Yeni Hizmet Döneminde Belediyelerimizin Mali Sorunları ve
Merkezi Yönetimle İlişkiler
Ahmet Bilgin
1- Giriş
Bilindiği üzere, Devletin fonksiyonunu yürüten
merkezi yönetim, genel ihtiyaçların karşılanması
amacıyla görevlerinin ve yetkilerinin bir bölümünü
Mahalli İdarelere devretmiştir. Merkezi yönetim ile
mahalli idareler arasındaki idari ve mali ilişkiler
Anayasa ve ilgili kanunlarla düzenlenmiştir.
Mahalli İdareler Devletin taşradaki organları
olduklanndan merkezi yönetimin bu örgütler
üzerindeki idari ve mali gözetim ve denetimi
"Vesayet Denetimi" olarak tanımlanmaktadır. Ancak,
bu denetimin siyasal nüfuz ve etkilere sürekli açık
olması önemli bir sakınca olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Belediyelerimizin birçok probleminin kaynağında
ülkemizin genel ekonomik ve idari meselelerinin ve
hatta açmazlarının etkisi yatmaktadır. Bunlara,
Belediyelerimizin nev'i şahsına münhasır
problemlerini de eklersek son dönem itibariyle
Belediyecilik ve Belediye Başkanlığı en zor işlerden
birisi haline gelmiş-tir. Bugün belediyelerimizin
meselelerinin başında, plansız ve mali yapılarını
tahrip edecek ölçüde alınmış ve biriktirilmiş
borçların devra- ' lınması ile mali kaynaklarının
yetersizliği yatmaktadır. Ayrıca bu olumsuzluklar,
yeni dönemde Belediyelerimizin hizmet ve başarısını
geciktirecek, daha doğrusu engelleyecek en önemli
hususlardan birisidir.
2- Belediyelerimizin Mali Sorunları
Mahalli idareler ile merkezi yönetim arasındaki
ilişkiler Anayasa ve ilgili yasalarla
düzenlenmiştir. Devlet, yasalarda da belirtildiği
üzere, mahalli idarelere görevleri ile orantılı
olarak gelir kaynaklan sağlamak yükümlülüğü
altındadır. Ancak eskimiş ve mevcut sorunlara cevap
veremeyen mevzuattan kaynaklanan sorunlar ve
uygulamadaki taraflılık belediyelerimizi çok önemli
mali sorunlarla baş başa bırakmaktadır. Özellikle
27 Mart yerel seçimlerinden sonra siyasi gayelerle
öyle kararlar alınmıştır ki, belediyelerimiz, mali
açıdan içinden çıkılmaz bir kıskacın içine
girmişlerdir.
2.1- Gelirleri Yönünden Belediyelerimizin Mali Sorunları
Bunları şöylece sıralayabiliriz:
a) 2380 sayıh "Belediyeler ve İl Özel İdarelerine
Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi"
hakkındaki kanunla 2464 sayılı "Belediye Gelirleri
Kanunu" ile belediyelerimize sağlanan gelirler.
1981 yılından bir ay öncesine kadar yasa gereği
vergi tahsilatının % 8.55 oranındaki bölümü yerel
yönetimlere dağıtılmakta idi. Ancak genel bütçe
vergi gelirlerinin mahalli idarelere aktarılan
paylarından Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik
Fonu Kesintisi ve Genel Bütçe Kesintisi
uygulanmaktadır.
b) 3030 sayılı "Büyüksehir Belediyelerinin
Yönetimi Hakkında Kanun"
Yasaya göre büyüksehir merkezinin bulunduğu il
merkezi itibariyle toplanan Genel Bütçe Vergi
Gelirleri Tahsilatı toplamı üzerinden Büyüksehir
Belediyelerine % 5 pay verilmektedir. Ancak, gelir
düzeyi yüksek olan bir ilimiz ile gelirlerinin
nüfusa oranı ve gelişmişlik düzeyi düşük olan başka
bir ilimizi bu kaynaktan aynı oranda yararlandırmak
rasyonel değildir.
c) Genel Bütçeden Yapılan Yardımlar ve Muhtelif
Kaynaklardan Ayrılan Paylar
Maliye ve Gümrük Bakanlığı başta olmak üzere
muhtelif Bakanlıkların bütçesinde yer alan yardım
ödenekleri ve fonların dağılımında öngörülen
kriterler siyasal etkilerle be-lirlenebildiği için
ilkesiz bir şekilde sarf olunmakta ve böylece
adaletsiz bir dağılıma sebebiyet verilebilmektedir.
Esasen, 01.03.1981 tarihinde yürürlüğe konulan 2380
sayılı "Belediyeler ve İl Özel İdarelerine Genel
Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi" hakkındaki
kanun ve 01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanunu sayesinde
belediyelerimize önemli bir gelir sağlanmıştı.
Fakat, 1981 yılından bu yana ülkemizde görülen
hızlı kentleşme özellikle Güneydoğu Anadolu'da
şehir merkezlerine olan yoğun göç, 1981 yılında
yapılan bu düzenlemelerin günümüz şartları ve
gelişmeleri karşısında gözden geçirilmesini zorunlu
hale getirmiştir.
d) Belediyelerin Vergi Ve Vergi Dışı Gelirleri
Belediyeler tarafından toplanan, vergi ve harçlar
açısından bakıldığında özellikle küçük
belediyelerde yerel vergi kavramının gelişmemiş
olduğu görülmektedir. Büyük belediyelerde ise bu
tür gelirler çok düşük miktarlarda
gerçekleşmektedir. Belediye Gelirleri Kanununda yer
alan birçok gelir kaynağı, mükellefi, konusu ve
matrahı itibariyle karışıklık arz etmektedir.
e) Belediyelerimizin Borçlanmaları
Belediyelerimiz iç ve dış borçlanma yoluyla kaynak
yaratma yoluna gidebilmektedir.
Belediyelerimiz borçlanmalarını esas itibariyle
tahvil çıkarmak ve banka kredisi kullanmak yoluyla
gerçekleştirmektedirler.
Tahvil yoluyla borçlanma imkanından az sayıda
Belediyelerimiz faydalanmıştır. Banka kredisi
kullanmak ise İller Bankası kanalıyla
gerçekleşmektedir. İller Bankası belediyelere kendi
öz kaynaklarından ya da banka dışı kaynaklardan
kredi sunmaktadır. Örneğin, İller Bankası 1992
yılında 611 milyar TL. kısa vadeli, 26l milyar TL.
orta ve uzun vadeli kredi sunmuştur. Ayrıca 1.6
trilyon TL. yabancı kaynak ve finans kuruluşlanndan
temin edilen krediler Belediyelerimize
kullandırılmıştır. Banka, Avrupa İskan ve Toplu
Konut Fo-nu'ndan da temin edilmek suretiyle orta ve
uzun vadeli olmak üzere 1992 yılı itibariyle 834
milyar TL.'lik kredi kullandırmıştır. Ancak bu
kredilerin belediyeler arasındaki dağılımının pek
adaletli olduğu söylenemez.
Anayasanın kendisine verdiği .görevi yerine
getirerek belediyeleri görevleriyle orantılı gelire
kavuşturmamış olan Devlet, belediye borçlarını
ertelemek veya tümüyle üzerine alarak ortadan
kaldırmak yoluna gitmek durumundadır.
2.2- Harcamaları Yönünden
Belediyelerimizin Mali Sorunları
Cari olan ve Belediyelerimizin önündeki en önemli
sorun, hizmet gereklerini karşılayacak düzeyde
gelir kaynaklarına sahip olmamasıdır. Bu nedenle
belediyelerimiz personel, yatınm ve hizmet
harcamalarını karşılayamamakta, dolayısıyla
başarısızlığa mahkum edilmektedir.
Özellikle son beş yılda belediyelerde personele
harcanan paranın toplam belediye giderleri içindeki
payı hızla yükselmiştir. (Bu yükseliş Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde daha da
belirgindir.) Örneğin, Belediyelerde personele
harcanan paranın toplam giderlere oranı 1988'de %
23.9 iken 1989'da 34.5, 1990'da 47.7, 1991'de 58.1'e
çıkmıştır.
Bugün ise birçok belediyede % 100'e yaklaşmıştır.
Hasılaya oranı ise 1986 yılında % 0.7 iken 1990
yılında % 1.6'ya çıkmıştır. Bu oran bilahare % 2'yi
aşmıştır. Özetle reel olarak personel giderlerinde
% 200'lük artış söz konusudur.
Aşın bir şekilde personel istihdam edildiğinden
yatınm ve altyapı hizmetleri gereği gibi yerine
getirilmemektedir. Ayrıca birçok belediyemiz su,
otobüs gibi birçok hizmeti zarara katlanarak
sürdürmektedirler.
2.3- Belediye Paylarından Yapılan Kesintiler
İktidarda bulunan partiler, rakip partilere
kaptırdıklan belediyeleri cezalandınrcasına, önceki
dönemde gönderilen payları borçlara mahsup ederek
söz konusu belediyeleri maddi sıkıntıya
sokmaktadırlar.
Bilindiği üzere, Belediye gelirleri, Maliye
Bakanlığı tarafından tahsil edilen genel bütçe ve
vergilerden oluşmaktadır. 27 Mart seçimlerinden
sonra ilk olarak, genel bütçe vergi gelirlerinden
Belediye ve 11 Özel İdarelerine verilen pay %
8.55'ten % 7.55'e indirilmiştir. Kamu kuruluşlarının
belediyelere olan borçlarının ödenmesi için
zorlayıcı hiçbir tedbir alınmazken, belediyelerin
borçları İller Bankasından doğrudan kesilmektedir.
Yine SSK borçlan v.s. gibi birikmiş borçlan 36 ay
gibi kısa bir sürede ve irrasyonel bir şekilde
tahsil edilmesine dair bir hüküm çıkarılmıştır.
Belediye mallarının haczedilebilir mallar
kategorisine sokulması ve akaryakıt tüketim
vergisinden belediyeye aktarılan payın kaldırılması
belediyelere vurulan en büyük darbelerden biridir.
3- Belediyelerimizin Merkezi Yönetim İle İlişkileri
Yerel ve milli kalkınmanın itici gücü olarak kabul
edilen mahalli idareler aynı zamanda demokrasinin de
uygulanma merkezlerinden birisidir.
Merkezi-idare ile yerel yönetimler arasında görev
ve yetkilerin bölüşümü akılcı ve adil bir yapıya
dayanmamaktadır. İktidarda bulunan partilerin, kendi
partilerinden olmayan belediyelerin başarısız
olmaları için çaba göstermeleri, yalnızca o başkan
ve meclislerini değil tüm bir şehir halkını
cezalandırmaya yönelik bir harekettir. Öte yandan,
merkezi yönetim ile mahalli idareler arasındaki
ilişkiler siyasi nüfuz ve etkilerin gölgesinde
yürümekte ve sonuçta sağlıklı olmayan bir yerel
yönetim politikası uygulanmaktadır. Bu anlamda,
mevzuatta yapılacak değişiklikler ve düzenlemeler
sonuçta toplumun menfaatine olacaktır. Bütün kamusal
hizmetlerin merkezi idare ile mahalli idareler
arasında dağılımı yeniden yapılmaz, hizmetlerin
tanımı ve sınırları belirlen-mez ve ortaklaşa
yürütülecek hizmetler açıkça belirtilmezse, bu
keşmekeşlik derinleyerek sürecektir. Anılan
önlemler, kamu düzeni ve yararının ön planda
tutulmasının, kamusal verimlilik ve etkinliğin
temel şartıdır. Bunun ya-nısıra hizmet kalitesinde
ve miktarında eşitliği sağlamak üzere, ödeme gücü
düşük olan bölgelere yönelik ek tedbirler alınması
hayati bir önem arz etmektedir.
4- Önerilerimiz
4.1. Belediyelerin Mali Sorunlarına İlişkin Öneriler
a) Kısa Vadeli Önlemler
Belediyelerin genel bütçe ve vergi gelirlerinden
elde ettikleri gelirlerdeki azalmayla beraber, öz
gelirleri de reel olarak sürekli azalmaktadır.
Örneğin, belediye öz gelirleri içerisinde önemli bir
kalem olan emlak vergisinde, son üç yılda sırasıyla
% 46, % 30 ve % 24'lük bir reel kayıp söz konusudur.
Belediye öz gelirlerinin genel yekûn içerisindeki
payının hızla azalması, belediyelerin esas
gelirlerinin Devletten alınan pay ve yardımlara
bağlı olmasına neden olmuştur. Devletten alınan
paydaki azalma mevcut borçlar ve problemler
karşısında belediyelerimizi bir batağa ittiğinden
acilen aşağıdaki tedbirlerin alınması
gerekmektedir.
1- Belediyelere Devlet gelirlerinden ayrılan
payların dağılımı yasada öngörüldüğü gibi nüfus
ölçütüne göre yapılmakta ancak dağıtılan paylar son
yıllardaki göç hareketlerini de kapsayacak şekilde
yeniden düzenlenmelidir.
2- Kamu kuruluşlarının belediyelere olan
borçlarının ödenmesi mutlaka sağlanmalıdır.
3- Belediyelerin İller Bankasına, kamu
kuruluşlarına olan borçları silinmeli veya
ertelenmelidir.
4- Belediyelerin aldığı vergi, harç ve ücretlerin
üst sınırlan günün şartlanna göre yükseltilmelidir.
5- Yıllık bütçe yasalarıyla belediye gelirlerine
konan kısıtlamalara son verilmelidir.
6- Devlet gelirlerinden Büyükşehir Belediyelerine
verilen pay, en yüksek oran olarak belirlenen %
10.95'e çıkarılmalıdır.
7- 2380 sayılı yasaya göre Belediyeler Fonuna,
Mahalli İdareler Fonuna ve doğrudan Belediyelere
aktarılan paylardan yapılan kesintilere son
verilmelidir.
b) Orta ve Uzun Vadeli Düzenlemeler
Bu önerilerimiz, Anayasa ve yasalarda köklü
değişiklikleri gerektirmektedir. İlk olarak, Devlet
ile yerel yönetimler arasında görev bölüşümü ve
gelir paylaşımına yönelik düzenlemeler
yapılmalıdır.
Belediyelerimizi merkezi yönetimin taşradaki bir
uzantısı olmaktan çıkarıp bağımsız birer yerel
kalkınma ve hizmet kurumuna dönüştürmek
gerekmektedir. Bunun sağlanması için aşağıdaki
önlemleri sıralamak mümkündür.
1- İller Bankası daha verimli bir yapıya
kavuşturulmalı ve bu kurum belediyelerin yönetimine
bırakılmalıdır.
2- Belediye gelirlerinden kesinti yapılmamalıdır.
3- Belediyelerin aşın borçlanmalarını önleyecek
ilkeler konmak suretiyle borçlanmalar disiplin
altına alınmalıdır.
4- Belediyelerin muhasebe sistemleri ıslah edilmeli
ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
5- Belediyelerin öz gelirlerinin arttırılması,
şehir rantından gelir elde etmesinin sağlanması,
emlak vergilerinin ıslah edilmesi sağlanmalıdır.
4.2- Merkezi Yönetim ve Belediyelerle İlgili Önerilerimiz
1- Merkezi idare ile yerel yönetimler arasındaki
görev ve yetki bölüşümü yeniden gözden geçirilerek
düzenli esaslara bağlanmalıdır.
Merkezi yönetim ile ilişkilerimizi düzenleyen yasal
çerçevede, belediyelerin yetki alanları dar tutulmuş
ve şehir yönetimi ile ilgili kararların alınması ile
Belediye Merkezi YöneBelediyelerin yetki sınırları
genişletilmekle birlikte, Merkezi Yönetimin sahip
olduğu ve ifa ettiği eğitim, sağlık, tapulama,
trafik, hazine gibi hizmet ve yetkilerin
belediyelere devredilmesi uygun olacaktır.
2- Büyükşehir yönetim yapısını ve işleyişini
düzenleyen 3030 sayılı yasa ile ilgili diğer
yasalann açık ve ayrıntılı tanımlama ve
düzenlemeleri içermemesi, uygulamada ciddi bir
şekilde yetki ve görev uyuşmazlıklanna neden
olmaktadır.
Mevzuatın açık ve aynntılı düzenlemelere
kavuşturulmasıyla birlikte, Vilayet tarafından
kullanılan şehir yönetimi ile ilgili bir çok yetki
de Büyükşehir Belediye meclislerine devr
edilmelidir.
3- Bakanlıklar ve ilgili kamu kuruluşları arasındaki
koordinasyon eksikliği, belediyele rin yatırım,
proje ve taleplerinin gecikmesinetim ilişkilerinde,
yasalar, idari vesayeti arttırıcı ve belediyeleri
yetkisiz kılan düzenlemelerle doludur. ve çoğu zaman
gerçekleşmemesine sebep olmaktadır. Yatırım
projelerimizin zamanında değerlendirilerek karara
bağlanması ve gerekli finansmanın temin edilmesini
sağlayacak yasal düzenlemeler en kısa zamanda
gerçekleştirilmelidir.
4- Personel kadrolarının tespitinde gerekli
yetkinin belediyelere bırakılması uygun olacakın
Ancak, yasal düzenlemelerle uygulama
denetlenebilmelidir.
5- Belediyelerin hizmet yüklerini azaltmak
amacıyla bazı belediye hizmetlerinin
özelleştirilmesi sonucunda ortaya çıkan sorunları
giderecek düzenlemelere gidilmelidir.
6- Yeni belediyelerin kurulması rasyonel ölçülere
bağlanmalı, fazla sayıda belediyeden ziyade
verimliliği yüksek belediyeler kıstas alınmalıdır.
5-Sonuç
Yapılmasını ön gördüğümüz düzenleme ve çalışmalar,
parti farkı gözetmeksizin tüm belediyelerimizi
başarılı kılacaktır. Gerçekten, büyük sorunlar ve
hizmet gerekleriyle devr aldığımız belediyeler için
gerekli olan bu düzenlemelerin yapılması ve
gelirlerinin arttırılması yönünde gerekli
tedbirlerin bir an evvel alınması sağlanmalıdır.
Diğer taraftan, belediyelerin görev ve yetkileri
günümüz şartlarına ve çağdaş eğilimlere göre
yeniden tanımlanmalıdır. Bilindiği gibi tüm dünyada
belediyelerin sayısı nüfusa oranla bizden çok daha
az iken yetkileri ve imkanları bizden çok daha
fazladır. Durum bu iken, ülkemizde belediyelerin
sayısı siyasi mülahazalarla arttırılmakta ve
merkezin belediyeler üzerindeki yetkileri suistimal
edilmektedir.
Merkezin belediyeler üzerindeki etkisinin
azaltılması, koalisyon protokolünde ve Hükümet
programında yer alan en önemli vaatlerden biridir.
Hükümeti kendi vaatlerine uymaya ve bizlere yardımcı
olmaya davet ediyoruz.
Unutulmamalıdır belediyelerimize yardımcı olmak,
vatandaşımıza hizmet etmektir. Belediyelerimizin
başansı halkımızın refahı ve mutluluğudur.
|