Teknoloji Nedir, Teknoloji İle İlgili Kavramlar Nelerdir
Teknolojinin ekonomi içindeki genel kayıt ve
şartlarının durumunun ele alınması, kalkınma kavramı
için önemlidir. Ekonomik kalkınmada teknolojinin
niçin önemli olduğuyla ilgili çeşitli gerekçeler
bulunmaktadır. Ekonomik kalkınmada önemli olan
zorluklar ve güçlükler ele alınarak hızlı teknolojik
değişimi sağlayabilmek ve temin edebilmektir.
Teknoloji, hiçbiri diğerini dışlamayan geniş
olanakları kapsamaktadır.
Ekonomik kalkınma için
uygun teknolojinin özellikleri;
- Hızlı ekonomik
kalkınmayı yaratmak ve yaşam standardını artırmak,
- Kalkınma oranlarının
zorunluluğunu sağlamak,
- Yerel kaynaklara ve
enstitülere daha uygun yeni teknolojiler üretmek,
- Sosyal ve psikolojik
değişmelere neden olacak araçları temin ederek
kalkınmaya yardımcı olmak,
- Gelir dağılımındaki
yüzdelik değişimleri engelleyerek adil bir
şekilde dağıtılmasını sağlamak ve gelirin ziyan
edilmesini önlemek,
- Yeni yatırımların
ilerlemesini teşvik etmek,
- Donatımı sağlayarak
teknolojinin değerini artırmak,
- Teknoloji ile ülkenin
kalkınma oranlarını yükseltmektir.
Teknoloji genel bir anlam
olarak; kazanılmış yeteneklerin işe uygulanmasıyla
doğaya egemen olmak için gerekli işlevsel yapılar
oluşturmaktır. Ayrıca teknoloji, bilimin, üretim,
hizmet, ulaşım gibi uygulamalı bir sanat dalı haline
dönüşmesidir. Diğer bir şekilde teknoloji; insanın
bilimi kullanarak doğaya üstünlük kurmak için
tasarladığı rasyonel bir disiplin olarak
tanımlanmaktadır.
Teknoloji kelimesinin en
basit tanımı; bir mal veya hizmetin üretimi için
gerekli ve uygulanan bilgi ve deneyimlerdir.
Teknolojinin geniş kapsamlı tanımı ise; işletmelerin
tüm işlevlerinde karşılaşılan sorunların çözümlerini
içeren yöntemlerdir. Bu kavramlar bir araya
getirildiğinde teknoloji kelimesinin tanımı;
malların veya hizmetlerin üretiminin
planlanmasından, dağıtımının gerçekleştirilmesine
kadar geçen süre içerisindeki teknik ve yönetsel
yöntem ve bilgilerin tümüdür. Bu tanım teknolojinin,
üretim ve üretim sonrası bilgileri kapsadığını
göstermektedir.
Teknoloji, endüstrinin
çeşitli alanlarına ilişkin araç, gereç, yöntem,
teknik ve uygulamaların bütünüdür. Ayrıca teknoloji,
insan gereksinimleriyle başlayan bir tasarlama yapma
ve uygulama sürecidir.
Sözlük anlamı olarak
teknoloji terimi; bilginin, sanayideki işlemlerde
sistematik olarak uygulamaya alınması demektir.
Sözlük anlamının yanı sıra geniş anlamda teknoloji
kavramı; araştırma, geliştirme, üretim, pazarlama,
satış ve satış sonrası hizmeti kapsayan sanayi
sürecinin etkin ve verimli bir sonuca ulaşılması
için kullanılabilecek bilgi ve becerilerin tümünü
tanımlamaktadır.
İktisatçılara göre
teknoloji, milletlerin refahını yükselten bir araç
ve kaynak girdiler ile üretim çıktıları arasında
sıkışmış bir ölçme tekniğidir.
Neo-klasik iktisada göre
teknoloji girdilerin - çıktılara dönüştürülmesinde
nasıl kullanıldığını belirten bir fonksiyondur.
Teknolojinin ekonomiye etkisi üretimin daha az girdi
kullanımı ile yapılması yani prodüktivite artışı
olarak görülmüştür.
Evrimci kuramda teknoloji,
bilgi ve bu bilginin organizasyonda nasıl
kullanıldığı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Evrimci
kuramda, teknolojinin firma ve ülke bazında ekonomik
gelişmeye olan etkileri irdelenmektedir.
Marksist yaklaşımda da
teknoloji ve ekonomik gelişmeye etkisi sınıf
ilişkileri içerisinde irdelenmiştir. Buna göre
teknoloji toplumsal yapıyı, sınıf ilişki ve
çeşitlerini içinde bulundurmaktadır. Teknolojinin
ekonomiye etkisi sermaye ve emek açısından
incelenmiştir.
Gelişme iktisadı
teknolojiyi gelişmekte olan ülkeler açısından
incelemiştir. Gelişme iktisadında teknoloji
bağımlılık unsuru olarak ele alınmıştır. Gelişmiş
ülkelerde yaratılan teknolojiler, bu teknolojileri
transfer ederek sanayileşmeye çalışan gelişmekte
olan ülkeleri, gelişmiş ülkelere bağımlı
kılmaktadır. Bu görüşe göre teknoloji, ihtiyaç
gideren aletler ve bunların yaratılmasında gerekli
olan tüm bilgi, beceri ve süreçleri kapsamaktadır.
Araç olarak teknoloji
kavramı; insanların ihtiyaçlarını karşılamada ve
problemlerini çözmede yararlandıkları alet ve
araçların bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Yöntem olarak teknoloji;
ihtiyaçları karşılamak, problemleri çözmek için
kaynakların bir araya getirilerek bilgi birikimine
dayalı olarak izlenen yolu belirtmektedir.
Teknolojinin kültürel bir
etken olarak tanımı ise; teknolojinin kültürel
yapılarını değiştirebilen bir aktivitedir.
Devrim niteliği taşıyan
teknolojik bir ilerleme üretimde kullanıldığında ve
sürdürülebilir başarı sağlandığında toplumun
üzerinde sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi, hukuki
alanlarda kalıcı değişiklikler meydana getirmesine
teknolojinin toplumsal dönüşüm kaynağı olması
denmektedir.
Teknoloji tarihi, silah,
araç ve gereçlerin yapılmaya başlandığı taş devri
ile başlayarak, bronz ve demirin yapılmaya
başlandığı çağlara kadar uzanmıştır. 1750 – 1830
yıllarını kapsayan sürede buhar gücünün
keşfedilmesiyle önem kazanan endüstri devrimi ile
hız kazanarak gelişimini sürdürmeye devam etmiştir.
2000’li yıllarda ise teknolojinin tarihi süreci
bilgi yoğun yapılara dönüşmüştür.
Teknolojinin tarihi
gelişimini incelerken iki yaklaşım öne sürülmüştür.
Bunlardan birincisi; bir grup teknoloji için ticari
uygulamalara dayanan araştırmaları kapsayan “
Teknoloji İtme Yaklaşımı” ‘dır. Bu yaklaşıma göre
teknoloji, bilimin uygulamalı şeklidir ve bilimsel
gelişmelerin sürekliliğine bağlı olarak teknoloji de
gelişme gösterecektir. İkinci faktör olan “ Pazarın
Çekme Yaklaşımı” ‘nda önemli olan müşterilerin
istekleridir. Bu faktöre göre teknolojinin tarihi
gelişimi, müşterilerin çeşitli ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde
ise teknolojinin tarihi gelişimi konusunda farklı
modeller üretilmiştir. Eşleştirme modeli de
bunlardan bir tanesidir. Bu model, teknoloji itme ve
pazar çekme modellerinin karmasından oluşmaktadır.
Buna göre gelecekte oluşacak ihtiyaçlar dâhilindeki
gelişmeler ön planda tutulmaktadır. Geliştirilmiş
olan diğer bir model de bütünleşmiş modeldir. Bu
model, pazar veya müşteri ihtiyacını karşılayacak,
yüksek kaliteli, düşük maliyetli ürünlerin dizaynı,
üretimi, geliştirilmesi ve dağıtılması için
uygulanan bir modeldir. 1990’lı yıllardan sonra
geliştirilen öğrenme modelinin ana unsuru rekabet
avantajı sağlamaktır. Amacı; işletmelerin rekabet
edebilmek için işletme içi ve dışında öğrenme ve
yaratıcılığın geliştirilmesidir.
|