Avrupa Birliğindeki Gelişmeler ve
Türkiye – AB İlişkileri
Avrupa Birliğinin Tarihsel Gelişimi, Avrupa Birliği Nedir
Hâlen dünyada 375 milyonluk nüfusu ile en büyük ve en başarılı bir
ekonomik birlik olan AB, 1957 yılında Roma Anlaşması
ile, Batı Almanya, Fransa, İtalya, Belçika,
Hollanda, ve Lüksemburg arasında kurularak 1958
yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) olarak
yürürlüğe girdi.
Başlangıçta üye ülkeler arasında Gümrük Birliği'ni daha sonra mal
ve hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımını
hedefleyen, AET 1968 yılında GB'ni
gerçekleştirdi. 1987 ortasından itibaren
başlayan tek pazar hedefi ile de Topluluk içinde
malların, hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin
serbest dolaşımı başlatıldığı için Topluluğun adı
Avrupa Topluluğu'na (AT'a) dönüştü. AT, tek
pazara 1992 yılında ulaşmıştır.
1992'de imzalanan ve 1993'te yürürlüğe giren Maastricht
Anlaşması (Avrupa Birliği Anlaşması) ile de
parasal ve siyasî entegrasyon (bütünleşme)
hedeflerini gerçekleştirme aşamasına gelindiği için
topluluğun adı bu sefer, Avrupa Birliği (AB)
olarak anılmaya başlandı. AB'nin 1999 yılında
gerçekleşmesi hedef alınmış ise de, parasal birliğin
2002 yılında gerçekleşmesi beklenmektedir.
Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girmesi iktisadî bir
hadisedir. Türkiye gerçekte AB'ye değil, AT'a
girmiştir. Diğer bir ifade ile Türkiye siyasî
ve parasal birliğin dışındadır. Bu durumda
Türkiye'nin GB' ye girmekle siyasi hükümranlık
haklarını kaybettiği iddiası yersizdir. Türkiye
sadece, AB'de alınacak ekonomik kararlara uymak
zorunda kalacaktır.
Topluluğun üye sayısı başlangıçta 6 iken (Altılar), 1 Ocak 1973
tarihinde İngiltere, İrlanda ve Danimarka'nın
katılmasıyla 9'a, 1 Ocak 1981'de Yunanistan'ın ve 1
Ocak 1986'da İspanya ve Portekiz'in dahil olması ile
12'ye, nihayet 1 Ocak 1995'te Avusturya, Finlandiya
ve İsveç'in de tam üyeliğe kabulü ile de 15' e
çıkmıştır.
Türkiye-AT Münasebetleri, Avrupa Birliği Uyum Yasaları
1958 yılında Türkiye'nin ihracatında % 40'ı ve ithalatının da %
30'u Altılılarla yapıldığı için Türkiye 1959
yılında Topluluğa ortak üyelik başvurusunda
bulundu. 12 Eylül 1963'te Ankara Anlaşmasfnın
imzalanması ve bu anlaşmanın 1 Aralık 1964'te
yürürlüğe girmesiyle Türkiye, AET'nin "ortak
üyesi" olmuş oldu.
Ankara Anlaşması ile Topluluk arasında kademeli olarak Gümrük
Birli-ği'nin kurulması hedefleniyordu. Nihai
hedef ise, tarih belirtilmemekle beraber,
GB'den sonra "tam üyelik" idi. Türkiye'nin tam
üyeliği üç aşamadan geçecekti. Bunlar Hazırlık
Dönemi (1964-1969), 23 Kasım 1970'te imzalanan
ve 1 Ocak 1973'te yürürlüğe giren Katma Protokol
ile başlayan Geçiş Dönemi (1973-1995) ve nihayet tam
üyeliğe götürecek son dönem idi.
Hazırlık Dönemi
Türkiye'ye hiçbir fedakârlık yüklemediği hâlde, Topluluk, bu
dönemde, Türkiye'nin ihracatının % 80'ini oluşturan
tütün, kuru incir, ve fındık için gümrük vergilerini
düşürmüş, pamuk ithalatına sıfır gümrük vergisi
uygulamış, diğer tarım ürünlerine de düşük gümrük
vergisi uygulanmış, Birinci Malî Protokol ile
de Türkiye'ye 175 milyon dolarlık bir malî destek
vermiştir.
Geçiş Dönemi
Topluluğun Türkiye'den ithal ettiği
ve tarım ürünü saydığı zeytinyağı, salça, şeker
tekstil ile işlenmiş petrol ürünleri dışındaki
sanayi ürünlerine uygulanılan, gümrük vergilerini
sıfıra indirmiştir. Neticede sanayi mallarımız
AT'a Eylül 1971'den beri gümrüksüz giriyordu.
Ayrıca Topluluk bu dönemde 1973 yılında 2. Malî Protokol ile,
229 milyon ECU (Avrupa Para Birimi, halen 1 ECU
1.20 ABD dolarıdır.) 1977 yılında da 310 milyon
ECU tutarında bir yardım sağlamıştır. 4. Malî
Protokol ile Türkiye'ye 600 milyon ECU tutarında
bir kredi daha sağlanması kararlaştırıldı ise de, bu
kredi 1981 yılında Yunanistan tarafından veto
edilmiştir.
Geçiş döneminde Türkiye'nin Yükümlülüklerine gelince;
Türkiye'nin Topluluktan ithal ettiği ve dış rekabet
gücünün zayıf olduğu (traktör, çekici, otomobil,
otobüs, TV'ler, kâğıt ürünleri gibi) sanayi
dallarındaki ithalat vergilerini ve eş etkili
vergileri (damga ve Belediye resmi, harçlar ve
fonlar vs.) alınan 22 yılda diğer sanayi
ürünleri ithalatından (buzdolabı, deniz taşıtları,
lokomotifler, bataryalar, aküler, örgü makineleri
vs.) gümrük vergilerinde 12 yılda sıfıra
indirecekti. Böylece, Türkiye 1996 yılında Gümrük
Biriiği'ne girecek ve AT dışı, 3. ülkelerden
yapacağı ithalatta Topluluğun uyguladığı Ortak
Gümrük Tarifesini (OGT) yürürlüğe koyacaktı. Esasen
GB olayı 1973'te başladı, 1995 başı tamamlanmış
oldu.
Türkiye – AB Gümrük Birliği Kararı ve Neticeleri
Türkiye ile AB arasında en yüksek karar organı Türkiye-AB
Ortaklık Konseyi'dir (OK'dir). 6 Mart 1995'te
Brüksel'de 36'ncı dönem Türkiye-AB OK
toplantısında taraflar üç belgeye imza atmışlar.
Bunlar;
1- Gümrük Birliği'nin (GB'nin) tamamlanmasına ilişkin karar
(GB KARARI),
2- Ortaklığın diğer alanlarda
(sanayi, trans-Avrupa şebekeleri, enerji, ulaştırma,
telekomünikasyon, tarım çevre, bilim, istatistik,
adalet, içişleri ve sosyal alanda vs.)
geliştirilmesine dair TAVSİYE KARARI,
3- Malî işbirliğini
yeniden başlatılmasına ilişkin TOPLULUK
DEKLÂRASYONU,
6 Mart 1995'te imzalanan GB kararı bir anlaşma
değil, sadece Türkiye'nin GB' ye girişinin
onaylanmasıdır. Çünkü Türkiye ile AB arasındaki
temel anlaşma 1963'te imzalanıp 1964'te yürürlüğe
giren ANKARA ANLAŞMASI olup bu anlaşma
Türkiye'nin Meclis ve Senatosunda ve AET ülkelerinin
parlâmentolarında onaylanıp Türkiye'nin AB
ile GB' ye girmesi tarafların devlet
taahhüdü hâline gelmişti.
Türkiye, Ankara Anlaşmasına dayanarak AB ile 23 Kasım 1970'te
imzalanan 1 Ocak 1973'te yürürlüğe giren KATMA
PROTOKOL ile toplam 22 yıl sürecek olan "Geçiş
Dönemi" ile gümrük vergilerini kademeli olarak
indirmeye başlamıştır. Böylece GB kararı ise sadece
Türkiye'nin taahhütlerini yerine getirmesi ve
Türkiye'nin B ile GB' ye girmesinin
tamamlanmasıdır. Maalesef Türkiye'de son yıllarda
siyasî partiler birçok devlet taahhüdünü iç
politika malzemesi yapmaya devam etmişlerdir.
1996 başından itibaren Türkiye,
AB ile Gümrük Birliği'ne girdiği (GB
sürecini tamamladığı) için
AB'den yapılan ithalat da;
- Gümrük vergilerini sıfırlamış,
- Gümrük vergilerine eş etkili vergileri (fonlar, harçlar, vs.)
kaldırmış,
- İthalat yasakları, kota gibi miktar kısıtlamalarını ve bunlara
eş etkili tedbirleri (ticari-teknik engeller, idari
engeller, standart engelleri) kaldırmıştır.
Ayrıca, AB'nin talep ettiği Tüketiciyi Koruma Kanunu ve Anti-Tekel
Ka-nunu'nu (Rekabetin Korunması Hakkında Kanun)
sırasıyla 8 Mart 1995 ve 13 Mart 1994'te çıkartarak
Temmuz 1997'de de Rekabet Kurulu'nu oluşturmuştur.
Diğer taraftan Türkiye, AB dışındaki ülkelerden (3. Ülkelerden)
yaptığı ithalatta da AB'nin OGT'sini, bazı
istisnalar dışında, uygulamaya koymuştur.
Hassas Ürünlerde Uyum Süreleri;
Hassas ürünler: Türkiye'nin üçüncü ülkelerden
ithal ettiği ve rekabet gücü zayıf olan bazı
petrol yağları, deri ve kösele, çanta, bavul ve
kılıflar, ayakkabı, ve ayakkabı aksamı, porselen ve
seramikten yapılmış mutfak eşyası, bazı traktör,
midibüs, minibüs ve binek otomobilleri gibi mallara
uygulayacağı gümrük vergileri, Topluluğun OGT
hadleri üzerinde olmaya 5 yıl süreyle devam
edecektir. Diğer bir ifadeyle Türkiye hassas
ürünlerin ithalatında OGT'ye, kademeli olarak,
1.1.2001 tarihinde uyum sağlamıştır.
Hassas ürünlerin potansiyel rekabet gücüne kavuşma, ihtimali
yüksek olup, bu beş yıllık sürede bu sektörlerin
tevsi, modernizasyon ve teknoloji yenileme
yatırımları ile, emek yoğun üretimden teknoloji
yoğun üretime geçmeleri ve ölçek ekonomilerine
ulaşmaları beklenmektedir.
1 Ocak 1996'dan 1 Ocak 2001'e gelinip OGT'ye uyum sağladığında bazı
hassas ürünlerin vergi oranları seviyesi; bavul ve
valizler ile deri ve köselerde yüzde 22'den yüzde
3-9.7'ye .ayakkabılarda yüzde 29.2'den yüzde 5-8'e,
personelden yapılmış sofra ve mutfak eşyasında yüzde
37'den yüzde 12'ye, minibüste yüzde 27.9'dan yüzde
16'ya, binek otomobillerde yüzde 32'den yüzde 10'a,
kullanılmış otomobillerde ise yüzde 30.3'ten yüzde
22'ye inmiştir.
Standartlar:
Türkiye standardizasyon, ölçüm ve kalibrasyon, kalite,
akreditasyon, test ve sertifikalandırma konularında
5 yıl içinde AB mevzuatına uyum sağlayacaktır.
Sınaî mülkiyet, patent:
Türkiye fikrî ve sınaî mülkiyet ve patent
yasaları konusunda 3 yıl içinde AB mevzuatına
uyulmuştur.
|