Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Reel Konjonktür Teorisi (Kuramı)

Reel konjonktür kuramına göre iktisadi dalgalanmaların nedeni reel arz şoklarıdır. Nominal bir değişken olan para iktisadi faaliyet üzerinde hem kısa dönemde hem de uzun dönemde yansızdır, çünkü fiyatlar esnektir ve işletmeler talep ve maliyet değişimlerine karşı fiyatlarını hızla ayarlar. Para arzmdaki bir defalık artış veya azalış reel iktisadi faaliyeti değil, fiyatlar genel düzeyini etkiler. Bu durum kısa dönem için de geçerlidir. Reel konjonktür kuramında para arzı ve fiyat düzeyi gibi nominal değişkenlerin, çıktı ve istihdam gibi reel değişkenlerde ortaya çıkan dalgalanmalar açısından hiçbir rolü olmamaktadır. Kuramın paraya yaklaşımı Yeni Klasik ve Yeni Keynesyen yaklaşımlarla karşılaştırıldığında Klasik geleneğin paranın yansızlığı ilkesini takip eder. 

Reel Konjonktür Kuramcıları para arzı ile çıktı düzeyi arasındaki korelasyona iki açıklama getirmişlerdir. Birincisi para arzı ile çıktı düzeyinin birlikte hareketi bir başka üçüncü değişkenden dolayı da olabilir. Reel Konjonktür kuramcıları para arzı ile çıktı düzeyi arasındaki korelasyonu para arzının çıktı düzeyinin nedeni olmadığını, tam tersine sonucu olduğunu savunurlar. Para ile çıktı düzeyi arasında bir nedensellik ilişkisi varsa bu ilişkinin yönü çıktı düzeyinden paraya doğrudur. Buna ters yönlü nedensellik denir. 

Reel Konjonktür kuramı savunucuları daha çok ters yönlü nedensellik savı üzerinde dururlar. Çıktı düzeyindeki cari ve beklenen değişmeler para arzını etkilemekten ziyade para talebini etkiler. Ekonominin bir arz şoku soması genişleme dönemine gireceği beklentisi hane halklarının ve firmaların gelecekteki işlemlerini gerçekleştirmek amacıyla para taleplerini artırmalarına neden olur. İktisadi faaliyet hacminin genişlemesi ve para talebinin artışı sonucu merkez bankası para arzını arızi olarak artırır. İktisadi faaliyetin gelişmesi sonucu para arzı artmıştır ve bu olgu bu iki değişken arasındaki birlikte hareketi açıklar. Reel Konjonktür Kuramcıların tersine diğer makro iktisat okulları para arzı artışının çıktı düzeyi artışına neden olduğu yönünde kanıtlar ileri sürerler. 

Para ile çıktı düzeyi arasındaki ilişkiyi anlamak için Milton Friedman ve Aıına Schvvartz bu iki değişken arasındaki tarihi seyri ABD'nin neredeyse yüzyıllık verileri üzerinde çalışarak gözlemlemişlerdir. Çalışmaya göre çıktı düzeyindeki her düşüşten önce ABD'nin para arzı azalmıştır. Bu gözlem çalışmada alınan zaman dilimindeki her resesyon için geçerlidir. Aynı şekilde para arzının zirve yaptığı dönemleri takiben ortalama 4 çeyrek sonra çıktı düzeyi de zirve yapmıştır. Bu gecikme süresi her dalgalanma dönemi için birkaç aydan, iki yıla kadar farklılık göstermiştir. Amerikan İç Savaşı sonrası ile 1960'a kadar olan dönem için Friedman ve Schvvartz para toplamındaki değişmelerin çıktı düzeyindeki değişmelere neden olduğu sonucuna varmışlardır. Friedman ve Scahwartz para arzının bağımsız yani dışsal olduğu düşüncesinden hareket etmişlerdir. Para arzındaki değişim çıktı düzeyindeki değişimden veya hem para arzını hem çıktı düzeyini etkileyen bir üçüncü bir değişkenden kaynaklanmamaktadır 

Bağımsız olaylar merkez bankasının çıktı düzeyinden başka bir hedefe yoğunlaşan politikaları da olabilir. Friedman ve Schwartz'ın çalışmasında Fed'in kurulmasından soma ortaya çıkan bankacılık panikleri, 1930'lardaki bankacılık paniği dalgası, 1936 ve 1937'de Fed'in zorunlu karşılık oranlarını artırması bu tip bağımsız olaylara örnektir. Hane halkları mevduatlarını bankadan çektiklerinde mevduat daralması olmuş, para arzı azalmış ve sonucunda iktisadi faaliyet daralmıştır. (Hubbard, 2004 :614) 1930'lar meydana gelen bankacılık paniği dalgası para arzını düşürmüş, Büyük Bunalım bu Büyük para arzı değişmesinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 1937-1938 döneminde Fed'in zorunlu karşılık oranlarını artırması sonucu düşen para arzı resesyona neden olmuştur. Zorunlu karşılık oranları da bağımsız bir değişkendir çünkü Fcd para arzını kontrol edebilme arzusuyla hareket etmiştir. Bütün bu tarihsel gözlemler para arzı değişmesi ile çıktı düzeyi değişmesi arasında bir bağlantıya işaret etmektedir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri