21. Yüzyıl: Bilgi Aristokrasisinin Doğuşu
Abdurrahman Dilipak
Geleceğe doğru yürürken geçmişe geri dönmek!
2000 Yılında dünyada tam anlamı ile kültürel bir şok
yaşanacak...
20 yy'a aid kavramların ve kurumlann 21. yy'da
karşılığı yok...Dünya küçük bir köye dönecek.
Bilginin, emeğin, sermayenin, ürünün ve bireyin
serbestçe dolaştığı bir dünya bu!
20. yy uzay çağı, nükleer çağdı. 21. yy bilgi,
bilişim, iletişim çağı olacak.
Korkuların ve umutların farklılaştığı bir çağ.
Uluslararası rekabetin beraberinde doğacak global
şirketler ve uluslararası bir hukuk düzeninin ulusal
hukukları gerilettiği yeni dünyaya giriyoruz.
21. yy ilk çeyreğine damgasını vuracak sektörler
şimdiden belli. Bilgi, bilişim ve ileti-şim
teknolojisi, Biyoteknik-gen mühendisliği ve enerji
sektörü...
Çevre ve tatlı su 21. yy'da en çok konu sulan
konuların ilk sıralarında yer alacak.
21. yy belki de ulus devletlerin sonu olacak.
Globalleşmeye paralel yerelleşme, yerel kültürlerin
öne geçmesine de tanık olacağız. Kesinlikle hükümet
modelleri, seçim sistemleri değişecek.
Parlamentonun yapısında radikal bir değişim
olacak... Yerel yönetimlerde de benzer bir
değişiklik yaşanacak.
Sanatta da önemli bir değişim sürecine girilecek ve
buna paralel felsefi anlamda yeni tartışmalar,
varlık alemi, insanın dünyadaki rolü ve metafizik
konular ciddi şekilde tartışılacak diye
düşünüyorum.
Eğer yeni bir toplumsal etik, moral değerler
üretilemezse ve uluslararası kamuoyu toplum
vicdanını tatmin edici bir süreci başla-tamazsa
çalkantılı bir döneme girebiliriz.
Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede çalkantılı
politik bir süreç yaşanabilir. Balkanlar ve
Kafkasya'da, Afrika'da, Arap Yarımada-sı'nda ve Ön
Asya'da meydana gelecek olaylar Türkiye'yi yakından
etkileyecektir.
Herhalde 21. yy' da insanın üç kimliği olacak. Ulus
kimliği gerilerken, buna paralel kutsal devlet ve
egemenlik kavramları daha yumuşak bir yoruma
kavuşurken.yerel kültürler ve etnik kimlikler öne
geçebilir. Cumhuriyetçi bir gelenekten demokratik
bir evrim sürecine girilecek. Daha katılımcı,
çoğulcu, şeffaf, etkin, hızlı karar verebilen,
deneüenebilen, pragmatik bir devlet modeli hayat
bulacak. Çok sesli, çok kültürlü bir toplum
düzeninin gerektirdiği gevşek bir federasyon
sistemine geçilebilir...Halklar arası farklılaşmaya
paralel olarak, halklar arası işbirliği ve dayanışma
gündeme gelecek. Ama bunlar kutsal bir ittifaktan
çok rasyonel ve pragmatik bir temelde biçimlenecek.
Üç kimlikten biri Ulus kimliği... 2. Kimlik etnik
kimlik... Her halk kendi dili, kültürü ve geleneğine
geri dönecek. Giyim, mutfak, müzik veritüellerle
başlayan süreç halklar arası bir aynşma ve
saflaşmaya buna dayalı göçlere sebep olabilir... Bu
göçler kültürler arası yeni bir işbirliğine yol
açarak 21. yy'a has yeni bir yoruma kavuşabilir...
3. Kimlik ise, inanç kimliği. Her inanç grubu,
evrensel çapta kendi inancına dayalı yeni bir cemaat
kültürüne sahip olacak.
Esasen doğduğumuz ana baba ya da etnik grubu, ya da
doğduğumuz toprağı biz seçmedik. Ama bunlar
zorunlu, vazgeçemeyeceğimiz bir aidiyet adresi
oluşturmaktadırlar bizim için. Bize ait olmayan bu
takdirler bizim için bir övgü ya da kahır sebebi
olamaz... Ama bu bizim kültürel adresimizi ve
aidiyetlerimizi ifade eder. Dolayısı ile bu
kimliklere sahip çıkmak, onları korumak ve
geliştirmek gibi tabii bir rolümüz var.
Türkiye'de yaşayan bir Arnavut, Çeçen, Çingene,
Arap, Boşnak, Çerkez, Gürcü, Kürt, Süryani, hepsi
kendi köklerine geri dönecek. Bu mevcut ulus
kimliğine karşı bir başkaldırı şeklinde değil.
Mevcut ulus kimliğini zenginleştirici bir unsur
olarak yükselecektir diye düşünüyorum.
Ancak bugün herbiri bağımsız bir devlet haline gelen
Bosna, Arnavutluk, Çeçenistan, Gürcistan gibi
ülkelerin paraları Türk parasından daha değerli
hale gelir ve değerini artırırsa, daha geçerli ve
saygın bir pasaporta sahip olurlarsa, güvenlik,
adalet, barış ve özgürlük varsa o zaman bu
aidiyetler tartışma konusu olabilir.
Zaten mevcut iletişim imkanları ile bir Türk
vatandaşı olan bir Gürcü ve Boşnak artık gelişmeleri
anında takip edebilmektedir. Eğer Gürcü Üniversitesi
Türk Üniversitelerinden daha kaliteli ve ucuz bir
eğitim verirse çocuğunu oraya gönderecektir.
Gürcistan'a en çok Gürcü Türkler mal satmaya
çalışacak, bu da kültürel ve sosyal ilişkilerin
artmasına sebep olacaktır...
O bir Türk vatandaşı olarak global ölçülerde
Türkiye'nin çıkarları ile ilgilenecektir.
Türkiye'nin güvenlik ve saygınlığı onu yakından
ilgilendirecektir. Bu arada duygusal bağlarla kendi
etnik aidiyeti konusunda da benzer duyarlılıklar
geliştirecektir.
Artık uydu kanalları ile ya da internetle kendini
yakın hissettiği kültürlerin TV'lerini, radyolarını
dinleyebilecek ve onlarla iletişim kurabilecek,
bilgi, dil ve kültürünü geliştirebilecektir... Tüm
dünyadaki kendini aid hissettiği topluluklarla
işbirliği yaparak ekonomik çıkarlarını daha da
geliştirmenin yollarını arayacaktır.
Seçtiği din ise evrensel bir cemaat bilincinin
doğmasına yol açabilecek, bu iki kültür arasındaki
muhtemel sorunların çözümü daha da karmaşık bir hal
alabilecektir.
Bunların da ötesinde sanal toplum, sanal ulus,
sanal cemaatler bize yeni bir dünyanın doğuşunu
haber veriyor...
insan hakları, çevre gibi evrensel değerler
yanında, sanal toplumun kendi kuralları içinde bana
kalırsa yeni bir sanal ulus doğacak... Belki
oturduğu bir apartmanın alt katındaki komşusundan
habersiz onunla iletişim kuramayan, ama her akşam
bir Afrikalı bir zenci, Meksikalı bir kızılderili,
bir Çinli, bir Amerikalı, Müslüman, animist,
dinsiz, hristiyan genç ler her akşam oturup sohbet
edebilecek, ortak sanal eylemler
gerçekleştirebilecek ve müzik dinleyip satranç
oynayabilecek. Bu siyasal, kültürel ve sosyal bir
değişime, yeni sentezlere, iktisadi işbirliklerine
yol açabilir.
21. yy'da cennet de, cehennem de daha yaklaşacak...
Sansürsüz bir iletişim sisteminde, kalabalıklar
içinde yalnız insanlar. Üretmiyorsanız kölesiniz.
Üretenler, Bilgi baronları yeni toplumda aristokrat
bir sınıf oluşturacaklar... Emek önemini yitirecek,
sermaye de, bilgi ve buluş öne geçecek. Bilim
referansıyla, amaç ve yönetimleri ile yeniden
şekillenecek. Eğitim ve öğretim kurumlan herhalde
tümden değişecek. Biz hala kesintisiz meselesini
tartışadura-lım, yerinden eğitim sistemi ile okullar
işlevsiz kalacak. Eğitim daha az zamanda daha farklı
yöntemlerle geçekleşecek. Ezber ve bilgi yük-lenmek
değil bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullan-ma teknikleri
gelişecek. Interaktif multi medya programları ile
eğitim formatı tamamen deği-şecek ve bir çok derse
gerek kalmayacak. Mesela beden eğitimi yerine amatör
lisansa sahip sporcular, müzik ve resim dersi yerine
bir sanat kulübüne üyelik yeterli olacak. Tarih ve
coğrafya daha farklı şekilde öğrenilecek. Daha
doğrusu bu bilgilere ulaşmanın yolları ve pratik
faydaları tartışılacak.
Birçok hastalığa çare bulunacak ama yeni hastalıklar
doğacak. Bir çok hastalık için doktora gitmeye gerek
kalmadan evinizde bilgisayar yolu ile sorununuzu
çözebileceksiniz.
Daha çok gözlüklü insan olacak. Çocuk sayısı
azalırken yaşlı sayısı artacak. İntiharlar da!
Kendine has zorluklan olan ama bu gün bizi
canımızdan bezdiren zorlukların olmadığı bir dünya.
Bir çok insanın evinden işyerini evine taşıdığı,
insan emeğine gerek duymayan makinaların bir çok işi
çok daha kolay ve ucuz bir biçimde yaptığı bir
dünya!
Daha az bürokrasi, otomasyona bağlı işler, fakat
daha fazla zeka ve disipline gerek duyan bir dünya.
Profesyonel ilişkilerin ahlaki ilişkilerin yerine
geçtiği, insan-makina ilişkilerinin
mekanikleştirdiği bir ilişkiler düzeni. Otel yandan
böyle bir ortamda, bana kalırsa bu mekanik dünyadan
sıkılan insanlar, kendi işlerine dönecekler ve hayal
ve sezgi ilk kez altın ça&-nı yaşayacak...
Yeni bir çağa giriyoruz.
Yeni çağda ülkeler sıralaması tamamen değişecek diye
düşünüyorum.
Din, tarih, felsefe, siyaset, sanat, ahlak herşey
yeniden tartışılacak.
istikbal inkilabatı içinde en gür şada ts-lamın
sadası olacaktır, diye düşünüyonım. Dini duygular
olağanüstü bir şekilde güçlenecek ve dine dayalı
yeni yonımlar ortaya çıkacak. Teolojik tartışmalar
toplumsal çatışmalara bile yol açabilir, ama sonunda
uzun sürmez diye düşünüyorum.
Saidi Nursi'nin dediği gibi, 'eski hal muhal, ya
yeni hal, ya izmihlal!' Selam ve dua ile.
|