TarImsal Destekleme
ve Kredİ PolİtİkasI
Türkiye' de serbest piyasa ekonomisi yürürlükte
olmasına karşın, hükümetler, gelir dağılımını
iyileştirmek, fiyatlarda istikrar sağlamak,
Üreticileri. yönlendirmek, üretici ve tüketicileri
korumak amacıyla birçok tarımsal Ürün için
destekleme fiyatı politikası izlemek durumundadır.
Ancak uygulanan destekleme politikaları ile Üretici
gelirlerinde istikrar sağlanamadığı gibi, dünya
fiyatlarının Üstünde seyreden destekleme fiyatları,
bazı ürünlerde ekim alanlarının aşırı
genişlemesine, üretim fazlası oluşmasına ve
devletin fazla alım yaparak yüksek stok Maliyetine
katlanmasına neden olmaktadır. (7) Ayrıca
destekleme için ayrılan kaynaklar, çiftçiye
ulaşıncaya kadar uzun zaman geçtiği için,
çiftçilerin reel kazancı azalmaktadır.
Türkiye'de mevcut ekonomik ve sosyal koşulların bir
gereği olarak tarım kesimine destekleme
politikasının devam etmesi zorunludur. Bu
politikaların uzun dönemdeki nihai amacı, tarımda
optimum bir üretim yapısına erişme, bu kesimde aşırı
fiyat ve gelir dalgalanmalarını önleme olmasına
karşın, bir takım politik uygulamalar ile ilgili
kısa vadeli çabalarla konuya yaklaşıldığından, bu
konuda önemli ilerlemeler sağlanamamıştır. Üretici
gelirini artırmak amacıyla kısa dönemde sonuç
alınabilecek en kolay yöntem olduğu için sık sık
başvurulan ve genelde destekleme alımları, taban
fiyat ve tavan fiyat araçlarıyla gerçekleştirilen
fiyat yoluyla destekleme politikası ve sübvansiyon
uygulamaları yanında, uzun vadeli de olsa üretim
maliyetleri üzerinde etkili olabilecek yapısal
politikasının gereklerini yerine getirmek ihmal
edilmemelidir.
Tarımsal destekleme politikaları; Üretimin ve
fiyatların serbest rekabet koşullarında oluşumu esas
alınarak ve bu - amaca ayrılan kaynakların daha
rasyonel kullanımı gözetilerek yeniden
yapılandırılmalıdır. Tarım ürünlerine olan devlet
müdahaleleri ve girdi destekleri kademeli olarak
azaltılmalı ve böylece Üreticilerin kendi ayakları
üzerinde durabilecek konuma getirilmeleri
sağlanmalıdır. Arz fazlası olan ürünlerde ekim
alanları sınırlandırılmalı, iç ve dış talebi olan
ürünlerin üretimine yönelik politikalar
izlenmelidir. Karşılaştırmalı üstünlüğe sahip
ürünler için fiyatların serbestçe belirlendiği Ürün
borsaları geliştirilmeli ve böylece serbest ekonomi
modeline Üstünlük kazandırılması gerekmektedir.
Özelleştirme Politikaları
1930'lu yıllardan sonra izlenen devletçilik
politikalarının bir sonucu olarak kurulan KİT'lerin
özelleştirilmeleri 1980'lerden sonra yoğun olarak
gündeme gelmiş ve nitekim 1985 yılından sonra fiilen
özelleştirme uygulamaları başlamıştır.
Türkiye'de tarıma hizmet veren
KİT'ler zaman içerisinde ihtiyaca göre ortaya
çıkmıştır. TC. Ziraat Bankası tarıma finansman
sağlamış, Sümerbank bugüne kadar pamuk, yapağı,
yağlı tohumlar ve deri Ürünlerinin işlenmesini
Üstlenmiş Şeker Fabrikaları A.Ş. şekerpancarı,
ayçiçeği tarımı gibi Ürünlerin
değerlendirilmesinin yanında, çiftçilere modern
tarımı öğretmiş, EBK ve SEK hayvancılığın gelişmesi
ve hayvansal Ürünlerin değerlendirilmesine katkıda
bulunmuş, TÜGSAŞ, Yem Sanayi A.Ş., TZDK tarımsal
girdi Üretimini Üstlenmiş, TMO Ülkenin tahıl,
bakliyat ve haşhaş Üretimi ve pazarlamasında etkin
rol Üstlenmişlerdir. Ayrıca ÇAYKUR ve TEKEL çay,
tütün, arpa, şerbetçiotu, ve anason Üretimi,
değerlendirilmesi ve pazarlamasında, TİGEM damızlık
hayvan, tohum ve fide Üretimi ile satımında önemli
görevler Üstlenmişlerdir.
1985 Yılından sonra başta TZDK, TİGEM, TÜGSAŞ, bazı
şeker ve sigara fabrikaları, EBK, YEMSAN ve SEK
olmak Üzere birçok tarımsal KİT'in özelleştirilmesi
gündeme gelmiştir.
Diğer KİT'lerde olduğu gibi tarımsal KİT'lerin de en
büyük sorunları; yönetim, kapasite kullanım
oranının düşük olması, teknoloji yetersizliği,
fazla işçi çalıştırılması, yatırım fiyat belirleme
gibi konularda kuruluş dışı ve politik müdahaleler,
denetleme yetkisinin birden fazla kuruluşa ait
olması ve etkin bir pazarlama sisteminin
olmamasıdır.
KİT'lerin. özelleştirilmeleri konusunda beklenen
gelişmelerin olduğunu ifade etmek güçtür. Fakat
özelleştirme konusu ile ilgili genel kanı ve
ekonominin dengesi göz önüne alındığında
özelleştirmeye olumlu bakılması ancak istismarı
önleyici uygulamaların titizlikle yürütülmesi
gerekir.
|