır; çünkü koyduğu kimi varsayımlar ile Walras, dengesizliği aslında bir anlamda konu dışı bı­rakmıştır; elbette dengesizliğin sert ve kendini besleyen bir biçimi olarak krizi de…

Buna karşılık genel denge çalışması, Marx’ın Kapital 2. Cilt’te fizyokratları taki-ben geliştirdiği yenidenüretim şemalarını hariç tutacak olursak iktisatta o zamana kadar tüm sektörlerin denge içinde oluş koşullarını arayan tek çalışmadır.20

Walras’ın orijinalliği çağdaşlarının anlamakta bile zorluk çektiği bir soruyu orta­ya atmasında ve –hiç değilse kısmen- çözmesindedir. Bu soru fiyatların bir ekono-mik sistem içinde eşanlı çözülmek – ya da aynı zamanda eşanlı çözülmek- zorunda oluşları gerçeğiydi.

İkinci Nesil: Marshall, Fisher

Alfred MarshallI ikinci nesil marjinalistlerin arasında saymak belki de bir tür hak-sızlıktır. Öncelikle 1840 doğumlu Jevons ve Menger’in yanında 1842 doğumlu Marshall yaş olarak hiç de bir sonraki nesile ait değildir. Fakat kendi ‘magnum opus’u olan Principles of Economics’i 1890’da yazmıştır. Bu tarih ile marjinalist te­mel fikrin işlendiği Menger ve Jevons’un eserleri arasında –her ikisi de 1871- iktisat bilimi açısından gerçekten bir nesil farkı vardır. Marshall diğerlerinin aksine alışılmış bir marjinalist olmak için fazlasıyla aykırı ve orijinal bir iktisatçıdır. Öncelikle diğerleri hayli soyut modellere dalma eğiliminde ve gerçek yaşam ile kendilerini test etme kaygısını fazla duymamalarına rağmen Marshall iktisatta tümdengelimci soyut mo-delleri, gerekli olmakla beraber gerçek hayattaki ampirik gözlemlere dayanmaksızın fazlaca yaslanılmaması gereken bir tarz olarak görür.23 Marshall kriz teorisi açısın-dan da yeni nesil marjinalistlerden çok J.S. Mill geleneğine yakındır. Walras ve Menger’de kriz bulunamaz, Jevons’ta güneş lekelerine saplanılır, bir tek Marshall’da J.S. Mill’in özellikle kredi ve spekülasyon üzerine olan vurgularının geliştirilmeye, kriz olgusunun en azından kısmen de olsa incelenmeye çalışıldığı görülür. Marshall’ın durgunluklar, panikler, krizler vb hakkındaki değinmelerinin çoğu daha çok işadamları vb gibi pratik faaliyetlerde bulunan insanlara hitaben yazdığı ve daha somut çalışmalarından biri olan Money, Credit and Commerce’de yer alır (Marshall, 1929). Bu çalışmada bir neoklasik iktisatçı için alışılmadık başka unsurlar da görülür. Örneğin genellikle yarı dolandırıcı sayılan, en azından sağlam para fikrinin düşmanı bir ütopyacı olarak anlatılan John Law hakkında başka hiç bir neoklasik yazarda kolay kolay bulamayacağımız övücü cümleleri buluruz. 24 Borsanın yükselişi ve dü-şüşü ile ilgili genel kredi miktarı arasında ilişki kurar (Marshall, 1929: 92). Daha da ilginc olanı Paranın Miktar Teorisinin en önemli unsurlarından biri, Cambridge denk-leminin mucidi olarak onun ağzından bu miktar teorisinin eleştirisini duymaktır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri