|
Türkiye
Cumhuriyetinde Ulusal Bankacılık Dönemi
(1923–1932)
Cumhuriyetin ilk yıllarında milli bankacılığa önem
verilmiş ve milli bankacılığın gelişmesi için
çalışmalar yapılmıştır. İzmir İktisat Kongresinde
alınan kararlara uygun olarak, ekonomik kalkınmanın
millî bankalarla gerçekleştirilebileceği görüşü
hakim olmuştu. Mustafa Kemal Atatürk ekonomik
kalkınmanın güçlü bir bankacılık sistemi ve sermaye
piyasasının oluşturulmasına dayandığını biliyordu.
Köylünün para ve sermaye piyasasına katılması, milli
tasarrufun artırılması ile ekonomik kalkınmaya
sağlıklı finansman kaynaklarının bulunması ve
geliştirilmesi yönünde özel bir ilgi göstermiş ve
destek vermiştir. Özel teşebbüs, yatırım yapacak
halde değildi. Bu yatırımların devlet tarafından
yapılması zorunluydu. Bu dönemlerde, devletin
geliştirmek isteği sektörlerde banka kurma
çalışmalarına başlamışlardı. Bu sektörler ise
öncelikle ticaret, tarım, inşaat ve sanayi alanında
olmuştu. Bu dönemlerde özel teşebbüsün bütün himaye
ve teşviklere rağmen bir gelişme gösterememesinin
sebeplerinde biri de ülkede birikmiş sermayenin
yetersiz olmasıydı. Sermaye birikiminin azlığının
yanı sıra bir banka sisteminin tam olarak
yerleştirilmemiş olması özel sektörde deneyim ve
bilgi azlığı, gümrük himayesinden yoksun oluşlarının
da etkisi vardı. Ülke ekonomik sorunlarla mücadele
ederken, yine bu dönemde 1929 Dünya Ekonomik
Bunalımı meydana gelmişti. 1929 yılında New-York
borsasında büyük düşüşle başlayan ve ardından
dünyayı sarsan bu buhran, Türk Ekonomisi üzerinde de
etkisini hissettirmişti (Bozoklu, 2003).
1923-1932 döneminde tek şubeli mahalli nitelikte çok sayıda ulusal
banka kurulmuştur. Buna karşılık sektörde yabancı
bankaların hakimiyeti mevcuttur. İzmir İktisat
Kongresi’nde ulusal bankacılığın geliştirilmesinin
gerekliliği üzerinde durulmuştur. Cumhuriyet
döneminin ilk ulusal bankası, Atatürk’ün
direktifleriyle 26 Ağustos 1924 tarihinde kurulan
Türkiye İş Bankası’dır. 1925 yılında ilk kalkınma
bankası olan Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası
kurulmuştur. 1927 yılında konut kredisi vermek
amacıyla Emlak ve Eytam Bankası kurulmuştur. 1931
yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
kurulmuştur. Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923
yılında Türkiye’de 22’si ulusal sermayeli, 13′ü ise
yabancı sermayeli olmak üzere 35 banka faaliyet
gösteriyordu. Sayıca yabancı bankalardan çok olmakla
birlikte, ulusal bankaların çoğu mahalli ihtiyaçlara
cevap veren tek şubeli banka niteliğinde idi. Daha
geniş bir faaliyet alanına sahip diğer ulusal
bankalar ise, ekonominin kredi ihtiyacını
karşılayabilecek güce sahip olmadığı için kredi
piyasası mali yapıları daha güçlü olan yabancı
bankaların egemenliği altındaydı. Yabancı bankaların
dış ticaret yanında, ağırlıklı bir şekilde ülkemizde
faaliyet gösteren yabancı firmaları finanse etmeleri
ise ulusal ekonominin gelişmesi için yeterli desteği
sağlamıyordu. Merkez Bankası işlevleri de yabancı
sermayeli bir banka tarafından yürütülüyordu (N.
Aydın, 2006: 26).
1923–1933 yılları arasında çok sayıda yerel bankanın
kurulmuş olduğu ve bu dönemde yerel bankacılığın da
önemli bir gelişme gösterdiği görülmektedir.
Bölgesel ihtiyaçların karşılanmasında, özellikle de
yerel tacirlerin kredi ve banka hizmeti
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulmuş olan
bu yerel bankaların birçoğu, 1929 Dünya Ekonomik
Krizi’nin olumsuz etkileri ve ülkemizde şube
bankacılığının gelişip yaygınlaşması üzerine,
faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmışlardır
(Yıldırım, 2004: 2–3).
|