1987 Wall Street Krizi
Tam olarak kriz 19 Ekim 1987’de çıktı. Kara
Pazartesi’de Dow Jones Endeksi %23 düştü. Bir gün
içinde onyıllardır rastlanmayan inanılmaz bir düşüş,
ki en dip ile en üst fiyatları kıyaslarsak düşüş
aslında 1/3’ü buluyordu. Bir gün içinde DJIA 500
puanın üstünde değer kaybetmiş ve 1 trilyon dolar
kadar mali sermaye buharlaşmıştı Böylesi bir düşüş
28 Ekim 1929’un meşhur “Kara Pazartesi’sinde bile
yaşanmamıştı. Wall Street’in düşüş haberleri gelir
gelmez Londra, Paris ve Tokyo borsaları da düşmeye
başladı. Paniğin bütün dünyaya yayılmasından
korkuluyordu. Ve asıl korkulan tıpkı 1929 gibi bunun
ardından küresel çapta bir durgunluğun gelmesiydi.
Görünürdeki sebepler, beş yıldır yükselen hisse
senedi fiyatlarını düşüren basit kimi söylentiler,
Kuveyt’e düşen bir İran füzesi ve beklendiği kadar
iyi performans göstermeyen bir iki büyük hissenin
yarattığı hayal kırıklığıydı (Borsadan Haberler,
sayı 14, 1987: 30). Hemen ardından dolar da da bir
düşüş başladı. Halbuki daha bir kaç hafta önce
gelişmiş ülkeler Louvre’da toplanıp ABD Doları’nın
seviyesini koruma kararı almıştı. Aslında dolar
1985’ten beri düşüyordu. Eski FED başkanı Volcker
elinden geleni yaparak bunu hiç değilse serbest
düşüşe dönüşmemesini başarmıştı. Üstelik ABD’de
seçim ortamı vardı ve ne Reagan ne de Kongre bütçe
açıklarını azaltmaya da yanaşmıyordu (Borsadan
Haberler, sayı 15, 1987: 5)
Dünya borsalarının boğalar piyasasının başlangıcı
1982 yılına kadar gidiyordu. ABD kısa vadeli
faizlerini o zamandan 1987’ye kadar olan 5 yılda
%18’den, %6’ya kadar geri çekmişti. Bütçe veriyor,
dış ticaret açık veriyor ve bu da ülkeye giren
yabancı sermaye ile finanse ediliyordu (Borsadan
Haberler, sayı 15, 1987: 5). Ancak bu durumun
sürmesi için 1. Ekonominin durgunluğa girmemesi, 2.
ABD’ye yeni para akımının azalmaması 3. Faizlerin
artmaması 4. Doların hızlı düşmemesi gerekiyordu.
Faizler artarsa borsa düşecekti. Faizler artmazsa
dolar düşecekti. Dolar düşerse içeriye yabancı para
gelmeyecekti. Beş senelik iyi günlerden sonra
ekonomi durgunluk emareleri gösteriyordu faiz
oranları indirilmezse karlar düşmeye başlayacak ve
yeniden borsa düşecekti. Özetle aslında pek yapacak
bir şey yoktu.
O yıllarda ani düşüşün sebebi çok tartışıldı. İki
sebep öne çıktı. Birincisi FED’in bir ay kadar önce
faizleri %5,5’tan 6’ya çıkarmış olmasıydı.12
İkincisi ise Nicholas Brady’nin tercüman olduğu
devletin ‘vvishful thinking’ içeren tezi:
Suçlu portföy sigortalaması teknikleri ve
bilgisayarlı alımsatım istemleridir.
FED başkanı Greenspan kariyerinin bu ilk krizinde
önce piyasalar için her türlü likiditeyi sağlayacağı
yönünde demeçler verdi -ki bunu Wall Street
bankaları işler kötü gider de zor duruma düşerlerse
devlet tarafından kurtarılacakları şeklinde
anladılar- ve ardından da sonraki 16 gün içinde
FED’den borçlanmanın maliyetini 2 puan aşağı çekti.
Wall Street rahatladı ve 2000 yılına dek yükselişine
devam etti.
Görüldüğü gibi çok uzak geçmişte kalmış gibi görünse
bile 1987 krizi, daha doğrusu gerçekleşmeyen 1987
küresel krizi bugün gerçekleşen 2008 krizinin
altındaki örtülü nedenlerden biridir. ABD’nin canı
istediği gibi dış açık vermesine rağmen doların
sonunda sıcak paranın getirisini yok edecek kadar
düşmeyeceği, faizlerin de çıkmayabileceği inancı bu
saadet zincirini aradaki dot com kesintisine
rağmen 2007 yılına kadar taşıdı. Greenspan da bu
yaşadığı ilk krizi hiç unutmadı ve ne zaman bir
sorunla karşılaşsa aynı cevabı verdi. 1987 Krizi
‘ucuz’ atlatıldı. Sadece ABD hane halkı kesiminin 1
trilyon $ -ki bu yirmi sene öncesinin değerli
doları- servet kaybına uğradığı, -finansal ve
gayrifinansal şirketlerin kayıplarından
bahsetmiyoruz bile- bir ‘ucuzluk’ bu! Ama;
“Borsa çöküşü bir durgunluğa (resesyon)yol açmadı.
(...) Altı ay içinde ekonomi güç kazanmaya başladı
ve reel GSMH 1988’de %4’ün üzerinde bir büyümeye
erişti. Niye bu kadar talihliydik?”– (abç.
C.A) (Feldstein, 1991: 7)
1987 13 Ekim ile 20 Ekim arası hisse senedi
fiyatları ABD’de %26,6, Almanya’da %13,8,
Japonya’da %17,İngiltere’de %22 düşmüşken fiyatlar
kendini kısa sürede toparladığı gibi 1988’de sanayi
üretimi tüm bu ülkelerde sırasıyla %5, %3,2, %9,4,
%2,2 arttı (Krugman, 1991: 107). Fakat bu krizin
ucuz atlatılmasının sebepleri vardı ve bu
sebeplerden bazılarının ileriye dönük maddi değilse
de bazı anlayışların yerleşmesi açısından
maliyetleri vardı. Örneğin uluslararası ekonomi ve
krizlerin uluslararası etkileri konusunda uzman
sayılan Paul Krugman’ın 1987 krizinden çıkardığı
derse bakalım:
“1987-88 deneyiminden sonra bulaşma yoluyla gelen
krizlerden (contagion crisis) çok fazla endişelenmek
zordur. Borsa çöküşleri tekrar olabilir; ancak 1988
gösteriyor ki makul para politikaları izlendikçe
böylesi çöküşler küresel daralmalara (contraction)
yol açmaz.”
Ancak suç sadece modelde mi yoksa tam da ‘olmaz’
dediği şeyin, yani Asya Krizi’nin gerçekleşmesinden
6 sene önce bunları yazan Krugman’ın 1987’den çıkar-dığı
yanlış derste de biraz kabahat var mı? Ve yanlış
dersler sadece olayları izleyen-lerin yanılgısı
değil krize müdahale şekillerinin de yarattığı
izlenimlerden gelebilir.
|