Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

2008 Ekonomik Krizi Sonrası Avrupa Birliği Ekonomisi 

2010’un ilk çeyreğinde Avrupa’nın mali pazarında yaşanan gelişmeler, toparlanmanın AB’de daha kırılgan olacağını göstermektedir. Bu görüşün temelini oluşturan endişeler şöyle sıralanmaktadır: 

Yunanistan,  Portekiz,   İspanya  ve  İrlanda  gibi  Euro  bölgesinde  bulunan devletlerin borçlarını sürdürebilmesi konusundaki kaygılar, 

Hane halkı ve özel sektörde güven seviyelerinin düşmesi,

 • Fransa’da tüketimin azalmasıdır. 

Güven endekslerindeki düşüş, Euro’ya da yansımış ve Euro, ABD doları karşısında değer yitirmiştir. Bu değişimin ihracatı olumlu etkileyeceği beklenmektedir. İstihdam ve büyüme açısından bakıldığında kriz, AB’yi derinden sarsmıştır: 2007’de yüzde 2,9 olan büyüme oranı, 2008’de yüzde 0,8’e düşmüştür. 

Krizin ardından ancak üççeyrek sonra AB ekonomisi toparlanmaya başlamıştır. Ancak bankacılık sektörünün hala kırılgan olması ve talebin gereken seviyeleri ulaşamaması 2009’u yüzde 3,9 daralmayla kapamasına neden olmuştur. Fakat bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0,3’lük bir büyüme kaydedildiğini not etmek gerekir. 2010 yılı için de büyüme öngörülmektedir. Bu olumlu yönelimin temelinde parasal ve mali teşviklerin rolü büyüktür. Biriken stoklar da büyümeye yardımcı olmuştur. Teşviklerin sona ermesinin ardından genel eğilimin ne yönde olacağı ise hala tartışılmaktadır. 

Krizin Avrupa’da derin etkiler bıraktığı alanlardan biri de işgücü piyasasıdır. Ekonomik yavaşlamayla birlikte 2007 yılında AB–27 için yüzde 7,5 olan işsizlik oranı iki yılda yüzde 18,8’e ulaşmıştır. Bu süre zarfından istihdamı artan tek ülke Lüksemburg olurken en yüksek işsiz oranları İspanya (yüzde 17,6), Litvanya (yüzde 14), Letonya (yüzde 13,5), Estonya (12,7) ve İrlanda (yüzde 12,1) şeklinde sıralanmaktadır. 2010 yılındaki işsizlik oranı tahminleri yüzde 10,7’de kalmaktadır, 2011’de ise bu rakamın yüzde 10,9’a çıkacağı düşünülmektedir. Böyle bakıldığında İspanya en riskli ülkelerin başındadır ve genel anlamda işsizlik, AB’nin en ciddi sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. 

İngiltere’de Alınan Tedbirler 

Ulusal düzeyde ABD’den sonra ilk kurtarma paketini açıklayan İngiltere olmuştur. Avrupa’nın ikinci büyük ekonomisi olan İngiltere 691 milyar ABD doları tutarında bir kurtarma paketi açıklamış ve bunun sekizde biri yani 87,8 milyar ABD doları bankalara sermaye enjeksiyonu olarak kullanılmıştır: Bu tutarın da yarısı hisse veya sabit getirili menkul kıymetlerin iktisabı için kullanılmıştır. Devlet, bankalarının kısa ve orta vadede borçlanabilmesi için 439 milyar dolarlık bir garanti tesis etmiştir. İngiltere Merkez Bankası, ihale yöntemiyle bankalara 351 milyar dolar borç vermiş ve böylece likidite sıkıntısını önlemiştir. Aynı zamanda Royal Bank of Scotland ile birleşecek olan HBOS ve Lloyds bankalarına işlem sonunda 37 milyar sterlin yardım yapacağını açıklamıştır. 

Vergi konusunda da bir takım uygulamalar başlatılmıştır. Vergiler, iki buçuk puan düşürülerek yüzde 15’e çekilmiştir. Bu uygulama 13 ay devam edecektir. Genel seçimin ardından yıllık geliri, 150 bin sterlinden fazla olanlara yüzde 40 yerine yüzde 54 oranında vergi uygulanması kararlaştırılmıştır. Bununla birlikte krizi yavaşlatmak için piyasaya enjekte edilecek 20 milyar sterlin daha bulunmaktadır. 

Gelişmeler ışığında İngiltere bir kurtarma planı daha açıklamıştır. Amaç, bankaları korumak ve borçlarına garanti getirmektir. Buna göre bankaların riskli varlıkları devlet tarafından sigortalanacaktır. 

Almanya’da Alınan Tedbirler 

Almanya’nın açıkladığı 500 milyar Euroluk kurtarma paketinin yüzde 80’i bankalara getirilen garantilere, yüzde 16’sı bazı bankalara sermaye enjekte edilmesine ve yüzde 4’ü de garantilerin desteklenmesine ayrılmıştır. Kurtarma paketi “Mali Piyasa İstikrar Fonu” olarak adlandırılmış ve 2010 yılının sonuna dek işlev gösterecek şekilde yürürlüğe girmiştir. Bu fona ayrılan miktar, Almanya’nın 2007 yılı GSYİH’ sine bakıldığında yüzde 20’lik bir orana tekabül etmektedir. 

2010’a kadar süren bir diğer kurtarma paketi ise 50 milyar Euro tutarındadır. Bu planlama, altyapı ve eğitim için 14 milyar Euro harcanmasını sağlamıştır. Alman şirketlerine ayrılan 100 milyar Euro’luk kredi garantisinin yanı sıra otomotiv sektörüne 1,5 milyar Euro mali kaynak aktarımı, 2,9 milyar Euro’luk vergi indirimi uygulanan politikalardan birkaçıdır. 2010 yılından itibaren vergi indirimlerinin 6,05 milyar dolara çıkması planlanmaktadır. İkinci paketin diğer maddeleri arasında kamunun sağlık harcamalarının kısılması, çocuk başına verilen 100 Euro’nun birkaç defada tahsis edilmesi ve 9 yaşından büyük araçlar için 2500 Euro indirim yapılması bulunmaktadır.  AB’nin yanı sıra yükselen ekonomiler de krizden dolaylı veya doğrudan etkilenmiş ve buna göre iktisat politikaları geliştirmiştir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005