Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

2008 Ekonomik Krizinin Sonuçları ve Etkileri 

Krizle beraber artan belirsizlik kredi kanallarını tıkamış ve reel kesim kaynak sıkıntısına girmiştir. Dünyada yaşanan sert gerileme sanayi üretimini 2. Dünya Savaşı’ndaki gibi daraltmış, işsizlik zirve yapmış ve hane halkı ile reel kesim güven endeksleri rekor dip seviyelere ulaşmıştır. 

Her ülkenin finansal krizden etkilenme oranı farklı olsa da toplam ticari daralmadan en çok ihracata dayalı büyüyen ülkeler etkilenmiştir. Onlar arasında da en fazla hasar alanlar, ihracatın toplam gayri safi yurt içi hâsıla içindeki payı yüksek olan, özellikle de yatırım ve dayanaklı mal ihraç eden ülkelerdir. 2008 yılının 4. çeyreğinde, krizin kaynağı olan ABD ekonomisi yüzde 6,4 oranında gerilemiş, Japonya ise yüzde 12,4 oranında küçülmüştür ve aynı durum Almanya ve Fransa’nın dâhil olduğu Avro bölgesi için de geçerlidir. 

2002–2007 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 6’lık büyüme oranlarıyla rekor kıran Afrika kıtası da krizden olumsuz etkilenerek durgunluğa girmiştir. 2008 resmî verilere göre, Türkiye, Güney Afrika ve Polonya işsizlik artışında ilk üçte bulunmaktadır ancak Çin, ABD ve Avro bölgesi de tehlikeli bir konumdadır. Reel sektördeki temel yavaşlama otomobil ve tekstilde yaşanmıştır. General Motors, Chrsyler ve Ford zarar açıklamış, üretime ara vermiş ve işçi çıkartmıştır. Tüm dünyadaki işsizlik oranlarına bakıldığında 2009 Mart’ına göre işsizlik ABD’de yüzde 8,9, Japonya’da yüzde 4,8, Çin’de yüzde 9,0, Almanya’da yüzde 8,1, Macaristan’da yüzde 9,7, Rusya’da yüzde 10,0, Brezilya’da yüzde 9,0, Mısır’da yüzde 9,4, Güney Afrika’da yüzde 23,5, Polonya’da yüzde 11,2 ve Türkiye’de yüzde 16,1 düzeyine kadar çıkmıştır. 

Sanayi üretiminde ciddi bir düşüş meydana gelmiştir ve bu düşüşten en çok zarar gören Japonya, Güney Kore, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Malezya, Polonya ve Türkiye olmuştur. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin üretimleri neredeyse son on yılın en düşük seviyelerine ulaşmıştır. Yine Japonya ve Güney Kore başta olmak üzere Avro bölgesi, Brezilya, Güney Afrika, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Meksika ve Türkiye ihracatında önemli kayıplar meydana gelmiştir. Kriz sırasında devalüasyona maruz kalan Polonya, Avustralya, Meksika, Brezilya, Rusya, Endonezya, Türkiye, Macaristan ve İngiltere’de cari açık ve büyüme paralel bir yol izlemiştir. Parası en fazla değer kaybeden ülkeler, yüksek cari açıklara ve düşük büyüme oranlarına sahip olanlardır. Devalüasyon görülen ülkelerde sabit kur rejimi uygulanmaktadır ve emtia ihracatıyla cari fazla veren ekonomilerin emtia fiyatlarının düşmesiyle kırılgan hale gelmelerinin nedeni bu olarak gösterilmektedir. Sabit kurdaki ülkelerin daha sert bir yavalaşma yaşamasının sebebi, bu ülkelerdeki merkez bankalarının sermaye çıkışında uyguladıkları politikalardır: Kurun sabitlenmesi için döviz satılır ve yerel para piyasadan çekilir. Böylece faizler yükselir ve likidite sıkışıklığı daha üst boyutlara tırmanır. Dalgalı kurda ise yerli paranın değer kaybetmesi ve faizin kontrollü olarak azaltılması ekonomik daralmayı sınırlar. Bir başka ifadeyle dalgalı kur krizde kırılganlığı görece azaltan bir unsur olmuştur. 

KONUT FİYATLARINDA DÜŞÜŞ 

Krizi tetikleyen unsurlardan biri, ABD’deki konut kredilerinin geri ödenmemesi sonucu piyasada başlayan kısır döngüdür: Daha fazla ödenmeyen kredi, daha düşük konut fiyatlarına yol açmıştır. 2001-2007 yılları arasında yüzde 90 artış gösteren konut fiyatları sonrasında düşüşe geçmiştir ve bu düşüş hala devam etmektedir. İngiltere için de aynı durumdan söz etmek mümkündür. 

BÜYÜME ORANLARINDA DÜŞÜŞLER 

ABD ve Avro bölgesi başta olmak üzere tüm dünyada büyüme oranlarında düşüşler görülmüştür. 

Benzer şekilde gelişen Asya yani Çin ve Hindistan’da 2007’de sırasıyla yüzde 11,4 ve yüzde 9,2 olan büyüme oranlarını 2008’de yüzde 9,3 ve yüzde 7,9’a çekmiştir. Her ne kadar diğer Asya ülkeleri, güçlü devlet rezervleriyle ilk başta sağlam bir cari performans çizse de kriz sürecinin artmasıyla riske girmişlerdir. Yüksek yiyecek ve petrol fiyatları, ithalatçı ülkeler üzerinde bir baskı oluşturmuş ve bu etkiler birçok gelişmekte olan Afrika ülkesinde görülmüştür. Ticaret şoku özellikle Fiji, Dominik Cumhuriyeti ve Swaziland gibi küçük, ithalatçı ülkelerde etkisini göstermiştir. Diğer yandan Kenya, Malawi ve Tanzanya gibi görece büyük ülkelerde de kriz sonucunda GSYİH’ ler de ortalama yüzde 5’lik bir düşüş yaşanmıştır. 

İŞSİZLİKTE ARTIŞ 

Küresel krizle birlikte işsizlik her kıtada artmış ve artmaya devam etmektedir. Afrika, ABD, Avro bölgesi ve gelişmekte olan ülkelerde işsizliğin artmasında temel unsur, düşük tüketimdir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre dünya çapındaki işsizlik oranı 50 milyonu bulmuş ve finans sektöründen yayılarak ekonominin her alanına ulaşmıştır. 

Türkiye’de ise 2006 ve 2007 yıllarında yüzde 10’ların altına düşen işsizlik oranları tekrar yüzde 10’un üzerinde seyretmeye başlamıştır. Avro bölgesinde 2005 yılından beri düzenli olarak düşen işsizlik oranı, Mart 2008 tarihinden itibaren yükselmeye başlamış ve Mayıs 2009 itibariyle 3,7 milyon kişiden 15 milyon kişiye çıkmıştır. Aynı dönemde Avrupa Birliğin’de de işsizlik oranı 5,4 milyondan 21,5 milyona çıkmıştır.  

ENFLASYON 

2008 Şubatı itibariyle Reuters küresel enflasyon tarihi seviyelere ulaştığını bildirmiştir. Bazı ülkeler son 20 yılın en yüksek oranlarını tecrübe etmiştir. 

Kriz sonrasında ortaya çıkan yüksek enflasyonun arkasında finansal çalkantıların yanı sıra bu dönemde petrol ve gıda fiyatlarında yaşanan yükselmeler de vardır. Enerjiye olan talep gelişmekte olan ülkelerde enflasyonu çıkarmıştır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005