Gelecek Asırda Eğitim: İnsan Gerçeğinin Bilimsel Keşfi
Prof. Aytuğ Iz'at
Giriş
Nasıl ki normal zeka seviyesindeki insanlar üstün
zekalıların dünyasını kavrayamaz ise, herhangi bir
yüzyıldaki insanın da, o asrın bilimsel
sınırlamalarının dışına çıkarak bir asır sonrasını
aynen kavraması beklenemez. Bu yüzden, bugünkü
mantığımızda hayal ettiğimiz gelecek yüzyıl,
sınırlı aklımızın bizi yönlendirmesinden ibarettir.
Akıl ve matıkla değil de daha ziyade hayal gücüne
dayanarak yapılan gelecekle ilgili tesbitlere ise
eskiden beri kehanet deniyor. Biz bu denememizde,
bilimsel verileri aklımızın bir ucunda tutarak,
biraz kâhinlik yapmak istiyoruz.
Bu Bir Kahenet Değil!
Önümüzdeki asır, insanın bilimsel keşfiyle
şekillenecek yeni bir eğitim anlayışına gebe.
Şimdiden bazı bulgulara ve gelişmelere bakarak
iddia edebiliriz ki, gelecek asrın daha başlangıç
yıllarında, adı ne kadar çağdaş olursa olsun, bütün
eğitim kurumlan geleneksel kabuklanndan çıkmak
zorunda kalacak, büyük bir ihtimalle de, en geç
ikinci yarıyüzılda çoğu kurum ve kuruluş devrimini
tamamlayıp, tarihe gömülecektir. Öyle inanıyoruz ki,
gelecek neslin çocukları günümüz insanının büyük
bir beğeniyle yücelttiği eğitim kurumlarını, bizim
ilk çağ insanının taşıt araçlarına baktığımız gibi
görecek; asrımızda ısrarla savunulan pek çok eğitim
teorisini tartışmaya bile değmez bulacaklardır.
iletişim teknolojilerinin ucuzlaması ve kitlelere
malolması, bilgisayarların çok fonksiyonel hale
gelmesi, gerek duyulan bilgiye bulunulan yerden
ulaşma şansına kavuşması, özellikle üniversite
eğitiminin klasik sınıf anlayışını tarihe
gömecektir.
Eskiden Bunlara Kehanet Denirdi!
1. insanın gerçek potansiyelinin bilimsel açıdan
tesbiti, geliştirilmesi ve yönlendirilmesi, yeni
çağ eğitimcilerinin ana tartışma konusunu teşkil
edecektir.
2. Bilimsel İnsan Asrı da diyebileceğimiz gelecek
yüzyılda, insanlara kendisi ve çevresi gerçek
boyutlanyla öğretilecek, insanlar enerjilerinin
büyük bir kısmının bizzat kendilerini bilimsel
yönden tanımaya ve geliştirmeye harcıyacaklardır.
3. Gelecek yüzyıl çok hızlı öğrenme tekniklerinin
insana neredeyse doğuştan kazandı-rıldığı bir asır
olacaktır. Yeni asırda devlet çapında desteklenen
organize eğitim, her bilgi türü ve ona ulaşım
aracına bağlı olarak farklı öğrenme modüllerini
kullanma becerilerinin tüm vatandaşlara
kazandırılması hedefine kilitlenmiş olabilir.
4. Gelecek asrın insanı, giderek artan oranda "robot
insan" olma özellikleriyle dona-nacaktır.
5. En geç 2050 yılında daha anne karnındayken,
çocukların beyinlerine özel olarak yapılmış müzik
veya bilgisayar kontrollü frekans yayınlanyla etki
edilmeğe çalışılacak, böylece hızlı öğrenmeye, hazır
insanlar dünyaya gelecektir. 2000'li yılların sonuna
yaklaşıldığında, dilediğini çok kısa bir süre
içerisinde öğrenmek sorun olmaktan çıkacaktır.
6. Eğer insanlık o tarihe kadar üniversel tek bir
dilde karar kılmamışsa (ki bu dil Türkçe
olabilirdi., hatta hala şansı var), daha bebek
yaşlarda birkaç dilin birden öğretilmesi, sayısal
yeteneğin kazandırılması sağlanacaktır, insanlar
hayatlarının herhangi bir anında istedikleri veya
gerek duydukları bir dili hızla
öğrenebileceklerdir. Öyle inanıyoruz ki, en geç
yeni yüzyılın son çeyreğinde, Hz. Süleyman gibi
yüzlerce dilde iletişim kurabilen insanlar
yetişecektir.
7. Genleriyle oynanmış insan yaklaşımı, önce
devletlerin gizli çalışmalarında kabul görecek,
sonra bu sahada yapılan çalışmalar toplumlara
yansıyacaktır. Genleriyle oynanmış insanın ise yeni
yüzyılda hangi çılgın gelişmelere imza atacağını
şimdiden kestirmek çok güç.
8. insan ömrü kesinlikle 100'lü yıllarla ifade
edilecek, 2000'li yılların yaşlı insanlan bile
bugünkü nesillerin orta yaşlı hatta genç ne-
sillerinden fiziksel ve mental kapasite olarak daha
ileride olacaktır.
9. Günümüzün en hızlı ve en güçlü insanları gelecek
nesillerle mukayese edilemeyecek kadar cılız
rekorların sahipleri olarak anılmaya bile değer
bulunmayacaktır.
10. Gelecek asırda, meselâ, bugün bilim çevrelerince
yeterince keşfedilmemiş olan yetmişli yaşlardaki
genç delikanlı Yogi Kazım'ın kendisine has
egzersizler yoluyla sağladığı kas ve eklem
esnekliği, kan deveranının rahatlaması, iç
organlara hakimiyet, kandaki oksijen miktarının
artırılması, sinirlerin gevşemesi, stresin azalması,
kas gücünün ve beden enerjisinin koaınması ve
artması gibi hususlar, bilim adamlarının da
katkılarıyla ve belki de "bilimsel Yoga" adıyla
beden eğitimi derslerinin yerini alacaktır...
11. Gelecek asrın sonlarında, güçlü nesiller, onlara
ayak uyduramayanlara yaşamasında yarar görmeyebilir,
meselâ, süper akıllı
virüslere karşı onların yenik düşmesine pekala
göz yumabilirler. Bu bakımdan gelecek asra iyi
hazırlanmayan nesillerden ancak şanslı olan lar,
tıpkı kelaynak kuşu gibi, "nesli tükenmemesi için
korunması gereken" varlıklar kategorisine
girebilirler.
12. Gelecek asır, kendini "yaratıcı" ilan İ eden
insanla, Yaratıcısına bilimsel yolla kavuş-maya
çalışan insanın savaşına şahit olacaktır Bu yüzden,
iman edenlerin imanlarının seviyesi bilimsel
alandaki yarış kabiliyetleriyle orantılı olacaktır.
Gelecek asrın sonlarında, dini istismar aracı
olarak kullanan softalar bile yaşayabilmek için
bilime sarılmak zorunda kalacaklar, yeni bir
sınıflama türü olarak "bilimsel softa" sınıfı
doğacaktır. Her zaman olduğu gibi, halis muhlis din
adamları, bilimi emrine alan imansızlarla, bilimsel
takılan softalar arasında bocalayıp duracaktır.
13. Dünyadaki herhangi bir "genetik ucube"
tehlikesine karşı, insanlık bir başka gezegene
sığınma durumuyla karşı karşıya kalabilir.
Yıllardır kerameti kendinden menkul din adamları ve
beceriksiz yöneticilerin elinde bulunan devletler
bu durumdan yararlanıp dünyaya hükmedebilirler! Ne
de olsa ucubelikte bir ortak yan vardır!
14. Başka bir gezegene gidemeyen insan "genetik
ucubelere" yenik düşebilir. Bu durumda insan nesli
tükeneceği için, yeni yaratıkların eğitim sorunları
biz insanları ilgilendirmez.
15- Bir başka gezegene sığınan insanlar, o gezegeni
de mahvetmek için kollarını sıvayacak, dünyadan
taşıdıkları kötü alışkankkla-rıyla orasını da
mahvetme sürecine katkıda bulunacaklardır. Onları
şimdiden çevre korumacılık kurslarına yazdırmak
gerek.
16. Şu satırların yazıldığı andan itibaren herhangi
bir zaman diliminde dünyanın sonu gelebilir ve
insanlık yeni yüzyılı yaşamayacağı için de o asrın
eğitim sorunlarıyla başı ağrımaz.
Yeni Yüzyılda Türk Eğitimi
17. Yarın bugünden görünüyor: ilkokuldan liseye,
neredeyse "okula kaydol diplmanı al" politikası
güden anlı-şanlı Milli Eğitim Bakanlarının
önderliğindeki Türk eğitimi, bilimsel düşünme
alışkanlığı bir yana, okur yazar bile olamayan
nesiller yetiştirmeye devam etmektedir.
18. Yüce Türk milleti cüce siyasiler ve beyinsiz
idarecilerin elinde rehberi karga olanın akibetine
doğru yönelmiştir.
19. Dikkat edilirse, en modern eğitim uygulamaları
ne yazık ki (ve hatta, buna da çok şükür ki) sadece
askeri okullarda mevcuttur. Buna bir de bazı özel
okullardaki idealist kadrolar ve bilinçli aileler
eklenebilir. Onun dışında, genelde toplumda bir
eğitsel intihar sözkonusudur.
20. Korkanm ki, bu asrı ödünç eğitim uygulamalarıyla
geçiştiren toplumumuz, gelecek asırda neyi ödünç
alacağını bilemiyeceği gibi, ödünç aldığını
kullanmakta da sıkıntı çekecektir.
21. En geçerli çözüm, toplumun kahir ekseriyetini
kendileri gibi aptal kabul eden beyinsiz
yöneticilerin elinden eğitimimizi kurtarmaktır.
Yoksa gençlerimize onlar tarafından bulaştırılan
ahmaklık giderek kalıtsal bir nitelik kazanabilir.
Gelecek asır ise ahmaklara yaşama hakkı veren bir
asır olmayacaktır.
22. Bugün için, yukarıda yazılanları deli saçması
olarak niteleyebilirsiniz. Haklı da olabilirsiniz.
Ama soranm sizlere akıllılanmz nerede ve ne işle
meşguller?
23. Dahası, kendisini ahmakların yönetimine
terkeden akıllüann aklına ne kadar güvenilebilir
ki?
Bir Mesel
Hayatında ilk defa bir deve görüp üzerine binen
Akıllı Ali, deve yerinden kalkıp da yürümeye
başlayınca afallaşır, ne yapacağını bilemez. Yere
atlamayı da göze alamaz. Çevreden seslenirler: "Ali
nereye gidiyorsun?" diye. Ali'nin cevabı durumumuzu
çok güzel anlatır:
"Ali binmiş bir alâmete gidiyor kıyamete!"
Bizim toplumun insanlarının her biri olmuş bir
Akıllı Ali, bindiği deveden inemeyecek kadar da
basireti bağlanmış. Elbet gideceği yönü kendisi
tayin edemez. (Bu fıkradan dolayı develer bana dava
açarsa haklıdırlar, ama kastım o mübarek hayvanlara
hakaret etmek değildir!)
Türk insanı kendi kaderine hükmetmeye karar
veremedikçe, hiç değilse kendi toprağında binecek
bir deve bulduğuna bile şükret-melidir.
Yeni asırda Şeyh Galib'in şu mısraı bilim
adamlarının ve eğitimcilerin en önemli rehberi
olacaktır:
Hoşça bak kendine çün zübde-i âlemsin sen! Biz de
bir uyarıda bulanalım:
Asimi inkâr eden şaşkın çırpınır, batar ki çölde
Lakin kendini Tanrı sanma, yoksa batarsın sen de!
|