Off-Shore (Kıyı) Bankacılığı Nedir
Kıyı bankacılığı diğer adıyla “off-shore banking”, ülke dışında
sağlanan fonların yine ülke dışında
kullandırılmasını amaçlayan ve sektörle ilgili her
türlü yasa ve yönetmeliklerin dışında kalan serbest
bankacılık olarak tanımlanmaktadır. Özellikle
1960’lardan sonra gelişen kıyı bankacılığı
merkezleri dünya finansal merkezleri için büyük
birer fon kaynağı, uluslararası fonlar için ise bir
ara geçiş olmaktadır. Bunlar arasında başlıcaları,
Uzak Doğu’da, Hong-Kong, Singapur, Asya dolarlarının
merkezidir. Ortadoğu’da Bahreyn, Pasifik adaları
içerisinde Cayman Adaları ve Bahama son derece
önemli finans merkezleridir (Kaymakçı ve Şahin,
2007: 303).
Uluslararası Kıyı Ötesi Mali Merkezler, “Vergi
Cennetleri” olarak da bilinmektedir. Kıyı
Bankacılığı ve Vergi Cennetlerinin ilgili ülke,
karşı ülke, bankalar ve yatırımcılar açısından
çeşitli avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır.
Genel olarak Off-shore sistemi ve vergi
cennetlerinin bankalar ve yatırımcılara sağladığı
avantajlar ve kayıplar şöyle sıralanabilir (Akdiş,
2001: 151–152):
Avantajlar,
• Yatırımcılar mevduatları karşılığında, merkez bankasına sıfır
faizle karşılık yatırmaktan kurtulurlar.
• Tasarruf mevduat sigorta fonuna prim ödemezler.
• Bu tür bankalar daha yüksek faiz vadettikleri için mevduat
çekerler.
• Hesaplar yurtdışında gösterildiğinden, resmi denetimden
kaçarlar ancak parayı ülke içinde kullanabilirler.
• Yükümlülükleri az olduğu için de bilanço karlarını
arttırırlar.
Buna karşılık milli devletler kıyı bankalarına yatırılan fonlar
için büyük kayıplarla karşılaşmaktadırlar. Bu
kayıpları da şu şekilde sıralamak mümkündür:
• Ülke vergi kaybı ile karşılaşır.
• Merkez bankası kanuni karşılık toplayamaz, tasarruf mevduatı
sigorta fonuna prim alamaz, bunun sonucunda da para
politikası araçları etkisizleşerek istenilen
sonuçları veremez hale gelir.
• Merkez bankası otoritesini ve güvenini, denetim
organları denetim imkanlarını, hazine de tam
rekabeti sağlayamadığı için hem etkinliğini hem de
denetim yollarını kaybeder.
|