2008 Ekonomik Krizi Sonrası ABD Ekonomisi ve Durumu
Finansal kriz, ABD’nin bir süper güç olarak konumunu sorgulamaya
yol açmıştır. Pratik açıdan ABD zaten Afganistan ve
Irak sebebiyle askeri olarak gerilmişken kriz aynı
durumu finansal boyuta taşımıştır. Teorik açıdan
bakıldığında ABD pazarları çökmüşken ABD’nin serbest
piyasanın savunuculuğunu yapması da mümkün
gözükmemektedir. Bazı araştırmacılar bunun güç
dengelerinde geri dönülemez bir jeopolitik sapma
olduğunu düşünmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan
günümüze kadar gelen Amerika’nın küresel
liderliğinin sona erdiği ve devlet tarafından
kontrol edilen piyasaların doğruluğunun
kanıtlandığını öne sürmektedir.
Ancak diğer bilim insanları böyle bir yargıya varmak için henüz
erken olduğu kanaatindedir. İngiliz araştırma grubu
Chatham House’un direktörü Dr. Robin Niblett,
Amerika’nın hala bir Microsoft veya Google
yaratabilecek kapasitede olduğunu, borçlarını
ödeyebileceğini ve girişimcilik anlamında güçlü bir
esnekliği olduğunun altını çizmektedir. Muhtemel
süper güçlerden Çin, gelecek 15–20 yıl boyunca
nüfusunu doyurmak için umutsuz bir yarışa girmişken
Rusya’nın avantajları da ancak kâğıt üzerinde
kalmaktadır. Hindistan ciddi iç sorunlarla
uğraşırken Avrupa da gelişmelere ABD kadar dinamik
yanıt verememektedir; dolayısıyla şu an ABD’den
başka bu konuma oturacak bir odak yoktur. Ancak bu
görüşteki araştırmacılar ABD’nin finansal
güvenilirliğini geri kazanması gerektiğini bunun
askeri kapasitesini de etkileyecek bir unsur
olduğunu eklemektedir.
Rakamlar
açısından bakıldığında sistemik krizin ABD’de
yarattığı finansal hasar öncelikle kendini GSYİH’ de
göstermektedir: 2008’in son çeyreğiyle 2009’un ilk
çeyreği arasında yaklaşık yüzde 6 düşüş yaşanmıştır.
Haziran 2009 itibariyle işsizlik yüzde 9,5 oranına
çıkmıştır ki bu 1983’ten beri görülen en yüksek
orandır ve kriz öncesindeki rakamın neredeyse iki
katıdır. Hafta içi çalışma saatleri 33 saate
gerilemiştir: Bu oran, devletin bu konuda veri
toplamaya başladığı 1964 yılından beri ulaşılan en
düşük rakamdır. Bu yüzden ABD ilk önlem paketini
açıklayan ülke olmuştur. Toparlanma süreciyle ilgili
yapılan değerlendirmelerde grafikler açısından
ABD’nin “U”, gelişmekte olan piyasaların “V” ve
AB’nin “L” şeklinde rota çizeceği öngörülmektedir.
Bu bağlamda ABD’nin AB’ye nazaran daha hızlı krizden
çıkacağı ifade edilmektedir. Bu konuda iki başkan,
George W. Bush ve Barrack Obama, farklı tedbir ve
paketler sunmuştur ancak her ikisinin de odağında
sorunlu ipotek kredileriyle bağlantılı varlıkların
satın alınması ve sermaye enjeksiyonu bulunmaktadır.
George Bush Döneminde Alınan Tedbiler
2008 krizinin başlangıcı ABD Başkanı Bush’un döneminde açıklanan
700 milyar dolarlık paketin içeriği şunlardan
oluşmaktadır:
(i) Ev, arazi sahipleri, enerji sektörü ve girişimcilerin
yararlanacağı vergi indirimleri,
(ii) Bankacılıkta güvenin yeniden oluşturulması için mevduat
teminatı sınırının 100 bin dolardan 250 bin dolara
yükseltilmesi,
(iii) Şirketlerin yok olan piyasa değerleri yerine sabit defter
rakamları üzerinden değerlendirilmesi amacıyla
Amerikan Serbest Piyasa Kurulu’na banka tahvillerini
piyasa değeri üzerinden hesaplama yöntemini kaldırma
veya ağırlığının azaltma yetkisinin verilmesidir.
Barack Obama Döneminde Alınan Tedbirler
Krizin
derinleşmesiyle Obama yönetiminden beklentiler
artmaya başlamıştır. Küresel çözümlerin gerekliliği
ön plana çıkmış ve Obama 787 milyar dolar
tutarındaki yeni çözüm paketini açıklamıştır. Bu pakedin dört temel
başlığı bulunmaktadır:
(i) İstihdamı arttırmak için acil eylem planı, (ii) Yoksul aileler
için acil yardım planı,
(iii) Kredi borcu olan ev sahipleri için eylem planı, (iv) Finansal
krizin aşılması için tüm araçların kullanılması.
Bu başlıklar nezdinde eyleme geçilmiştir. İlk olarak yeni kurulacak
şirketler kolaylık sağlamak için özel “vergi
kredisi” oluşturulmuş ve KOBİ’lerin kredi
kullanmasını kolaylaştıran prosedürler kullanılmaya
başlanmıştır. 2009 yılında yatırım ve istihdamı
destek için 250 bin dolarlık ek bir teşvik serbest
bırakılmıştır. Buna ek olarak yatırımı arttırmak
amacıyla sermaye üzerinden alınan tüm vergiler
kaldırılmıştır. 2009 yılında okul, yol ve benzeri
altyapı çalışmaları için 25 milyar dolar ayrılmış
böylece 1 milyon kişi için istihdam yolu açılmıştır.
Ayrıca otomotiv sektöründe ar-ge çalışmaları için 50
milyar dolar bütçe ayrılmıştır. Çalışan kesime yüzde
95 oranında vergi iadesi sağlanmış böylelikle
işçilere 500 dolar, ailelere de 1000 dolar vergi
iadesi verilmiştir.
Mallarına ipotek konan ve ödemelerini yapamayan emeklilere en fazla
10 bin ABD dolarına kadar kredi kullandırılmıştır.
Mortgage konularında tüm planlama ve koordinasyon
Hazine Konut - Kentsel Kalkınma Sekreterliği’ne
devredilmiştir. Ev sahipleri için iflas kanunu
yenilenmiş, sağlık, emniyet, itfaiye ve yeni
tesisler için alınacak yeni 25 milyar dolarlık
vergiden vazgeçilmiştir. İpotek vergilerinde bir
kolaylık sağlanarak 10 milyon orta sınıf aileye
yardımcı olunmuştur. Çevre sorununa karşın “Karbon
Emisyon Piyasası” kurulmuş ve bu çerçevede zararlı
atık emisyonu haklarıyla başlayan ticaret nezdinde
şirketlerden 646 milyar dolar toplanmıştır. Bunun
yanı sıra sağlık reformları adına 634 milyar
dolarlık bir bütçe oluşturulmuştur.
Obama
döneminde bankacılık sistemi ve toksik kâğıtların
kurtarılmasına özel olarak hazine bakanı Timothy
Geither da yeni bir plan açıklamıştır. Buna göre,
•
Amerikan Hazinesi, batan varlıkların iktisabında
özel yatırımcılarla beraber çalışacaktır.
•
Bu plana ayrılan mali kaynak, Sorunlu Varlıkları
Kurtarma Programı bütçesinden alınacaktır.
•
Özel yatırımcıların zehirli varlıkları satın
almasını teşvik amacıyla Federal Merkez Bankası ve
Federal
Tasarruf Sigorta Fonu düşük faizli kredi ve garantiler gibi özel
imkânlar sağlayacaktır.
Bu tip tedbirler Pasifik Okyanusu’nun diğer kıyısında,
Avrupa’da da kendini göstermektedir.
|