Tarım Sektöründe İstİhdam Durumu ve Göç
Kırsal kesimde gelenekselleşmiş tarımsal üretim
anlayışının ilkel kalıplarının aşılarak tarımsal
ürünlerin daha fazla katma değer yaratacak şekilde
işlenmesi ve değerlendirilmesi, için tarımsal
teknolojinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yapılan
araştırmalarda kırsal kesim de yaşayan ailelerin
sahip oldukları potansiyel işgücünün yarıya yakın
kısmı atıl işgücü durumundadır. Son yıllarda yaşanan
yoğun göçlere rağmen, tarım sektöründe gizli
işsizlik ve tarımsal üretimin yapısından kaynaklanan
mevsimlik işsizlik söz konusudur. Söz konusu beşeri
kaynağı değerlendirmenin en etkin yolarından birisi
kırsal sanayinin geliştirilmesidir. Bir ekonomide
endüstri sektörünün büyümesi ve tarımın payının nisbi olarak düşme. si, kalkınma hamlesinde başarılı
olan Ülkelerin, en dikkat çekici görünümlerinden
biri oluşturmaktadır.
Türkiye' de halen nüfusun yaklaşık 1/3'ü kırsal
alanda yaşamaktadır. Doğal olarak kırsal alandaki
nüfus tarım sektöründe de istihdam edilmektedir.
Nitekim toplam aktif nüfusun %45.91'i tarım
sektöründe istihdam edilmektedir. (18) Ancak
tarımsal büyümenin gerektirdiği istihdam artışı
demografik artışı taşıyabilecek potansiyelden
yoksundur. Bu durum Türkiye tarımında önemli
derecede istihdam probleminin olduğunu
göstermektedir.
1950 Yılına kadar tarımsal nüfusun toplam nüfus
içindeki oranı %75 iken bu oran 170 yılında %61.6'ya
1990 yılında %41.0'e ve 7 yılında %34.78'e
düşmüştür.
Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri en fazla göç alan
bölgelerdir. En fazla göç veren bölge ise Doğu
Anadolu Bölgesidir. Göç olgusu ekonomik, sosyal ve
kültürel sorunlara yol açmaktadır. Kırsal alanda
gelirin yükseltilerek göçün önlenmesi ve belirli bir
plan dahilinde irsal kalkınmanın sağlanması için
Köy-Kent uygulaması ve Merkez Köy uygulaması
üzerine ciddi bir şekilde durulmalıdır.
Tarım Sektöründe Gelir Dağılımı
Dünyada az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke
ekonomilerinde gelir eşitsizliği en önemli
sorunlardan birisi olarak görülmektedir. Bu tip
Ülkelerde ekonomik açıdan olduğu kadar, toplumsal
ve siyasi açıdan istikrarın sağlanması ve
devamlılığı konusunda gelir dağılımında adaletin
sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Türkiye'de nüfusun ilk %20'si (0/04.86) ile son
%20'si (%54.88) arasındaki gelir farklılığı toplam
gelirin yarısından daha fazladır. Bu oranlar kentsel
dağılımda sırasıyla %4.83 ve %57.22 ile daha çarpık
bir yapıya sahip olmasına rağmen kırsal alanda
dağılımın daha dengeli olduğu görülmektedir. Ancak
bu durum kırsal alanda gelirin değil, yoksulluğun
daha adil dağıldığı şeklinde de yorumlanabilir.
Türkiye'de gelir dağılımını iyileştirici politik
uygulamalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bu
bağlamda gelirin tabana yayılması ile birlikte
bireyselleşme, siyasal ve ekonomik istikrar ve
verimlilik gibi önemli konular da bir iyileşmenin
sağlanabileceği ifade edilebilir.
|