75. Yılda KOBİ'ler
Dr. Cemil Akkutay
İki dünya savaşı aasmda gelişen teoriye göre küçük işletmelerin
üretimlerini kısarak optimal altı bir üretimle
fiyatları yüksek belirliyebilecekleri ileri
sürülmekteydi. Amerikalı iktisatçı Schumpeter bu
teoriyi savunarak kalkınma ve kitle üretiminin
büyük firmalarca gerçekleştirilebileceğini iddia
ediyordu. O dönemdeki gelişmeler Schumpeter'in
görüşlerini destekler istikamette olmuş; istikrarlı
ve sürekli büyüme ve sanayileşme büyük kapasiteli
yerlerde büyük ölçekli işletmelerin birim
maliyetleri düşürerek, içsel ve dışsal tasarrufları
artırmalarıyla saglanmışür.
Ancak 19601ı yılların sonlarında dünya ekonomisinde bir takım
değişiklikler hissedilmeye başlanmıştır. 1974
petrol krizininde büyük firmaların değişen piyasa
şartlarına gereken sürede yeterli cevabı veremediği
belirginleşmiştir. 1990 yılma kadar hertürlü finan-sal
krize ve probleme karşı bağışıklığı olduğuna
inanılan IBM firmasına krize girmesi büyük
firmalarda bir şeyin noksan olduğunu göstermiştir.
Piyasanın küçük hacimli hardware talebine karşılık
verecek esnekliğe sahip olmayan IBM krize girmişti.
IBM örneğine Japon ulusal demiryolarının yeniden yapılanmaya
gitmesi ve özelleştirilmesi, önde gelen Japon
tekstil firmalarının hasta endüstriler haline
gelmesi örnekleri eklenebilir.
Piyasalardan kaynaklanan ürün çeşitlendirilmesi ve
değişikliği talepleri firmaları üretim ve yönetim
değişikliğine zorluyordu. Teknolojideki
değişiklikler toplumu ve değerler sistemini
değiştimıekteydi. Firmaların değişen ortama ilgisiz
kalmaları düşünülemezdi. Yönetim yapılarını gözden
geçiren firmalar otomasyon sistemlerindeki
yeniliklerin firmaların daha küçük birimler halinde
örgütlenmeleri gereğini ortaya çıkarmıştı. Küçük
firmalarda çalışanlar arasındaki işbirliği ve
dayanışma üretkenliği artıran diğer bir faktördü.
Bilgi teknolojisindeki hızlı gelişmeler, küreselleşme sürecinin
hızlanması KOBl'leri yeni bir evreye sürüklemşitir
Küreselleşme sürecinde firmaların karşı lıklı
bagımlığı artmış, üretim faktörlerinin hareketliliği
kolaylık kazanmıştır. Bu gelişmeler sonucunda
KOBl'ler kendi ülkelerinde ürettiklerini dünyanın
her yeri için üretmek veya dünyanın heryerinde
üretilen mallarla rekabet etme durumunda
kalmaktadırlar.
Türkiye'de KOBl'ler 1970'Iİ yıllardan itibaren telaffuz edilmeye
başlamıştır. 1980'li yıllardan sonra dış dünyadaki
gelişmeler ve Türk sanayici ve iş adamlarının
baskılarıyla KOBl'ler popüler hale gelmiştir. Çok
sayıda seminer, konferans, toplantı düzenlenerek
kamuoyu oluşturulmuş ve siyasi otorite bir takım
tedbirler almaya zorlanmıştır.
KOBİ Tanımı
Ülke ekonomilerinde önemli ağırlığı (Tablo
I)
olan KOBİ'lerle ilgili politika tespitinde ve
uygulamasında başarılı olabilme hedef kitlenin
belirlenmesi ile yakından ilgilidir. Ülke
ekonomilerinin farklı büyüklüklerde olması,
politika anlayışındaki ve önceliklerde-ki
farklılıklar değişik ülkelerde değişik KOBİ
tanımlarının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
KOBI tanımı küçük ve orta ölçek kelimelerinden anlaşılacağı üzere
belli büyüklükleri ifade etmektedir.
Bu çerçevede KOBİ tanımları;
Avrupa Topluluğu'nda en fazla 250 çalışanı olan,
Amerika Birleşik Devletleri'nde en fazla 250 çalışanı olan,
Almanya'da en fazla 500 çalışanı olan,
Japonya'da en fazla 300 çalışanı olan,
Güney Kore'de en fazla 300 çalışanı olan,
Fransada en fazla 500 çalışanı olan,
olarak tanımlanmıştır.
KOBÎ tanımları çalışan sayısıyla sınırlı gibi gözükmekte birlikte,
tanımların arkasında bir takım nitel ve nicel
özellikler yatmaktadır.
Nicel Ölçütler:
. işçi sayısı
. Üretimde kullanılan enerji miktarı
. Sabit sermaye tutan
. Yıllık satış tutarı (Ciro)
.Kâr
. Toplam çevirici güç
. Katma değer.
Nitel Ölçütleri:
. işletme yönetiminin birbirinden ayrılması ve İşletme yönetiminde
uzmanlaşma.
. Emek-sermaye bileşimi
. Kredi itibarı
. Pazarlık gücü
Teknolojik seviye.
Yukarıda belirtilen ölçütlerin değerlendirilmesi ve
işçi sayısı ile il iş k ilendiril mesi sonucu KOBÎ
tanımlarına ulaşılmaktadır. KOBI tanımlarında nicel
ölçütlerin daha fazla ağırlığı bulunmaktadır.
Türkiye'de genel kabul görmüş bir KOBÎ tanımı bulunmamaktadır.
Halk Bankası, DlE, KOSGEB ve Sanayi Yatırım Bankası
farklı KOBl tanımlan yapmışlardır.
Genel olarak Türkiye'de yüzün üzerinde çalışanı olan işletmelerin
diğerlerinden yönetim, teknoloji ve organizasyon
yönünden farklılaştığı gözlemlenmektedir. Bu
bakımdan Türkiye'de 100 kişinin altında çalışanı
olan işletmeler KOBl olarak yorumlanmaktadır.
Avrupa Birliği üye ülkelere ülke şartlarını dikkate alan; ancak
Birliğin tanım sınırlan dışına çıkmayacak KOBl
tanımlarında bulunmalarını tavsiye etmektedir. Bu
açıklamadan KOBl olgusunun canlı bir yapısı olduğu
ve şartlara göre değiştiği anlaşılmaktadır.
KOBl olgusu ekonomik bir kavram olmanın ötesinde toplumun uç
kutupları arasında yer alan geniş bir orta sınıf
olgusuna tekabül etmektedir. Orta sınıf tanımının
zamana ve şartlara göre değiştiği dikkate alınırsa,
KOBl olsunun dinamik bir yapısı olduğu
anlaşılacaktır.
Küreselleşme süreci içerisinde KOBl ilişkileriyle birlikte orta
sınıfların işbirliği yaygınlaşmaktadır.
KOBÎ kavramının içerisinde riske girme, sorumluluk taşıma,
yaratıcılık, yeniliklere açıklık ve doğrudan
yönetebilme unsurları bulunmaktadır. Bu işlevlerin
yerine getirilmesi İle KOBiler ekonomik ve siyasi
sisteme doğrudan katkıda ve katılımda
bulunabilmektedirler. KOBÎ'lerin güçlenmesi
demokratik yapının işlerliligine katkıda
bulunmaktadır.
KOBl'ler istihdama katkıları, ekonomik ve sosyal
dalgalanmalara uyum sağlayabilme, esnek üretim
yetenekleri, yeni iş imkanları yaratabilmeleri,
bütün bölgelere dağılmış olmaları nedeniyle bölgesel
kalkınma hareketlerine öncülük etme özellikleriyle
ekonomiyi canlı tutmada en önemli unsurlardandır.
Bu yönleriyle KOBl'ler ekonomik yapının yanında
sosyal yapınında istikrar unsuru olma İşlevini
yerine getirmektedir.
Türkiye'de KOBİ'lerin Gelişimi
Türkiye KOBÎ'lerin tarihinin geleneksel yapı içinde
çok eskilere dayandığı görülür. Türk tarihinde
esnaf-sanatkarın Ahi-Birlikleri adı verilen birimler
halinde teşkilatlandıkları bilinmektedir. 1175
yılında Horasan'ın Hoy kentinde doğan Ahi-Evran
1206 yılında Anadolu'ya göç ederek Kayseri'ye
yerieşmiştir. Anadolu'nun şehir ve kasabalarını
dolaşarak Ahilik teşkilatını kurmuştur.
Ahilik sistemi esnaf-sanatkarın bazı prensiplere bağlı kalmasını
esas alan ahlaki bir sistemdi. Ahiler çeşitli
yerlerde konaklar kurarak büyük bir toplumsal
örgütlenmeye gitmişlerdi. Üreüci-tüketici dengesini
düzenleyen ilişkileri kurmuşlardı.
XV.
ve
XVI.
yüzyıla gelindiğinde Ahiler mesleki kuruluşlara
dönüşmüşler ve meslek kotası uygulaması olan lonca
sistemini uygulamaya başlamışlardır. Bugünkü
esnaf-sanatkar kooperatifleri temeli Aliller
tarafından atılmıştır.
Osmanlı Devletinde dış ticaretin gelişmesi ve kapitülasyonların
verdiği imtiyazlar neticesinde Fransız tüccarlar ön
plana çıkmışlardır. Daha sonraları şehir ekonomisi
üzerindeki hakimiyetini kaybetmeye başlayan Türk
esnafının yerini dış ticaret temsilcileri olan
yabancılar ve onlarla işbirliği yapan dellal ve
simsarlar almaya başlamıştır. Türk esnafı gücünü
Tanzimata kadar korumayı başarmıştır.
18. Yüzyılda sanayi devrimini gerçekleştiren Avrupa'ya Osmanlı
imparatorluğu ayak uyduramamıştır. Tarımsal düzenin
bozulması şehirlere göçleri artırmış atıl işgücünün
şehirlerde yoğunlaşmasına yol açmıştır.
Avrupadaki gelişmelere karşı Osmanlı imparatorluğu bir takım
tedbirler almayı düşünmüştür. 1864 yılında kurulan
"Islahı Sanayi Komisyonu" gümrük resimlerini
yükseltme, esnaf-sanatkarı şirketleştirme, sanat
okulları açma ve sergiler düzenleme kararlan almış;
ancak uygulamaya koyamamıştır.
1913 yılında iküdarı ele geçiren ittihat ve Terakki Parüsi'nin
milli sermayeyi oluşturma girişimleri olmuşsa da
dönemin isyan ve savaşlarla dolu olması somut
gelişmelere imkan vermemiştir.
1913 yılında çıkarılan Sanayi Teşvik Kanu-nu'nun 1927 yılında
geliştirilmesi bile yeterli yerli kaynak
birikiminin olmaması sebebiyle arzulanan gelişmeyi
sağlayamamıştır.
Cumhuriyetle birlikte yeni bir sanayileşme hamlesi başlatılmıştır.
Kalkınma hamlesinin siyasi ve İdeolojik temeller
yerine faydacı ve akılcı imkanlara dayandırılmasına
özellikle özen gösterilmiştir.
Cumhuriyet döneminde dağınık bir yapıda olan esnaf
sanatkar ve küçük üreticiyi bir örgüt çatısı altında
birleştirmeyi öngören Ticaret ve Sanayi Odaları
yasası 1924 yılında yürürlüğe konulmuştur.
Esnaf-sanatkarın finansman sorununu gidermek
amacıyla 1933 yılında T.Halk Bankası kurulmuştur.
1950 yılından İtibaren Bankanın asli görevinin
esnaf-sanatkar kooperatifi gibi esnaf sanatkar
kuruluşlarının kredi ihtiyaçlarını karşılamak olduğu
yasa İle düzenlenmiştir.
1943 yılında "Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret
Borsaları Yasası" yürürlüğe girerek işletmelerin
örgüüenmesi kolaylaştırılmıştır. 1957 yılında
Sanayi Sicil Kanunu çıkarılmıştır. Yasada esnaf
sanatkar küçük üretici tanımlanması hükme
bağlanmıştır.
1990 Yılında KOBÎ'lerin etkinliğini, verimliliği ni ve rekabet
edebilirliğini artırmak amacıyla Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayi Destekleme ve Geliştirme idaresi
Başkanlığı (KOSGEB) kurulmuştur.
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda (1963-67) küçük sanayici,
esnaf ve sanatkarın sorunlarıyla ilgilenecek ve
çözüm önerüeri üretecek merkezi bir örgütün
kurulması öngörülmüştür.
ikinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda Q968-1972) KO Bilere ilgili
yeni bîr önerilmemiştir. Bu dönemde Birinci Planda
önerilen örgüt KÜSGEM (Küçük Sanayi Geliştirme
Merkezi) kurulmuştur.
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda (1973-77) İlk iki planda
Öngörülen önlemler tekrarlanmıştır.
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda (1979-83) esnaf-sanatkar ve
küçük sanayinin ayrı ayrı tanımı yapılmıştır. Bu
dönemde KÜSGEM, KOBİ'lere ülke çapında teknolojik,
mali ve idari danışmanlık hizmetleri verecek
şekilde KÜSGET (Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı)
adı altında yeniden yapılandırılmıştır.
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'ndan (1985-1989) itibaren
KOBÎ'lerin güçlendirilmesi, etkinliğinin
arttırılması ve sorunlarının çözümüne dair öneriler
kalkınma planlarında yer almaya başlamıştır.
Bu önlemler içinde;
- KOBÎ'lerin toplam İstihdam içindeki payını artırıcı,
- KOBİ'lere yönelik danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi,
- Öncelikli iş kollarının tespiü,
- Küçük sanayinin yan sanayi haline getirilmesi,
- Kredi İmkanlarının geliştirilmesi, önerileri yer almaktadır.
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planında (1990-94)
ekonomilerin dışa açılma sürecinin hızlandığı
gerçeğinden hareketle KOBt'lerin dış piyasalarda
rekabet edebilir güce kavuşturulması
hedeflenmektedir. AT'ye giriş süreci dikate alınarak
uluslararası standartlarda ve rekabet düzeyi yüksek
mal ve hizmet üretimini sağlayacak düzenlemelerin
yapılması önerilmektedir.
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Plamnda (1996-2000) KOBt'lerin
istihdam, yenilik ve uyum sağlama konularındaki
avantajları vurgulanarak özel programlarla
desteklenmesi öngörülmektedir. Risk sermayesi, kredi
garanti fonu kurumlarının oluşturulması ve yan
sanayinin geliştirilmesi belirtilmiştir.
1996 yılında KOBİ yatırımlarına devlet desteği sağlanmasına dair
kararname çıkarılmıştır.
Dış Ticaret Müsteşarlıgı'nca KOBl'lerin fuar, eğitim
ve nitelikli eleman kullanımındaki masraflarının
yüzde elliye kadarının karşılanması uygulamasına
başlanmıştır.
KOBİ'lerin Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve
Önemi
KOBl'ler ülkelerin ekonomilerinde önemli paylara
sahiptir. OECD ülkelerinde toplam işyerlerinin
%99'u, istihdamın %45-80 arası ve katma değerin
%23-65 arası KOBl'ler tarafından meydana
getirilmektedir
KOBl'ler istihdam yaratmada, yeni işkollarının ortaya
çıkarılmasında ve işyerlerinin sayısını çoğaltmada
ekonomi yönetimlerince teşvik edilmektedir.
KOBl'lerin belirtilen fonksiyonları yerine getirmede en büyük
özelliği ve itici gücü müteşebbislik ruhudur.
Türkiye geleneksel olarak müteşebbislik kaynakları
açısından şanslı bir ülkedir. Türk insanı hiçbir
müteşebbis yetiştirme programı uygulamadan
yüzyıllarca müteşebbis yetiştirmiştir.
DİE verilerine batağımız zaman çeşitli sektörlerde toplam
1.113.679 işletmenin yer aldığını görmekteyiz.
KOBİ'lerin Türkiye ekonomisindeki ağırlığına bakıldığında, Türkiye
ekonomisinin KOBİ ağırlıklı bir ekonomi olduğu
gözükmektedir. Avrupa Birliği ölçüleri veya
Japonya, ABD gibi gelişmiş ülkelerin ölçülerinde
Türkiye ekonomisi hemen hemen KOBİ'lerden oluşan
bir ekonomi görüntüsündedir. Ancak her ülke
ekonomisinde KOBİ kavramının farklı olduğu gözden
kaçırılmamalıdır. Türkiye şartlarında, kesin bir
tanım olmamakla birlikte, genellikle yüz veya daha
fazla işçi çalıştıran firmaların yönetim,
organizasyon gibi nitel özelliklerinden dolayı büyük
işletme kabul edilebilir.
KOBİerle ilgili yeterli veri bulunmayışı bu grubun
değerlendirilmesinde zorluklara neden olmaktadır.
Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre ihtiracatın
yüzde onbir'i KOBİ'ler tarafından
gerçekleştirilmiştir. KOBİ'lerin dış ticaret
şirketleri üzerinden yaptığı ihracata ilişkin
bilgilerin bulunmayışıyla KOBİ'lerin ihracattaki
gerçek payının değerlendirilmesi mümkün
olamamaktadır. Bazı kesimler KOBİ'lerin ihracattaki
gerçek payının yüzde elliler civarında olduğunu
iddia etmektedirler.
KOBİ'lerle ilgili veri sıkıntısı çekilen diğer bir
konu kredilerdir. Bankalar açtıkları kredilerde
firma büyüklüklerine ilişkin istatistik
tutmamaktadırlar. KOBİ'lere ihtisas kredisi
kapsamında kredi açan tek bankanın Halk Bankası
olması sonucu KOBİ kredilerine ilişkin tek kaynak
Halk Bankası olmaktadır. 1997 yılı verilerine göre
Halk Bankası'nca KOBİ'lere açılan kredi tutarı
525.000 milyar TL.dir. 6.384.251 milyon TL. toplam
kredi hacmi içerisinde yüzde 8'e tekabül etmektedir.
KOBl'lerin diğer bankalardan kullandıkları kredilere
ilişkin bilgi olmasa dahi KOBl'lerin elverişli
şartlarda kullandıkları kredi oranı bundan
ibarettir.
Bu işletmelerin %99.7'sini KOBl'ler oluşturmaktadır. Tabloda yer
alan sektörler açısından istihdamın %80'ini
KOBl'ler sağlamaktadır.
Sektör itibariyle işyerlerinin ve istihdamın
ticaret ve imalat sektörlerinde yoğunlaştığı
görülmektedir.
Ticaret sektörü toplam işyerlerinin % yüzde elli yedisini (°/o57)
toplam istihdamın % yüzde otuzaltısını (%36)
oluşturmaktadır. İşyerlerinin yüzde onsekizi (%18)
ve istihdamın yüzde otuzsekizi imalat sanayinde yer
almaktadır, istihdamda büyük pay sahibi olan diğer
iki sektör hizmetler ve lokanta-kahvehane
sektörüdür.
Son iki yılda sektörlerde gelişmeye baktığımızda istihdam
artışının Lokanta-Kahvehane (%30), Ulaştırma
Depolama (%19), Hizmetler (%18) ve Ticaret (%13)
olduğu görülmektedir. İmalat sanayinde ise
istihdamda (%5.5) lik bir düşüş gözlenmektedir.
Bu durum Türkiye'de insanların yatırım yapmada
ticareti tercih ettiklerini göstermektedir.
Diğer dikkati çeken bir nokta 1-9 işçi çalıştıran firmaların
ekonomideki ağırlığıdır. Toplam işyerlerinin
%97'sini oluşturan mikro işletmeler Türkiye'deki
müteşebbislik potansiyelini göstermektedir.
Üretimi doğrudan ilgilendiren İmalat sanayindeki işletme sayıları
incelendiğinde toplam işyeri sayısının azaldığı
görülmektedir. Kamu ve özel sektörün her ikisinde
görülen bu azalma ekonomi açısından düşündürücüdür.
Ancak (1-9) işçi çalıştıran işletmelerin sayısında
artma olması 1994 5 Nisan kararlarına rağmen
müteşebbislik potansiyelinin yüksekliğini
göstermektedir. Diğer işletme büyüklüklerine sahip
işletmelerdeki azalma özelleştirme uygulamaları ve
1994 5 Nisan kararları ile açıklanabilir.
Sonuç
1980'li yılların ikinci yarısından itibaren
ülkemizde KOBİ kavramının olgunlaştığı
görülmektedir. Dünya ekonomisindeki gelişmeler,
Türkiye'de KOBl'lerin güçlenmesi ve kamuoyunun
gelişmesi KOBİ gerçeğinin farkedilmesini zorunlu
kılmıştır. Bu çerçeve yapılan toplantı, sempozyum
ve kampanyalar etkili olmuşlardır.
KOBİ'lerle ilgili belli bir kamuoyu oluşmasına rağmen karar
mekanizmasında konunun layıkıyla idrak edildiğini
söylemek güçtür. Siyası ve iktisadı ıstık rarın ve
kurumsal işleyişin istenilen düzeyde olmayışı KOBİ
konusundaki gelişmelerin beklenilen, arzu edilen
seviyede olmaması sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
KOBİ'lerle ilgili olarak yapılacak, düzenleme, çalışma ve
faaliyetin başarılı olabilmesi işin ruhunun
kavranmasına bağlıdır. Popülist bir anlayışla
KOBİ'lere yapılacak yatırımlar israftan öteye
geçmeyen harcamalar ve piyasa distürsiyonuna yol
açabilir.
KOBİ'ler konusunda atılacak her adımda globalleşme sürecinde
uluslararası rekabetin önemi, uluslararası
rekabette KOBİ'lerin rolü, KOBl'lerin uluslararası
işbirliğindeki işlevi dikkate alınmalıdır. Yeni
ekonomik oluşumda KOBİ kavramının yalnızca büyüklük
ifadesi olmadığı anlaşılmalıdır. KOBl'ler yenilikçi
fikirlerin yeşerdiği, yeteneklerin kendisini
gösterebildiği, topluma ve ekonomiye en yüksek
katkıda bulunabilme ortamının sağlandığı birimler
olarak algılanmalıdır. KOBl'lerin gücünün görünmeyen
yönü anlaşılmadıkça yapılacak yatırımlar şekli
olmaktan öteye gitmeyebilir.
KOBİ'lere yönelik uygulanacak programın geniş kapsamlı olması
gerekir.
Programın hazırlanmasında aşağıda ilkeler esas
teşkil etmelidir:
1. Gelişme potansiyeli olan KOBl'ler araştırılmalıdır.
2. Uygulanacak programlar, rekabetçi piyasa şartlarına uygun
olmalıdır.
3. Destek politikaları genel amaçlı olmamalı, selekti! olmalıdır.
4. KOBİ politikaları ile, teşvik politikaları, dış ticaret
politikaları teknoloji politikaları uyumlu
olmalıdır,
5- Kaynakların verimli kullanılması açısından
KOBİ'lere uygulanacak programların gerçekçi olması
gereklidir. Türkiye şartlarında uygulanma zemini
bulunmayan projelerle fikir cimlastiği yapılması
kaynak israfının bir diğer nedeni olacaktır.
6. KOBİ'lerle doğrudan ve sürekli diyalog kurulmalıdır. Merkezden
hazırlanan emrivaki projeler teorik çalışmalar
olmaktan ileri gidemezler
7. KOBİ'lerle ilgili meslek kuruluşları gelişmekte olan diğer
ülkelerin meslek kuruluşlarının hastalıklarına
yakalanmadan, KOBİ programlarına ihtisas
anlayışıyla bizatihi öncülük etmelidir.
8. Gelişmiş ülkelerde uygulanan KOBİ politikaları ve KOBt
programlarından faydalanılırken Türkiye'nin yapısal
şartlarına uyum imkanları detaylı şekilde
araştırılmalı, altyapısı oluşmamış KOBİ kurumları
ihdas edilerek ölü kurumlar ortaya çıkarılmalıdır.
9. KOBİt'lerle ilgili hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.
10. KOBİ geliştirme çalışmalarında faydalanılacak uzmanların
pratik yönü güçlü olanlara öncelik verilmelidir
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere; KOBİ politikaları
Türkiye'de yerleşik belli bir sosyal gruba
demokratik sistem içerisinde yer vermenin ötesinde
bir öneme sahiptirler.
Küreselleşme sürecinde dünya ekonomisi ile bütünleşmenin ana
gruplarından belki de en fonksiyonel grup
KOBİ'lerdir. Teknolojide, bilhassa bilgi
teknolojisinde kaydedilen gelişmelerin sanayiye ve
piyasaya aksettirecek yeteneğe sahip kesim
KOBİ'lerdir,
Bu bakımdan KOBİ konusuna gelenekselin ötesinde,
popülist politikalardan uzak bir anlayışla yaklaşmak
Türkiye'nin zorunluluğu haline gelmiştir.
|