2000'li Yılların Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
20'nci Yüzyılın ikinci yarısındaki gelişmeler,
Dünya'nın sanayi toplumundan bilgi toplumuna
geçişinin habercisi olmuştur. Bunun doğal bir sonucu
olarak, 21'inci yüzyıla damgasını vuracak temel
unsurun bilgi ve teknoloji olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliriz.
Tarihsel mirasını ve Cumhuriyet'in kuruluşunda
yaptığı tercihi dikkate aldığımızda, Türkiye'nin de
bu gelişmelerin dışında kalması düşünülemez. Türkiye
için Bilgi ve Teknoloji Çağını yakalamanın yolu
bilgi, dolayısıyla teknoloji üreten bir ülkeye
dönüşmekten geçmektedir. Bu geçiş, sanayileşmenin
her aşamasını yaşamayı zorunlu gören, gelişmeyi esas
alan bir kalkınma modeli ile kısa sürelerde
gerçekleştirilemez. Türkiye 21'inci yüzyılda da
iddiasını sürdürmek istiyorsa, kuşkusuz klasik
imalat sanayii yatırımlarına devam edecektir. Ancak,
bundan çok daha önemli olarak, sanayisinin yapısını
bilgi ve teknoloji çağının gereklerine uygun hale
getirmeyi, yani evrimsel bir gelişmeyi değil,
dönüşümsel bir sıçramayı gerçekleştirmek
zorundadır.
Bu çerçevede, gündemizdeki soru, Bilgi ve Teknoloji
Çağının Türkiye'sinde Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı'nın konum ve fonksiyonunun ne olması
gerektiğidir.
Bakanlık, bir yandan "Bilgi Otoyolları" olarak
adlandırılan Dünya'daki teknoloji-bilgi iletişim
ağını Türkiye'ye taşıyan kurum olurken, öte yandan
ülke içinde teknoloji üretimine yön veren, destek
olan, onun hukuki alt yapısını hazırlayan merkez
olmalıdır. Önemi gereği tekrar ifade etmek
gerekirse; bilgi ve teknoloji çağı olacağından kuşku
duyulmayan 2000'li yıllardaki Türkiye'nin sanayi ile
ilgili bakanlığı; bilgi-teknoloji üretiminin
önündeki engelleri ortadan kaldıran, bilginin
üretildiği merkezlerle (üniversitelerle),
uygulandığı alanları (sanayi kuruluşlarını) bir
araya getiren, organizasyonu gerçekleştiren,
sanayinin beyni olan bir bakanlık olmalıdır.
Türkiye'nin ithal ikameci sanayileşme politikalarını
uyguladığı yıllarda şekillenen ve o dönemde
gerçekten çok önemli hizmetler gören Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı bugünkü yapısıyla yukarıda
özetlenen dönüşümü üstlenecek bir kurum olmaktan çok
uzak bir noktadadır. Bakanlığın sermaye
şirketlerine ve sanayi kuruluşlarına yönelik uzunca
bir süredir yürüttüğü hizmetler dolayısıyla
arşivlerinde oluşan hazır bilgileri dahi ilgililerin
(yatırımcılar, üniversiteler v.s.) hizmetine
sunmadaki yetersizliği, bunun en açık kanıtıdır. Bu
durum yapılması gerekenin ne olduğunu da ortaya
koymaktadır. Bilgi ve Teknoloji çağını yakalamak
için sıçrama yapmak zorunda olan Ülkemizin Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı da köklü bir dönüşüm geçirerek,
yeniden yapılanmalıdır.
Bu Yapılanma Nasıl Olmalıdır
?
1. Bakanlığın sanayiye yönelik hizmetlerine ilişkin
yapısı radikal bir değişikliğe tabi tutulmalıdır.
Bunun için de;
1.1. Başarısı başta Japonya olmak üzere bir çok
gelişmiş ülke deneyi ile ispatlanan, üniversitelerle
sanayi kuruluşları arasındaki işbirliğini firma
düzeyinden kurumsal düzeye çıkarmayı sağlayacak olan
teknoparkların kurulmasına önem ve öncelik
verilmelidir. 57'nci Hükümet döneminde yürürlüğe
konulan "Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu"nun
Teknoparklar için önerdiği model, ülkemiz
koşullarında gerçekçi ve uygulanabilir değildir.
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun, gelişmiş
ülkelerin başarılı modellerinin tümünün ülkemizde de
hayata geçirilmesine imkan verecek bir şekilde
yeniden düzenlenmesi gerekir.
1.2. Kamudaki sanayiye ilişkin tüm birimler
Bakanlıkla doğrudan ya da dolaylı olarak
ilişkilendirilmeli, Bakanlık bu birimlerin
koordinatörü ve yönlendiricisi olmalıdır. Özellikle
teknoloji üretimindeki yeri nedeniyle TÜBİTAK
Bakanlıkla birlikte hareket eden bir kurum haline
getirilmeli; dönüşüm hedefine uygun bir teşvik
politikası uygulayabilmek için de Teşvik ve Uygulama
Genel Müdürlüğü tekrar Bakanlığın bünyesine dahil
edilmelidir.
1.3. 2000'li yıllardaki Türkiye'nin, sanayi
cephesindeki beyni olacak olan Bakanlığın merkez
teşkilatı tümüyle yeniden düzenlenmelidir.
1.3.1. Sanayiciye verilen rutin belgelere (sanayi
sicil belgesi, imalat
belgesi v.s.) ilişkin hizmetler, günümüz koşullarına
uygun olarak ayıklanmalı, bu alanda kalan
hizmetlerin tümü taşra teşkilatına devredilmelidir.
1.3.2.
Merkez teşkilatındaki sanayiye yönelik birimlerde de
sektörel yapılanma esas alınmalıdır.
1.3.3.
Dönüşümde tayin edici görev üstlenecek olan Sanayi
Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, bugünkü
kuruluş amacından tümüyle uzak görünümünden
kurtarılmalı, Bakanlığın en önemli ve en etkin genel
müdürlüğü haline getirilmeli; organizasyon şeması
klasik bir genel müdürlüğün yapısından çıkarılarak,
örneğin enformatik, genetik, sibernetik gibi daire
başkanlıkları şeklinde örgütlenmelidir.
1.4.
Bakanlık teşkilatı (merkez, taşra, bağlı, ilgili)
tümüyle çağdaş teknolojinin bütün yeniliklerini
kullanabilen teknik olanaklarla donatılmalıdır. Bu
teknoloji üretimini hedefleyen beynin, olmazsa olmaz
koşuludur. Teknik altyapıya paralel ve aynı öneme
haiz olan, Bakanlığın nitelikli personel ihtiyacı da
giderilmelidir. Açıkça söylemek gerekirse; Bakanlık,
dönüşümün öncüsü olacaksa, bilgi üretiminde en üst
düzeyde olan üniversitelerimizin (günümüzde ODTÜ,
İTÜ, Boğaziçi Üniversiteleri) mezunlarının çalışmak
için öncelikle tercih ettiği bir kurum haline
gelmelidir (bu, kuşkusuz mevcut personel rejiminde
Bakanlık boyutunu da aşan bir değişikliği gerekli
kılmaktadır). İstihdam edilen bu nitelikli
personel, bilgi çağım hızla ve başarıyla yakalamış
olan Uzakdoğu ve Kuzey Amerika ülkelerine
gönderilerek eğitim ve deneyim kazanmaları
sağlanmalıdır.
2.
Bakanlığın halen yürüttüğü, ticari hayata, özellikle
tarımsal ürün ticaretine yönelik hizmetler, zaman
içinde ilgili birimlere (kamu/özel) devredilmelidir.
Örneğin tarımsal desteklemeye ilişkin görevleri
yürüten Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü ve
üreticilere Tarım Satış Kooperatifleri aracılığı ile
verilen hizmetler, Tarım Bakanlığına ve/veya Dış
Ticaret Müsteşarlığına (bu noktada Ekonomi veya
Ticaret Bakanlıklarının, eski yapılarına benzer
şekilde yeniden kurulmaları da bir alternatif olarak
düşünülebilir), İç Ticaret Genel Müdürlüğünün
Ticaret ve Sanayi Odaları ile şirketlerin kuruluş
sermaye artırım ve tescil işlemlerine yönelik
hizmetleri dahil, tüm yetki ve görevleri Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliğine (TOBB'a), Esnaf ve
Sanatkarlar Genel Müdürlüğünün Esnaf ve
Sanatkarlar Odalarının Kuruluş ve Denetim Hizmetleri
dahil tüm yetki ve görevleri Türkiye Esnaf ve
Sanatkarları Konfederasyonu'na (TESK'e)
devredilmelidir. Tacir ve sanayici ile küçük ticaret
erbabına yönelik hizmet ve görevlerin bütünüyle
ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek
teşekküllerine (TOBB-TESK) devri, Bakanlığın tüm
olanaklarının ana (esas) hedefe yöneltilmesini
sağlayacaktır. Böylesi bir yetki devri, ülkemizin
ihtiyaç duyduğu ve "örgütlü toplum", "yönetişim",
"sivil toplumlu demokrasi", "katılımcı demokrasi"
vb., başlıkları altında ifade edilen yeni ve çağdaş
kurumsal yapılanma (kurumsal dönüşüm) amacına da
uygun düşecektir.
Gerek bu devir sürecinde, gerekse bu süreçten sonra
zorunlu olarak Bakanlıkta kalacak olan ticari
hayatın düzenlenmesine yönelik görevlerde,
Bakanlığın temel hizmet ilkesi; "piyasa"nın
kurallarını koymak, bu kurallara aykırı
davrananlara kırmızı kart göstermek, başka bir
deyişle, dürüst yarışma koşullarını yaratmak
olmalıdır. Bakanlık bu hakem rolünü, merkezdeki
birimlerinden daha çok Rekabet Kurumu, Patent
Enstitüsü gibi özerk yada yarı özerk kurumları
aracılığı ile yapmalıdır.
3. 90'h yılların başında, Bakanlığın yerinde bir
atılımla gerçekleştirdiği tüketiciyi korumaya
yönelik düzenlemeler ile buna paralel oluşturulan
Genel Müdürlüğün bağımsız bir müsteşarlığa
dönüştürülmesi veya kurulursa Ekonomi/Ticaret
Bakanlıklarına devri düşünülmelidir. Ancak, bunun
zaman alacağı dikkate alınarak, tüketici koruma
alanında daha önce başlatılan çağdaş dünyayı
yakalama sürecinin tamamlanması sağlanmalıdır.
4. Yukarıda üç madde halinde özetlenen, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı'nın bilgi ve teknoloji çağının
Türkiye'sinin öncüsü bir bakanlığa dönüşüm süreci
ciddi bir mali kaynağı gerektirmektedir. Klasik
bütçe olanakları ile karşılanamayacak bu gereksinim
Bakanlığa bağlı, özel olarak bu amaca tahsis edilmiş
bir fınans kurumunu gerekli kılmaktadır. Bunun için
Kalkınma Bankası, yapısı amaca uygun hale getirilmek
koşuluyla yeniden Bakanlığın emrine verilebilir.
|