Vadeli Altın İşlemleri
Vadeli altın
kontratlarının tanıtımı ilk kez 31 Aralık 1974
tarihinde New York Commodity Exchange (COMEX),
Chicago Mercantile Exchange (CME) ve
Chicago Board Of Trade (CBOT) tarafından
yapılmıştır. Çeşitli yatırım stratejilerine olanak
tanıyan bu piyasalar kendilerini kısa zamanda tüm
dünyaya kabul ettirmişlerdir. Bu tarihe kadar
yalnızca spot altın alışverişlerinin yapıldığı
uluslararası altın borsalarında, vadeli altın
işlemlerinin de devreye girmesiyle yüksek bir
hareketlilik gözlenmeye başlanmıştır.
ABD ve Japon borsalarında
alım satıma konu olan vadeli altın kontratlarının
sayısından ve bu işlemlere konu olan altın
miktarlarından da açıkça görüleceği üzere, altın
fiyatlarının durgun olduğu 80'li yıllar öncesinde
pek dikkat çekmeyen vadeli altın işlemleri, altın
fiyatlarının belirgin bir tırmanışa geçtiği 70'li
yılların sonu ile 80'li yılların başlarında giderek
önem kazanmaya başlamıştır. Önceki yıllarda yalnızca
spot piyasalarda işlem yapan ve ani fiyat
değişikliklerinden dolayı sık sık beklenmedik
sürprizlerle karşı karşıya kalan yatırımcılar ve
spekülatörler, vadeli piyasaların ortaya çıkmasıyla
birlikte bu tür risklerden büyük ölçüde
kurtuldukları için rahat bir nefes almışlardır. İlk
olarak Amerikan borsalarında uygulamaya konulan
vadeli altın işlemleri, gördüğü aşırı ilgiden dolayı
sonraki yıllarda Singapur ve Tokyo gibi diğer bazı
denizaşırı ülke borsalarınca da uygulamaya
konulmuştur.
Yeni yatırım
stratejilerine olanak tanımasından dolayı, vadeli
altın işlemleri altın piyasasının işleyişini
belirgin şekilde değişikliğe uğratmıştır. Altın
piyasalarının katılımcıları arasında ilk sıralarda
yer alan üreticiler ve tüketiciler ile yatırımcılar
ve spekülatörler spot piyasalar yerine vadeli
piyasaları acaba hangi nedenlerden dolayı tercih
etmektedir? Genel başlıklar halinde bu nedenler
incelendiğinde, vadeli piyasalar da alışveriş yapan
kişilerin başında spekülatörlerin geldiği göze
çarpmaktadır. Altın fiyatlarının kısa veya uzun
vadede düşeceğini veya yükseleceğini tahmin eden
spekülatörler, fiziksel altın teslimatının söz
konusu olmadığı (vade bitiminden önce pozisyonun
kapatılmaması durumu hariç) bu piyasalarda
"açık pozisyonda" altın alıp satarak, piyasaları
ve fiyatları doğrudan doğruya etkilemektedirler.
Vadeli altın
piyasalarında etkili olan bir diğer grup; "hedging"
işlemi yapan kişilerdir. Bu durumda, sahip
olduğu altınları spot piyasada peşin parayla satan
kişi, altın fiyatlarının kısa veya orta vadede
yükseleceğinden endişe ederek kendi pozisyonuna
uygun olacak şekilde vadeli piyasadan altın almakta
ve "açık" olan pozisyonunu kapatmaya
çalışmaktadır. Örneğin, sahip olduğu 100 ons altını
Ocak ayının başında spot piyasada 350 dolardan
satarak paraya çeviren kişi, altın fiyatının
yükseleceğinden endişe ederek satmış olduğu 100 ons
altını Şubat ayı sonuna 353 dolardan satın alarak
kur risklerine karşı kendini güvence altına
almaktadır.
Vadeli altın
piyasalarında işlem yapan bir diğer grup da, vadeli
altın fiyatı ile spot altın fiyatı arasındaki fiyat
farklılığının piyasa faiz haddinin üzerinde
seyrettiğini tespit eden ve bu tür farklılıklardan
para kazanmayı amaçlayan kişilerdir. Estetik yatırım
stratejilerinin oluşturulmasına ve çeşitli yatınm
kararlarının alınmasına imkân veren bu durum, vadeli
altın işlemlerinin özünü oluşturmaktadır. Örneğin,
ABD Doları'na uygulanan 1-yıl vadeli mevduat faiz
oranının %4.12, spot altın fiyatının 350 dolar ve
vadeli altın fiyatının da iki ay sonrası için 353.50
dolar olduğunu göz önüne alalım. Vadeli ve spot
altın kontratları arasındaki fiyat farklılığının iki
aylık süre için 3.50 dolar (yani %1) olması,
bu farkın yıl bazında %6'ya karşılık gelmesi
demektir. Bu durumda sahip olduğu parayı %4.12 ile
faize yatırmak isteyen kişinin, spot piyasadan 350
dolara altın alması ve satın aldığı bu altınları iki
ay sonra teslim etmek kaydıyla vadeli piyasada
353.50 dolardan satışa sunması daha avantajlı
olmaktadır. Bu durumda yatırımcı, yıllık bazda %
1.88'lik ekstra bir faiz kazancı elde etmektedir.
Maden
üreticisi şirketlerden, yatırımcılara ve son
kullanıcılara kadar altın piyasasında yer alan tüm
katılımcılar, vadeli altın işlemlerini farklı
amaçlar doğrultusunda kullanmaktadır. Örneğin, maden
üreticisi firmalar böyle bir işlem sayesinde; henüz
yeryüzüne çıkmamış ancak çıkacak olan tahmini maden
üretimlerini vadeli piyasada satarak, ileriki bir
tarihte söz konusu olabilecek olası fiyat
düşüklüklerinden korunmaktadırlar. Vadeli altın
işlemleri yapma olanağı varken bu imkânı
değerlendirmeyen veya pek fazla önemsemeyen piyasa
katılımcılarının birçoğu, alternatif yatırım aracı
olarak nitelendirilen bu işlem türünü
uygulamadıkları için farkında olmadan binlerce hatta
milyonlarca dolarlık kayba uğramaktadır.
Vadeli altın
işlemlerine giriş niteliğinde olan bu bölümde;
vadeli işlemlerin ne olduğu, nasıl kullanıldığı ve
niçin önem taşıdığı kısaca anlatılmaktadır.
Vadeli Altın İşlemlerinin Özellikleri
Karşılığı
ileriki bir tarihte ödenmek üzere yapılan mal alım
satımlarına vadeli işlem, bu işlemleri içine alan
piyasa türüne de vadeli piyasa denilmektedir.
Günümüz dünyasında vadeli mal alım satımlarının
yapıldığı çok çeşitli piyasalar bulunmaktadır.
Alışverişe konu olan mal türü yönünden birbirinden
tamamen farklı durumdaki bu piyasalarda altın, gümüş
ve platin gibi kıymetli madenlerin yanısıra; kahve,
portakal suyu ve fındık gibi binlerce çeşit yiyecek
malının alışverişi de yapılmaktadır. Vadeli
piyasalarda işlem yapan alıcı ve satıcılar,
düzenledikleri kontratlarla; belirli miktardaki
spesifik bir malı ve bu mal tutarı olan parayı
ileriki bir tarihte karşılıklı olarak değiştirmeyi
amaçlamaktadırlar.
Gerek kıymetli
metal borsalarında gerekse diğer mal borsalarında
gerçekleştirilen vadeli işlemler bazı kural ve
prensipler dahilinde yerine getirilmektedir. Alım
satım işlemleri sırasında isteyenin istediği
miktarda mal alması veya satması mümkün olmadığı
gibi, istenilen fiyattan alım veya satım teklifi
vermek de mümkün değildir. Vadeli işlemlerin
yapılabildiği piyasaların birçoğunda, değişik fiyat
ve miktar uygulamalarının yaratacağı sıkıntılar göz
önünde bulundurularak bazı kural ve standartlar
belirlenmiştir. Şöyle ki, en az işlem biriminin 1
kontrat olduğu New York Borsası'nda bir kontrattan
daha az miktarda altın içeren, örneğin 85 onsluk
alış veya satış emri verebilmek mümkün değildir.
Vadeli işlemler tüm dünyada 1600'lü yıllardan beri
uygulanmaktadır. ABD'de vadeli işlemler ilk olarak
1860'lı yıllarda ortaya çıkmışsa da, alım satıma
konu olan mallar uzun yıllar boyunca tarımsal ve
endüstriyel mallarla sınırlı kalmıştır. Ancak vadeli
işlemler; özellikle 70'li yılların başından itibaren
kıymetli metaller ve diğer finansal araçların alım
satımında da kullanılmaya başlanmıştır. Yaygın bir
kullanım alanı olmasına rağmen vadeli işlem
kontratlarının tümü aynı veya benzer tarzda
düzenlenmiştir.
İşleme konu olan mal cinsi ne olursa olsun, vadeli
bir kontrat; ileriki bir tarihte gerçekleşecek mal
teslim işlemini ifade etmektedir. Vadeli piyasada
gerçekleştirdikleri alım işlemi sonucunda herhangi
bir ay için düzenlenmiş kontrata sahip olan
alıcılar; "spesifik ve belirli miktardaki bir
mali" (örneğin, 1.000 Ons altım), "belirli bir
fiyattan" (örneğin, 353.50$'dan) ve "belirli bir
tarihte" (örneğin, Şubat sonunda) teslim almayı
kabul ederken, satıcılar da; "belirli bir malı",
"belirli bir fiyattan" ve "belirli bir tarihte"
teslim etmeyi kabul etmektedirler. Vadeli piyasada
alım işlemi yapan herhangi bir kişi, uzun bir
pozisyona (long positton) girerken, satış
işlemi yapan kişi de kısa bir pozisyona (shortposition)
girmektedir.
Vadeli işlemlerde
kişiler, alım veya satımı yapılan malın kendisine
sahip olmaksızın, uzun veya kısa pozisyona
girebilmektedirler. Yani böyle bir işlem yapabilmek
için
temel mala sahip olmak şart değildir. Örneğin,
elinde olmayan 10 kontrat altını Aralık kontratıyla
satışa sunan bir kişi, aslında; Aralık ayının belli
bir gününde, 1.000 ons altını belli bir fiyattan
satma yükümlülüğü altına girmiş olmaktadır. Ancak
böyle bir yükümlülük altına giren kişinin, ne bu
altına sahip olmak ne de vade sonunda bu altınları
teslim etmek gibi herhangi bir niyeti bulunmadığı
gibi, bu işlemin karşı tarafında bulunan ve Aralık
ayı sonuna mal alan kişinin de; 1.000 ons altına
sahip olmak veya vade sonunda bu altınları teslim
almak gibi herhangi bir niyeti bulunmamaktadır.
Vadeli işlemlerin
rahatlıkla tasfiye edilmesinden ve pozisyon
değişikliğinin kolaylıkla yapılabilmesinden dolayı,
alım satıma konu olan malın teslimi dikkate
alınmamaktadır. Örneğin, Nisan ayı kontratıyla
vadeli satış işlemi gerçekleştiren kişi, fiyatın
kendisine uygun olması durumunda Nisan ayının
bitiminden önceki herhangi bir tarihte satmış olduğu
malı tekrardan satın alarak, açık durumda olan
piyasa pozisyonunu kapatabilme hakkına sahiptir.
Vadeli piyasada alış veya satış yapan kişinin, Iong
veya short pozisyonunu kapatabilmesi için vadenin
bitim tarihini beklemesine gerek bulunmamaktadır.
Vadenin son günü,
mal tesliminin gerçekleşeceği günü ifade etmektedir.
Alış veya satış yapan kişinin pozisyonuna bağlı
kalması her ne kadar söz konusu olmasa da, bazı
durumlarda, vade sonunda fiziksel mal teslimi de
yapılabilmektedir. Vadenin bitim tarihinden önce
pozisyonunu kapatmayan kişi vade tarihinin sonunda;
almış olduğu mal tutarını tamamen ödemek; satmış
olduğu malı da fiziksel olarak teslim etmek
zorundadır. Ancak şu da var ki, gerçekleşen vadeli
altın işlemleri içinde 'fiziksel teslim"çok
küçük bir yüzdeyi oluşturmaktadır. Normalde, ileriki
bir tarihe alım yapan kişiler, almış oldukları
mallan vade tarihinden önce satarken; mal satan
kişiler de, satmış oldukları mallan vade tarihinden
önce satın alma yoluna gitmekte ve böylelikle long
veya short pozisyonlarını kapatmaktadırlar.
|