2001 Yılı Ek Devlet Bütçesi, IMF
Desteği ve YEP Hedefleri
Yeni Ekonomik Program (YEP)
Hedefleri, bu programa IMF ve Dünya
Bankası desteği 15 Mayıs 2001 tarihinde Ekonomiden
Sorumlu Devlet Bakanı Sn. Kemal Derviş tarafından
açıklandı. 14 Haziran'da 2001 yılı Ek Devlet
Bütçesi (EB) TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek
yürürlüğe girdi. Biz bu makalede önce Ek Bütçe ile
IMF desteğini ele aldıktan sonra YEP'in ekonomik
hedeflerini analiz edeceğiz.
Ek ödenek dahil, 2001 yılı Konsolide Devlet Bütçesi
verilerini gösteren Tablo-1 'de görüldüğü gibi,
2001 Konsolide Bütçe Başlangıç Ödeneğine (KBÖ'ye)
göre 48,4 katrilyon lira olan bütçe harcamaları,
30,6 katrilyon liralık bir ek ödenek ile, EB'de 79
katrilyon TL'ye (%62,3 artış) fırlamış oldu. Bu
yüksek artışın başlıca sebebi ise döviz fiyatlarının
yaklaşık %80 oranında artması sonucu TL cinsinden
dış borç servisinin (Ana para geri ödemeleri ve Faiz
ödemeleri) kur ayarlamaları oranında artması, iç
borç stokunun da 5 ay içinde 36 katrilyondan 84,5
katrilyon liraya (2,3 kat artış) yükselmesi sonucu
iç borç servisi yükünün de çığ gibi artmasıdır.
Nitekim, çok büyük bir bölümünün faiz ödemelerinden oluşan
transfer harcamaları, KBÖ'den EB'ye 28,1 katrilyon
liradan 55,3 katrilyon liraya, iç ve dış borç
faiz ödemeleri de 16,7 katrilyon liradan 41,3
katrilyon liraya (yaklaşık 2,5 kat artış)
çıkmıştır. Daha öncede belirttiğimiz gibi,
toplam faiz ödemeleri içinde iç borç faiz
ödemelerinin payı %80 dolayında seyretmekte,
gerek iç ve gerekse dış borç ana para geri
ödemeleri için bütçeye 1 lira bile ödenek
konmamakta ve bu ödemeler içeriden ve dışarıdan
borçlanılarak finanse edilmektedir.
Bütçe gelirleri ise, KBÖ'den Ek Bütçe'ye 31,8 katrilyon liradan,
5,9 katrilyon liralık bir artışla, sadece 37,7
katrilyon TL ye çıkması sonucu Bütçe açığı da
5,3 katrilyon liradan 29,7 katrilyon liraya revize
edilmiştir. Faiz Dışı Bütçe fazlasının ise 11,5
katrilyon lira dolayında aynı düzeyde kalması
hedeflenmiştir.
2001 yılının son 7 ayı için IMF tarafından taahhüt edilen 12,8
milyar dolarlık kredinin yaklaşık tamamı iç
borçların geri ödenmesi ve faiz oranlarının aşağı
çekilmesi için devlet bütçesinde
kullanılabilecektir. IMF'nin bu mali desteği aynı
zamanda döviz darboğazının atlatılmasında da önemli
bir katkıda bulunmaktadır.
Özetlersek Ek Bütçe'de 2001 yılı için hedeflenen 29,7 katrilyon
liralık Bütçe Açığının yaklaşık 17 katrilyon lirası
(12,8 milyar dolar x 1,3 milyon TL)
IMF kredisi ile kapatılmış olacaktır. Bu yılın
yine son 7 ayında Dünya Bankası'ndan da 25
Haziran'da 1,1 milyar dolar, 15 Aralık'tada yaklaşık
1,4 milyar dolarlık (toplam 2,5 milyar dolar) proje
ve yapısal uyum kredisi verilecektir.
Belirtmek gerekir ki, gerek IMF ve gerekse Dünya Bankası kredi
dilimlerinin Türkiye'ye tahsisi öngörülen yapısal
uyum yasalarının çıkartılmasına ve bu yasaların
titizlikle uygulanmasına, ilaveten diğer performans
kriterlerinin gerçekleşmesine göre verilecektir.
Tablo-1: Ek Ödenek Dahil, 2001 Yılı Konsolide Devlet Bütçesi
Katrilyon TL.
|
1999 |
2000 |
2001 |
|
|
KBÖ |
EK |
EK |
1- BÜTÇE HARCAMALARI |
28.1 |
46.8 |
48.4 |
30.6 |
79.0 |
FAİZ DIŞI BÜTÇE HARCAMALARI |
17.4 |
28.2 |
31.7 |
6.0 |
37.7 |
I.PERSONEL |
6.8 |
10.0 |
12.0 |
2.6 |
14.6 |
II.DİĞER CARİ |
2.3 |
3.8 |
4.7 |
0.6 |
5.3 |
M.S.B. |
1.4 |
2.3 |
3.5 |
0.3 |
3.8 |
HL YATIRIM HARCAMALARI |
1.5 |
2.5 |
3.5 |
0.3 |
3.8 |
IV-TRANSFER HARCAMALARI |
17.4 |
30.5 |
28.1 |
27.2 |
55.3 |
Faiz Hariç Transfer Harcamaları |
6.6 |
10.1 |
11.5 |
2.6 |
14.1 |
L Borç Faizi Ödemeleri |
10.7 |
20.4 |
16.7 |
24.6 |
41.3 |
Tahvil Faizi |
4.8 |
17.1 |
14.3 |
|
|
Dış Borç Faizi |
0.9 |
1.8 |
2.4 |
|
|
2. KİT. Transfer Harcamaları |
0.4 |
0.9 |
0.8 |
0.3 |
1.1 |
3. Vergi İadeleri |
1.2 |
1.6 |
1.3 |
0.8 |
2.1 |
4Sosyal Güvenlik |
2.8 |
3.3 |
4.3 |
0.8 |
5.1 |
|
0.2 |
0.4 |
1.0 |
0.1 |
1.1 |
2- BÜTÇE GELİRLERİ |
18.9 |
33.8 |
43.1 |
6.2 |
49.3 |
I.VERGİ GELİRLERİ |
14.8 |
26.5 |
31.8 |
5.9 |
37.7 |
ll-VERGİ DIŞI NORMAL GELİR |
1.9 |
3.5 |
8.0 |
-1.2 |
6.8 |
lll-ÖZEL GELİR VE FONLAR |
2.0 |
3.3 |
3.0 |
1.3 |
4.3 |
Fonlar |
1.5 |
2.2 |
2.8 |
0.3 |
3.1 |
IV.KATMA BÖTÇE GELİRLERİ |
0.3 |
0.5 |
0.3 |
0.2 |
0.5 |
3. BÜTÇE AÇIĞI |
-9.2 |
-12.9 |
-5.29 |
|
-29.7 |
4.FAİZ DIŞI DENGE |
1.6 |
7.6 |
11-4 |
|
11.6 |
6.FAİZ DIŞI DENGE (IMF)
(") |
0.0 |
S.8 |
7.3 |
|
|
GSMH (Katrilyon TL) 78.3 129.0 |
183.4 |
|
182.4 |
(1) KBÖ ■ 2001 Yılı Konsolide Bütçe Başlangıç Ödeneği; EB=
Ek Bütçe (*) Merkez Bankası
Kân, Yeniden Değerlendirme Farkı
Faizi ve Özelleştirme
Gelirleri ile. Ziraat ve Halk Bankasının Yeniden
Yapılandırma
Kapsamında Aktarılan Hariç. |
Nitekim, 3 Temmuz 2001 tarihinde verilecek
olan 1,5 milyar dolarlık IMF kredisi ile 1,1 milyar
dolarlık Dünya Bankası kredisinin programlanmış olan
verilme tarihi 25 Haziran olmasına rağmen Türkiye
gerekli yasal düzenlemeleri zamanında çıkaramadığı
için bu tarih önce 3 Temmuz'a, daha sonra da bir
daha ertelenmiştir. Bu iki kredi diliminin ön
şartları ise geriye kalan yapısal mevzuatın
aşağıdaki şekilde tamamlanmasıdır. Bunlar;
- Maliye ve bankacılık alanlarındaki yeni tedbirlerin alınmasına
ilaveten,
- 2001 mali yılı Ek Bütçe Kanunu 14 Haziran'da çıkarılmıştır,
- Kamu bankalarının yeniden yapılandırılması, görev zararları,
bazı fonların tasfiyesi ile vergi yasalarında
değişiklikler öngören tasarı 19 Haziran'da TBMM
Genel Kurulu'nda kabul edilmiştir.
- TEKEL'in yeniden yapılandırılmasını, tütün ve alkollü içecekler
piyasasına yeni düzenlemeler getirilmesini öngören
tasarı 20 Haziran'da TBMM Genel Kurulu'nda kabul
edilmiştir.
- Bankacılık işlemlerinde müşterilerin vergi kimlik numarası
tespiti ve kullanımı ile ilgili uygulamanın 1 Eylül
2001 tarihinden itibaren kademeli olarak
başlamasına yönelik Vergi Kimlik Numaraları Genel
Tebliği 19 Haziran'da Resmi Gazete'de
yayımlanmıştır.
- Doğrudan Gelir Desteği yapılması ve bu amaçla oluşturulacak
çiftçi kayıt sistemine ilişkin uygulamaya yönelik
tebliğ 21 Haziran'da Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
- Haziran ayında Şeker Kanunu da çıkarılmış ve,
- Telekom Yönetim Kurulu üyeleri yeniden atanmış olmasına rağmen
IMF yetkilileri bu kurulu beğenmediklerini bahane
ederek 3 Temmuz kredi dilimini şimdilik askıya
almışlardır.
Başlangıçta IMF kredi dilimlerinin tarihleri ise 15 Mayıs 2001'de
serbest bırakılan 3,8 milyar dolarlık kredi
dilimine ilaveten 3 Temmuz'da 1,5 milyar dolar, 25
Temmuz'da 1,5 milyar dolar, 20 Eylül'de 3 milyar
dolar ve 15 Kasım'da 3 milyar dolar olmak üzere
toplam 12,8 milyar dolardır. 3 Temmuz kredi
diliminin ödeme tarihinin ertelenmesi büyük bir
ihtimalle, IMF tarafından yeni performans
kriterlerinin talep edilmesiyle, 25 Temmuz
diliminin de Ağustos ayına sarkmasına yol açacaktır.
Türkiye'nin dış borçlanma kredibilitesi ancak 2001
yılı sonuna doğru artacağına göre, bu geçiş
döneminde IMF (12,8 milyar dolar) ve Dünya
Bankası'ndan (2,5 milyar dolar) Mayıs-Aralık 2001
dönemi için 15,3 milyar dolar düzeyinde bir mali
destek sağlanmıştır. Tablo-2'de görüldüğü gibi bu
iki uluslararası finans kurumunun Türkiye'ye vermiş
olduğu kredi miktarı 2000 yılında 4,7 milyar dolar,
2001'de vereceği toplam kredi miktarı ise 17,9
milyar dolar , 2002'de vereceği toplam kredi tutarı
ise yaklaşık 3,5 milyar dolardır.
Yine önemle belirtmek gerekir ki, son aylarda bazı Sendika
liderleri ile TOBB ve TÜSİAD yetkilileri ve
bazı Ticaret - Sanayi Odaları başkanları IMF
kredisinin dış borcu ödemek için kullanılacağını,
reel (üretici) sektöre ve işçiye bir şey
vermeyeceğini ileri sürerek IMF'ye ve hükümete
çatmakta, YEP'e olan destek konusunda kamuoyunu
yanıltarak bindikleri dalları kesmektedirler.
Bu zevatı şov yapmaktan vazgeçip ciddiyete ve
sosyal sorumluluklarını yerine getirmeğe davet
ederiz.
Tablo-2: IMF ve Dünya Bankası Kaynaklarından Kullanım (Milyon ABD
Doları)
|
2000 |
2001 |
2002 |
IMF (Uluslararası Para Fonu) |
|
|
|
Kullanım |
3.408 |
14.6880 |
1.165 |
Stand-By Düzenlemesi |
1.153 |
1.153 |
1.165 |
Ek Rezerv Kolaylığı |
2.255 |
5.264 |
- |
Stand-By Düzenlemesi ilave Kaynak |
- |
8.271 |
- |
DÜNYA BANKASI (DB) |
|
|
|
Kullanım |
1.291 |
3.220 |
2.332 |
2000 yılı Öncesi yapılan borçlanma anlaşmaları |
513 |
583 |
366 |
Yeni Projeler |
778 |
2.637 |
1.966 |
Acil Borçlanma |
778 |
2.450 |
1.450 |
Yatırım |
0 |
187 |
516 |
IMF ve DB'den TOKAM KULLANIM |
4.699 |
17.908 |
3.497 |
Çünkü Türkiye, IMF ve Dünya Bankası'nın desteği ile büyük bir
ekonomik ve siyasi kaosun eşiğinden dönmüştür. Bu
kuruluşların desteği olmasa idi Türkiye;
- İç ve dış borçlarını vadesinde ödeyemez duruma
düşecek (moratoryum ilan edecekti),
- İç borçlarını para basarak ödemek zorunda kalması durumunda ise
"dört haneli enflasyon" (hiper enflasyon) ile karşı
karşıya kalacak ve neticede,
- Ekonomik krizin daha da derinleşmesi ile de büyük bir siyasi
kaosa girecekti.
IMF'nin 12,8 milyar dolarlık 5 yıl vadeli "köprü kredisi" ile
Türkiye büyük bir ekonomik ve siyasi kaostan
kurtulmuş, iç ve dış borçlarını ödeyebilen, dış
kredibilitesine kavuşan, birkaç ay sonra da, yapısal
reformların tamamlanması ile de özel dış finans
kurumlarından ilave krediler alabilme konumuna
kavuşacaktır.
Alınmış ve alınacak olan kredilerin önemli bir bölümü iç ve dış
borç geri ödemelerine ve bankacılık sektörünün
yeniden yapılandırılmasına tahsis edilecektir.
İflasın eşiğine gelmiş olan bankacılık sektörünü
ayağa kaldırmadan reel sektörün de bu kesimden
kredi alma imkanının olmayacağını TOBB ve TÜSİAD
yetkilileri bildiğine göre, bu zevatı şov yapmaktan
vazgeçmeğe davet ederiz.
YEP Hedefleri ve Beklentileri
Yeni Ekonomik Program (YEP)
ve bu programla ilgili yasal
düzenlemelere Derviş kanunları denmesi Türk
medyasının ve kamuoyunun büyük bir yanılgısıdır.
Çünkü, bu yasaların çoğu 2000 yılı istikrar
programında yer almış olup zamanında çıkartılamayan
yasalardır. Diğer taraftan Hazine
Müsteşarlığının internet sitesine girdiğinizde, 3
Mayıs 2001 tarihinde Sn. Kemal Derviş ile Merkez
Bankası Başkanı S. Ser-dengeçti tarafından
imzalanan ve IMF Başkanı H. Kohler'e gönderilen
18. Ek Niyet Mektubu'nda şu ifadeler yer almıştır:
"Bu program 1999 yılı sonunda başlatılmış bulunan
ve Uluslararası Para Fonu'nun sağlamış olduğu Stand-by
düzenlemesi ile desteklenen programın devamı
olup ... ülke ekonomisinin yeniden
yapılandırılması konusundaki aynı strateji bu
programda da izlenecektir". Bu gerçek, bizzat
Sn. Derviş tarafından kabul edildiği halde Türk
medyası "kraldan ziyade kralcı" tutumunu sürdürmeye
devam etmektedir.
Bilinmesi gereken diğer bir gerçek de, hiçbir özel veya resmi
uluslararası finans kurumu bir kişiye kredi vermez
ve bu krediler Türk Hükümetine ve Türk Milletinin
kredibilitesine verilir. Diğer taraftan 16 Mayıs
tarihli gazetelerde, herhalde Sn. Derviş tarafından
kaleme alınmış olan, bayan Derviş'in beyanatına
göre "Kemal Mesih değildir." Bir kişi hiçbir
zaman bir ülkeyi kurtaramaz. Türk medyası benimle ve
eşimle uğraşacağına, Türkiye'nin işsizlik,
enflasyon ve gelir dağılımı bozukluğu gibi temel
ekonomik sorunlarını gündeme getirip tartışsa çok
daha iyi olur." şeklinde bir açıklama yapmıştır.
YEP'in 2001-2003 temel ekonomik hedeflerinin yer aldığı Tablo-3'te
görüldüğü gibi
GSMH büyüme hızı 2001'de %-3 geriledikten sonra, 2002 ve 2003
yıllarında sırası ile %5 ve %6'lık bir artışa
dönüşmesi hedeflenmiştir. Büyüme hızı 2001 yılının
Ocak-Mart döneminde %-4,2'lik bir gerileme
göstermiş, sektörler itibari ile de; tarım
sektöründe %8,9'luk bir artış olmasına rağmen,
sanayide %-1,3, inşaatta %-7,4, ticarette %-3,8,
ithalatın hızla gerilemesi sonucu ithalat
vergisinde de %-10,6'lık bir gerileme olmuştur.
2001 yılında GSMH büyüme hızının %-3 yerine en az %-5 dolayında
gerileyeceğini tahmin etmekteyim.
Çünkü, Şubat 2001 krizinin olumsuz ekonomik
etkileri daha çok yılın ikinci çeyreğinde görülecek
ve belki de bu çeyrekte büyüme hızı en az %-7
dolayında gerileyecektir. Ancak, büyüme hızındaki bu
gerilemenin yılın üçüncü çeyreğinde azalması ve son
çeyreğinde de pozitif bir artışa dönüşmesi
beklenmektedir. Büyüme hızı bir yıldan ötekine göre
ölçüldüğü için 2002 yılındaki artışın da %5 yerine
%7 dolayında gerçekleşmesi sürpriz olmayacaktır.
Programda 2001 ortalama dolar kuru 1069 TL gibi çok düşük düzeyde
hedeflenmiş ve bu hedef Nisan ayında bile
aşılmıştır. Yıl sonunda, TL cinsinden ortalama dolar
kuru daha yüksek düzeye çıkacağına göre, Fert
Başına Gelirin (FBG) 2500 dolar yerine daha düşük
bir düzeyde gerçekleşmesi kaçınılmaz olacaktır.
2001 yılındaki enflasyon
TEFE'ye göre %57,6, TÜFE'ye göre de %52,6 olarak
hedeflendiği halde, bu oranların sırası ile %65
ve %70 olarak gerçekleşmesi bir sürpriz
olmayacaktır. Zaten Ocak-Mayıs 2001
döneminde enflasyon hızı TEFE'ye göre %44,5, TÜFE'ye
göre de %32,3 artmıştır. 2001 yılı programı
enflasyonla mücadeleden çok ekonominin yeniden
yapılandırılması ve tekrar işler hale getirilmesine
öncelik vermiştir. 2002 ve 2003 yıllarında ise
enflasyonla mücadeleye tekrar ağırlık verilecektir.
Kamu Bankalarının yıllardır süren ve biriken görev zararları ve Fon
Bankalarının görev zararlarının, 1-2 Mayıs 2001'de
hazineden Özel Tip Tahviller (ÖTT) verilerek,
devletin iç borç stokuna ilave edilmesi ile 2000
yılı sonunda 36,4 katrilyon lira olan iç borç stoku,
Mayıs 2001'de 84,5 katrilyon liraya fırlamış ve
neticede bu yıl sonunda Bütçe Açığı/GSMH oranının,
2000'den 2001'e %-11,2'den %-15'e çıkması
hedeflenmiştir. Yine 2000'den 2001'e Merkezi Hükümet
Borç Stoku/GSMH oranı da %58,8'den %83'e yükselmiş
olup bu oranların yıl sonunda daha da artması
beklenmektedir.
Daha önceki makalelerimde de yer verdiğim gibi, YEP programın
önemli bir eksiği ise kur politikasında serbest
dalgalı kur yerine "güdümlü dalgalanmanın"
kabul edilmemesi ve gerçekçi kur politikasının
(çapraz kurlar hariç, döviz fiyatlarının aylık
/yıllık enflasyon oranları kadar artırılması) MB
tarafından garanti edilmemesidir. Çünkü, döviz
fiyatlarındaki beklenmedik dalgalanmalar özel
sektördeki yatırım, üretim ve ihracat hedeflerin
belirlemede önemli bir belirsizliğe yol açmaktadır.
Bankadaki tasarruf mevduatlarının yarısının döviz cinsinden olduğu,
yıllık dış ticaret hacmi ile döviz
giriş-çıkışlarının 100 milyar doları aştığı, bir çok
iş yeri ve dairenin dövizle kiralandığı, kardeşin
kardeşten bile dövizle borç aldığı, döviz
fiyatlarındaki belirsizlikten dolayı iç ticarette
bile vadeli hammadde, ara malı ve nihai mal
satışlarının bile dövize endekslendiği bir ülkede
serbest dalgalı kur politikası ekonominin krizden
çıkması için doğru bir uygulama değildir. Sn
Derviş'e ve MB yetkililerinin bilgilerine arz
olunur.
Diğer taraftan, kanaatimce programın en az gerçekçi
hedefleri dış ekonomik gelişmeler konusundadır.
2000'den 2001'e ithalatın 53,6 milyar dolardan 47
milyar dolara gerileyeceği, bavul ticareti dahil
ihracatın 31 milyardan 34 milyar dolara çıkacağı ve
netice de hizmet gelirleri ve giderlerinin (turizm
gelirleri, işçi dövizleri ve faiz ödemelerinin) de
hesaba katılmasıyla Cari İşlemler Dengesi( CİD)
açığının 2000'den 2001 'e -9,8 milyar dolardan -1
milyar dolara gerileyeceği hedeflenmiştir.
2001 yılında büyüme hızının hedeflenenden daha yüksek oranda
gerileyecek olması, ithalatımızın yaklaşık %90'ının
üretim ve yatırımlara dönük hammadde, ara malı ve
yatırım mallarından oluşmasından dolayı
ithalatımızın 45 milyar doların altına inecek
olması, turizm gelirleri ile ihracatın
hedeflenenlerden biraz daha fazla olacağı hesaba
katıldığında, yıl sonunda CİD'nin -1 milyar
dolarlık açık yerine +3-4 milyar dolarlık bir
fazlaya dönüşeceğinin tahmini daha gerçekçi
olacaktır.
Nitekim Ocak-Nisan 2000'den 2001'in aynı dönemine göre CİD açığı
-3,2 milyar dolardan -44 milyon dolara inmiştir.
2001'in Ocak ayında -679 milyon ve Şubatta -94
milyon dolar açık veren CİD, Mart ve Nisan
aylarında sırası ile 226 ve 503 milyon dolar
civarında bir fazlaya dönüşmüştür.
Borç Takası
Hazine Müsteşarlığı, 15 Haziran 2001 tarihinde, iç borçlanmanın
vadesini, uygun maliyetlerle uzatmak ve özel
bankacılık kesiminin döviz cinsinden açık
pozisyonlarının azaltılmasına yardımcı olmak amacı
ile, vadesi 2001 ve 2002 yıllarında dolacak TL
cinsinden devlet iç borçlanma senetlerinin dövize
endeksli ve TL cinsinden değişken faizli yeni
senetlerle değiştirilmesine yönelik olarak bir
takas ihalesi gerçekleştirmiştir. Özel
Bankalarla gönüllü olarak gerçekleştirilen bu
ihalenin sonuçlarına göre, toplam 8,9 katrilyon
TL nominal değerli senedin, 3 yıl ve 5 yıl vadeli
dövize endeksli, 1 yıl ve 2 yıl vadeli TL cinsi
tahvillere değiştirilmesi ile bir taşla dört kuş
vurulmuş oldu;
- Bir yandan özel bankaların açık pozisyonlarını
(döviz borçları-döviz alacakları farkını)
arzulanan düzey olan 5 milyar dolar seviyesine
indirmiştir. Neticede özel bankaların dövize
olan talebi düştüğü için döviz fiyatlarına olan
artış baskısı büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.
- Öte yandan Hazine kısa vadeli iç borçlarını orta vadeye
(ortalama 3,1 yıla) yayarak, iç borç servisini
daha kolay döndüre imkanını elde ederek, TL
faizlerindeki artış trendini de tersine çevirmiş
oldu.
Sonuç olarak Hazinenin yapmış olduğu bu başarılı
borç takası, ikide bir gündeme getirilen, üçüncü
kriz senaryoları ile ilgili kara bulutları dağıtmış
ve ekonomideki yangını büyük ölçüde söndürmüş oldu.
Prof. Dr. Emin Çarıkcı
|