Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Sosyal Sermaye Nedir, Sosyal Sermaye Kavramı ve Tarihçesi

Son yıllarda sıkça gündeme gelen sosyal sermaye kavramı başta sosyoloji ve iktisat olmak üzere siyaset bilimleri, eğitim sosyolojisi, organizasyon bilimleri gibi farklı disiplinler, kendi açılarından kavramı tanımlamaya ve ölçmeye çalışmış ve kavramı bu yolla oldukça zenginleştirmişlerdir. Bu yöndeki çabaların aynı zamanda disiplinler arası sınırların aşılmasına yaptığı katkı ise belki de işin en ilgi çekici ve dikkate değer kısmıdır (Erselcan, 2009b: 248). Ele alınış açısına göre farklı farklı tanımlar yapılabilme özelliğine sahip olmasının yanı sıra sosyal sermaye kısaca; ortak iş birliğine olanak sağlayan normlar ve ağlar olarak tanımlanabilir.

Sosyal sermaye kavramı, sosyal bir değer olan toplumsal güven düzeyi ile ekonomik bir kavram olan sermaye kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan ve daha çok ekonomik değer ifade eden yeni bir kavramdır (KOSGEB, 2005: 4). Bu tanımda yer alan sermaye, maddi olan ve olmayan her sermaye biçiminin fayda akışını sağlayan varlıkların bütününü ifade eder. Yani üretime sokulan, değer taşıyan, katma değer yaratma özelliğine haiz olan, değerinin objektif ölçülerle ortaya koyulabildiği maddi varlıklar olarak ele alınmasıyla birlikte, elde edilebilmesi zor, kullanıldığı zaman fark yaratan, pazarda rekabet üstünlüğü sağlayan ancak objektif ölçülerle de değerini biçmenin kolay olmadığı soyut varlıklar da akla gelmelidir. İşte sosyal sermaye bahsettiğimiz sermaye türünün soyut olarak adlandırılan kısmında yer almaktadır (Öğüt ve Erbil, 2009: 9). Sosyal sermaye kavramı başlangıçta ekonomistler tarafından açıklanamayan bazı başarılı uygulamalarda göz ardı edilen fakat daha sonra ekonomik bir kavram olarak ekonomik kalkınma yazımlarında yer almaya başlamış ve günümüzde de ekonomik kalkınma sürecinde önem taşıyan kavramlar arasında yerini almıştır (Çetin, 2006a: 1).

Sosyal sermaye kavramının çok boyutluluğu dolayısıyla, üzerinde fikir birliği yapabileceğimiz net bir tanım bulabilmek zordur. Yapılan tanımlamalarda güven, norm ve ağ kavramları ön plana çıkmaktadır (Karagül ve Dündar, 2006: 63). Toplum kesimlerinin ve bireylerin birbirlerine olan güven düzeyi, yazılı olan ve olmayan her türlü toplumsal davranış ve kurallardan oluşan normlar ve sosyal içerikli iletişim imkânlarının niteliği, sosyal sermayenin genel düzeyini belirlemektedir.

Sosyal sermaye, bireylerin, toplumun resmi ve sivil kurumları arasında üyelik yoluyla fayda sağlama kapasitesi ve yeteneğidir. Bir yandan komşular, aileler ve bireyler arasında, diğer yandan da toplumdaki kurumlar arasında bağ oluşturan bir sermaye türüdür. Toplumdaki bireylerin, mevcut kaynakların daha etkin kullanımını sağlamak üzere birlikte çalışabilmeleri için sosyal sermayeye ihtiyaç vardır. Genellikle kabul edilen görüş ise, ortak faydaya dayalı işbirlikçi davranışın sosyal sermayenin özünü oluşturduğu ve de sosyal grupların, ortak iyinin elde edilmesi için birlikte çalışabilme ve işbirliği yapabilme kapasitelerini ifade ettiğidir (Özcan, 2011: 6). Bir topluma ve millete ait olma hissinin yaratılması ve insanın kapasitesini kullanılabilir hale getirmesi de sosyal sermaye kapsamında değerlendirilmektedir (KOSGEB, 2005: 7).

Cohen ve Prusack’a göre sosyal sermaye; insanlar arasındaki aktif ilişkilerle, insan ağlarını ve gruplarını birbirine bağlayan ve işbirliğine ortam hazırlayan güven, karşılıklı anlayış ve ortak değerler ve davranışlardan oluşmaktadır (Cohen ve Prusack, 2001: 20).

Bir başka açıklamaya göre sosyal sermaye, belirli yeteneklere haiz olan insanların bir arada hareket edebilmesi için gerekli olan ağlar ve normların varlığında meydana çıkmaktadır. Bu tanımlamanın farklı anlamları vardır. İlki, bir süreç içerisinde gelişen güven unsurunu ve karşılıklı hoşgörüyü sosyal sermayenin önemli özelliklerini kabul ederken bir yandan da sosyal sermayenin sonuçları üzerine odaklanmaya yardımcı olmasıdır. İkincisi bu tanım, sosyal sermayenin var olan farklı boyutlarını birleştirmek ve grupların toplumda iyi bir konuma gelmeleri için yol haritası işlevi görmesidir. Üçüncü ve son olarak, sosyal sermayenin bireyler ve gruplar tarafından da tahsis edilemeyeceğini belirtir (Şenkal, 2005: 793).

Sosyal sermaye fikrinden kaynaklanan olumlu noktalar şu şekildedir:

-               Toplumu algılayışımız değişmektedir; sosyal sermaye kavramı birbirine bağlı olan ekonomik eylemler ile sosyal faktörler arasındaki karışıklığı ortaya çıkarılmasına yardımcı olur. Çünkü bundan önce sosyal ve ekonomik sorunlar sürekli olarak birbirinden ayrı tutulmuştur. Hatta her ikisini de açıklarken kendi çerçevelerinde kuramlar geliştirilmiştir.

-               Politika değişimleri; kamusal hizmetler ve sosyal gelir transferlerin sosyal sermayeyi güçlendirdiği göz önüne alınırsa bunların tekrar yatırım olarak döneceği de unutulmamalıdır. Şimdiye kadar sosyal alana yapılan yatırımlar ekonomik büyümeyi yavaşlatan bir olgu olarak değerlendirilebilmekteydi.

-               Sivil toplum ve işbirliği ekonomik kalkınma için önemli bir etki yarattığı görülmüştür. Sivil toplum, hükümet ve şirketler arasında sorunların çözümünde önemli roller üstlenmektedir.

-               Yaşam kalitesi ve sürdürülebilir kalkınma; ekonomi için ilerde sermayeye dönüşte önemli bir ölçüt olacaktır. GSMH, bazı durumlarda ekonomik iyileşmenin ölçülmesinde gereklidir ancak ekonomik büyümeyi ve toplumun üretim miktarındaki dalgalanmayı göstermede önemli bir ölçüm aracı olsa da bazen yanıltıcı olabilmektedir.

-              Yaşam kalitesi, sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik verimlilik

birbirini tamamlar ve güçlenmesini sağlar (KOSGEP, 2005: 7).

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri