Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bankaların Karşı Karşıya Olduğu Başlıca Riskler

Bankalar topladıkları fonları kredi olarak kullandırırken çeşit­li risklerle karşı karşıyadırlar. Bunların başlıcaları şunlardır: (1) Kredi riski. Bunun anlamı verilen kredinin geri alınıp alınamaya­cağıdır. Yani kredi verilen firmanın durumu burada önem kaza­nır. (2) Piyasa riski. Kredi verilen firmanın durumu iyi olabilir ama piyasaların kötü gitmesi sonucu o firma da tehlikeye girebilir. (3) Operasyonel risk. Bir bankanın kredi dışındaki operasyonlarından kaynaklanan bütün diğer riskler bu kategoriye girer. 

Kredi riski, bankaların açtığı kredilerin yöneldiği şirketlerin gü­cüyle ilgilidir. Eğer kredi verilen şirketin durumu kötüye gidiyor­sa o zaman açılan kredinin geri alınamaması riski giderek artar. O nedenle kredinin karşılığı, bir başka deyişle güvencesi önemlidir. Güvencenin en kolay nakde dönüşebileni hazine kâğıtları ve bir başka bankanın teminat mektubudur. Ondan sonra gayrimenkul ipote­ği gelir. Eğer bu teminatlar varsa, kredinin zamanında ödenmemesi halinde banka, teminatı nakde çevirerek alacağını tahsil edebilir.

 Piyasa riski, bankaların karşı karşıya bulunduğu önemli riskler­den birisidir. Banka sağlam olabilir. Kredi risklerini iyi düzenlemiş olabilir. Ama piyasalarda ortaya çıkabilecek karışıklıklar faiz yük­selmesine ya da devalüasyona neden olursa banka, kendisini etkile­yecek bir riskle karşı karşıya kalmış olacaktır. Örneğin faizlerde kö­tümser beklentilerin hızla yükselmesi sonucunda ortaya çıkan ar­tışların kredilere yansıtılamaması halinde banka güç duruma düşe­bilir. Bunu önlemek için mevduat faizlerini yükseltmezse mevduat çekilişiyle karşı karşıya kalabilir. Öte yandan mevduat faizim yük­seltirse kârlılığı tehlikeye girebilir. Bunlar önemli risklerdir. 

Operasyonel risklerin en önemli iki tanesi olan vade uyumsuz­luğu ile kaynak-kullanım uyumsuzluğu (devalüasyon sorunu) üze­rinde duralım. 

Mevduat-kredi zaman riski, bu iki büyüklük arasında ortaya çı­kabilecek vade uyumsuzluğunun yaratacağı riski ifade etmektedir. Bir bankanın 3 ayrı kişiden mevduat topladığını varsayalım:

A'nın 100 birim mevduatı 1 ay vadeli, B'nin 50 birim mevduatı 3 ay vadeli, C'nin 75 birim mevduatı 6 ay vadeli. 

Bu bankanın kredileri de şöyle olsun: 

D'ye açılan kredi 80 birim, 12 ay vadeli, E'ye açılan kredi 30 birim, 6 ay vadeli, F'ye açılan kredi 60 birim, 3 ay vadeli. 

Bankanın 65 birim parası da kasasında ve başka bankalarda bu­lunuyor olsun. A'nın bir aylık vadesi dolduğunda mevduatım geri istemesi halinde bankanın bunun tümünü ödeyecek imkânı yok­tur. Bu durumda banka, vadesi dolmadan diğer kredilerini geri ça­ğırmak zorunda kalacaktır. 

Yukarıdaki örnekte fonların ortalama vadesinin 3,3 ay; kredi­lerin vadesinin ise 7 ay olduğu görülmektedir. Mevduat-kredi za­man riski böylece ortaya çıkar. İdeal durum bankaların fonlarına verdikleri vade ile bu fonların kullanımının vadesi arasında bire bir yada bire bire çok yakın bir ilişkinin olmasıdır. Bu orandan ne ka­dar uzaklaşılırsa risk o kadar büyür. 

Kur riski, başlıca açık pozisyon uygulamasından ortaya çı­kar. Bankaların yurtdışından elde ettikleri fonların kullanımında önemli noktalardan birisi fonlar ve yükümlülükler arasında miktar uyumunun kurulmasıdır. Yükümlülük (yurtdışından alman kre­di) ile kullanım (açılan kredi) aynı para biriminden değilse karşı­mıza açık pozisyon olarak adlandırılan konu çıkar. Bunu bir ör­nekle açıklayalım. 

Bir bankanın yurtdışından bir yıl vadeli ve % 10 faizli 100 mil­yon dolar kredi aldığını, bunu 1.5 YTL = 1 USD kuruyla Türk Lirası'na çevirerek aynı gün 1 yıl vadeli ve yıllık % 20 faizli Devlet Tahviline yatırdığını düşünelim. Bir yılın sonunda 1 USD =1.6 YTL'lik bir kur oluştuğunu ve bu dönemde enflasyonun 0 olduğu­nu varsayalım.

100.000.000 $ x 1.5 = 150.000.000 YTL anapara 150.000.000 YTL x 0,20 = 30.000.000 YTL faiz = 180.000.000 YTL yıl sonunda anapara + faiz toplamı, 100.000.000 USD + 10.000.000 USD = 110.000.000 anapara + faiz borcu (USD olarak) 110.000.000 USD x 1.6 = 176.000.000 YTL anapara + faiz bor­cu (YTL olarak) 180.000.000 YTL (anapara + faiz olarak elde edilen toplam) - 176.000.000 (anapara + faiz olarak ödenecek toplam) = 4.000.000 YTL (net kâr)

Şimdi de bir yılın sonundaki kurun 1 USD = 1.7 YTL olduğu­nu varsayalım. Bu durumda yukarıdaki örneğin son iki satırı de­ğişecektir: 

110.000.000 USD x 1.7 = 187.000.000 YTL 180.000.000 - 187.000.000 = - 7.000.000 YTL zarar.

Görüleceği üzere açık pozisyonun en önemli riski devalüasyon riskidir. O nedenle bankaların açık pozisyonlarının özkaynaklarının belirli bir oranını aşmamasını düzenleyen yasal düzenlemeler yapılmaktadır. 

Bankaların bu riskleri iyi değerlendirmesi sağlıklı bir fınansal yapı oluşturabilmeleri için önemli olduğu kadar, ülkenin mali sis­teminin sağlıklı olabilmesi açısından da önemlidir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005