Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Belediyelerin Yetkilerinin Budanması 

Abdülkadir Aksu 

Mahallî idareler, mahallî müşterek ihti­yaçların giderilmesi için kurulmuş, birer de­mokratik kurumdurlar. Demokratik terbiyenin ilk alındığı yerlerdir. Bu bakımdan mahallî ida­relere, "demokrasinin okulu" da denilmekte­dir. 

Bugün dünyada ve ülkemizde mahalli müşterek ihtiyaçların, en iyi şekilde karşılan­ması, demokrasinin gelişmesi ve yaygınlaşma­sı, yerleşim birimlerimizin modern, çağdaş kentler haline gelmesi için, mahallî idarelerin daha özerk, daha bağımsız olmaları için, ma­hallî idarelere daha çok yetki ve kaynak sağ­lanması tartışılmakta ve konuşulmaktadır. An­cak bugün ülkemizde bu konuşulanların, söy­lenenlerin aksine bir uygulama geliştirilmekte­dir. Ben yazımda bu konuyu ele alacağım. An­cak konuya geçmeden önce bir durum değer­lendirmesi yapmak istiyorum. 

1983 yılında ANAP ilk defa iktidar oldu­ğunda; ülkemizde demokrasinin gelişmesi ve yaygınlaşması, şehirlerimizin modern, çağdaş bir hale gelmesi için mahallî idarelere, bilhas­sa belediyelere çok önem verilmişti. Yapılan mevzuat değişiklikleri ile mahallî idarelere yet­ki verilmiş ve bu yetkilerini kullanabilmeleri için onlara kaynak sağlanmış, büyükşehir belediyeleri kurulmuş, yeni kaynaklar aktarıl­mak suretiyle yerleşim yerlerimiz modern, çağdaş kentler haline gelmiştir.

Birçok konuda olduğu gibi mahallî ida­reler konusunda da bir reform yapılmıştır. Biz bu yapılanları kâfi görmemekteyiz. Mahallî idarelerde yeni bir reforma ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı duyan, mahallî idarelerde birinci re­formu gerçekleştiren ANAP, "İkinci Mahallî İdareler Reformu" için yeni bir program hazır­lamış; hazırlanan bu program, partinin çeşitli kademelerinde görüşüldükten sonra kabul edilmiş ve kamu oyuna, "İkinci Şehircilik Hamlesi" olarak takdim edilmiştir. Bu reform programı ile ilgili olarak hazırlanan mevzuat­lar da kanun teklifleri olarak Yüce Meclis'e su­nulmuştur. 

İşte bir taraftan mahallî idarelerimizin, daha çok gelişmesi, modernleşmesi, çağdaş­laşması için çalışmalar yapılırken, iktidar parti­leri her gün demokratikleşmeden bahseder­ken, bütün bu gelişmeleri tersine döndürecek bir uygulama ile karşı karşıyayız. Bu uygula­ma, belediyelerin yetkilerinin budanması, yet­kilerinin merkez-idare veya merkezi idarenin alt veya taşra kuruluşlarına devredilmesidir. 

Bugün bütün belediye başkanlarımız, iktidarı ve muhalefeti ile, bu uygulamalardan şikâyetçidirler ve her fırsatta bunu dile getir­mektedirler. Burada önemli bir nokta; eğer bu yapılanlar (yetki budama) bir siyasî partinin önünü kesmek için yapılıyorsa, demokrasimiz bakımından, demokratik siyasî mücadele ter­biyemiz bakımından çok daha tehlikeli ve va­himdir. Bu uygulamalardan bazılarını sırala­maya çalışacağım: 

Sayın Başbakan, "İstanbul'un meselele­rine el koydum." diyerek güya İstanbul'u kur­tarma operasyonunu başlatır. İstanbul ile ilgili brifingler alır ve mahallinde incelemelerde bu­lunur. Bir kere bunları yaparken yanında İs­tanbul Büyükşehir Belediye Başkahı'nın bu­lunmaması hem idarî gerçekler bakımından, hem de siyasî nezaket kuralları bakımından bir eksikliktir. 

Böylesine bir brifing ve mahallinde ya­pılan incelemeler sonunda, İstanbul İli Boğazi­çi ve içme suyu havzalannın iman, korunması büyük bir sorun olarak önen. ve güncelliğini koruduğu gerekçesiyle, Sayın Başbakan bir kanun tasarısını Meclis'e sevkeder. Tasarının adı: "İstanbul İçme Suyu Havzaları ve Boğaziçi Konıma ve İmar İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasansı." Bu ta­sarı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin başta imar olmak üzere birçok yetkileri elin­den alınarak, yeni kurulacak bir kuruluşa ye­rilmektedir. Bu tasarı halen TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Çevre ve Plan Bütçe Komisyonlarında görüşülmektedir. An­cak bu tasarı komisyonlardan geçirilememiştir. 

Bir başka uygulama da; 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesi­ne ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Karar­namelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun TBMM'nde görüşülürken, bu tasarıya konulan bir madde ile 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9. maddesine bir fıkra eklemek suretiyle, bütün belediyelerin, özelleştirme yapılan kurumların arsa ve arazileri ile ilgili mevzi imar planlan ve buna uygun imar yetkileri ellerinden alınarak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Özelleştir­me Yüksek Kurulu'na bırakılmaktadır.

Bir başka uygulama da Güneydoğu'da yapılmıştır. Tam Ankara ve İstanbul'da bunlar olurken, yani iktidar, belediyelerin yetkilerini budamaya çalışırken, Diyarbakır'da da İl Vali­si, Olağanüstü Hal Bölge Valisi'nin talimatı üzerine 2935 sayılı kanunun 27. maddesine is­tinaden; ildeki bütün belediyelerin birçok yet­kilerini ancak valinin onayı ile kullanabilecek­lerine dair bir genelge yayınlanmıştır. İldeki merkez ve alt kademe belediyelerinde kamu düzenini bozan ve vatandaşların yakınmaları­na neden olan uygulamalar yapıldığı yönünde bir kanaat oluştuğu gerekçe olarak göstermistir. 

Bu saydığım örneklerde görüldüğü gibi iktidar, belediyelerin yetkilerini, demokrasi ve demokratikleşme ile bağdaşmayan bir şekilde budamaktadır. Bu davranışlar, demokratikleş­me bakımından uygun olmadığı gibi siyaseten de yanlıştır.

. Bugün bütün belediye başkanlarımız hemen hemen her fırsatta mevcut yetkilerinin, modernleşme, çağdaşlaşma, daha iyi hizmet verme bakımından yeterli olmadığından yakı­nırken, yeni yetkiler, yeni kaynaklar isterken, siz kalkıp bu yeterli olmayan yetkileri de bu-dayarak, bunları tam çalışamaz, iş yapamaz hale getireceksiniz. Bunlar neden yapılmakta­dır? İktidarın bundan ne gibi bir siyasi beklen­tisi olacaktır? Bunları bilemem ancak bildiğim odur ki, yapılacak ilk genel seçimlerde, aziz milletimiz bunları yapanlardan elbet hesap so­racaktır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005