Sendikaların Amaçları Nelerdir?
Hatırlanacağı gibi, sendikalar üyelerinin ücretler, çalışma
şartlan, ekonomik ve sosyal pozisyonlarım geliştirme
amacı güden kuruluşlar olarak tanımlanmıştı. Bu
bölümde sendikaların amaçlan söz konusu tanımda yer
alan unsurlann daha aynnttlı bir biçimde açılımı ile
incelenecektir. Bir başka deyişle sendikalann
amaçlan aşağıda sıralanan dört başlık altında analiz
edilecektir. Bunlar:
(1) Sendikalann Ekonomik Amaçlan
(2) Sendikalann Çalışma Şartlan île İlgili Düzenlemeler Yapma Amacı
(3) Sendikalann Sosyal Değişimi Sağlama Amacı (Politik Amaçlan)
(4) Sendikalann Bireyin Karar Alma Sürecine Katılımını Sağlama
Amacı
Bu araştırmanın konusu sendikalann ekonomik amaçlan ile doğrudan
ilgili olduğundan, bu konu ile ilgili açıklamalar
bölümün ağırlığını teşkil edecektir. Bununla
birlikte gerek konunun bütün yönleriyle
anlaşılmasını sağlamak amaayla, gerekse sendika
amaçlannı birbirlerinden tam olarak soyutlamak
mümkün olmadığından, sendikalann diğer amaçlarına da
kısaca değinilecektir.
Sendikaların Ekonomik Amaçları
Sendikalann başlıca ekonomik amaçlan ücret ve istihdam düzeylerinin
belirlenmesidir. Bu amacı önemli kılan unsur
sonuçlannın sendika üyeleri ile sınırlı
kalmamasıdır. Nitekim toplu pazarlık sonucunda
ortaya çıkan ücretler ekonomik sistem içinde temel
bir girdidir ve sadece istihdam düzeyinin
belirlenmesinde değil, aynı zamanda üretim
maliyetleri, toplam talep, enflasyon ve ödemeler
dengesinin belirlenmesinde de önemli bir unsurdur.
Sendikaların amaçlan ne olursa olsun değişmeyen
gerçek sendikaların işverenlerle muhatap
olmalarıdır. Bu gerçekten hareketle sendikaların
ekonomik amaçlan incelenirken sendikalann ve
işverenlerin rolleri açısından farklı yaklaşımlar
taşıyan dört ayn model dikkate alınacaktır.
Bunlardan "Talep Modeli" olarak bilinen birinci modelde sendikalann
ücret oranlannı belirlediği, işgücü (istahdam)
miktanmn ise işveren tarafından belirlendiği kabul
edilmektedir.
İkinci Model sendikalann hem ücretler hemde istihdam düzeylerinin
belirlenmesinde kontrolü olduğu görüşüne
dayanmaktadır. "Pazarlık Modeli" olarak adlandmlan
bu modelde sendikalann ücretleri kontrol ederken
istihdamı da ücret politikalan ve diğer politikalar
yardımıyla dolaylı olarak kontrol edebilecekleri
varsayılmaktadır. Birbirlerinden farklı görüşleri
savunan Talep ve Pazarlık modellerinin ortak noktası
sendikanın iş piyasasında tekelci gücüne sahip
olduğunu ve işverenin ürün piyasasında tam rekabetçi
olmadığını varsaymalandır. Bu bölümde üçüncü olarak
talep modeline bir eleştiri niteliği taşıyan ve
sendikalann politik kurumlar olmaları özelliğini
esas alan "Ross'un Politik ModelFne değinilecektir.
Son olarak sendika ücret taleplerinin esasının orta
kıdemli sendika üyelerinin tercihlerinden oluştuğunu
ileri sürerek bu konuya değişik bir yaklaşım getiren
"Orta Kıdemli Seçmen Modeli" incelenecektir.
Sendika ekonomik amaçlan ile ilgili bu modelleri açıklamadan önce
bu konuda genel kabul görecek tek bir model
oluşturmanın güç olduğunu belirtmekte yarar vardır.
Bu konuda farklı modellerin ortaya çıkmasındaki
temel neden de budur. Bu zorluk sendikalann sadece
ekonomik değil aynı zamanda politik kurumlar
olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle söz konusu
modellerin bazı noktalarda diğerlerine üstünlük
arzederken bazı noktalardan eleştirildiklerini
belirtmek gerekir.
ROSS'UN POLİTİK MODELİ
Dunlop'un sendikaları ekonomik bir birim olarak görmesi ve
amaçlarını da tıpkı firma teorisinde olduğu gibi
maksimizasyon ilkesine dayanarak açıklamasına
karşılık Ross sendikaların gurup olmalarının yamsıra,
üyelerinden ayrı olarak kendi özel hayatı olan
kurumlar olduğunu da savunmuştur. Buna göre Ross
sendikaları ekonomik ortamda faaliyet gösteren
politik kurumlar olarak nitelendirmiştir.
Sendikaların politik kurumlar olmaları özelliği bunların seçilmiş
liderler ve üyeler olarak iki guruptan meydana
gelmeleri nedeniyledir. Ross'a göre sendika
liderleri sendikanın ücret politikasını belirlemekle
görevlidir ve bu politika hiçbir maksimizasyon
prensibi ile açıklanamaz. Bunun yerine sendika
yöneticilerinin formüle ettikleri ücret politikası
üyeler, işverenler, devlet, rakip sendikalar ve
sendika içindeki muhalif guruplardan gelen baskılara
göre belirlenir. Ross, kârlar, talep esnekliği veya
ürün satışı gibi ekonomik değişkenlerin, sendika
üyelerinden, işverenlerden veya devlet tarafından
sendika yönetimi üzerine pazarlık amaçlarının
değiştirilmesi için politik baskı oluşturdukları
ölçüde, önemli olduğunu ileri sürmüştür.
Ross firmada ücret oranlan ile istihdam arasındaki ilişkinin piyasa
şartlanndaki değişmeler nedeniyle çok belirsiz ve
değişken olduğunu, bu nedenle sendika yönetiminin
bunu bilemeyeceğini ileri sürmüş ve
ücretler-istihdam arasındaki ilişkinin nadir
durumlar dışında sendika ücret talepleri üzerinde
pratik öneminin bulunmadığını belirtmiştir. Ross'a
göre sendika ücret politikası bunun istihdam üzerine
yaratacağı etki üzerine değil, tamamiyle sendika
üyelerinin ücretlerin eşitliğine yönelik
duygularının reaksiyonu üzerine kurulmuştur. Bir
başka deyişle işçiler ücretlerinin doğru olup
olmadığına normalde karşılaştırma yaptıklan
kişilerin ücretlerine bakarak karar verirler.
Dolayısıyla bir gurup işçinin kazandığı ücret artışı
diğer gurubun, ekonomik sonuçlan ne olursa olsun,
kazanmak zorunda olduğu ücret olmaktadır. Bu durumda
işçi sendikalan ücretler arası eşitliği sağlamakla
ilgili olduklarından ücret artışının istihdamda
yaratacağı sonuçlan göz önüne almazlar.
Buna göre, işgücü talep esnekliğinin değeri ne
olursa olsun sendikalar bunun sıfıra eşit olduğunu
mutlak varsayarlar. Bir başka deyişle, ücret oranı
değiştikçe Ross'a göre istihdamda bir değişme olmaz.
Dolayısıyla sendikanın görevi sabit miktarda işgücü için mümkün
olan en yüksek ücreti elde etmektir. Bu anlamda Ross
sadece Dunlop'un maksimizasyon prensibini
reddetmekle kalmamış, aynı zamanda ücretler ile
istihdam arasındaki zıtlığı da (trade off)
reddetmiştir.
Ross'un teorisi sendikalann politik dinamikleri ile ilgili mükemmel
bir analiz olarak kabul edilse bile bazı açılardan
eleştirilmiştir. Bu eleştirilerin başında Ross'un
sendika ücret politikası teorisinin daha fazla
gerçekçiliğe ulaşırken tahmin edilebilirlik
yeteneğinin azalması gelmektedir. Ross teorisinde
sendikaların tutarlı ücret politikaları olmadığını,
ancak o anın gereklerine uygun olarak pazarlık
stratejilerini adapte edebildiklerini ima etmiştir.
Dunlop buna karşılık sendika içinde iç politik
hesapların kısa dönemde hakim unsurlar olarak
görüldüğünü, ancak uzun dönemde sendika ücret
politikalarının dışsal ekonomik olaylar tarafından
şekillendirileceğim ve değişeceğini, bu konudaki
gelişmelerin tahmin edilebilir olduğunu ileri
sürmüştür.
Son olarak, iktisatçıların çoğu Ross'un "sendikaların ücret
talebinde bulunurlarken istihdam etkisini
önemsemedikleri" görüşünü kabul etmemişlerdir.
Onlara göre kısa dönemde ücretler ile istihdam
arasındaki ilişki belirsiz olsa bile uzun dönemde
birinde bir araş sağlayabilmek için diğerinde azalma
olması kaçınılmazdır.
|