Avrupa Topluluğu Gümrük Politikaları Daire Başkanı Richard
Gondon İle Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği Üzerine
Gümrük Birliğine geçtikten sonra nasıl bir gümrük
sistemi kurdunuz. Kurduğunuz bu sistem yerel gümrük
müdürlükleri için uyulması mecburi sandartlar
getiriyor mu?
Gümrük Birliğine geçtik ama 1986'dan
sonra oluşturduğumuz sistem içinde her mahalli
idare kendi sistemine sahip. Yani tepeden
baktığınızda homojen bir yapı görüyorsunuz ama yere
indiğinizde farklılıklar baş gösteriyor.
Oluşturduğumuz sistem Avrupa içinde serbest
dolaşımın ticari yönünü geliştirmek içindir. Mal
akışkanlığı ne kadar çabuk olursa siz değerli iş
adamları o kadar rahat eder. Bizim amacımız beyana
dayalı bir gümrük deklerasyonunu temelde oluşturmak
ve tüm topluluk geçişlerinde uygulamak.
Tabi, formaliteleri azaltmak kadar önemli bir başka
konu ise, bilgi alışverişidir, bilgi değişimidir. Şu
anda sistemin sadece bağımsız olarak yerel ayaklan
işliyor. Yani tek idare belgesi adı altındaki
uygulama sürüyor.
Ama 1995'ten sonra sistemin asıl önemli olan kısmı
ortaya çıkacak. Yani sistem beyanı organize ettiği
gibi link hattıyla tüm üye ülkeleri bağlayarak
bilgi alışverişini de sağlayacaktır.
Bu tür sistemler özellikle Fransa, Almanya ve
İngiltere'de yüksek derecede geliştirilmiştir.
Özellikle Fransa 1986'dan beri kendi geliştirdiği
kompüterize gümrük beyanı sistemini tüm
gümrüklerinde modem ile terminallere bağlamıştır.
Ayrıca oluşturulan terminaller dışında link hattı
ile direk bağlantı da sağlıyor. Bu bağlantı şu anda
gümrük 1 ve gümrük 2,3 vs. arasında. Ama bazı büyük
firmaların kendi gümrük bölümleri ve gümrük ofisleri
arası direkt bağ sağlanabiliyor.
Hollanda da kendi kompüterize gümrük beyanı
sistemini geliştirdi. Hollanda'da özellikle
Rotterdam gümrükçüleri bu sisteme adaptasyon
sağladı.
Bu sistemi kullanmadaki Hollanda'nın başarısı çok
büyük. Çünkü mesela Philips kendi bilgisayar
sistemine sahip. Philips kendi binası içinde
gümrüklü antreposu var.
Tüm işlemleri yasal prosedürüne uygun olarak
tamamlayan Philips bir nevi kendi işini kendi
yapıyor. Kendi gümrükçülük işini de kendisi
yapıyor. Hollanda yetkili makamları sadece
istatistiki bilgi akışı ve sirkülasyon kontrolü
açılarından istedikleri anda sisteme girip bilgi
alıyorlar. Philips için gümrüğün müdahalesi (eğer
buna müdahale demek yerindeyse) Philipse ait
bilgisayara izinsiz girilmesi oluyor. Hollanda
sistemindeki (en gelişmişi budur) uçak Hollanda
havaalanına indiği anda manifesto bilgileri modem
ile uçağın gideceği 2. alandaki Havaalanı Gümrüğüne
aktarılıyor. Ve uçak 2. alana inmeden gümrük beyanı
yapılmış ve yasal formaliteler tamamlanmış oluyor.
Özellikle Amerika Hollanda arasında bu sistem o
kadar tuttu ki, Amerika'daki gümrükçü firmaların %
95 ile 85 arasındaki kısmı bu sistemi kullanmaya
başladı.
Sistemin işleyişi Avrupa topluluğunun ticari ve
ahlaki bakış açısından dolayı hayatiyet buluyor bu
görüşü diğer ülkeler ile de sağlayabilirsek bu
sistem daha da oturarak işlerlik kazanacaktır.
Bizim görüşümüze göre herkes potansiyel bir suçlu
değil. Eskiden olduğu gibi farelerin sandıkları
talan eder gibi karıştırmasına benzer bir tarzda
gümrükçülük yapamayız. Amacımız serbest dolaşımın
tamamıyla gerçekleşmesi. Mal akışkanlığının
tamamıyla serbestleştirilmesi. Bunu başarır isek
ticari hayatımız adına çok önemli bir mesafeyi
almış sayılacağız.
TC ile gümrük birliği sonrasında ne tip bir ilişki
umuyorsunuz. Bize ne tavsiye edeceksiniz.
TC'ye geçmeden önce, (çünkü sizinle 1995'te birliğe
gideceğiz) daha önceden bu birliği sağladığımız
EFTA ülkelerim anlatmam doğru olacak.
Biz 1986'da 6 EFTA ülkesi ile gümrük birliğine
gittik. Bunlar ile yapılan gümrük birliği sizin ile
yapacağımız birliğe göre % 10 sayılır. Çünkü sadece
tek idare belgesinin kabulüne dayanan bir anlaşma
yaptık. Ve 1986'dan beri EFTA ile tek idare belgesi
yürürlükte. Herhangi bir sorun da yok.
Bir düşünün. 1986'dan önce tüm Avrupa'da (12 ülke 6
EFTA ülkesi) kullanılan gümrük çıkış beyannamesi
benzeri 150yi aşkın belge vardı. Bu belgeler gümrük
vergileri için ayrı bir deklerasyon KDV (VAT) için
ayrı bir deklerasyon, istatistik için, taşıma (tır,
uçak, gemi, konteyner) için hep ayrı ayrı idi.
Ayrıca resmi gümrük vergisi dışında alman resim ve
harçlar ve her ülkeye göre değişen fonlar ayrı ayrı
belgelerin deklerasyonunu gerektiriyordu.
Biz serbest akışkanlık ilkesi ile tek idare
belgesine geçtik. Ve çok da iyi ettik. Burada bir
anımı anlatacağım. (Tek idare belgesi bulan adam bu
iş için 20 yılı aşkın bir süre çalıştı. Tüm
gümrükleri inceledi. Tüm belgeleri binlerce sayfa
ezberledi ve bu belgelerin günün birinde tek idare
belgesine dönüştürülebileceğini büyük hayal olarak
görürdü. Beni burada boşuna çalıştırıyorsunuz,
boşama maaş veriyorsunuz. Tek idare belgesi olsa
bile bunu siz uygulayamazsınız diye mızmızlanırdı.
Şimdi emekli oldu ve bulduğu Tek idare belgesi tüm
Avrupa gümrüklerinde tek belge olarak Tır, ithalat,
ihracat, gümrük, vergi ve KDV belgesi yerine
geçiyor. Şimdi kendisi bizi gördüğü zaman eliyle
yüzünü gizliyor.
Şimdi durum TC için de aynı. Böyle bir belgeyi
kullanmayı kim istemez.
Topluluğun bir yasama organı olarak kanuni bir
mevzuat oluştururken prosedürünüz nasıldır. Kimlerin
görüşüne göre, kimlerle ve nasıl kanun yaparsınız?
Bizim en önemli görevlerimizden bir tanesi topluluk
gümrük kodunu yapmaktı ve bunu yaptık. Şu anda
yürürlükte olan bir kodu var ve gayet başarılı. Şu
andaki görevimizin temeli Roma Antlaşması'nda
mevcut. Anayasamız Roma Antlaşması'dır. Bu
antlaşmaya göre 12 ülke ile ne yaparsak anında
Offical Journal'de yayınlanır. Sorumluluğumuz
Bakanlar Konseyi'nedir. Biz konseye danışmanlık (consultas-yon)
hizmeti veririz. Siyasiler bu işi bilmez. Politika
sorun çözmez. Çözülen sorunlara imza koyar. Veya
çözülen sorunları tekrar sorunlaştırır. Biz işimizi
iyi biliyoruz. İyi yapıyoruz ve iyi yapacağız.
Konsey de bunu görüyor. Kararlarımız-daki isabet
oranı bu aşamadan sonra onların bizim sözlerimize
uymalarını mecburi kılacak. Çünkü biz dezavantaj
yaratmak istemeyiz. Hoşgörülü, esnek ve yapıcı
olmak zorundayız.
TC ile TC hakkında neler düşündüğümüze gelince
topluluk için geçerli olan herşeyi TC için de
düşünüyoruz. Ortada bir anlaşma var ve bu anlaşmaya
göre Topluluk TC'yi tam üyelikten önce gümrük
birliğine ikna etmiş durumda. Eldeki tek örnek de
bu. Dolayısıyla eğer antlaşma yapmış isek buna
uyulmalı. Antlaşma kurallarını TC ile müzakere
ederek oluşturuyoruz.
Bu müzakereler ikili ilişkiler ile ilgili pazarlığa
tabi. Ancak TC şu anda Topluluk içi 12 ülke
arasında uygulanmakta olan sisteme geçmek istiyorsa,
ki istiyor, Gümrük Birliği istiyorsa, tam üye olmak
istiyor ise, sonradan gelen bir misafir olarak tüm
kurallara uymak zorunda. Dolayısıyla burada bir
adaptasyon olayı var. TC tüm topluluk
standartlarını, kanun ve mevzuatını direkt olarak
adapte etmek zorundadır. Bu
adaptasyon kendi uyumu açısından gerekli. Bir de
topluluğun TC'ye uyum ve kabulü var ki bu da en az
birincisi kadar zor. Her ne kadar Yunanlı
meslektaşlarımız ısrar ve inat etseler de TC 95'de
gümrük birliğine geçecek. Bu geçiş öncesinde ve
sonrasında topluluk ile TC arasında yapılacak tüm
müzakereler tartışmalı, pazarlıklı. Ancak bunların
sonucu oluşturulacak bir antlaşmaya tüm topluluk
üye ülkelerinin istisnasız uyum ve kabulü
gerekiyor. Bu kesinlikle böyle. Yürürlükte tüm
toplum üyelerince kabul gören bir anayasa ve ona
bağlı yasalarımız, çıkarlarımızı eşit olarak
koruduğu halde, zaman zaman uyuşmazlık ve çatışmalar
sosyal hayatımızda süregeliyor. Bizim görevimiz işte
bu uyuşmazlıkları en aza indirecek sistem ve çözüm
üretmektir.
Topluluk içerisinde çevre, kalite ve sosyal damping
gibi standartları nasıl oluşturuyorsunuz.
Halihazırda bunlardan başka standartlar var mı?
Gelecekte ne gibi standartlar olabilir
Avrupa'da standartlar çok önemli. Çünkü bir sistem
oluşturuyorsunuz. Ve oluşturduğunuz o sistem,
sistem-dışı kişilerce deliniyor, yıpratılıyor. Buna
müsaade edemem. Mesela Lacoste çok saygın ve iyi
bir firma. Her yıl milyonlarca Frank parayı gelişme
uğruna sisteme katkı sağlayacak şekilde harcamaktan
çekinmiyorlar.
Buna karşı Türkiye'deki bazı firmalar haksız rekabet
sağlayacak şekilde Locoste'un malını, amblemini
çalıyor, taklit ediyor ve para kazanıyorlar. Onlar
kazanırken sistemin kaybetmesine izin veremeyiz.
Şu üzerimde gördüğünüz gömlek Lacoste'un ve yaklaşık
6000 Frank'a aldım. Ama TC'de 50 Frank'a bile
Lacoste olduğunu biliyorum. Dolayısıyla çevre
standardı, kalite, standardı, moda standardı,
tehlikeli maddeler standardı gibi birçok
standardımız var. Herkes bilmeli ki standartlar
iyileri korur ve iyilere zarar vermez. Daha iyisi
idealde gösteririz ve realitede gerçek olmasını
bekleriz, aynı zamanda bunu kontrol de ederiz.
Topluluk standarttan 3 kısımda incelenebilir.
1. Oyuncak ile ilgili (Toys standartlar)
2. Gıda Standartları (Food St)
3. Tıbbı Standartlar (Medical St.)
Bu standartların mesela çocuklar için olanı onları
başlarına gelecek her türlü tehlikeden korumaya
yönelik olduğu için saygı duyulmalı. Bunun kontrolü
zaten bizden çok oto-kontrole dayalı. Ama İspanya
gibi umudunu ihracat gelirlerine bağlamış fakir
ülkelere güvenemeyiz. Onların standartlara uyup
uymadığını bizim kontrol etmemiz lazım. Ama mesela
Rotterdam'da otokontrol o kadar kuvvetli ki,
piyasadaki teftişçi firmalar ithalatçı firmalar,
ihracatçı firmalar ve piyasanın kendisi bizatihi
standarda uyum/uyumsuzluğu kontrol altında tutuyor.
Tutulmayan yerde uyum yoksa durdurulur ve uydurulur.
Peki topluluk rekabet yasası nasıl olacak. Hangi
mallarda nasıl rekabet edeceğimize siz mi karar
vereceksiniz. Siz mi bunu düzenleyeceksiniz?
Rekabet hukuku IATA türü kesin ve katı formüller ve
uygulamalar getirmeyecek. Bir mal gümrük kodunda
belli oluyor ise (bu hertür mal olabilir) ve biz de
serbest geçişin büyük fırsatlar sağlamasına
çalışıyor isek kitaba uyan her şey serbestçe yasal.
Rekabet Topluluk içini değil de bence topluluk
dışını ilgilendiren bir konu. Biraz da politik bir
konu gibi geldi bana. Ama sistemi delen firmalar yok
mu derseniz var derim. Bildiğim kadarı ile Güney
italya iyi ama Kuzeydeki firmalar çok komplike
(dalavereli) iş yapıyorlar. Ama sonuçta otokontrol
oluşacak ve biz tek deklerasyonun yeteceği ileri bir
sisteme doğru gidiyoruz.
Az evvel IATA türü standartlar olmayacak dediniz.
Rekabet serbest olacak. Kim ne kadar dayanabilir
ise. Peki bu sistemin bir ayağı olan gümrükçü
firmalar için bir standart getirmeyi düşünüyor
musunuz?
Hayır, hayır. Gümrükçülük bize bağlı bir olay değil.
Rotterdam'a gittiğinizde göreceksiniz. Bu iş mahalli
bir olay ve yerel yönetimleri (ulus devleti)
ilgilendiriyor. Bizim buna standart getirme şeklinde
bir müdahalemiz olamaz.
Zaten kendi açınızdan neler hissettiğinizi
biliyorum. Ama TC'de gümrükçüler (brokerler) çok iyi
organize olmuş durumda. Dolayısıyla kısa dönemde
bundan etkileneceğinizi sanmıyorum. Ama uzun
dönemde biz bir standart getirsek de getirmesek de,
sirkülasyon niteliği açısından gümrükçülerin
etkilenmemeleri mümkün değil.
Şu konuyu da belirtmek zorundayım. Piyasada binlerce
firma var. Ama içlerinden bazıları çok büyük öneme
sahip. Bunlar önemli brokerler. Bir de firmalar
içinde bazı önemli firmalar var. Bunlar da özel
öneme sahip üretici ihracat/ithalat firmaları. Ve
bu firmalar kendi işlerini kendileri yapıyor. Bu 2
tip hatta 3 tip içinde iyi bir denge oturtmak
zorundayız. Topluluk içinde denge gözetim
faaliyetleri tahminlerinizin üstündedir. Şu anda
topluluk sosyal fonundan bu tip politikalar için
(araştırma harcamaları) sadece 30 milyon ECU'yu
"aşmaktadır.
Topluluk gümrük kodunu oluşturmuş. Serbest ticareti
amaçlıyor ve standartlar oluşturuyor, getiriyor.
Peki ticaret, finans, teşvik ve diğer mevzuatımıza
da sarkacak mısınız?
Hayır. Topluluk en azından şimdilik iyi bir sistem
kurmağa çalışıyor. Serbest ticaret rejimi, gümrük
koduna bağlı, gümrük birliği ve benzeri konular
oturduktan sonra sistem tam fonksiyonel hale
geldikten sonra Bankacılık, eğitim, ve iç ticarete
de yansıyacak sarkmalar olabilir. Ama kısa vadede
gümrük üzerine konsantre oluyoruz.
Tamam ama, teşviğe karışmaz iseniz bu işi bir ucu
fabrika diğer ucu gümrük nasıl olacak bu iş. Biz
İtalya'da bazı dolaplar döndüğünü biliyoruz. Sistem
içinde bunlarla ilgili bir politikanız olacak mı?
Herşeyden önce prensip olarak herhangi bir teşvik
uygulaması ile topluluk mevzuatı ve dengesi
bozulamaz. İtalya bu konuda kuralları çiğniyor. Ama
Brüksel'in de çok iyi çalıştığını unutmayalım.
Antlaşmalara bağlı hiçbir kural, ekstra ödemler ile
değiştirilemez.
Peki taşımacılığa gelelim. Topluluğun şu anda hava,
kara ve konteyner taşımacılığı için getirdiği bir
standart var mı. Şu kadar adet konşimento kesen
firma, şu kadar uçak veya böyle bir tır filosu gibi
bir uygulama yapacak mısınız?
Hayır, böyle bir standart olamaz. Ancak bu konuda
olsa olsa arz ve talep yasalarına göre oluşabilecek
kurallar ve standartlar olabilir. Benim malım şu
havayolu, şu firma ve şu şekilde taşınacak diye bir
talep varsa arz buna ergeç uyuyor.
Mr. Ryan İstanbul'a geldiğinde kompüterize olmuş
gümrük sistemi hakkında bazı şeylerden bahsetti.
Nedir tam olarak bu sistem. Ne getirecek, mecburi
olacak mı? Sistemin ayakları ne olacak. Bu sistemde
gümrüğü yeri ne olacak....
Amerika'da bu sistemin 5 ile .16 ayağı var. Firma,
trans-port gümrükçü ilgili birlik, banka ve gümrük
ofisi sistemin sac ayağı. Ayrıca dileyen herkes
sadece istatistik veriler amacıyla EDA dediğimiz
elektronik bilgi değişim hattına girip sisteme
bağlanabilir. İstatistik firmalar, bakanlıklar ve
sair yetkili merciler diledikleri anda sisteme
bağlanırlar.
Bizde durum biraz daha değişik. Tüm üye ülkeler şu
anda kendi sistemlerini kurma ve oturtma
aşamasmdalar. Her üye ülkeden gelen 1 delege toplam
12 kişi her yıl belli periyotlar ile bir araya
gelir ve durum değerlendirme çalışmaları yaparız.
Het workkommitte dediğimiz bu grup tüm
çalışmalarının hangi konularda olacağını önceden
gündem belirleme çalışması ile belirler.
Yaptığımız tüm çalışmaların ortak noktası serbest
sirkülasyon sistemidir. Serbest, hızlı ve rahat.
Dolayısıyla bilgisayar sistemi bunun 3 ünü de
yapıyor. Onu tercih ettik. Sistem 95'te tamamıyla
oturacak ve tam işlerlik kazanacak. Şu anda
demonstrasyon yapamam. Bir sekreterim bile yok. Ama
size Rotterdam'da gümrük müdürlüğünde bu tip bir
inceleme yapabilmenizi sağlayacak bir yazı
hazırlayacağım. Sistemin fiyatını da bilmiyorum.
Sistem merkezi Belçika olacak ama her ülke kendi
sistemini geliştireceği için eğitim ve semineri her
üye ülke kendisi yapacak.
Peki bir ihtilaf olursa ne olacak?
Alt komitelerde neyi tartıştığımız önceden
belirlenen gündemlerde yer alır. Bu gündem oluşturma
ençok ihtilafa düştüğümüz konu. Bir şeyi gündeme
alıp almamak onu ka-ale alıp almamanız demektir.
Ancak bazı müzakerelerden sonra bir konu gündeme
alınmış ise ve komiteye gelmiş ise mutlaka çözülür.
Öyle çözülmeyen türde bir problem şu ana kadar
bekleyen bir problem yok. Bu konuda oturum başkanı
tam yetkili. Zaten 2 oyu var. Adalet divanında
çoğunluk ilkesi geçerli. Politik yaklaşımlar çokça
oluyor. Ama ulusal yetkililer önce bizim fikrimizi
alırlar, kontakt kurarlar ve tüm sorunlarımız
çözülür.
Demin konteyner taşımacılığı demiştiniz.
Oluşturduğumuz çevre standardı çerçevesinde
Avusturya'ya yol yapması için para veriyoruz. Ama
yollar istediğimiz gibi değil. Berice hava
taşımacılığına olan talep çok artacak. Konteyner
taşımacılığı önem kazanacak. Mal nasıl ve ne ile
taşınır ise taşınsın transport firmalarının
belirlenen kesin teslim tarihine uymaları en önemli
olay...
Ayrıca sanırım hızlı teslim, zamanında teslim, gibi
sektörler önem kazanacak. Bu konulara önem vermeniz
iyi olur derim.
İhtisas gümrükleri hakkında ne söyleyeceksiniz.
Sizde ne tip (tekstil, araba gıda ve makinadan
başka) ihtisas gümrükleri var. Bizim için ne
diyebilirsiniz.
İhtisas gümrükleri iyidir. Olmalı, olacak da. 12
ülkenin hepsinde yok. Ama mesela Fransa ve İtalya'da
olanlar iyi işliyor. İyi bir deneyim ve tecrübe
sağlıyor. Bence ihtisas gümrükleri büyük şehirlerde
olmalı belli merkezlerde olmalı zorluk amacıyla
kurulmamalı.
Çok iyi bir örnek vermek istiyorum. Fransa 1986'da
Japonya'dan yapılan Video ithalatını kenar bir
gümrük müdürlüğünü ihtisas gümrüklemesi yaparak
oraya aldı. Ama Fransızlar bu iş serbest ticareti
kısıtlıyor diye dava açtı ve şu anda bu işle ilgili
işlemler 3 ayrı ihtisas gümrüğünde yapılıyor.
Kısıtlama yerine kolaylaştırma ve daha hızlı servis
vermeye dayanan, tecrübenin uzmanlıkla birleştiği
tüm uygulamalara açığız ve destekleriz.
Kompüterize olsun olmasın, ihtisas gümrüğü olsun
olmasın patron bu sistemde kim olacak ve oluşan
problemleri kiminle çözecek.
Tek pazarda, bizim kimse ile direkt bir ilişkimiz
yok Önce tüm yerel idareler kendi prosedürlerini,
pazarlıklarını yapar bitirir politikacılar işin
içine girer onlar da karışır ve değiştirir ve son
haliyle bize gelir. Bu sistemde mesela Al-manya'daki
bir birlik ile Eshborn direkt bir ilişkimiz yoktur.
Ama biz genel olarak bakanlıklar ile ilişkideyiz.
Onlar da kendi yerel birlikleriyle ilişkide.
Geçmişte kötü tecrübelerimiz var. Politikacılar bir
işi bürokrasi ve formalite adına yapıyor. Biz ise o
işi nihayetlendirmek için yapıyoruz. Dolayısıyla
problemi de biz çözüyoruz.
Mesela Birleşmiş Milletler Yugoslavya ile olan
ticarete sınırlama getirdi. Ama bu öyle bir
kısıtlama ki, sanki kısıtlamama, çok belirsiz. Bu
belirsizlik olunca uygulama sürüncemede kalıyor.
Problemler çıkıyor. Halbuki iş bize kalsa herşeyi
artikel numarası ile gümrük kodundaki şekliyle
belirler ve sayıları konuşturur, kendimiz susarız.
Ama politikada hep kendileri konuşuyor.
Peki OGT'yi nasıl oluşturuyorsunuz?
OGT'deki gümrük oranlan tamamen politik bir konu.
Kotalar, vergiler, fonlar, tarifeler ve teşvikler
tamamen politik konular. Biz komisyona gelen son
karar metnini onaylarız ve
bunlar ile ilgili fikirler konsultatif raporlar
veririz. Bizim kararlarımız bağlayıcı değil, nihai
değildir. Tamamen tavsiye niteliğinde kararlar
olmasına rağmen bugüne kadar tüm üye ülkeler birkaç
mızmızlama dışında bizim görüşümüze önem
vermişlerdir.
Peki ama, mesela TC belirlenen bir maddeye itiraz
edebilir mi? Kendini korumak amacıyla bazı
uygulamalara gidebilir mi? Gidemez ise giderse ne
olacak?
TC'nin böyle bir şansı yok. Kendisi ile ve kendisi
dışında yapılan tüm müzakere sonuçlarına katlanmak
zorunda. Şu anda gözetmek zorunda olduğumuz hukuk
TC'nin değil topluluk ortak hukukudur.
Düzenleyeceğimiz Gümrük Birliği ve TC konulu
seminer ve panellere gelir misiniz? Bu konuda
sizinle iletişim (tel, faks) kurabilir miyiz?
Evet. Şu gösterdiğiniz program çok iyi tespit
edilmiş. Gayet iyi. Bu tip seminerlere geliriz.
Bilet ve hotel harcamalarını üstlenirseniz daha
kolay olur. Çünkü halen özel şirketler için
topluluk kaynaklarından bir kurs yardımı sözkonusu
olmuyor. Ancak söylediğim şartlarda neden olmasın.
Binlerce firma ile kontak halindeyiz. Bir de siz
olun. Ayrıca beni oradaki gelişmelerden haberdar
ederseniz memnun olurum.
Bize şimdi ne yapmamızı tavsiye edersiniz. Sizi
dinledik. Ne tip firmaları görelim, ne yapalım.
Gümrük kodundaki 98. maddeyi okuyun. Antrepo ile
ilgili bilgiler orada var. Ayrıca Rotterdam'a gidin.
20 gümrük ve 3 bini aşkm gümrükçü var. Ayrıca sizi
yollayacağım gümrükle ilgili bölüm ile yazışmalar
yapabilirsiniz.
Sizi TC'ye' davet ediyoruz.
Memnuniyetle hem tatil hem iş amaçlı ziyaretler
olabilir. Sevgi saygı teşekkür. Beni
arayabilirsiniz.
|