Avrupa Birliğinin Zirvedeki Yeri
Anahtar Kelimeler; AB Ekonomisi,
Avrupa Birliği Ekonomik ve Parasal Birliği, Avrupa
Dış Ticaret
Avrupa Birliğine dönüşen Avrupa Topluğunun 21.
yüzyılın en önde gelen ekonomik gücü olacağı
konusundaki görüşler çoğunluktadır. Bu arada, Paul
Kennedy'nin "Preparing for the twenty - first
century" adlıkitabında "politik sorunlarını aşmış,
büyük nitelikli insan gücüne sahip, ekonomik olarak
zengin, teknolojisi üst düzeyde olan ve askeri
açıdan ihmal edilemeyecek seviyede bir Avrupa
Topluğu 21. yüzyılda belki de birinci olmaya
adaydır" görüşünü savunmaktadır. Ayrıca, "gelecek
yüzyıl bir Amerikan yüzyılı olmaz ise, bir Avrupa
yüzyılı olacaktır" iddiasındadır.
Bu görüşler tartışılabilir. Nitekim, bizzat
topluluğun 1993 yılında hazırlattığı beyaz
kitapta(5) aynen şu ifadeler vardır: "Avrupa
ekonomilerinin potansiyel büyüme oranlarİnın % 4'ten
% 2.5'e gerilediği; işsizliğin sürekli arttığı,
yatırım oranlarının düştüğü, istihdam, ihracat
piyasasındaki pay, araştırma ve geliştirme
konularında ABD ve Japonya karşısında gerilediği
görüşüne varılmıştır. "
Avrupa ülkelerinin 2000'li yıllara yaklaşırken
içinde bulunduğu durum bu olduğuna göre, 2000'li
yıllarda süper güç olarak iddiasını devam ettirmesi
biraz zordur.www.ekodialog.com
1987 yılında Tek Avrupa Senedi yürürlüğe girdikten
sonra büyük bir pazar oluşmuştur. Bu pazarda
kişiler, mallar ve sermaye serbestçe
dolaşabilmektedir. Altı üyeyle kurulan topluluk 1995
yılının başından itibaren Avusturya, Finlandiya,
İsveç ve Norveç katılımıyla on altı üyeye ulaşması
beklenmektedir. 1 Ocak 1994'te imzalanan Avrupa
Ekonomik Alanı Anlaşması, EFTA ülkeleri ile geniş
bir işbirliği ortamı yaratmıştır.
Yukarıdaki bölümlerde değindiğimiz Maasricht
Anlaşmasının yarattığı şok devam etmektedir.
Parasal birlik konusunda önemli adımlar atılmıştır.
Ancak, bu konularda üyeler arasındaki heyecan aynı
oranda değildir. Hazırlıklar aynı hızla
yürütülememektedir. Bu da Avrupa ülkelerinde
tartışmalara yol açmaktadır. Nitekim, Norveç 1994
sonunda yaptığı halk oylaması ile AB'ye hayır
demiştir.
Avrupa Birliği içinde parasal birliğin sağlanmasına
yardımcı olmak üzere Frankfurt'ta Avrupa Para
Enstitüsü kurulmuştur. Bu teşkilat merkez bankaları
ve ulusal para politikaları arasında koordinasyon
sağlamaya çalışmaktadır. Maastricht'te öngörülen
şartlara uyma bakımından üye ülkeler zorlanmaktadır
ve daha da zorlanacaklarını tahmin etmek güç
değildir;
Avrupa Birliği'nin 1993 Haziranında Kopenhang'ta
yaptığı toplantı dolayısıyla hazırlanan yukarıda
değindiğimiz beyaz kitapta üzerinde durulan bazı
konuları burada tekrarda fayda umuyoruz:
"- Avrupa ülkelerinin sürekli ekonomik büyümeye
ihtiyaçları belirgin hale gelmiştir.
- Büyümenin istihdam yoğun bir nitelik
kazanması
şarttır.
- Ekonomik ve sosyal politikalarda, vergilendirme ve
sosyal güvenlik kuruluşlarında önemli değişiklikler
gerekmektedir.
- Trans-Avrupa Taşımacılık ve Enerji Şebekesinin
kurulması için gerekli yatırımlar süratle
yapılmalıdır. Bu projenin gerçekleştirilmesi için
2000 yılından önce 250
milyar ECU tutarında finansmana ihtiyaç
duyulacaktır. Bu proje Avrupa'nın rekabet gücünü
artırırken, Avrupalının hayat standardıllI da
yükseltecektir."
Avrupa Birliği'nin genişleme çalışmaları devam
etmektedir. Macaristan, Polanya, Bulgaristan,
Romanya, Çek ve Slovak Cumhuriyetleri ile ortaklık
anlaşmaları 1994 yılı içinde imzalanmıştır.
Macaristan Avrupa Birliği'ne tam üyelik için 1994
Nisan'ında başvurmuştur. Türkiye'nin yakın gelecekte
Avrupa Birliği'yle tam üyelik konusunun gündeme
gelmesi zor gözükmektedir.
Diğer taraftan, Avrupa Birliği, Rusya ile bir
ortaklık ve işbirliği anİaşması imzalamıştır. Bu
anlaşmaya göre, 1998 yılı sonuna kadar Rusya ile
birlik arasında bir serbest ticaret bölgesi
kurulması bahis konusudur.
Avrupa'da belirecek eğilimleri araştıran Peter
Hall'ün görüşleri Paul Kennedy'nin görüşleriyle
çelişmektedir. Peter Hall'ün değerlendirmelerinden
önemli gördüğümüz bazı bölümleri aşağıda özetle
sunacağız.
2000'li yıllara varmadan önce Avrupa'da ortaya
çıkacak problemlerden kaynaklanan önemli bazı
eğilimler bahis konusu olmaktadır: www.ekodialog.com
- Avrupa ekonomisi 198D'li yıllara kadar sanayi
ürünlerinin üretimindeki gelişmelere dayanarak
belirli bir aşama göstermiştir. Ancak üretilen
mallar Batı Avrupa ülkeleri arasında satılmış,
önemli bir bölümü de hammadde ve gıda maddesi
ithalatının karşılanmasında kullanılmıştır. Avrupa
üretimi uluslararası firmaların kontrolünde
pazarlanmıştır.
- Avrupa mallarının rekabet stünlüğü 2000'li
yıllara yaklaşırken azalacaktır. Diğer taraftan,
Avrupa'ya hammadde ihraç eden ülkeler birçok sanayi
kolunda kendi üretimine başlamıştır. Buna İran ve
Brezilya'daki otomobil üretimlerini örnek
verebiliriz. Yeni sanayileşen ülkeler daha az
sendikalaşmış işgücünün dolaylı olarak sağladığı
rekabet üstünlüğüne sahiptir. Buna karşılık
sanayileşmiş batılı ülkeler seri imalatın ortaya
çıkardığı monotonluk sonucu verimliliklerini
kaybetmektedirler.
- Avrupa sanayiinin karlılığı azalmaktadır. Diğer
taraftan, çalışan nüfusun gittikçe yaşlanması ve
kullanılan kaynakların artan ölçüde ekolojik anlamda
çöküşü sorun yaratmaya başlamıştır.
- Dünyadaki ve özellikle Avrupa'daki sanayileşme bir
anlamda "dünya çelişkisi" yaratmaktadır. Bu çelişki,
kaynakların özellikle enerjinin gittikçe daha kıt
hale gelmesiyle sanayileşmenin karşılaşacağı
darboğazıardır.
- Dünyadaki kullanılabilir kaynakların gittikçe
azalması ve Afrika ile Ortadoğu'da bulunan
kaynakların civarında ortaya çıkan gerilla
savaşları Avrupalıların bu kaynakları eskisi kadar
kolayca ve ucuzca kullanamayacağı sonucunu
doğurmaktadır.
- Avrupa Ülkeleri "sanayi-ötesi" ve "bilgi çağı"
aşamasına ulaşırken kullanacakları girdilerin nasıl
temin edileceği konusunda sıkıntılarla
karşılaşacaklardır.
- Milliyetçilik akımları ülkeler arası ve ülkeler
içinde çarpışmalara yol açacak, güç odağı olan
bloklar da bu çarpışmaları bir şekilde
destekleyecektir. Bu akımlar gelişmiş ülkeler içinde
terörist faaliyetleri de besleyecektir.
- Avrupa'da eski toplumun değerleri yavaş yavaş
çökmektedir. Yeni gençlik var olan değerleri
reddetmekte ve var olan sisteme yabancılaşma
süratlenmektedir.
- 2000'li
yıllara yaklaşırken ve 2DDD'li yılların içinde
Avrupalılar içın en önemli konu kaynakların
korunması ve enerjinin daha tutumlu bir şekilde
kullanılmasıdır. Enerjiyi daha az kullanmak için
ulaşımda, haberleşmede ve üretimde yeni metotlar
denenmesi şart olacaktır. Enerji tasarrufu sağlayan
makineler, enerji harcayan makinelerin yerini
alacaktır. Bir tahmin de; geleceğin Avrupa'sının
makine kullanır toplumdan alet kullanır topluma
dönüşmesi şeklindedir. Ekonomik yapılar daha küçük
üniteler
haline dönüştürülecektir. Bu gelişmeler iş
bölümünden eğitime kadar bütün faktörleri
etkileyecektir.
- Dünya açlığı, azalmayıp artacaktır. Bu sebeple
Avrupa dahil bütün dünyada tarımda makineleşme daha
da ileri noktalara götürülecektir. Ekolojik
faktörler gittikçe önem kazanacak, zaten bu konuda
açıklar veren Avrupa Topluluğu ,daha
da büyük darboğazlarla karşılaşabilecektir.Politik haritalarda ciddi değişiklikler
beklenmektedir. Milliyetçilik akımlarının
güçlenmesi Avrupa Birliği ve NATO gibi teşkilatların
gücünü zayıflatmayacak ancak şeklini
değiştirecektir.
Bu tahminler ışığında, Avrupa'nın 2000'li yıllarda
birçok yazarın iddia ettiği gibi dünyanın birinci
sıradaki güç odağı olması oldukça zor gözükmektedir.
Bununla birlikte, mevcut eğitim ve kültür altyapısı,
gelişmekte olan ülkelerdeki tarihsel bağları ile
Avrupa Birliği etkisini ve gücünü 2000'li yıllarda
da devam ettirebilecektir.
|