Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Doğu Anadolu’yu Anlamak 

Doğu Anadolu Bölgesi, Türkiye'nin yüzölçümü bakımın­dan en büyük coğrafî bölgesi. Ülke yüzölçümünün % 21'ini Doğu Anadolu teşkil eder. Ancak bu kadar geniş toprakların % 75'i deniz seviyesinde 2000 metrenin üstünde yeralmış olması, bölgenin farklı özellikler kazanmasına yol açmış. Bölgede 3000 metreyi aşan dağların sayısı ve kapladıkları alan oldukça fazla. İşte bu nedenledir ki, bu bölgemize "Türkiye'nin Çatısı" adı ve­rilmekte. Evet, kıtaların çatısı Asya, Ülkelerin çatısı Türkiye, Türkiye'nin çatısı Doğu Anadolu... 

İşte, çatı olmanın kazandırdığı olumlu ve olumsuz özellik­leri ile Doğu Anadolu, kendine özgü güzellikleri yanında, bir­çok sorunları da bünyesinde barındırıyor. Herşeyden önce, fazla yüksek olması, iklimi olumsuz yönde etkilemiş. Gerçekten Do­ğu Anadolu, "Türkiye'nin Sibiryası" unvanım almış. Kar, buz ve şiddetli soğuk ile Doğu Anadolu adeta özdeşleşmiş. Nitekim Ünlü Seyyahımız Evliya Çelebi'nin "Kedi, damdan dama atlar­ken donmuş, ancak yaz gelince buzları çözülmüş ve miyavlaya­rak yere düşmüş." "Tam 11 ay 29 gün şehirde kaldım, halk ha­la yaz gelecek diye bekliyordu. Ben gittikten sonra geldi mi, bilmiyorum." diye sözettiği Erzurum Şehri, bu bölgemizin en önemli şehirlerinden biri... Bu yönüyle, bölgenin diğer şehirleri de benzer özellikler taşımakta... Kars, Ağrı, Muş, Van, Bitlis, Bingöl, Erzincan, Elazığ, .Tunceli, Malatya, hepsi birbirinden karlı, buzlu ve soğuk... 

Doğu Anadolu'yu anlamak-münkün mü? Dışardan bölge­yi anlamak mümkün değil. Ancak bölgeyi anlamak için, mutlaka bölgede yaşamak gerek. Kış günlerinde; buz üzerinde yürür­ken boylu boyuna buz üzerinde kayarak düşmek, burun direkle­rinin, kulakların donarak sızlamak ve saçların buz parçacıkla­rından beyazlayarak erken ihtiyarlamak... Tam dokuz ay bo­yunca sobayla kardeş olmak, bölge insanının kaderi Yılın do­kuz ayı soba karşısında oturarak geçerse, elbette insanların ikti­sadi faaliyetlerinde önemli bir gelişme görülmez. Tüm bunları anlamak için, bizzat bölgede yaşamak gerekiyor. Ben bizzat bu bölgede tam 16 yıl yaşadım. Hem de dünyanın nüfus ve yük­seklik bakımından en yüksekte yeralan şehri olan Erzurum'da... Bu sebeble bölgeyi ve bölgenin sorunlarını en iyi şekilde anlı­yor ve görebiliyorum. 

Herşeyden önemlisi, Doğu Anadolu Bölgesi, diğer bölge­lerimizden çok farklı. Bu bölgede, ovalar bile, 1500 metrenin üzerinde. Böyle olunca, tarım; ekonomik bakımdan pek önem taşımıyor. Buğday, arpa, şekerpancarı üretimi yapılan başlıca tarım ürünleri. Bunun yanında, Erzincan'ın üzümü, Malatya'nın Kayısısı meşhur. Ancak genel olarak en fazla ekimi yapılan ürünler, yem bitkileri. Zaten bölge arazisinin büyük bir bölü­münü, yüksek otların hakim olduğu meralar oluşturuyor. Bu ne­denle, mer'a hayvancılığı önemli bir gelir kaynağı. Ancak, gü­nümüzde besi hayvancılığı ile boy ölçüşemediği için, günden güne geriliyor. 

İklim sert, tarım ve hayvancılık gerilemekte, önemli bir sanayi kuruluşu yok. Durum böyle olunca, bölge insanı çareyi göçde arıyor. Son 40 yıldır, bölge insanın söylediği türkü, göç ve gurbet türküsü. Yatağını sırtına alan göçmüş. Özellikle ula­şım imkanlarının gelişmesi ve görsel basının (televizyon, gaze­te gibi) bölgeye girmesiyle birlikte, göç hızlanmış. Doğu İnsa­nı; dalga dalga, İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir gibi büyük şehir­lere göçetmiş. Göç, ilk dönemlerde iki aşamalı gerçekleşmiş. Önce bölge içinde, kırsal kesimden bölge şehirlerine, sonra böl­ge şehirlerinden, bölge dışına yani Türkiye'nin büyük şehirleri­ne göç edilmiş. Böylece, hem bölge şehirlerinde ve hem de Türkiye'nin büyük şehirlerinde, göçden kaynaklanan sıkıntılar yaşanmış ve yaşanmaya devam ediyor. 

Doğu Anadolu Bölgesi'nden yaşanan bu hızlı göç akını, bölge nüfusunu iyice azaltmış. Bugün Türkiye nüfusunun ancak % 10 kadarı bu bölgemizde yaşıyor. Eğer önlem alınmazsa ve göç aynı hızla devam ederse, kırsal yerleşmelerin çoğu nüfusla­rını sıfırlayacak. Bu da, ülkemiz için son derece tehlikeli bir ge­lişme. Bu tehlikeyi, ilgililerimizin ve yöneticilerimizin; bir an önce görmesi ve çareler araması gerekiyor. Aksi halde, eğer iş işten geçerse, çözümü mümkün olmayan sorunlar ortaya çıka­caktır.

Bu bölgemiz için devlet tarafından yapılacak en akılcı ya­tırım, büyük sanayi kuruluşlarını bölgeye kaydırmak ve sanayi­cileri bölgeye yatırım yapmaları için teşvik etmektir. Dünya Bankası'ndan sağlanan kredilerin küçük ölçekli yatırımcılara verilmesi, tam bir fiyasko olmuştur. Çünkü, küçük ölçekli yatı­rımcılar, yeterince denetim yapılamadığı için, aldıkları kiredileri, bölge dışına, özellikle kıyı bölgelerimizdeki şehirlere kaydır­mışlardır. Bu nedenle, küçük ölçekli yatırımlara, kredi olarak değil, sadece değişik yöntemlerle teşvik etmek gerekiyor. Böl­gedeki kuruluşlardan vergilerin azaltılması, üretim esnasında pazarlamada bazı kolaylıkların sağlanması, yatırımların bölge dışına çıkmasını bir nebze olsun engeller. 

Doğu Anadolu'yu anlamak için, bölgede yaşamak gerek. Yaşadıkça sorunlarına gerçekçi çözümler getirmek mümkün­dür. Bu sebeble, bölgede yaşayan tüm bilim ve teknik adamları seferber etmek gerekiyor. Bilim ve teknik adamların hazırladık­ları programların uygulamaya konulması, hem bölgeye, hem de Türkiye'ye büyük yararlar sağlayacak. 

Türkiye'nin çatısı olan Doğu Anadolu'yu ihmal etmemek gerekiyor. Eğer çatı ihmal edilirse, akar ve herşey mahvolur. Bu sebeble, çatıyı akıtmamak için, çatının sürekli ve kalıcı ola­rak tamir edilmesi şarttır. Çatısı akan bir evde, yani sefalet ve felaket içinde yüzen bir Türkiye'de yaşamak istemiyorsak, çatı­yı tamir etmek, yani Doğu Anadolu Bölgesi'nin sorunlarına aci­len çözüm bulmak zorundayız. 

Doç. Dr. Ramazan OZEY

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005