Bankaların Karşı Karşıya Olduğu Başlıca Riskler
Bankalar topladıkları fonları kredi olarak
kullandırırken çeşitli risklerle karşı
karşıyadırlar. Bunların başlıcaları şunlardır: (1)
Kredi riski. Bunun anlamı verilen kredinin geri
alınıp alınamayacağıdır. Yani kredi verilen
firmanın durumu burada önem kazanır. (2) Piyasa
riski. Kredi verilen firmanın durumu iyi olabilir
ama piyasaların kötü gitmesi sonucu o firma da
tehlikeye girebilir. (3) Operasyonel risk. Bir
bankanın kredi dışındaki operasyonlarından
kaynaklanan bütün diğer riskler bu kategoriye
girer.
Kredi riski, bankaların açtığı kredilerin
yöneldiği şirketlerin gücüyle ilgilidir.
Eğer kredi verilen şirketin durumu kötüye
gidiyorsa o zaman açılan kredinin geri
alınamaması riski giderek artar. O nedenle
kredinin karşılığı, bir başka deyişle
güvencesi önemlidir. Güvencenin en kolay
nakde dönüşebileni hazine kâğıtları ve bir
başka bankanın teminat mektubudur. Ondan
sonra gayrimenkul ipoteği gelir. Eğer bu
teminatlar varsa, kredinin zamanında
ödenmemesi halinde banka, teminatı nakde
çevirerek alacağını tahsil edebilir.
Piyasa
riski, bankaların karşı karşıya bulunduğu önemli
risklerden birisidir. Banka sağlam olabilir. Kredi
risklerini iyi düzenlemiş olabilir. Ama piyasalarda
ortaya çıkabilecek karışıklıklar faiz yükselmesine
ya da devalüasyona neden olursa banka, kendisini
etkileyecek bir riskle karşı karşıya kalmış
olacaktır. Örneğin faizlerde kötümser beklentilerin
hızla yükselmesi sonucunda ortaya çıkan artışların
kredilere yansıtılamaması halinde banka güç duruma
düşebilir. Bunu önlemek için mevduat faizlerini
yükseltmezse mevduat çekilişiyle karşı karşıya
kalabilir. Öte yandan mevduat faizim yükseltirse
kârlılığı tehlikeye girebilir. Bunlar önemli
risklerdir.
Operasyonel risklerin en önemli iki tanesi olan vade
uyumsuzluğu ile kaynak-kullanım uyumsuzluğu
(devalüasyon sorunu) üzerinde duralım.
Mevduat-kredi zaman riski, bu iki büyüklük arasında
ortaya çıkabilecek vade uyumsuzluğunun yaratacağı
riski ifade etmektedir. Bir bankanın 3 ayrı kişiden
mevduat topladığını varsayalım:
A'nın 100 birim mevduatı 1 ay vadeli, B'nin 50 birim
mevduatı 3 ay vadeli, C'nin 75 birim mevduatı 6 ay
vadeli.
Bu bankanın kredileri de şöyle olsun:
D'ye açılan kredi 80 birim, 12 ay vadeli, E'ye
açılan kredi 30 birim, 6 ay vadeli, F'ye açılan
kredi 60 birim, 3 ay vadeli.
Bankanın 65 birim parası da kasasında ve başka
bankalarda bulunuyor olsun. A'nın bir aylık vadesi
dolduğunda mevduatım geri istemesi halinde bankanın
bunun tümünü ödeyecek imkânı yoktur. Bu durumda
banka, vadesi dolmadan diğer kredilerini geri
çağırmak zorunda kalacaktır.
Yukarıdaki örnekte fonların ortalama vadesinin 3,3
ay; kredilerin vadesinin ise 7 ay olduğu
görülmektedir. Mevduat-kredi zaman riski böylece
ortaya çıkar. İdeal durum bankaların fonlarına
verdikleri vade ile bu fonların kullanımının vadesi
arasında bire bir yada bire bire çok yakın bir
ilişkinin olmasıdır. Bu orandan ne kadar
uzaklaşılırsa risk o kadar büyür.
Kur riski, başlıca açık pozisyon uygulamasından
ortaya çıkar. Bankaların yurtdışından elde
ettikleri fonların kullanımında önemli noktalardan
birisi fonlar ve yükümlülükler arasında miktar
uyumunun kurulmasıdır. Yükümlülük (yurtdışından
alman kredi) ile kullanım (açılan kredi) aynı para
biriminden değilse karşımıza açık pozisyon olarak
adlandırılan konu çıkar. Bunu bir örnekle
açıklayalım.
Bir bankanın yurtdışından bir yıl vadeli ve % 10
faizli 100 milyon dolar kredi aldığını, bunu 1.5
YTL = 1 USD kuruyla Türk Lirası'na çevirerek aynı
gün 1 yıl vadeli ve yıllık % 20 faizli Devlet
Tahviline yatırdığını düşünelim. Bir yılın sonunda 1
USD =1.6 YTL'lik bir kur oluştuğunu ve bu dönemde
enflasyonun 0 olduğunu varsayalım.
100.000.000 $ x 1.5 = 150.000.000 YTL anapara
150.000.000 YTL x 0,20 = 30.000.000 YTL faiz =
180.000.000 YTL yıl sonunda anapara + faiz toplamı,
100.000.000 USD + 10.000.000 USD = 110.000.000
anapara + faiz borcu (USD olarak) 110.000.000 USD x
1.6 = 176.000.000 YTL anapara + faiz borcu (YTL
olarak) 180.000.000 YTL (anapara + faiz olarak elde
edilen toplam) - 176.000.000 (anapara + faiz olarak
ödenecek toplam) = 4.000.000 YTL (net kâr)
Şimdi de bir yılın sonundaki kurun 1 USD = 1.7 YTL
olduğunu varsayalım. Bu durumda yukarıdaki örneğin
son iki satırı değişecektir:
110.000.000 USD x 1.7 = 187.000.000 YTL 180.000.000
- 187.000.000 = - 7.000.000 YTL zarar.
Görüleceği üzere açık pozisyonun en önemli riski
devalüasyon riskidir. O nedenle bankaların açık
pozisyonlarının özkaynaklarının belirli bir oranını
aşmamasını düzenleyen yasal düzenlemeler
yapılmaktadır.
Bankaların bu riskleri iyi değerlendirmesi sağlıklı
bir fınansal yapı oluşturabilmeleri için önemli
olduğu kadar, ülkenin mali sisteminin sağlıklı
olabilmesi açısından da önemlidir.
|