2008 - 2009 Krizinde Karşılaşılan
Temel Sorunlar
Talep Daralması
Sorunu
Gerek Türkiye,
gerekse de yurtdışı piyasalarda ciddi bir talep
daralması yaşanıyor. İçinde bulunulan global krizde
işletmelerin gelirlerindeki düşüşün yanı sıra,
ihracat gelirleri de ciddi oranda düşüş
eğilimindedir. İşletmelerin bu dönemde ciddi anlamda
düşen satışlar ve yaşanan talep daralması baskıları
karşısında mevcut işlerini
koruyabilmeleri en
önemli önceliğidir. Yeni yatırım gerektiren
farklı işkollarına yönelmek değil mevcut işi
korumak en önemli faaliyet olacaktır.
Likidite Riski
2008’de
başlayan kriz ilk olarak fınansal kriz olarak ortaya
çıkmıştır. Uluslararası bankalar ve diğer fınansal
kurumlar tüm dünyada çok ciddi mali zararlarla
karşılaşıp devlet yardımları ile ayakta kaldılar.
Sonuçta bir kredi daralması oldu, bu daralma da
doğal olarak kredi ihtiyacı olan reel sektörü de
doğrudan etkiledi. Kredi bulmak zorlaştığında krize
elinde stoklarla giren işletmeler likiditeye
sıkıştı. Likiditeye sıkışan işletmelerin ödemekle
yükümlü oldukları banka kredileri geri ödenmediğinde
bankalar alacaklarını tahsil edememe sorunu ile
karşılaşmaya başladı, bazı işletmeler ve bankalar
likidite sıkışıklığı sarmalının içine girdiler.
Müşteri
Riski
Belirsiz ekonomik ortam, işten
çıkarmalar, ücretsiz izinler, yarı zamanlı çalışma
saatleri, maaş ve ücret kesintilerine, prim
ödemelerinin durdurulmasına ve maliyet azaltıcı
masraf kısmalara yol açmış durumdadır. Gelecekle
ilgili gelir beklentilerinin genelde negatif
olmasının yarattığı psikoloji de eklendiğinde, genel
olarak talep daralmasının olması son derece
doğaldır. Karların ve ciroların azalması da bunun
sonucudur. Her kesimdeki müşterinin eskisine göre
çok daha fazla fiyata duyarlı olacağını bilmek
gerekir. Müşterilerde meydana gelen değişimleri
anlayamayan ve buna karşı strateji geliştirip
uygulanamazsa bu müşteriler kendilerini en iyi
anlayan rakiplere kayacaklardır. Müşteriler
kaybolmaya başlarsa likidite riski artacak, hayati
tehlike yaratabilecektir.
Krizde Karşılaşılan
Temel Sorunların Ekonomik Olarak Çözümleri
Her
üç sorunda aslında işletmenin varlıklarının likit
olmaması sonucunu getirmektedir. O halde nakit bulma
kolaylığı krizden olumsuz etkilenmemek için en
önemli unsur olacaktır.
Bilançoya
Kar-Zarar Tablosundan Daha Fazla Önem Verilmeli
Farkında
olunsun veya olunmasın, nakit akışını korumak kriz
ortamında her işletmenin en temel meselesidir.
Büyümek önemli bir hedef ama yine de birinci öncelik
nakit olmalıdır. Çıkabilecek anlık olumsuz koşullar
karşısında yeterli nakde sahip olunması gerekir.
Nakit için üç temel kaynağı bulunmaktadır
işletmelerin faaliyet gelirleri, işletme sermayesi
ve varlıkların satışı. Satış konusunda artık yüzde
kaç kazanıldığı değil stoklar ve alacaklara ne kadar
ve hangi süreyle nakit bağlamamız gerektiği
önemlidir. Yeni yatırım projesini ne kadar nakit
çıkışına karşın ne kadar nakit girişi yapacağı
şeklinde değerlendirmek gerekecektir.
Nakit Başa-
Baş Noktasının Aşağı Çekilmesi
Yeni bir kavram olan nakit başa-baş
noktası kavramı, bu seviyeden aşağı düşüldüğünde bir
şirketin sabit maliyetlerini karşılamak için ek
finansman bulmak ya da elindeki varlıklardan
bazılarını satmak zorunda kalacağı noktaya verilen
isimdir. Bu zorunluluk durumuna düşmemek için
elbette satış gelirlerine ihtiyaç vardır. O zaman
nakit başa - baş noktasını pozitif bir nakit akışını
muhafaza edebilmek için gerekli olacak asgari satış
cirosu ya da miktarı olarak tanımlayabiliriz. Bunu
korumak hem işletmeler hem de bankalar için işlerin
bir kısmını fason yaptırmak gibi bir yöntem
seçilebilir.
Büyüme
Çabalarında da Nakit Konusuna Odaklanılması
Şirket yöneticileri, uzun yıllar boyunca büyümeye
odaklandılar. Bankalar ve işletmeler Pazar paylarını
artırmak için önemli çabalar verdiler. Bugün bunun
yanında
nakit verimliliği
önem kazanmıştır. Pazar payımızdaki artış daha fazla
stok daha uzun alacak vadeleri ve yalınlıktan
uzaklaşıp karmaşıklaşan iş yapma şekillerine
gömülmüş olan nakit miktarına kıyasla orantısız
olmamalıdır. Eski alışkanlıkların süratle terk
edilmesi lazımdır. Ciro ve Pazar payı artışından
bazen, bile bile vazgeçmek gerekebilir.
İşin Operasyonel Detayları İle Daha Fazla İlgilenme
Çalışanlara daha fazla yetki ve sorumluluk verme
onların işlerine ve operasyonel süreçlere fazla
karışmama uzaktan denetim yapan yönetici kalıbı
normal zamanlar için geçerliyken artık bu yönetim
anlayışının değişmesi gerekmektedir. Müşteri
ziyaretleri dışında dışarıda geçirilecek zamanlan
azaltmak onun yerine işyerinde kalarak işlemler
hakkında daha detaylı bilgi sahibi olan yönetim
anlayışına geçmek gerekir. Bankalarda şubelerin
kredi verme yetkileri sınırlandırmak, belli
konularda yapılacak yazışmalarda ilgili birimin
müdürü ve ikinci adamının imzalarının zorunlu olarak
atılması, yetki devirlerinin azaltılması şeklinde
uygulamalar getirilebilir.
Müşteri
Risklerinin Süreklilik Bazında Yönetimi
Müşteri
ve satış cirosu kaybetme riskini yönetebilmek için
piyasalar ve müşteriler hakkında detaylı bilgiler
toplanmalıdır. Bu bilgilere göre yeni stratejiler
belirlenmelidir. Piyasadan gelen bilgiler
dayanıklılık bakımından çok önemlidir. Bankalar ise
kredi müşterilerinin risklerini yönetmede piyasadan
topladığı bilgilere göre erken uyarı sistemini
işletebilirler, mevduatı olan müşterilerin diğer
bankalarla olan ilişkileri karşısında onları
kaybetmemek için gereken pazarlama araçlarını
erkenden kullanmak için harekete geçebilirler.
Kontrolü
Gerçek Zamanlı Olarak Yapma
İşletmeler genellikle yıllık olarak belirledikleri
hedeflerini üç aylık dönemlerde kontrol ederek
hedefleri gerçekleştirme durumlarını
geldikleri noktayı görürler.
Bugünün
şartlarında günlük olarak bulunan noktayı görmek
önem kazanmıştır. Hedefler performans durumu daha
sık aralıklarla gözden geçirilmeli gelinen noktaya
bakıldığında tedbir alınması gerektiğinde duruma
göre işlemler gerçekleştirilmeli. Bankalarda günlük
olarak raporlama sistemleri geliştirilerek
hedeflerin neresinde olunduğuna birim
yöneticilerince günlük olarak bakılmalı gereken iş
planları koşullara göre revize edilmelidir.
|