2023’te Türkiye Nerede Olmalı?
Gelelim Türkiye'ye. Aslında geleceğe
umut ve heyecanla bakılması, büyük iddia ve
hayallerin gerçekleştirebilmesi için yeterli irade,
kaynak ve potansiyel ülkemizde mevcut. İş, büyük
ölçüde yağ, un ve şekerin uygun kıvamda "helva"ya
dönüştürülmesinde düğümleniyor. Kişi başına
gelirimiz hayli düşük olsa da; satın alma gücü
paritesine göre GSMH toplamı sıralamasında ilk
yirmi ülke arasındayız dünyada. Üstelik kayıt dışı
ekonomi bu hesaba dahil değil.
Ekilebilir arazi büyüklüğü bakımından, dünyanın
10'uncu ülkesiyiz. Toplam nüfus açısından ise dünya
17incisi. Şimdilik Batı'yı telaşlandıran "yaşlanan
nüfus" korkusu henüzjbize sirayet etmedi. 1990 ile
2030 arası dönemde OECD nüfusu içinde yaşlıların
oranı neredeyse iki kat artarak yüzde 13^ten~yüzde
22,5'a yükselecek; Avrupa'nın iyi yetişmiş genç emek
ve beyin gücü Türkiye kaynaklı olabilir.
Öncelikle mevcut durumumuza ve büyüme
potansiyelimize bakalım. Türkiye gelirin sağladığı
refahta dünya çapında bir kıyaslama yapma imkânı
veren satın alma gücü paritesine göre dünyanın
18'inci büyük ekonomisi oldu. Satın alma gücü
paritesiyle gayri safi milli hasılada (SGP-GSMH)
2002'de 19'unculuğa düşen Türkiye, Hollanda ve Güney
Afrika'yı geride bırakmasına karşın, İran'a
geçilmesi nedeniyle 2003'te 18'inci sırada kaldı.
Dünya Bankası'nın Dünya Kalkınma Raporu 2005
verilerine göre, 10 trilyon 914 milyar dolarlık SGP-GSMH
ile dünya sıralamasında ilk sıradaki ABD'yi, 6
trilyon 435 milyar dolarla Çin, 3 trilyon 641 milyar
dolarla Japonya, 3 trilyon 68 milyar dolarla
Hindistan ve 2 trilyon 267 milyar dolarla Almanya
izledi.
Milli
Gelir Projeksiyonu
1980-1995 döneminde kişi başına gelirdeki artış
hızımız yüzde 2'de kaldı! Son 20 yıldır kişi başına
gelirde mühim bir artış sağlanamadı. 1950 yılında
Türkiye, Yunanistan ve İspanya'da kişi başına gelir
hemen hemen aynıydı. Güney Kore ise bizden geriydi.
1994 yılma gelindiğinde kişi başına düşen gelir
Yunanistan ve İspanya'da 5 kattan fazla, G.Kore'de
ise 9 kat arttı. Ya Türkiye'de? Sadece 3.3 kat. Bazı
yıllar ekonomimiz yüzde 8 büyüyor, ertesi yıl eksi
yüzde 10-11 küçülüyor. Ani ateş, ani soğuma gibi
sağlıksız bir büyüme bu.
Şimdi Ankara Sanayi Odası Projeksiyonuna bir
bakalım: Eğer Türkiye ekonomisi 2023 yılma kadar her
yıl yüzde 3 büyürse, 2023'te kişi başına gelirimiz 6
bin dolar olacak. Fakat büyüme hızı her yıl yüzde
6'ya yükselirse gelir 11 bin 631 doları bulacak.
Büyüme hızını yüzde 8'e çıkarabilirsek, kişi başına
gelirimiz 2023 yılında 17 bin 878 dolar olabilecek.
Bu projeksiyonda örnek alman ülkeler boş
durmayacağına göre, onların büyüme hızı yüzde 2
alınsa mesela, Türkiye'de her yıl yüzde 6 büyümüş
olsa, 2023 yılında ancak bugünkü Yunanistan ve
Portekiz'in seviyesini yakalayacak Türkiye. ASO'nun
projeksiyonuna göre ülkemizde büyüme hızı yüzde 8'e
ulaşabilirse (süren, istikrarlı biçimde) 2023'te
yine ancak bugünkü İtalya'nın seviyesine ulaşılacak.
Yani çok çalışmamız lazım.
Hedef 1 trilyon
dolar milli gelir olmalı
Yüksek büyümenin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.
O açıdan Türkiye hedef ve stratejilerini buna göre
belirlemek zorunda. Önümüzdeki 20 yıl içinde 1
trilyon doları aşan milli gelir, 200-250 milyar
dolar ihracatla toplam 500 milyar dolar dış ticaret
hacmi, 100 milyar dolar turizm geliri olan bir
Türkiye hedeflenmeli. Dünyanın ilk 10 ekonomisi
arasına girebilen bir ülke olmalıyız. O halde ne
yapılması gerekiyor? Teknoloji, yatırım, istihdam
ayaklarından olan üçgeni sağlam oluşturmak ve
Bermuda şeytan üçgeninden (döviz-faiz-borsa)
sıyrılmak. Bunun için de üretim, yatırım, ihracat
ve istihdamın önündeki engellerin kaldırılması
gerekir.
İnsan
Sermayesi, Teknoloji ve Sürdürülebilir Kalkınmaya
Yatırım
İnsan varlığı bir ülkenin bugün olduğu gibi
gelecekte de en değerli sermayesi olacaktır. Onun
eğitimi, sağlığı, sosyal güvencesi ve doğru yerde
istihdamı ülkeyi dünya rekabet liginde üst sıralara
taşıyacaktır. Bugününden haberdar ve geleceğe umutla
bakan, uluslararası çapta, özgüveni yüksek insan
yetiştiren, zengin kültürel, dini ve tarihi
çeşnimizden esinlenen, dış dünya ile de uyumlu
eğitim ve ahlaki değerler sisteminin yaratılması,
muhafazası öncelikli hedefler arasında olmalıdır.
Zira en iyi siyasi sistemi de inşa etseniz
uygulamada etkinlik insan kalitesine bağlıdır.
2023'e giden yolu açmaya bizden sonraki kuşaklar
devam edeceklerinden çocuklara, gençlere yatırım
aslında" kendimizin ve ülkenin geleceğine
yatırımdır. Bu konuda kamu ve özel kaynak
tahsisinde hiç bir fedakarlıktan kaçınılmamalıdır.
Getirişi maliyeti ile ölçülemeyecek kadar yüksektir.
Teknoloji geliştirip üretmeden günümüz dünyasında
ekonomik ve siyasi üstünlük kazanılamaz. Dahası,
kalkınmanın, gelecek nesillerin ekolojik bakımdan
dengeli, kirlenmenin asgariye indirileceği
yerküremizde yaşama hakkını ellerinden almayacak
şekilde, çevre dostu üretim teknikleri ve
politikaları çerçevesinde yürütülmesi de gerekiyor.
Ülkemizin gıda, su ve enerji ikmal güvenliğinin
sağlanması öncelikli hedefler arasına katılmalıdır.
|